MUKADDİME

بسم الله الرحمن الرحيم
الحمد لله الذي خلق الخلق وجعل البشر زبدة العالمين . وبعث إلي الناس رسلاً معلمين. والصلاة والسلام علي رسولنا محمد المبعوث معلماً في الأميين وعلى آله وصحبه الطيبين الطاهرين أجمعين.
Mahlukâtın zübdesi olan insan, Allah’ı tanımak ve O’na ihlasla kulluk yapmak için, ahsen-i takvim üzere yaratılmıştır. Bu büyük vazifeyi ve ilâhi emaneti yüklenecek olan insan, boş bir sayfa gibi bilgisiz ve tertemiz doğar. İcap eden bütün bilgilerini sonradan, tâlim ve terbiye yolu ile öğrenir.
Peygamberler (Aleyhimüsselam) İlahî talim ve terbiye ile yetiştirilip birer muallim olarak insanlara gönderilirler. Peygamberlerin varisleri olan alimler de, verasetleri nispetinde İlahi terbiyeden nasipdâr olurlar. İnsanların Allah’a kulluk yolunda terakkî edebilmeleri, peygamberlerin ve onların varisleri olan mürşid-i kâmillerin tavassutu ile, İlahi terbiyeye intisab ve imtisallerine bağlıdır. Esasen bir muallimin talimi olmadan, maddi-manevi, dünyevi-uhrevi hiçbir inkişaf kaydedilemez. Bu sebeple bütün sistemler, kendilerine göre talim ve taallüm esasları üzerinde ehemmiyetle durmuşlardır.
İslam alimleri de tarih boyunca bu hususa büyük ehemmiyet vermişlerdir. Bir kısmı yazdıkları büyük eserlerinde, talim-terbiye ve hoca talebe münasebetleri ile alakalı bablar ve fasıllar, bir kısmı da bu hususta müstakil eserler yazmışlardır. Müslüman idareciler de, ilim ehline, talim ve taallüme büyük ehemmiyet vermişlerdir.
Günümüz şartlarında insanların Allah’a kulluk yolunda sebat ve terakki edebilmeleri son derece zorlaşmış, bu hususta tâlim ve taallumün ehemmiyeti daha da artmıştır. Kaybedilecek zaman, boşa harcanacak imkân yoktur. Mevlamızın ihsan ettiği imkân ve fırsatları ganimet bilip, Allah dostlarının himmetlerine istinâd ederek, milletin evladını bataklıktan kurtarıp, kurtarılmayı bekleyen diğer insanların imdadına yetiştirmek zarûreti vardır.
Bu zarûrete mebnî, nice çile ve meşakkatlerle yürütülmeye çalışılan hizmetlerimizin dört temel unsuru vardır. Hoca, talebe, ihvan ve binalar... Talebe ve ihvanın dava adamı olması, yapılan bina ve masrafların kıymet ifade etmesi, hocaların keyfiyet ve gayretlerine bağlıdır. Mükemmel olmayan kimselerin mükemmil olması beklenemez. Verici ve alıcı mesabesindeki hoca ve talebenin münasebetlerinin sıhhatli ve ahenkli olması, talebelerin ise yüklenecekleri vazifelere göre seçilerek yetiştirilmeleri îcabeder. Aksi takdirde, adedlerin çokluğu, kuru kalabalık, gayretlerin çokluğu ise fuzuli meşgale olmaktan ileri geçemez.
Binbir emekle vücuda getirilen müesseselerde, birer emânetullah ve emanet-i pirân olan talebelerin en iyi şekilde yetiştirilebilmeleri için, talim-taallüm esaslarının ve hoca-talebe münasebetlerinin, Allah’ın kitabı, Rasülünün sünneti ve büyüklerimizin emir ve tavsiyeleri istikâmetinde tespit ve tatbiki icap etmektedir.
İşte bu mülahazalarla hazırladığımız çalışmamızı, Allah’ın tevfik, rıza ve inayetine mazhar olma ümidi ile alakalıların istifadesine arz ve takdim ederiz.