***
DIŞARDA
Points: 60.713, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Musiki & Islam
�Hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur� Mürşid
Bedii (güzelden hoşlanma) zevke ve selim bir yaradılışa sahip olan her insan, musıkiden ve güzel ahenkli seslerden ruh yapısı itibariyle bir haz duyar. Hatta tahkikat ve tecrübe ile sabittir ki; musıkiden sadece insanlar değil, hayvanlar dahi haz ve lezzet duyar. Musıki den ve ahenkli güzel seslerden hoşlanmayan, manevi bir haz ve lezzet duymayan insan, ruhen hastadır. (Osmanlı döneminde bazı hastanelerde bazı ruh hastalarının müzikle tedavi edildiği bilinir.) Bedii zevki körelmiş ve selim yaratılışı bozulmuş bir kimse demektir. İki aylık bir çocuk, hiçbir şey anlamaz ve anlatamazken, kendisini uyutmak isteyen annesinin ninnilerinden hoşlanır, ruhi bir zevk alır ve ağlamasını keserek, nağmeleri dinleye dinleye uyur. Bedevi Arap çöllerde nağmeli ve ahenkli sözlerle musıki söylermiş. Deve sahibinin bu ahenkli sözlerine ayak uydurarak tempolu şekilde yürümeye başlarmış. Devenin bu ahenkli yürüyüşünden �Aruz vezni� doğduğu söylenir. Demek ki hayvanlar dahi güzel ve ahenkli seslerden hoşlanırlar. Güzel bir sesle kıraatine uyularak okunan Kur�an, bir sabah ezanı karşısında haz duymamak mümkün değildir. Hatta Mehter marşlarıyla Mehmetçiğin kahramanlık duygularının tahrik olduğu bir gerçektir.
Şu hususu iyice bilmek lazım gelir : Musıki demek, şarkı ve çalgı demek değildir. Her ne kadar ahenkli ve düzenli sesler olması sebebiyle şarkı ve çalgılarda musikiye dahil iseler de, şarkı ve çalgı dışında olup, musıki içerisinde mütalaa edilen nice sesler vardır. Ahenkli okunan bilumum Kur�an sesler, mevlid sesleri, ilahiler, kaside ve kahramanlık marşları gibi, maalesef bugün musiki denince, şarkılar ve çalgılar anlaşılmaktadır.
Meselenin ehemmiyetine binaen tekrar ediyoruz: Ahenkli sesler olması sebebiyle şarkı ve çalgılar, musıki içinde yer alır. Fakat musıki; şarkı ve çalgılardan ibarettir demek, cehaletin ta kendisidir. �Musıki ruhun gıdasıdır� veya musıki helal denildiği zaman, �şarkı ruhun gıdasıdır ve şarkı-çalgı helaldir� manasını anlamak, kelimenin tam manasıyla yanlıştır. �Yemek yemek helaldır� dediğimiz zaman herhalde, �içki içmek, hırsızlık yoluyla temin edilmiş gıdaları ve domuz eti yemek helâldir� demiş olmayız. Bu hususta �Sema��a dair yani musikiye ait geniş bilgiler İmam-ı Gazali�nin İhya-u Ulum�unda ve İmam-ı Sühreverdi�nin Avarif-ul Maarif adlı eserlerinde bulunmaktadır.
ŞARKI VE ÇALGI
Şarkı ve çalgının haram olduğunu söyleyen alimler, evvela Kur�an-ı Kerimden bazı ayetleri delil olarak göstermektedirler. �Bilgisizce Allah yolundan saptırmak, o yolu bir eğlence edinmek için icad edilmiş boş lafa müşteri çıkan insanlar içinde nice adamlar vardır. İşte onları, evet onların hakkı horlayıcı bir azaptır� (Lokman.6)
Mealdeki �icadedilmiş boş laf�, ayetteki �lehvel hadis��in karşılığıdır. Bu �Lehvel hadis� sözünü, birçok büyük müfessirler �o, ğınadır (şarkı), çalgıdır� diye tefsir etmişlerdir. Tefsir usulü İlminde malüm olduğu gibi; ayetlerin nüzul sebepleri bilinirse maksud manalar daha iyi anlaşılır. Bu itibarla bu ayetin nüzul sebebini arzedelim:
Müşrik araplardan Nadr İbn-i Haris ticaretle iştigal ederdi. Ticaret için gittiği İran�dan, Acemlerin efsane ve hikaye kitaplarını getirmişti. Bir yerde Kur�an-ı Kerim okununca veya Kur�an�dan bahsedilince oraya koşar ve: �Muhammed size Ad ve Semud hikayeleri söylüyor, gelin ben size Rüstem�in, İsfendiyar�ın ve Kisraların hikayelerini anlatayım� diyerek, birçok insanların Kur�an dinlemesine ve İslam�ı öğrenmesine mani oluyordu. Ayrıca Nadr İbn-i Haris güzel şarkıcı bir cariye almıştı. Birisinin müslüman olacağını duyduğu zaman , şarkıcı cariyesini alarak derhal oraya koşar ve; �haydi buna yedir, içir, şarkılar söyleyiver�diyerek müslüman olacakları eğlendirir sonra da: �Gördün ya, Muhammed�in (S.A.V) çağırdığından, namazdan, oruçtan ve Muhammed�in (S.A.V) önünde savaş etmekten daha iyi değil mi?� der. İslam�ın yayılmasına mani olmaya çalışırdı. İbn-i Hattal gibi bazı müşrikler de aynı yola başvururlarmış. Bu hadiseler üzerine bu ayetler nazil olmuştur.
Ayetin nüzul sebebinden de anlaşılacağı üzere �lehvel hadis� kelimesini sadece teganni, şarkı, çalgılarla izah etmek doğru değil, manayı daraltmak olur. Zaten müfessirler de : �lüzumlu şeylerden alıkoyan her şey, her söz� diye tefsir etmişlerdir. İslami ölçülere ve ahlaki kaidelere aykırı düşen bütün yayın ve neşir organları, romanlar, hikayeler ve efsaneler ayetin muktezası cümlesindendir.
Resulullah Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuşlardır:
�Ümmetimden öyle insanlar çıkacak ki, zinayı, ipeği, sarhoşluk veren içkiyi ve çalgıları helal kabul edeceklerdir.�
�Şarkıcı kadınları satın almayın, satmayın, onlara öğretmeyin, şarkıcı kadınların ticaretlerinde hiçbir hayır yoktur. Onların kazançları haramdır.�
�Bu ümmet içerisinde, yer yarılıp yerin dibine geçecekler, suretleri domuz ve maymun suratına dönecek olanlar ve taşlanacak kimseler gelecektir.� Müslümanlardan bir adam dedi ki:
-Bu ne zaman olacak ey Allah�ın Resulü?
-Kadınlar açıktan şarkı söylemeye cüret ettikleri ve şarkı, çalgı gibi eğlence aletleri çoğalmaya başladığı zaman. Şarkı ve çalgılar kalbde nifak bitirir(yeşertir). Suyun ot bitirdiği gibi, şarkı ve çalgı da kalbde nifak bitirir. Su, zirai mahsulleri geliştirdiği gibi, Allah�ı zikretmek de kalbdeki imanı geliştirir.
NETİCE
1-İslam, fıtrat (yaradılışa uygun) dinidir. Selim bir fıtratla ahenk içiçedir. Fıtratı, selamete tekamül ettiren Din-i mübin-i İslam, fıtrat-ı selime muhalif hiçbir hüküm ihtiva etmez. Bu husus hem nazariyat hem de tatbikat yönünden ispat edilmiş bir hakikattir. Keyfiyet bu olunca yaradılışın derinliklerinde yatan hisleri, harekete geçiren ve sahibini ruhen lahuti alemlere götüren ahenkli, ölçülü güzel seslere yani, musıkiye haram demenin imkanı yoktur. Zaten böyle bir hüküm, İslami kaynaklarda mevcut değildir.
2-Musıki; bilumum ahenkli ve ölçülü sesleri ifade eden bir kelimedir. Bu itibarla; �çalgılar, şarkılar� gibi, dar bir anlayış içerisinde musıkiyi değerlendirmeye kalkmak, bizzat ; İslam�a ve hakikata aykırıdır.
3-Musıki ve şarkı- çalgılarla ilgili İslam�i bahisler incelendiği zaman, aşağıdaki maddelerde Cumhur ulemasının ittifak halinde oldukları müşahade edilir:
a-Kendisiyle evlenilmesi haram olmayan ve seslerinin dinlenilmesi suretiyle şehevi bir his meydana gelecek olan kadınların sesi haramdır.
b-Allah�a, Resulüllah�a (S.A.V) ve Sahabe-i Kiram�a yalan nisbet eden ve açıktan açığa, kadın-erkek arasındaki mahrem münasebetleri tasvir eden bütün şarkılar ve hatta şiirler haramdır.
c-Dans gibi haram olan, meşru olmayan fiillere vesile olan şarkılar, çalgılar haramdır.
d-Ahlaksızlıktan, şehvetten, şehevi yönüyle kadından bahseden bilumum şarkılar ve şiirler haramdır.
Yukarıda ki maddeler (a.b.c.d.) dışında kalan sesler, şahsın vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır. Yani, ilahi ve müsbet hisler uyandırıyorsa helaldır. Hayvani ve menfi duyguları kamçılıyorsa haramdır. Bu noktada Resulüllah Efendimiz (S.A.V)� in verdiği şu ölçüyü düstur-u hareket yapmak lazımdır:
�Müftü fetva verse de, bir de vicdanına danış, kalbinden fetva iste.�
ZAMANIMIZDA DURUM VE DEMAGOJİ
Arz ettiğimiz ölçüler içerisinde, bugünki musıki dünyasına bakılacak olursa, pek menfi ve korkunç bir manzara karşımıza çıkar. Şöyle ki:
Okunan şarkı ve çalgıların yüzde doksan dokuzunu, kadın tasvirleri, kadın-erkek arasında cereyan eden şehevi duyguları tahrik eden hususlar teşkil etmektedir. O kadar ki; bugün radyolar ve televizyonlarda okunan bazı şarkı ve türküler karşısında, manevi değerleri ifsad (bozulmak) olmamış ve haya duygusu dumura uğramamış bir kimsenin utanmaması imkansızdır.
Yahya ALKIN
Bize göre durum ve gerçek
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...