Şeker hastalığının tedavisini kavramak isteyenlerpankreas bezi işleyişinin bozulmasıdır.
Bezlerçeşitli vazifeler gören bir takım maddeleri meydana getirirler. Bunların iki çeşidi vardır.
1) Meydana getirdikleri maddeyite*nasül bezleri gibi. Bu hormonlar vücutta önemli vazifeler görürler.
Pankreaspankreasın Jüagerhans tarafından keşfedildiği için onun adiyle anılan adacık*larında hasıl olmasındandır.
Şeker hastalığıpankreasın yeter derecede inüsülin yapamama*sından ileri gelir.
înüsülinin vazifesi gıda ile alınan şeker ve karbonhidratlı mad*deleri (unsüt) gereği gibi değerlen*dirmek vücutta yanıp kalori meydana getirmelerini sağlamaktır. Bu yapılmazsa maddelerin yanması bozulmuş demektir. Böylece şe*ker hastalığı meydana gelir.
Son senelerde anlaşılmıştır kifazla yağlı yemek gelir.
Ruhi sebepler de mühimdir. Her iki âmil daha ziyade medeni memleketlerde rol oynayacağından bu hastalıklara «medeniyet has*talıkları» da diyenler vardır.
Şeker ve nişasta hayat motorunun benzini gibilir. Bu madde*ler adalelerimizde yanarak onların hareketine ve böylece iş görme*mize imkân verir. Bu yanmada şeker tamamen yanarak asit karbo*nik ve su haline çevrilir. Asit karbonik nefese havasiyle su da id*rarla dışarı atılır. Böylece vücutta zararlı olabilecek bir artık kal*maz.
Şekerin böyle tam yanabümesi işin kanda yeter derecede instt-lîn bulunması lâzımdır. Şeker hastalarında kâfi insülin bulunmadığı için şeker tam olarak yanmaz. Böylece vücutta toplanır. Vücutta şekerin haddinden fazla çoğalışı kandaki miktarın artmasıyle tes-bit edilir.
Kanda daima bir miktar şeker bulunur ki3 gr. [/b]kadar şeker bulunur.
Sağlam insan şekerli gıda yediğinden kan şekeri 018 i bula*bilir fakat bunu geçmez. Ve iki saat sonra tekrar normal seviyesine düşer. Çünkü kana insülin gelir ve bu da şekerin yanmasını temin eder.
Şeker hastasında durum başka türlüdür. Bunlarda pankreas- ye*ter derecede insülin vermez. Bu hastalarda aç karnına kandaki miktarı yüzde 0şekerle zehirlenme hali başgösterir.
Şeker hastalığının en emin alâmeti kanda şeker miktarının art*masıdır. İdrarda şeker aranması ve bulunması o kadar emin bir delil değildir. İnsanlar vardır kiöte yandan idrarlariyle hiç şeker çıkarmadıkları veya pek az çıkardıkları halde şeker has*tası olan insanlar da vardır. Bu hal şeker hastalığının ne kadar ka*rışık bir hastalık olduğunu ve bazan tecrübeli hekimleri bile şa*şırttığını izah eder.
İdrarla şeker çıkarılmasının sebebi18 i geçmediğinden idrarında şeker bulunmaz.
Şu var ki kanda şeker miktarı normal olduğu halde böbrekleri idrara şeker geçiren insanlar da vardır. Bu gibileri daima idrarla şe*ker çıkardıkları halde kandaki şekerleri normal olduğundan şeker hastası sayılamazlar. Öte yandan bilhassa yaşlı şeker hastalarında
kanda şeker yüzde 0şeker hastalığının iyi kavranabilmesi için mutlaka kanda şekerin aranması şarttır. Fakat bir şeker hastasında daima kan şekeri aranması şart demek değildir. Umumî olarak idrarla çıkarılan şekere göre hesap yapmak kabildir. Çünkü her şeker hastasının böbreğinin şeker süzme dere*cesi az çok sabittir.
İnsülin şekerin tanı bir şekilde yanmasını sağlar. Fakat bir va*zifesi daha vardır. Meselâ uykuda şeker yanmasına fazla ihtiyaç ol*madığı zaman şeker depo edilecek ve çalışma zamanında gıda alın*masa da depodaki bu şeker kullanılacaktır. Bu yedek şeker karaci*ğerdeyedek şeker meydana getiremez.
Bunun amelî ehemmiyeti büyüktür. İnsülin kıtlığı dolayısiyle şekerlerin yanması ve yedek şeker teşekkülü bozulursaaset (sirke) asidi ve beta oksi-bütrik asididir. Bunların vücutta hasıl olmalarını behemehal önle*melidir. Bunun da çaresi vardır. Fakat bu tedbirler vakti zama-niyle alınmazsa ağır bir zehirlenme tablosu ve koma denen bay*gınlık meydana gelir ve ölüme sebep olabilir.
Aseton sağlam insanın idrarında da nadirenbazan aseton teşekkülüne sebep ola*bilir.
A — Şeker hastaları ne yemeli.
Şeker hastalığı tedavisinin esasıbütün başka tedbirler faydasızdır. Her şeker hastasında ev
velâ beslenme ve perhiz ilk iş olarak tanzim edilmelidir. Yani şeker hastası bir gıda rejimine ayarlanmalıdır. Tayin edilen rejim de*vamlı olarak tatbik edilmelidir. însülinin keşfinden önce şöyle düşünülüyordu. Şeker hastası ma*demki şeker yakamıyorcüzi miktarda sebze ve pek az ekmek verilirdi.
Fakat insülin keşfolunalı beri artık bu türlü harekete lüzum yoktur. Çünkü hastayı dermandan düşürür. Ve çalışma kabiliye*tini azaltır. Çünkü şeker hastasına hiç şeker verilmezseyedek şeker yani glikojen meydana getiremez. Bu yüzden aseton teşekkül edebilir. Bol yağın başka zararları da vardır. Kan damarlarında ki-relçlenmeyi kolaylaştırır. Eskiden şeker hastalarında damar sert*liği ve genç yaşta ölüm diğer insanlara nisbetle dört misli fazla idi.
Şeker hastalarına kçfi nişasta ve kıt yağlı bir rejim lavsiye et*melidir. Maalesef bu hayırlı usul henüz umumî olarak tatbik edil*memektedir. Bizim telâkkimizin isabetinivücuda az yağ girince insan daha fazla şeker yakıp değerlendirebiliyor. Harb bitip iktisadi durum biraz düzelince fazla yağ yenmeye başlanmış bu suretle hastaların miktarı arttığı gibi hastalık da ağır seyretmeye başlamıştır.
Bu söylediklerimizden anlaşılır kiher hasta için tecavüz edilmesi caiz olmayan bir sınır vardır. însülin yardımı ile hastanın yakabileceği şeker mikta*rının sonsuz arttırmak kabil değildir.
Şeker hastalığının tedavisinde karbonhidratlı gıdalar başka bir bakımdan da önemlidir. Çünkü bunların içinde vitaminler vardır kişekerin yanmasında ve yeniden teşekkülünde mühim rol oynar. In-sülinşekerin yanmasını ancak Bl vitamini hazır bulunmak şartiyle sağlayabilir. Bu vitamin esmer ekmekde ve mayalarda bulunur. Bundan başka glikojen yapısı için başka vitaminler de lâzımdır.
(Laktoftavinve gıdanın umumî miktarı sağlam insanlara nisbetle yüzde 20 - 40 nisbetinde eksik ol*malıdır. Çok zayıflamış veya ağır işlerde çalışan şeker hastalarına verilecek miktar bundan biraz fazla olur.
Teferruata girmezden önce aşağıdaki cetvelde bazı umumî esas*ları hülâsa edelim: ı
1) Rejim : Verilen talimata göre tatbik edilme*lidir.2) Her öğünü terazi ile tartm£(k lâzım değil*dir’ Yalnız zaman zaman yağ ve nişasta mik*tarlarını kontrol etmelidir.3) Gıda basit olmalıdır. Kabil olduğu kadar tabiî gıda yenmelidir. «Diabetli gıdası» adı al*tındaki pahalı maddelerden vazgeçilebilir.4) Her halde aşırı gıdadan sakınmalıdır. Şiş*manlarda şeker hastalığı daha fazla olur.5) Kâfi derecede bedenî çalışma lâzımdır.
Bazı şeker hastalarına seçebilecekleri bir çok rejim planları verirler. Biz bunu lüzumsuz sayarız. Bunun yerine gıdaları grup*larına göre sınıflandırırız.
Hastaları kalori hesaplariyle uğraştırmak da lüzumsuzdur.
Standart olabilecek bir rejimin ana prensibigünün övünlerine taksim edilerek kâfi nişastalı gıda vermek ve yağı asgarî haddi*ne indirmektir. Albüminli gıdalar orta miktarlarda verilir. Son tecrübelere göre verilebilecek nişastalı gıda miktarı biraz da art*tırılmış yani 150 - 200 gram yerine 250 grama çıkarılmıştır. İca-bederse yağ miktarı daha da azaltılır.
1 — Yağlar : Günde azamî 70 - 80 gram vermekteyiz. Yaı-nız ağır işlerde çalışanlara biraz daha fazla verilir. Fakat o za*man nişastalıların miktarım da arttırmalıdır. Şişman şeker hasta*larına 40 gram yağ verilir. Fakat bundan daha az vermemelidir ki zaten yemeğin pişirilmesi bakımından da imkânsızdır. Yemek boşaldıktan sonra tencerede kalan yağı da hesaba katmalıdır. Ve*rilecek yağın yansı tereyağ veya margarinyarısı da zeytinyağı olabilir.
2 — Protein : Hayvani ve nebatî çeşitleri vardır. Nebatî pro*tein kısmen nişastan gıdalarda mevcutturbakli*yat). Hayvan! protein olarak günde 250 - 300 gram az yağlı et (Çiğ ağırlık). Veya bunun birbuçuk ilâ iki misli balık eti verilir. Et ve balığın yağlısı verilmemelidir. Lokantalarda ızgara yeme*lidir. Çünkü bunlara yağ katılmaz. Karaciğer ve kan sucuğu fazla yenmemelidir. Et yerine yağsız peynirler tavsiyeye şayandır. Yu*murta yaşlı şeker hastalarına iyi gelmez. Damar sertleşmesini ko*laylaştırır.
3 — Karbonhidratlar : Bizim hazırladığımız standart perhizde günde 250 gram nişasta vardır. Zayıflamış şeker hastalarında bu miktar 300 - 350 grama kadar çıkarılabilir. Şişmanlarda daha az verilmeli fakat 200 gramın altına düşmemelidir.
Katî olarak menedilecek şeylerbuna mani olmak lâzımdır. Sebze*lerde meyvelerde az mahzurludur. Çünkü yavaş olarak kana geçer.
Şeker yerine kaim olmak üzere sakkarinpişirme ve kaynatmada kullanılabilmesidir. Bütün bu tatlandırıcı maddeleri bol kullanmamalıdır.
Şeker hastasının ağzını tatlıya alıştırmamalıdır. Kahve ve çay tathlaştırılmadan içilmelidir. Bazı müstesna vesilelerle nişastası kıt cevizlibademli pastalar ve yulaf peltesi verilebilir.
Standart rejimimizde biz 250 gram nişasta vermekteyiz. Pratik*te beslenme bakımından nişastaları dört gruba ayırıyoruz: Sebze -meyvesütte ve aaaf maddelerinde de bulunur. Sebze:
Nişasta miktarının rejimde hesaplanmasına lü*zum yoktur. Ortalama olarak günde iki defa 500 - 750 gram verilir. I Ispanaktereyağ veya limonlu taze salata.
ilk pişme suyu dökülmeli; taze bezelyebu sebzelerden 500 - 750 gram verilebilir.Dördüncü cetvel standart diyette hesap edilmesi lâzım gelen ni*şasta miktarı hakkında bir fikir verir.
Standart diyette şeker hastasına günde 250 gram karbonhidrat verilecektir kikitabımızdaki mübadele cet*veline göre çeşitlendirilebilir. 2 — Meyve :
Şeker hastasma 50 gram nişastaya tekabül edecek meyve verilirerik ve sair meyveler verilmeli
dir. Komposto için fazla olgun olmayan meyveler kullanılmalıdır. Jelatinmoka yağsız peynir ilâve edilebilir. Şeker ve nişasta ile karıştırma*mak şartile az miktarda marmelat verilebilir. Meyve sularına kar*şı ihtiyatlı olmalıdır. Çünkü çok defa şeker karıştırılır.
3 — Ekmek ve unlular : Esmer ekmeği tercih etmelidir. Çünkü
bol miktarda vitaminbilhassa Bl vitamini ihtiva eder. Graham ek*
meği ve pahalı olan hususî ekmekler tam esmer ekmek yerine kaim
olmazlar. Onun için bunlardan vaz geçilebilir. Midesi zaif insanlara
daha az miktarlarda olmak şartiyle beyaz ekmek verilir (Cetvel
5)
Ekmeği de her zaman tartmaya lüzum yoktur. Yalnız ara sıra bir numune alarak bir dilim ekmeğin ağırlığı tartılabilir. Ekmek yerine çeşitli unsurlar ve pirinç uygun miktarlarda olmak şartiyle ikame edilebilir. (Cetvel 5.)
4 — Patates en mühim C vitamini kaynağıdır ve ucuzdur.5 — Süt: 250 gram sütte 12 gram nişasta vardır. Günde 100 santimetre kübden az olmak şartiyle günün muhtelif saatlerine da*ğıtarak kahve veya çayla başka yemeklerde kullanılabilir. Kayma*ğın ihtiva ettiği yağ hesaba katılmalıdır. Şeker karıştırılmadan yapılmış kondanse süt yenebilir. Peynirin ihtiva ettiği nişasta kale alınmayabilir. Bol miktarda yağsız peynir tavsiyeye şayandır.6 — Baharat ve aaaif maddelerihardal ve Maggi baha*ratı aleyhine söylenecek bir şey yoktur. Tuz mutat miktarlarda alı*nabilir. Genç şeker hastalarını tuzsuz rejimle beslememelidir.
Maden sularının şeker hastalığına iyi tesir ettiği iddia edil*mektedir. Bir tesirleri olsa bile mübalâğa edilmektedir. Bizim te*lâkkimize göre maden suyu hiç kullanılmasa da olur.
Kahveşeker ilâve edilmiş alkollar yasaktır. Çünkü bunlar vücuttaki yanmaları bozarlar. Saf ren-Mo-sel-Bordo şarapları (çeyrek - yarım) litreyi geçmemeli içilebilir. Burgunt şarabı ve şampanya yasaktır. Az miktarda konyak ve ru-tna cevaz vardır. Fazlası vücutta yanmaları tehlikeli şekilde bo*zabilir.
Cetvel : 5
Birbirinin yerini tutabilecek gıdalar :
25 gram nişasta şu gıdalarda bulunur :
50 gram esmer ekmek veya grahamnikel ekmekleri.
40 gram beyaz ekmek.
30 gram buğday ve arpa unusago pirinç unu.
125 gram patates (yumurta büyüklüğünde ikiadet)
250 gram elmaşeftali.
400 gram portakal
600 gram haydelberağaç çileği
1000 gram yeşil dağ çileğiMuz ve üzüm yasak
Yarım litre saf
Yarım litre tam veya yağsız süt
2/3 litre ayran
05 litre tabiî şarap
Bira yasak. Bu cetvelde nişasta ihtiva eden en mühim gıda maddeleri der-cedilmiştir. Her hasta bu cetvele göre değişik gıda seçebilir.
Mühim kaide olarak şunu söylemeliyiz: Hastaya nişastalı gıda günün muhtelif öğünlerine dağıtılarak verilmelidir kistandart diyetin muhtelif öğünlerde taksimini gösterir.
20 gram beyaz ekmeğe tekabül eden (12 gram nişasta) gıdalar
UnlarBisküviler
Beyaz
17 gr.Muz unu
16 gr.
Yulaf bulguru19 gr. Yulaf bisküvisi20 gr. Yulaf unu18 gr.Alevron bisküvisi12 gr.
Yulaf peltesi21 gr. Badem ekmeği13 gr.
Makarna16 gr.
SebzeTaze Meyve
Taze bezelye
115 gr.Elma
100-150 gr.
Şeker hastaları için standart diyet şema*sı :
(250 gram nişasta80 gram protein bu 2.000 kalori eder).
Sabah: 150 gram esmer ekmek - 20 gram tereyağ yahut margarin70 gram hafif sucuk veya peynir - kahve veya çay - az süt.
Kuşluk : 250 gram elma veya diğer mey*ve.
öğle yemeği: et suyu - 100 gram yağsız et veya 200 gram yağsız balık - 20 gram yağ sebze125 gram el*ma veya başka meyve.
ikindi : 50 gram esmer ekmek - 10 gram tereyağ veya margarin - kahve veya çay -az süt.
Akşam yemeği : 70 gram yağsız sucuk veya balık veya peynir - sebze - 10 gram yağ - salata - 125 gram patates - 100 gram esmer ekmek - 10 gram tereyağ veya margarin.
Gece : 125 gram elma veya başka mey*ve veya 250 gram meyve usaresi.
Muayyen ihtilâtlarda tatbik edilmesi lâzım gelen hususî perhiz*lerden burada bahsetmeyeceğiz. Yalnız yulaf veya yulaf meyve perhizinden bahsedelim. Eski üstadımız Von Noorden müşahade et*miştir ki bilhassa aseton çıkaran şeker hastalarına yalnız nişas-talı gıda vermek esaslı bir iyilik getirmektedir. Bu rejimde yağ ve protein verilmez. Bu sayede aseton cisimleri kolayca yanar. Ve bu cisimler kaybolunca insülin tam bir surette tesir edebilir. Onun için umumî vaziyeti bozulan ve barsağmdan rahatsız olan has*talarda zaman zaman yulaf veya yulaf - meyve günleri araya koymak doğrudur. 7 inci cetvelde bir yulaf günü ve bir gün*leri bir araya koymak doğrudur. 7 inci cetvele de bir yulaf günü ve bir yulaf - meyve günü numunesi verilmiştir. Yulaf yerine diğer nişastalı gıdalar; pirinçpatates konabilir. Yulaf günü :
150 - 200 gram yulaf çorbası 5-6 öğünde verilir. Az tuz konur. Çorbaytl-ğı alınmış buyyon verilebilir. Bundan başka az sirke ve zeytin yağlı salata ve bir bardak kır*mızı şarap verilebilir.
Yulaf - Meyve günü :Sabahöğle akşam yulaf çorbası ve ilâveten arzu edildiği kadar meyve.
Çiğ ve nebatî rejim muvakkaten ve hekim nezareti altında fay*dalı olabilir. Fakat bizim iklimimizde devamlı olarak ne sağlam insana ne de şeker hastasına elverişli değildir.
îleri derecede iştahsızlık30 gram balda 25 gram karbon hidrat (nişasta) vardır. Bu gibi ihtilâf*lar devam ederse behemehal hekime müracaat etmelidir.
Şeker hastalarında evvelâ gıdanın tanzimi suretile başa çık maya çalışmalıdır. Fakat buna muvaffak olunamazsa yani sıkı bir rejim tatbik edildiği halde idrarla çıkarılan şeker 10 gramdan aşağıya düşmezzayıflar ve çalışma kabiliyeti
azalırsa hemen insülinle tedaviye başlamalıdır. Bu tedavi bilhassade*vamlı yarı açlıktan daha iyidir. insülin 1890 da Alman bilginleri Mehring ve Minkovvski tara*fından pankreasda bir madde eksikliğinin şeker hastalığına sebep olduğu tesbit edilmesinden sonra 1922 senesinde Amerikalı Banting ve Best tarafından elde edilebilmiş sebebini bilmek pratikde önem dir.
Pankreasvardır. Bütün gudde boyunca ifraz kanalı geçerek bir çok dallar verir. Bezde teşekkül eden mayalar bu kanal vasıtasile 12 parmak barsağına dökülür. Bunun alt kısmında safra mecrasının açıldığı yer vardır. Bu mayalar sayesinde barsakda çeşitli gıda maddeleri hazım olarak kana karışabilecek hale gelirler.
Bundan tamamen müstakil olarak bu bezin içinde adacıklar şeklinde yapılar bulunur ki İnsülin bu adacıklarda teşekkül eder. Bunlarakâşifin adile «Langerhans adacıklar» denir.
Son zamanlardapankreasda ikinci bir hormon teşekkül et*tiği anlaşılmıştır. Buna glikagon derler. Tesirli insuline zıttır. Sı-hatli insanda insülin ve glikagon ifrazı bir muvazene halinde bu*lunur. Bazı şeker hastalıklarında glikagon tesiri ağır basar. Ve-böylece insülinin tesirini zayıflatır.
Pankreasda insülin ancak gıda ile nişasta alınmak şartile te*şekkül eder.
İnsülin teşekkülü bir sinirin de tesiri altındadır18 i geçemez. Şeker hastasında ise pankreas hasta olduğu için kâfi de*recede insülin yapılamaz. Bazan da sinir yolu ile işlemediği için.
insülin teşekkül edemez. Bu sinir sistemim sıhhatli bir yaşayış ve bazı ilâçlarla (lüminalbarsağa geçince pankreasdan ge^ len mayalar yüzünden hemen tahrib edilir.
tnsülinden başka hormonlarvitaminler ve sinir ilâçları bazan faydalı olursa da hiç bir zaman insülinin yerini tuta*mazlar.
însülinle tedavi zamanla gelişmiştir. Bu ilâç şeker hastasının yaşamasını kolaylaştırmış ve daha fazla gıda alabilmesine imkân vermiştir. Yalnız hekimin vazifesi güçleşmiştir. Çünkü her hasta*ya uygun insülin dozunu bulmak bir san’attır.
İnsülin üç şekilde kullanılır. Alt - insülindepo - insülin ve bunların ilcisini birden ihtiva eden muhtelit insülin. Bu ilâçların her birinin tatbik edilebileceği vak’alar vardır.
insülin ünitelerle hesaplanır. Bir ünite vücutta ortalama iki gram nişastanın yanmasına veya yedek şeker haline geçmesine yeten miktardır.
Umumî kaide olarakhekimine danışmadan insUIini bırakmamalıdır.
Şeker hastası kabil olduğu kadar ayni insülin preparatım kul*lanmalıdır. Değişiklik yapılınca bazan teşevvüşler baş gösterir.
Alt - insülin :
Bu madde insülinin berrakher zerkden yarım saat sonra nişastalı gıda verilmesi zaruretidir.
Şeker hastasını Alt - insüline ayarlamak için bir ünitenin 2 gram şekeri yakabildiği hesaba katılır.
Şoka mâni olmak için bir defada 24 üniteden fazla zerk etme*melidir. Sabahleyin biraz fazlacaöğleyin orta ve akşam küçük bir doz vermek münasibdtr.