Bu Ümmetin Cennete İlk Girecek Olanları ve Onların Özellikleri
Buhari ve Müslim'de, Ebu Hureyre'den gelen Hemmam b. Münebbih hadisinde Ebu Hureyre Radıyallahu Anhu Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir:
"Cennete girecek ilk zümrenin suretleri dolunay gecesi ayın sureti üzeredir. Orada onlar tükürmezler, abdest bozmazlar, ve sümkürmezler (bunları yapma ihtiyaçları yoktur). Kapları ve tarakları altın ve gümüştür. Buhurdanlıkları öd ağacıdır (tüter tüter), terleri misktir. Herbirinin iki eşi vardır, onların, güzellikten dolayı etlerinin arkasından inciklerinin ilikleri görünür. Oradakilerin arasında çekiş dövüş bulunmaz. Kalbleri bir kalp gibi atar, sabah akşam Allah'ı tesbih ederler."
(Buhari, VI, 318, Yaratışın başlangıcı kitabının, Cennet'in vasfı ve mahluk oluşu babı; Müslim, 2834, Cennet'in nimetlerinin ve ehlinin vasfı kitabının, Cennetin ve ehlinin sıfatları ve orada gece gündüz teşbih etmeleri babı.)
Yine Buhari ve Müslim'de Ebu Hureyre'den gelen Ebu Zur'a hadisinde Ebu Hureyre Radıyallahu Anhu Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu demiştir:
"Cennet'e ilk girecek zümrenin sureti dolunay gecesi ayın sureti üzeredir. Onların arkasından girenler gökteki en parlak incimsi yıldızın parlaklığı üzeredir. Onlar ne işerler, ne büyük abdest yaparlar, ne tükürürler, ne sümkürürler. Tarakları altındır. Terleri misk, buhurdanlıkları öd ağacı (tüter tüter). Eşleri ceylan gözlü huriler. Huyları birbirinin aynı ve babaları Adem'in sureti üzere gökte altmış arşındırlar "
(Buhari, 3327, Peygamberlerin ehâdisi kitabının, Adem ve zürriyetinin yaratılışı babı; Müslim; 2834, Cennetin, nimetlerin ve ehlinin sıfatı kitabının, Cennet'e girecek ilk zümrenin sureti babı.)
Şu'be ve Kays...
İbn Abbas'dan şunu rivayet etmişlerdir:
"Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem;
"Kıyamet günü Cennet'e ilk olarak çağrılanlar, darlıkta da bollukta da Allah'a hamdeden hamdedicilerdir" buyurdu.
(Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, 1,115, el-Hılye, V, 69; el-Hakim, el-Müstedrek, Hakim der ki: Bu Müslim'in şartı üzere sahih bir hadistir, Buhari ve Müslim tahric etmemiştir. Bu söze ez-Zehebi muvafakat etmiştir. Sıfat el-Cenneh'in muhakkiki, durum, onların dediği gibi değildir, el-Mes'udi'den Müslim hiçbir tahric yapmamıştır, Buhari de yapmamıştır, tercih edilen görüşe göre ondan gerek muttasıl gerek muallak hiçbir haber aktarmamalardır demiştir.
el-Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 95'de şöyle demiştir: Bunu et-Taberani her (eserinde) de çeşitli senetlerle rivayet etmiştir, bunlardan birinde Kays b. er-Rabi vardı onu, Şu'be, es-Sevrî ve başkaları tevsik etmiş, Yahya el-Kattan ve başkası zayıf saymış! diğer ravileri, sahih hadis rivayet eden kişilerdir. el-Bezzar da bir benzerini rivayet etmiştir, isnadı hasendir.
el-Münziri, et-Terğib ve't-Terhib, II, 437'de şöyle söylemiştir: Bunu İbn Ebi'd-Dünya ve her üç eserinde et-Taberani bir hasen çeşitli senedlerle rivayet etmiş, el-Hakim de rivayet etmiş ve Müslim'in şartı üzere sahih demiştir.)
İmam Ahmed der ki...
Yahya b. Kesir'den...
Amir el-Ukayli'den...
Ebu Hureyre'den, Ebu Hureyre Radıyallahu Anhu Rasulullah şöyle buyurdu demiştir:
"Bana ümmetimden cennet'e girecek ilk üç kişi de, cehennem'e girecek ilk üç kişi de arzedildi.
Cennet'e girecek ilk üç kişi, şehid, dünya köleliği kendisini Rabb'ine itaatten alıkoymamış olan köle ve çoluk çocuk sahibi iffetli (dilenmeyen) fakir.
Cehennem'e girecek ilk üç kişi ise baş belası emir, malından Allah'ın hakkını vermeyen varlıklı kimse ve övünüp duran fakir."
(Ahmed, Müsned, II, 425, 479. İsnadında Yahya b. Ebi Kesir vardır, müdellistir, bk. el-Mizan, IV, 402, Amr el-Ukayli ise tanınmamış biridir, bk. el-Mizan, II, 362, babası Ukbe de öyledir, bk. el-Mizan, III, 88.)
İmam Ahmed, Müsned'inde, et-Taberani, Mucem'inde -hadisdeki ifade bu zata aittir- Uşşane el-Maafiri hadisinde, Uşşane'nin Abdullah b. Amr'i şöyle derken işittiklerini rivayet etmişlerdir:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur ki:
"Cennet'e ilk girecek olanları biliyor musunuz?"
Sahabe, Allah ve Rasulü en iyi bilir, dediler. Bunun üzerine O Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Onlar, kendileri ile nahoş şeylerden korunulan muhacirlerin fakirleridir, onlardan biri ölür, arzusu içinde kalır, onu gidermeye gücü yoktur. Melekler, ey Rabbimiz, derler, biz senin meleklerin, bekçilerin ve göklerinin sakinleriyiz, onları bizden önce cennete koyma! Bunun üzerine Allah der ki: Onlar benim kullarım, bana hiçbir şirk koşmazlar, kendileri ile nahoş şeylerden korunulur, biri ölür, arzusu içinde kalır, onu gidermeye de gücü yoktur. Bunu duyunca melekler öyle olanların huzuruna girerek her kapıdan, sabretmemiz sebebiyle size selam olsun, bu yurdun akibeti de ne güzel, derler."
(Ra'd, 24. Ahmed, Müsned, II, 168. el-Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, X, 259'da, bunu Ahmed, el-Bezzar ve et-Taberani rivayet etmiştir, ravileri sikadır, der.)
Allah Teala Ademoğullarının sınıflarını, saîd (mutlu) ve şakî (bedbaht) olanlarını zikrettiğinde saîd (mutlu ve bahtiyar) olanları sâbikûn (öne geçenler) ve ashab-ı yemin (kitapları sağdan verilenler) olmak üzere iki kısma ayırmıştır. Nitekim "öne geçenler, şu öne geçenler" (Vakıa, 10) buyurmuştur.
Bu ayetin takdirinde üç görüş vardır:
a. İkinci kelime birinciye lafzan tekid etmektedir, haber "onlar yaklaştırılanlardır" (Vakıa. 11) ayetidir.
b. Birinci sâbikûn mübteda, ikincisi onun haberidir. Tıpkı Zeyd Zeyd (dir), yani duyduğun Zeyd o Zeyd'dir, sözü gibi. Nitekim bir şair:
"Ben Ebu'n-Necm'im, şiirim de şiirimdir" demiş, bir diğeri de:
"Bir de ne göreyim insanlar (aynı) insan, zaman da (o) zaman..." demiştir.
İbn Atıyye, bu görüş Sibeveyh'e aittir, demiştir.
c. Birinci "öne geçişin" ikinciden farklı olması. Buna göre ayetin anlamı "dünyada iken hayırlara koşup öne geçenler, kıyamet günü Cennet'e giderken öne geçenler olacaklardır, ilk önce iman eden (öne geçen) ler, ilk önce Cennet'e girenler olacaktır" şeklindedir. Bu daha belirgin bir anlam. Doğrusunu Allah bilir.

İmam Ahmed'in ve et-Tirmizi'nin rivayet ettiği, Tirmizi'nin sahih dediği ve Büreyde b. el-Hasib'den gelen şöyle bir hadis var:
Büreyde der ki:
"Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladı ve Bilal'i çağırıp;
"ey Bilal ne ile benden önce Cennet'e girdin, Cennet'e ne zaman girdiysem senin tıkırtılarını önümde işittim, dün gece Cennet'e girdim, senin tıkırtılarını önümde işittim, sonra bir saraya geldim, dört köşe, yüksekten bakan ve altından olan bir saray, bu saray kimindir, dedim, arap birinindir dediler. Ben arabım, dedim, bu saray kimin? Kureyş'ten birinindir dediler, ben Kureyştenim, bu saray kimin dedim. Muhammed ümmetinden birinin dediler. Ben Muhammedim, ya bu saray kimin dedim, Ömer b. el-Hattab'ındır dediler" buyurmuştur.
Bunun üzerine Bilal demiş ki:
"Ya Rasulallah, ne zaman ezan okuduysam iki rekat namaz kıldım, ne zaman abdesim bozulduysa hemen abdest aldım ve düşündüm ki (abdest alınca) iki rekat namaz kılmak benim üzerimde Allah'ın bir hakkıdır."
Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"İşte o ikisi sayesinde (öne geçtin) buyurdular."
(Ahmed, Müsned, V, 354; Tirmizi, 3689, Menakıb kitabının, Ömer b. el-Hattab'ın menakıbı babı. Tirmizi bu, sahih-ğarib bir hadistir der.)
Şimdi bu hadise ne dersiniz denilirse, deriz ki:
Bu hadisi kabul ve tasdik ederiz. Bu hadis, herhangi bir kimsenin Cennet'e Rasulullah'dan önce gireceğine delalet etmiyor. Bilal'in Cennette Rasulullah'ın önüne geçmesi, Bilal daha önceden ezan okuyarak Allah'a çağıran ilk kimse idi, onun ezanı Rasulullah (ın geliş) inden önce idi, işte bunun içindir ve o, bu şekilde Ondan önce girecektir, tıpkı bir hacib ve hizmetkar gibi.
Nitekim bir hadisde, Peygamber'in, Bilal, önünde ezan okurken ba's olunacağı rivayet edilmiştir. Onun öne geçişi, Rasulullah'a keramet ve O'nun Sallallahu Aleyhi ve Sellem fazlını ve şerefini izhar içindir, Bilal'in Rasulullah'dan önde ve mukaddem olması demek değildir. Olsa olsa, Rasulullah'dan önce abdest alıp, varıp camiyi açması, oraya girmesi vesaire gibidir.
Doğrusunu Allah Teala bilir.