2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Peygamber Efendimiz Ve Gözbebeği...

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 23.513, Level: 94
    Points: 23.513, Level: 94
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 837
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 837
    Overall activity: 99,8%
    Overall activity: 99,8%
    Achievements
    Admin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    MANİSA
    Mesajlar
    1.347
    Points
    23.513
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Peygamber Efendimiz Ve Gözbebeği...

    Hızlı Menü ibretli Hikayeler Yaşanmış Hikayeler Düşündüren Hikayeler Allah Dostlarından Kıssalar Maneviyat Rehberlerinden inciler Hidayet öyküleri Duygu ve Düşünce Yazıları Allah Rasulüne Muhabbet Mesnevi Bahçesinden Düşünce iklimi Edebi Yazılar Hizmet ve Eğitim Seferberliği Gurbet Düşünceleri Mazlumları Düşünmek Duâ ve Niyazlar Araştırma Akaid-iman Mevzûları ibadet Mevzûları Kadınlarla ilgili Mevzûlar Tesettür Sokak çocukları Sosyal Hayat Rasûlüllahın Hayatından Gençlerimizin Problemleri Satır Arası Annelik ve çocuk Eğitimi çocuk Terbiyesi ve Eğitim çocuk ve Ebeveyn Saliha Hanımın Hususiyetleri Ailede Mutluluk Sağlık ve Beslenme Hastalıklar ve Tedavi Yolları Beslenme ve Vücût Sağlığı Hamilelik ve Bebek Bakımı Mutfak ve Ev işleri Yemek Tarifleri Pratik Bilgiler

    Peygamber Efendimizin yedi çocuğu olmuştu. Bunlardan Hazret-i Fâtıma hâriç, bütün çocukları, Peygamber Efendimiz daha hayattayken vefât etmişti.

    Allah Rasûlü, kızı Fâtımanın üzerine titrer, onun üzülmesini, kırılmasını hiç istemezdi. Onun bu hassasiyetini bilen Hazret-i Ali de, hanımı Hazret-i Fâtımayı el üstünde tutardı. Bir gün aralarında küçük bir münakaşa çıkmış, o kıymetli hanımını incitmemek için evden dışarı çıkmış ve mescide sabahlamıştı.

    Hazret-i Ali ile Hazret-i Fâtıma, Peygamber Efendimizin yetiştirdiği iki güzide insandı. Peygamberimiz, onları kendi eliyle nikâhlamış ve sık sık hâl ve hatırlarını sorarak saadetlerinin mimarı olmuştur.

    Arabistan sıcağında tutulan orucun ardından akşam olmuş, Hazret-i Fâtıma evde olan her şeyi sofraya koymuştu. Beraberce sofraya oturdular. iftarlarını açmak üzereydiler ki, kapı çaldı. Hazret-i Ali kalkıp kapıyı açtı. Karşısında bitkin ve perişan bir adam vardı. Açlıktan sadece "Allah rızası için..." diyebilecek kadar mecâli kalmıştı. Fatıma validemiz hemen ellerindeki yiyeceği Hazret-i Aliye uzattı, o da bunları fakire verdi. Evde iftar için yiyecekleri hiçbir şey kalmamıştı. iftarı suyla açtılar ve ertesi gün için oruca niyetlendiler. Bir gün daha geçmiş, iftar vakti gelmişti. Yine kapı çaldı. Bu sefer gelen kimse bir yetimdi. Sofralarındaki her şeyi gönül hoşluğu ile ona ikram ettiler. Kendileri su ile iftar ettiler. üçüncü gün, üftar vaktinde kapı çalındı ve bir esir, Allah rızası için kendilerinden yiyecek istedi. Onlar, Allahın rızâsını, her türlü rahat ve nimetin üstünde kabul ettiklerinden seve seve elindekileri verdiler.

    Allah Teâlâ da, onların bu hâlini âyet-i kerime ile Peygamber Efendimize haber verdi.
    "Onlar, içleri çektiği hâlde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler. «Biz, sizi ancak Allah rızâsı için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz, sert ve belâlı bir günde Rabbimizden korkarız!..» derler. Allah da onları bu yüzden o günün fenâlığından korur; onların yüzlerine parlaklık ve neşe verir. Sabırlarının karşılığı cennet ve oradaki ipeklerdir." (el-insan, 8-12)

    O mübârek âile, Peygamber Efendimizin torunlarının doğup büyüdüğü terbiye edildiği bir mektep olmuştu. Peygamber Efendimiz, sık sık torunlarını ziyarete gelir, onlarla oyunlar oynar, onları omzuna alır, sever, öperdi.

    Bir gün yine Hazret-i Fâtımayı ziyârete gelmiş, ama içeriye girmeden kapıdan geri dönmüştü. Bu hâli fark eden Hazret-i Fâtıma, sebebini öğrenmek üzere zevci Hazret-i Aliyi Peygamberimize gönderdi. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, cevâben Hazret-i Aliye şöyle buyurdular:

    "-Ya Ali, ben Fâtımanın kapısında öyle bir perde gördüm ki, üstünde resimler vardı. Onların olduğu eve melekler girmez. Onların girmek istemediği yere ben de girmem."

    Hazret-i Ali, geriye döndü ve durumu zevcesine bildirdi. Hemen o perdeleri kestiler ve ondan ev eşyası yaptılar. Peygamber Efendimiz de hânelerine teşrif etti.

    Hazret-i Fâtıma, ev işlerini kendi çekip çevirirdi. Bir gün el değirmeninde buğday öğütürken elleri nasır tutmuştu. çocuklar da küçük olduklarından kendisini çok yoruyordu. Hâlini, Peygamber Efendimize arz edip ondan bir hizmetçi tahsis etmesini istediklerinde, Allah Rasûlü:

    "-ümmetimin içinde bu kadar garip ve kimsesiz varken size bir hizmetçi tahsis edemem!.." dedi.
    Bunun üzerine özür dilediler ve hâllerine rızâ gösterdiler.

    Allah, âhiret gününde, o mesud âileye komşu eylesin

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: Peygamber Efendimiz Ve Gözbebeği...

    ALLAH C.C RAZI OLSUN Senden

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •