“Yazıklar Olsun O Namaz Kılanlara!”
HER OKUYANI irkilten bir suredir Maun. Özellikle dört ve beşinci ayetlerde geçen “yazıklar olsun şöyle namaz kılanlara kikıldıkları namazdan gafildirler” bölümüne gelince
inançlı kimseler dahi hemen kendi içlerine dönüp şunu sorma ihtiyacı hissederler: Acaba bu azarlama ve ikaza benim namazım da dahil mi?
Hakikatenbir çok Müslüman
namaz kılarken insanî bir gaflet hali yaşayabiliyor ve her an huşu içinde olamayabiliyor. Öyleyse
acaba ayetteki dehşetli azarlama ifadesine muhatap olmamak için gafletle namaz kılmaktansa kılmamak daha mı iyi?
Derin vicdanî bir sorgulamayla karşı karşıyayız. İstersenizbu vicdanî sorgulamaya yardımcı olabilecek bazı bilgileri hep beraber değerlendirelim. Bu âyetlerde tam olarak ne anlatılmak isteniyor?
Öncelikle beşinci âyette geçen “Onlar kıldıkları namazdan gâfildirler” kısmına bir bakalım. Bu ifadede “namazda” yerine “namazdan” şeklinde bir kullanımda bulunulmasıdikkate değer bir noktadır. Bu ikisi arasında anlam bakımından çok ciddi bir fark oluşmasına rağmen
bazen okurken bu fark gözlerden kaçabiliyor. Meallerde geçen “namazdan” tabiri “namazda” ifadesinden çok farklı olmakla beraber
genel olarak insanlar tarafından bu fark algılanamamaktadır. Tedirginlik ve endişelerin önemli bir sebebi buradan kaynaklanıyor.
Dilersenizbaştan başlayalım.
BU SUREbaştan sona kadar inkârcılardan söz etmektedir. Dördüncü ayet ise
ilk üç ayetin son üç ayetle bağlantısını temin eden bir konumdadır. Ancak
bu konumuna göre
ayette “Yazıklar olsun şöyle namaz kılanlara” yerine
“Yazıklar olsun onlara” yani; “yukarıda vasıfları belirtilen kimselere” demek icap ederdi. Burada “onlar” zamiri yerine “namaz kılanlar” sözcüğünün kullanılması
bazı hikmetlerden dolayıdır. Bir defa
ayette böylelikle bir namaz vurgusu yapılmakta
onun dindeki yeri
imanla ilişkisi gösterilmektedir. Gerçekten İslam’da namaz
imandan sonra gelir. Böyle olduğu içindir ki
ahirete imanın zayıflığı nispetinde namaza rağbet azalır. Elbette her namaz kılmayan hesap gününe inanmaz denemez. Ama her hesap gününe inanmayan namaz kılmaz. Buradan hareketle dördüncü âyeti şöyle anlamak mümkündür:
“Yazıklar olsun o hesap gününe inanmayanlara! Namaz kılan kimseler konumundanamaz kılmakla mükellef oldukları halde
hesap gününe inanmadıkları için namazı kılmayanlara yazıklar olsun! Hesap günü geldiğinde vay onların haline!”
Bu âyette namazdan söz edilmesinin bir başka nedenimünafıkların da namaz kılabileceklerine işaret etmek içindir. Ancak onları ele veren bir özellikleri vardır; namaz kılmakta titizlik göstermezler. Namaza üşene üşene gelirler. Namaza kalkarken de insanlara gösteriş yaparlar. Nisa Suresi 142-143 ve Tevbe 54’te münafıkların bu durumuna değinilmiştir.
Görüldüğü gibimünafıkların ahiretten bir beklentileri olmadığı için namaza önem vermezler. Onun için “namazda” değil
“namazdan” gaflet etmektedirler.
BAZI alimlere göre Maun Suresi’nin ilk üç ayeti Mekke’deson dört ayeti ise Medine’de inmiştir. Buradan hareketle
ilk üç ayetin müşriklere baktığı
kalan dört ayetin ise münafıklara baktığı yönünde bir kanaat ortaya konmuştur. Bazılarına göre ise ilk üç ayet
Mekke’de Ebu Cehil hakkında inmiştir. Ahiret hayatını inkâr eden odur. Son dört ayet de Medine’de Abdullan b. Ubey b. Selul ve arkadaşları hakkında inmiştir. Namazı gösteriş için kılanlar onlardır.
Kur’an’ın harika üslubuna bakın kiinişleri itibariyle aralarında seneler bulunan bu iki kısım ayetleri okurken
hiçbir ayrılık-gayrılık söz konusu değildir. Bu husus
yalnız lafzî üslup için değil
manevî üslubu ifade eden nazm-ı maanî için de geçerlidir.
Mesela; her iki grup ayetin bahsettiği müşrik ve münafıkların ortak özelliğihesap gününe inanmamaktır. Bu her iki grup insan da
gerçek anlamda samimi olarak namaz kılmazlar. Müşrikler hiç kılmaz. Münafıklar da gösteriş için kılarlar. Çünkü saadet asrında
münafıklar genellikle Medine’de bulunmaktaydı. Medine’de namaz kılmalarının sebebi ise Allah için değil
toplumda belli bir konumda görünmek ya da konumunu korumaktı.
BÜTÜN bu açıklamalardan anlaşılıyor kisöz konusu ayette
normal namaz kılan müminlerin
namaz kılarken gösterdiği sehiv ve gafletten değil
münafıkların gösteriş için kıldıkları namazlarından bahsedilmektedir. Nitekim
bu dördüncü ayetten önce geçen üç ayette
münafıkların
inkârcıların üç özelliğine işaret edilmiş
bu ayetten sonra gelen üç ayette ise
diğer üç özelliklerine dikkat çekilmiştir. İlk üç ayetteki özellikler
hesap gününü yalan saymak
yetimi şiddetle itip kakmak
yoksulu ve muhtacı doyurmayı hiç teşvik etmemektir. Son üç ayetteki özellikler ise şöyledir: namazdan gaflet etmek
gösteriş meraklısı olmak
en ufak bir yardımdan bile kaçınmak. Bu altı ayetteki altı özelliği üst üste koyduğumuzda
hesap gününe inanmayan münafıkların inançsızlığı görülecektir.
Bu noktada akla şöyle bir soru gelebilir: Peki Kur’an’da neden Müslümanlara da ucu dokunan böyle bir üslup tercih edilmiştir?
Bu tercihin asıl nedeniMüslümanların da kıssadan hisse çıkarmalarına imkân tanımaktır. Ta ki; samimi müminler
münafıkların vasıflarını taşımaktan çekinsinler
hesap gününe olan imanlarını her an pekiştirmeye çalışsınlar
hesap vereceklerini unutmasınlar. Özellikle namazı terk etmesinler
vaktinden tehir etmesinler
namazda iken mümkün oldukça zihinlerini dünyevî meşguliyetten uzak tutsunlar. Mevlana’nın ifadesiyle “baş yerde kuyruk havada
iki yatış bir kıntış bakıştan ibaret bir gösteri haline getirmesinler!”
Allah hepimize namazlarımızı en güzel ve en kabule layık şekliyle kılmayı nasip etsin.
İstifade Edilen Kaynaklar:
TaberîZemahşerî
Semarkandî
Râzî
Kurtubî
Saalibî
İbn Kesir
Ebu Suud
ed’Dürrü’l-Mensur
Beydavî
Nesefî
fienkîtî; fievkânî
Alusî
İbn Aşur
Fi Zilal
Elmalılı
tefsirleri.
alıntı/zafer dergisi-niyazi beki