Ne demekmiş

“Yasak! ”

İşiniz mi kalmadı

Yapacak?



Ne diye karışırsınız

Saçımıza-başımıza,

Bizi oyuncağınız mı sandınız

Bakıp yaşımıza?



Sebebini anlatamayacağınız

Çocukça bir devrin hevesinden

Karşınızdaki en güzel portreleri

Mahrum ettiniz çerçevesinden!



Kim demiş, ki:

“Başörtüsüydü o! ”

Başımızın -renk renk-

Süsüydü o!



Altında saçlarımız,

Arkadan, ne hoş sarkardı;

Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...

Kimimizde, su olup akardı!







Şu, bu nâmına “Yasak! ” demiş

Bulundunuz, tezelden;

Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,

Güzellikten, güzelden!







Siz, bizden değilsiniz,

Tanımıyoruz hiç birinizi,

Çekin başımızdan

Ellerinizi!



Bir gericilik tutturmuşsunuz;

Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...

Üstelik, ninemizin başımızda

Taşıdığımız hatırasıdır bu!



Dediniz: “Çıkacak başınızdan

Başörtünüz! ”

Alın -öyleyse- onunla

Yüzünüzü örtünüz!

Arif NİHAT ASYA