Anne-babanın her hali çocuğa tesir eder
Hevesler, keyifler, ihtiraslar, kıskançlıklar üzerine bina edilen
hedefsiz bir yuva istikbal vadetmeyeceği gibi millet bünyesinde de
potansiyel bir olumsuzluk unsuru olarak kalacaktır. Böyle bir yuva
ihtimal; sürekli sokak serserisi yetiştirecektir. Zira o kurulurken
yümün ve bereket getireceği hesap ve plânıyla kurulmamıştır.
Ailenin bu şekilde kurulması mevzuu benimsendikten sonra mükemmel
nesiller elde etme konusundaki prensipler de bir şey ifade edecektir.
Ama meselenin temelinde bir bozukluk varsa, daha sonraki mualecelerin
tesiri de o nisbette azalacaktır. Temelinde yümün ve bereket olan bir
ailede; yani mazbut kadın, mazbut erkek, müslim kadın, müslim erkek;
mümin kadın, mümin erkek; sorumluluklarını yerine getiren kadın ve
erkeğin bir araya geldiği bir yuvada her şey yerli yerindedir ve bu
yuva cennet köşelerinden bir köşedir. Zannediyorum böyle bir çatı
altında meydana gelen o yavruların cıvıl cıvıl bağırıp çağırmaları
dahi Allah nezdinde meleğin tesbihi gibi mukaddestir ve dua
mesabesindedir.
Kur'ân-ı Kerim, mesut bir toplumu, kadınıyla erkeğiyle ele alırken
konuyu şöyle resmeder: "Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar; mümin
erkekler, mümin kadınlar; taate devam eden erkekler, taate devam eden
kadınlar; doğru (sözlü) erkekler, doğru (sözlü) kadınlar; sabreden
erkekler, sabreden kadınlar; mütevazı erkekler, mütevazı kadınlar;
sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkekler,
oruç tutan kadınlar; ırzlarını koruyan erkekler, (ırzlarını) koruyan
kadınlar; Allah'ı çok zikreden erkekler, zikreden kadınlar var ya;
işte Allah, bunlar için hem bir mağfiret hem de büyük bir mükâfât
hazırlamıştır." (Ahzab Sûresi, 33/35)
Bu erkek ve kadınlar, milletin en küçük hücresi olan ailede mümin ve
müslim olarak bir araya gelmiş, Allah'a güvenmiş, gönülden O'na
yönelmiş ve Allah maiyyetine ermiş, ibadet ü taat içinde hayatlarını
geçirmektedirler.
Evet sözlerinde, davranışlarında sadık olan erkekler, sadık olan
kadınların ne ağızlarından çıkan sözler davranışlarını yalanlamakta,
ne de davranışları ağızlarından çıkan sözlerine ters düşmektedir. Öyle
ki onların teşkil ettiği yuvanın içinde hilâf-ı vâki hiçbir şeye
rastlanmaz. O evde her şey doğru, olduğu gibi görünmektedir.
Dolayısıyla da bir insan, endam aynasının karşısında kendisine
çekidüzen verdiği gibi, çocuk da bu evdeki sıdk (doğruluk) tabloları
karşısında hep kendisine çekidüzen verecek, hilâf-ı vâki herhangi bir
beyana ve ters sayılabilecek herhangi bir davranışa şahit
olmayacaktır. O evde meydana gelen her şey doğrudur. Çünkü o evde
sâdık ve sâdıkalar vardır.
Dünya ve ahirette mesut olanlar
Sabreden kadınlar, sabreden erkekler, ibadet ü taatin ağırlığına,
başlarına gelen musibetlerin amansızlığına karşı dişlerini sıkıp
dayananlar, günahlar karşısında kararlı davranıp iffetlerini
koruyanlar, masiyete girmeyi cehenneme girmeye eş kabul edenler
kullandıkları hâl diliyle, bütün çevrelerinin yanında, çocuklar
üzerinde dahi öyle müessir olacaklardır ki, zannediyorum dilleriyle
anlatacakları her şey böyle bir beyanın yanında sönük kalacaktır.
İçleri Allah'a karşı saygıyla dolup taşan, her zaman haşyetle tir tir
titreyen, ciddî bir hayatın ve müthiş bir âkıbetin kendilerini
beklediği düşüncesiyle mükellefiyetlerini en iyi şekilde yaşamaya
çalışan, hayatlarının her lâhzasında yolun sonuna erip de, "ahirete
gel" davetini bekleyen haşyet ve saygının tüllendiği böyle bir evde
çocuğun göreceği şey de hep ciddiyet, vakâr, hassasiyet ve titizlik
olacaktır. Böyle bir ailede çocuklar, yüzlerde yumuşak bir endişe ve
onu takip eden bir tatlılık, Allah ululuğunun mehâbeti ve cennet
ümidinin yüzlerde hâsıl ettiği neşeyi iç içe görecek; rahat fakat
temkinli; mutlu ama ufuklu; zevk u sefa içinde fakat istikbalin
insanları olarak neş'et edeceklerdir.
Bir evde iyiliğe açık, sadaka veren erkek ve sadaka veren kadın
bulunmalıdır; bulunmalıdır ki, çocuklarında cömertlik ruhu
gelişebilsin. Evet, önce biz cömert olmalıyız ki onlar da olsunlar.
Fakir, şöyle bir hadiseye şahit olmuştum: Sürekli kadın, efendisinden,
efendi de hanımından gizli sadaka veriyordu. Karşı karşıya geldikleri
zaman birbirlerine ne diyor, nasıl düşünüyorlardı bilemem!? Ama bir
şey varsa o da bunlardan biri mütesaddık (sadaka veren erkek), öbürü
de mütesaddıka (sadaka veren kadın) idi. Bu ailede neş'et edecek
çocuklar mütesaddık ve mütesaddıka olmaya namzet idiler.
Bütün bu sıfatlarının yanında bu insanlar, ırz ve namuslarını koruma,
iffetlerine toz kondurmama konusunda da fevkalâde hassastırlar.
Yaşarlarsa dinleri, namusları için yaşarlar. İşte dünya ve ahirette
mesut olanlar da bunlardır.
ÖZETLE
1-)Hevesler, keyifler ve ihtiraslar üzerine bina edilen bir yuva
istikbal vadetmeyeceği gibi millet bünyesinde de potansiyel bir
olumsuzluk unsuru olarak kalacaktır.
2-)Bir evde iyiliğe açık, sadaka veren erkek ve sadaka veren kadın
bulunmalıdır; bulunmalıdır ki, çocuklarında cömertlik ruhu
gelişebilsin.
3-)Cennet misal bir çatı altında meydana gelen yavruların cıvıl cıvıl
bağırıp çağırmaları dahi Allah nezdinde meleğin tesbihi gibi
mukaddestir ve dua mesabesindedir.
Fethullah GÜLEN