Nefis Muhasebesi: İnsanın kendini hesaba çekmesi, yaptığı ve yapacağı işlerin muhasebesini yapmak, ef’âl ve akvâlinin yaratılmasındaki gaye ve yaşamasındaki maksada uygun olup olmadığını tahkik ve tespit etmesidir. Kur’an-ı Kerimde Hz. Allah:
يا أيها الذين آمنوا اتقوا الله ولتنظر نفس ما قدمت لغد واتقوا الله إن الله خبير بما تعملون
“ Ey şerefi iman ile müşerref olanlar. Allah tan korkun ve her nefis ( kişi ) yarın için ne gönderdi bir baksın. Ve yine Allah’tan korkun. Muhakkak Allahü Teala sizin yaptıklarınızdan haberdardır.” buyuruyor. Bu Ayet Celile de geçmiş amellerin muhasebe edilmesi emrediliyor.
Hadis-i Şerifte Efendimiz (S.A.V):
الكيس من دان نفسه وعمل لما بعد الموت. والعاجز من أتبع نفسه هواها وتمنى على الله الأمانى
“ Akıllı kimse kendini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel eden (çalışan) kimsedir. Aciz (ahmak) kimse ise nefsini, hevasına ( kötü ve boş arzularına ) tabii kılan ve Allah’tan olmayacak şeyleri temenni edendir. ”
Hadis-i Şerifte (من دان نفسه) kavlinin manası ahirette hesaba çekilmezden evvel kişinin kendisini dünyada hesaba çekmesidir. Ömer bin Hattab’ tan (R.A.) şöyle rivayet olunmuştur: “Hesaba çekilmezden evvel nefislerinizi hesaba çekiniz ve tartılmadan önce amellerinizi tartınız. Meymun b. Mihran hazretleri ise şöyle buyurmuştur: “Kul iki ortağın birbirini hesaba çekmesinden daha şiddetli bir şekilde nefsini hesaba çekmedikçe müttekilerden olamaz.”
İmam- Gazali hazretleri nefis muhasebesi ile alakalı şunları nakleder: Allah dostlarından İmam-ı Şibli her akşam kendisini hesaba çeker idi. Bir akşam Allah’tan haya ve korkusundan bayıldı ve kendisinden geçti. “Beni halk eden ve bana rızık veren Allah’a layıkıyla ibadet ve hizmet edemiyorum ” derdi.
Emirü’l-müminin Hz. Ömer, akşam olunca kamçı ile ayaklarına vurup, “Bugün ne yaptın ve nereye gittin ?” derdi.
Bilmiş ol ki; günün ilk vaktinde insan kendine hakkı tavsiye edip, ona göre hareket edeceği gibi, akşamda kendini hesaba çekmesi için bir zaman ayırmalıdır.
Eğer insan her günahı için evine bir çakıl taşı atsa, evi taşla dolardı. Ne yazık ki kendisi günahlarını hesap etmez. Halbuki melekler onları yazar. Allahü Teala da o yaptıklarından onları hesaba çekecektir.
Yine bir haber de, günün dörde bölünmesi ve bunun bir cüzünde nefis muhasebesi yapılması istenmiştir.
İmam-ı Rabbani Hazretleri Mektubat-ı Şerife’ sinde;
“Muhakkak Meşayih-i Kirâmdan bir cemaat muhasebe yolunu ihtiyar ettiler. Her gece Uykudan hemen önce günlük amel defterlerini, sözlerini, harekat ve sekenatlarını mütalâa ederlerdi ve tafsilatiyle her birerinin hakikatlerini güzelce anlamaya çalışırlardı. Gaffar ve Aziz olan Allah’a tazarru, iltica, istiğfar ve tövbe ile günahlarını ve taksiratlarını telafi ederlerdi ve salih amelleri üzerine Allahü Teala’ya hamd ve şükürle meşgul olular ve bu salih amellerini Allah’ın muvaffak kılmasına havale ederlerdi. Fütuhat-ı Mekkiye sahibi bu muhasibînden idi ve şöyle buyurdu; “Ben muhasebede diğer Meşayih üzerine ziyade ettim. Hatta niyetlerimi ve kalbime gelen şeylerin hesabını yaptım”
Nefis muhasebesi, ömrün her günü her saati dikkate alınarak ve vücudun bütün azaları hesaba katılarak yapılmalıdır.
Nitekim İbni Samte (R.A.) daima kendini hesaba çekerdi. Bir gece hesaba oturmuş ve altmış yaşına geldiği bununda 21500 gün ettiğini görünce “Vay başıma gelene ! Her gün bir günahım olsa 21500 günahla Allah’ın huzuruna çıkıyorum. Halbuki her gün binlerce günahım vardır” diyerek bayıldı ve düştü. Bir daha ayılmayarak ruhunu teslim etti. Bu sırada “Sana Firdevs-i Ala ile müjde olsun !” diye gaipten bir ses duyuldu.
Bir Ayet-i Celilede de Allah ( C.C. ):
اقرأ كتابك. كفى بنفسك اليوم عليك حسيباً
“Oku kitabını. Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.” Buyurarak, ahiretteki hesabı haber vermektedir. Ancak oradaki muhasebe kişiye menfaat vermez.
Hulasa; her mü’min, hususiyle İslamı öğrenme ve öğretme yaşama ve yaşatma gibi mukaddes vazifeyi üzerine almış olan hizmet erbabı kendisini her gün hatta her an hesaba çekmeli, deruhte ettiği ulvi vazife ve hizmetlerde ne noktada bulunduğunu muhasebe etmelidir.