İlim öğrenen ve öğretenlerin dikkat etmesi icap eden en mühim hususlardan biri de, planlı ve programlı olmaktır.
İslam Dini, insanın sabah kalkmasından gece yatmasına kadar vakitlerini öylesine doldurur ki, artık ne şikâyet edeceği bir boşluk bulur, ne de onu doldurmak için başka bir şeye ihtiyaç duyar.Cenab-ı Hak Kur’anı Keriminde:
فاذا فرغت فانصب والى ربك فارغب))
“O halde boşaldın mı yine kalk yorul. Ve ancak Rabbine rağbet et ve O’na doğrul.” buyurarak zamanın en güzel şekilde değerlendirilmesini emretmiştir.
Zamanın en verimli şekilde değerlendirilmesi için önceden tespit edilen bir plan ve program dahilinde hareket etmek icabeder. En kötü plan dahi plansızlıktan iyidir.
Zamanın planlanıp kullanılması, şöyle yapılabilir:
*Günlük zamanın nasıl kullanıldığını gösterir bir program hazırlanır. Bu programda hoca ve talebenin günlük yapacağı işler ve bunların vakitleri gösterilir.
*Bunu hazırlarken, yapılacak işin ehemmiyeti ve sağlayacağı fayda nispetinde zaman tahsis edilir.
*En mühim ve zor olan işler için tahsis edilen zaman, en verimli çalışmanın yapılabileceği zaman olmalıdır.
*Kolay işler zor işlerin arasına serpiştirilmeli, mühim olmayan işler ise en verimsiz saatlere yerleştirilmelidir.
*Muayyen aralıklar ile istirahat zamanları ayrılmalı, bu vakitleri de mümkün olduğu kadar kolay ve dinlendirici işlerin yapılması ile geçirmelidir. Çünkü Cenab-ı Hakkın emri: “Boşaldığın vakit tekrar yorul” şeklindedir. Buna riayet farzdır.
*Planlama yapılırken her zaman, az da olsa bir ihtiyat vaktinin ayrılmasına dikkat edilmelidir. İşlerin ters gitmesi halinde, telaşa kapılmamanın tek çaresi budur.
Her hususta bizler için numune-i imtisal olan Hz. Üstazımız, zamanını en güzel şekilde değerlendirmiş ve hayatı boyunca hiç telaşa kapılmamıştır. Yakınlarından aldığımız bilgilere göre, Kısıklı’daki evlerinden Topçular’a ders okutmaya gidiş-gelişlerinde; trene, vapura, tramvaya hep aynı saatlerde binmişler, gişe memurlarına bilet paralarını hazırlayıp, bozuk olarak vermişlerdir. Bu dikkat ve itinaları sayesinde de hiç bir zaman telaşlı ve koşuşturmalı olmamışlardır. Memurların da işini kolaylaştırmış, ne kendinin ne de kuyrukta bekleyenlerin zamanlarını almışlardır.
Ebu’l-Ahvas (R.h), İmam-ı Azam hazretlerinin ömür sermayesini kullanırken gösterdiği itina’ ve dikkati, şu ifadeleriyle izah buyurmuşlardır:
“İmam-ı Azam hazretlerine, üç güne kadar irtihâl edeceksiniz”, diyerek vefat zamanı ta’yin edilseydi, mütemâdiyen âmil olduğu ameli seniyye üzerine, kıl kadar bir şey ilave etmeye kâdir olamazdı.” Bundan anlaşılan şudur: İmam-ı Âzam hazretleri, programını öyle yapmış ki, değil üç gün, bir saat dahi ömrünün olmadığını farzederek, bütün gücüyle amellere sarılmıştır. Dolayısıyla artık amellerine en ufak bir ilaveye ihtiyaç duymayacaktır.
*Yapılan günlük programın tatbikine âzami dikkat göstermek icabeder.
Plan ve programlamanın belki de en çok hassasiyet ve îtina gösterilmesi icap eden hususu budur. Çünkü bir çok kişi söylediğiyle amel edememekte, tasavvur ettiği şeyi zamanında ve düşündüğü gibi yapamamaktadır. İşte hoca ve talebelerin bu hususu temin için her türlü tedbiri alması icap eder.
Sabah vaktinde kalkmalı, icabeden maddi ve manevi vazifeler programa uygun şekilde yapılmalıdır.
İhtiyaçların temini için muayyen aralıklarla ihtiyaç izni verilmelidir. Fakat zaruri bir ihtiyaç olmadığı müddetçe çarşıya çıkmamalı, çıkıldığı taktirde mutlaka vaktinde dönülmelidir.
*Tatbik sahasına konulan günlük programda tespit edilen noksanlıkların izalesine çalışılmalıdır.
*Günlük programın yanında, haftalık, aylık ve yıllık olmak üzere, zikrolunan hususlar dikkate alınarak planlar hazırlanmalıdır.
Zaman kaybına meydan vermemek için şu tavsiyelere dikkat edilmelidir:
1- Yanımızda taşıyabileceğimiz küçük bir not defteri bulundurmak.
2- Gayeleri aylık esasa göre planlamak.
3- Neticeleri aylık esasa göre değerlendirmek.
4- Zamanı mümkün olduğunca iktisatlı kullanmak.
5- Her gün kalkılması icap eden vakitten yarım saat önce kalkmak.
6- Bir işi tamamlamadan diğerine geçmemek.
7- Yapılacak işi en iyi şekilde öğrenmek.
8- Saati beş dakika ileri tutmak.
Din-i Celil-i İslamın garip olduğu şu zamanda, ona hizmet için kollarını sıvayan hâdimlerin; içinde, Allah’ın dinine hizmet ve gayretin olmadığı her zaman diliminden mes’ul olacaklarının şuurunda olmaları icap etmektedir. “Vakti, nakti, ömrü israf etmeyiniz...” tavsiyeleri bu hizmette prensibimiz olmalıdır