İlmi ve dersi sevdirmek, öğretmekten daha önce gelen bir husustur. Şayet ders sevdirilmişse, muvaffakiyetin önündeki bir çok maniler kaldırılmış demektir.
Derslerin sevdirilmesi, dersi veren hocaya bağlı bir husustur. Talebenin dersi sevmesi için en mühim unsurlardan birisi de hocasını sevmesidir. Hocasını seven bir talebe hocasının işlediği dersi de sevecektir. Bu bakımdan hoca, dersi ve kendisini sevdirmek için icabeden tedbirleri almalıdır. Hoca mümkün olduğu kadar şahsi sıkıntılarını ve üzüntülerini derse aksettirmemeli, sinirli bir tavırla derse girmemeli , ders esnasında sinirlerine hakim olarak sabır ve metanetle ders anlatmalıdır.
Derse başlarken o gün okunacak dersin talebeye ne kazandıracağı, dersin nasıl işleneceği izah edilmeli, talebenin derse iştah, istek ve arzusunu uyandıracak lüzumlu malumat verilmelidir.
Derste güler yüzlü, tatlı dilli ve hareketli, daima heyecanlı ve kendini vererek ders anlatmalı. Asık suratlı ve soğuk durmaktan sakınmalıdır. Dersi sevdirmek hususunda Hz.Üstazımız, derse yeni başlayan talebelere:
“Evladım, “yardım etti” de”, dermiş. “Nasara” deyince de: “Bak Arapça konuşmaya başladın”, diyerek teşvik edermiş.
Talebeye dersi sevdirmek için evvela hocanın zâhiriyle, bütün letaifiyle dersi benimsemiş ve sevmiş olması şarttır. Aksi takdirde talebeye sevdirmesi düşünülemez.