Merhamet: Rahm, acımak, esirgemek, şefkatte bulunmak, bîçarelerin hallerine kalben acıyarak, kendilerine yardım edivermektir.
Şefkat ise: Acıyıp esirgeme, esirgeyerek sevmek, havf ile mümtezic (korku ile karışık) rikkat ve rahmetten münbeıs derûnî bir halet ki, başkalarına ârız olan veya olması melhuz bulunan nâhoş ahval müvacehesinde tecelli eder.
Şefkat ve merhamet, katı kalpliliği yumuşatan, kin ve düşmanlığı eriten, nefretin yerine muhabbeti ikame eden, insanları birbirlerine, talebesini hocasına yaklaştıran ve bağlayan bir vasıftır. Bu sebeptendir ki, iyi bir hoca sadece talebesine değil, muhatap olduğu bütün insanlara karşı şefkatli ve merhametli olması icabeder. Her hususta olduğu gibi, şefkat ve merhamet bakımından da insanların en üstünü Peygamberimizdir. Nitekim Kur’anı Kerimde Hz. Allah:
لقد جاءكم رسول من أنفسكم عزيز* عليه ما عنتم حريص عليكم با لمؤمنون رؤف رحيم
“Ey inananlar! Andolsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir Peygamber gelmiştir.”buyuruyor.
Diğer bir ayet-i kerimede, Cenab-ı Hak, Peygamberimize:
واحفض جناحك لمن اتبعك من المؤمنين
“Müminlerden sana tâbî olanları kanatların altına al (habibim).” buyuruyor.
Eshab-ı Kiram’ın merhametini de şöyle beyan buyurur:
والذين معه أشداء على الكفار رحماء بينهم
“O Muhammed (A.S) ile beraber olanlar; kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise çok merhametlidirler.”
Yine Peygamberimiz (S.A.V):
إنما أنا لكم مثل الوالد لولده أعلمكم
“Şüpesiz (eğitim ve öğretim bakımından) benim size olan yakınlığım ancak babanın çocuğuna olan yakınlığı gibidir. Size (dininizi) öğretiyorum.” buyurmaktadır.
Şefkat ve merhametin meydana gelebilmesi için sevginin olması şarttır. Sevgi , çocuğun büyümesi, yetişmesi, ferdi ve içtimai inkişafı, hayata sağlam bir şekilde intibakı için lüzumludur. Bu sebeple çocuğun, herşeyden önce sevgi ve şefkate ihtiyacı vardır. İyi bir hoca, talebelerine karşı, derin bir sevgi ve şefkat besler, onlarla alakadar olur. Yardıma muhtaç olanların her zaman yardımına koşar, hatalarına karşı tükenmez bir sabır taşır. Talebesi ile arasında sert ve keskin sınırlar çizmez. Çünkü bilir ki sevgi gösterilmediği takdirde onlar cemiyetten farklı olarak yetişir. Başkaları ile normal münasebet kuramaz. Cemiyete intibâkı zor olur. Yardımlaşma, hizmet ve fedakarlık duygularını geliştiremezler. Sevgiden yoksun bir çocuk bedenen gelişir büyür fakat büyüdüğü zaman, şefkat ve merhametli olamaz. İşte bundan dolayıdır ki, peygamberler ve varisleri dini tebliğ ederken insanlara şefkatle ve merhametle muamele etmişlerdir. Bu sevgi ihtiyacı dolayısıyladır ki Hz. Peygamberimiz çocuklara karşı engin bir sevgi, derin bir şefkat, büyük bir merhamet göstermişlerdir. Sahabe de aynı yolu takip etmiştir.
Hz. Aişe (R.A)’den menkul olan bir hadisi şerifte:
قدم الناس من الأعراب على رسول الله صلى الله عليه و سلم فقالوا: أتقبلون فقال:نعم. فقالوا:لكنا والله ما نقبل فقال رسول الله صلى الله عليه و سلم: أملك إن كان الله نزع منكم الرحمة إن من لا يرحم ولا يرحم.
“Bedevilerden birtakım ,insanlar Rasülüllah’ın yanına geldiler de:
-Siz çocukları öpermisiniz?, dediler
-Evet , cevabını verince, onlar:
-Lakin biz vallahi öpmeyiz, dediler. Bunun üzerine peygamber efendimiz:
-“Allah sizden rahmeti aldıysa ben (vermeye) malik olur muyum?”
buyurdu ve ilave etti: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez”
Hz. Üstazımız da evlatlarına o kadar çok şefkat ve merhamet gösterirdi ki, onların hastalıkları, harçlıkları, her türlü ihtiyaç ve sıkıntılarıyla öz babalarından daha çok alâkadâr olurdu.
Hoca daima müşfik olup talebelerini sevmeli, onlara dostça ve şefkatle davranmalıdır. Ancak bu takdirde onlardan itaat, disiplin, iyi davranış, üstün gayret ve muvaffakiyet beklenebilir.
Şefkatsiz kalp, rahmetsiz bulut gibidir. Merhametsizlerin başkalarından merhamet ummaları kadar gülünç bir hal olamaz.