6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: İlahî aşk.

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    İlahî aşk.

    " Aşk nedir? dediler Mansur'a. Sabredip bekleyin dedi.
    Üç güne varmaz görürsünüz. Önce kollarını ayaklarını kestiler
    Her uzvu Aşk dedi. Astılar, bedenini o yine Aşk dedi.

    Yakıp küllerini nehre saçtılar
    Her bir zerresi Aşk ile Enel-Hak dedi."


    Aşk, insan duygusal alanı içinde en karşı konulmaz olanlarından biri. Çağlar boyunca insanın insana, insanın hayvana, doğal dünyaya hatta kendine duyduğu sevgi karşı konulmaz seviyelere gelince bu isimle anılmış. Ümitsiz aşıklar, efsaneler, aşkı için ölenler, öldürenler, bir prensesin aşkı için savaşan toplumlar, işgaller, yazılan şiirler, her yere kazınan baş harfleri, balkon altı serenatlar, gönderilen çiçekler, parfümler, yemekler, dijital aşklar, platonik aşklar, hayali aşklar, tek yanlı ümitsiz aşklar, ömür boyu süren aşklar ve anlattıkça uzayan milyarlarca aşk öyküsü.
    Bu sefer farklı bir aşka bakacağız. Bilmediğimiz belki duysakta hissetmediğimiz bir aşka. İlahi Aşka. Ancak konuyu yalnız dinsel anlamıyla değil kültürlerarası ortak öğeleriyle göreceğiz.



    Aşkın aldı benden beni / Bana seni gerek seni /
    Ben yanarım dünü günü / Bana seni gerek seni
    "Ben bu sûretten ileri adım Yunus değil iken /
    Ben olidim, ol benidim, bu aşkı sunandayıdım."
    Sus Yunus Sus Söyleme Seni de Mansur gibi asarlar. / Yunus Emre"


    Anam aşk, babam aşk, Peygamberim aşk, Allahım aşk, Ben bir aşk çocuğuyum, Bu aleme aşkı ve sevgiyi söylemeye geldim." / Mevlana



    Varoluşuyla başlayan kimlik arayışı insanı çeşitli uygulamalara itmiş. Her araştırma yeni bir fikir yeni bir duygu getirmiş. Ancak dünyanın çeşitli zamanlarında ve yerlerinde bazı insanlar benzer şeyleri söylemiş, hissetmiş ve yansıtmış.
    Batıda Panteizm diye anılan felsefe her atomun, her ağacın, her insanın gördüğümüz ve görmediğimiz her nesnenin evrensel bir Tanrı'nın parçaları olduğunu, insan ve Tanrı ayrımının olmadığını savunur. Aynı düşünce tasavvufta Vahdet-i Vücud ve Vahdet-i Şühud olarak iki geleneksel yaklaşıma bölünmüştür.
    "İnsanın Tanrı anlayışı evreni kapsayamaz" kabulü ile başlayan anlatımlar yine de insanın tüm evrenin akışının ayrılmaz bir parçası olabileceğini söyler. Bilinç daha önce bir zarla ayrı kaldığı ben dediği beden ve ruh dualitesini teklik bilincine aktarabilir. Bunun olanaklı olduğunu savunan tüm öğretilerde ortak bir yön vardır.
    Zen'deki "Geçitsiz Geçit", Gerçek Akıl aklın yokluğudur. Fenafullah, Vecd, Brahman bilinci, Taoist felsefe dikkatle okunduğunda aynı aşkın durumun anlatıldığı görülür. Zihinle çıkılan yolda. Bir manevra zihne derin bir sessizlik getirir. Durmak bilmeyen düşünce akışı susmuştur. Kimlik tanımlanamaz bir alana dönüşmüştür. Çatışması biten zihin durgun bir göl gibi artık dalgalanmamaktadır. Bilinç şu ana odaklanmış ayırmadan bölmeden sınıflandırmadan, onaylamadan ve reddetmeden gözlemektedir. Şuurun evrenle kopacağı hiçbir yer kalmamamıştır. Kişi Satoriye ulaşmış, ermiş, Aziz olmuş Aşkın bilince geçmiştir. Ama orada kendisi yoktur.
    "Gökyüzü nasılda mavi / Bak kuyudan su çekiyorum /
    Ormandan odun taşıyorum. " / Zen Şiiri
    Tarifi son derece garip gelen ve bu adamın eline doğru kabul edersek ne geçmiştir dedirten bir dönüşümdür bu. Kafayı bulmaktan uyuşmaktan bir travma geçirmekten ne farkı vardır sorularını geitirir. Ya da klinik bir şizofreni vakasından farkı nedir?
    Sanırım fark ve gerçek o kişiler için son derece açık. Çünkü isimleri sevgiyle saygıyla anılıyor. Mevlana, Santa Claus, Yunus Emre, Buda, Krishnamurti, Nisargadatha Maharaj vb.) Ancak dışarıdan bakan biz araştırcıları ikna edecek nedir? Bir değişim olmuş mudur? O insanların sonsuz sevgisini enerjisini hatta belki sıradışı pek çok eylem ve oluş hallerini görebiliriz. Kendi bilincimizde değişimin gerçekliğini nasıl ispatlarız?
    İşte Aşk, burada imdada gelir. Boşluk kadar sonsuz sessizlik kadar yakan kavuran önünde durulmayan bir Aşk her birinin hem dilinden hem eylemlerinden dökülür.
    Aşk diyerek anlattıkları durumda çevrelerindeki herşeyi sevdikleri tanım ötesi olan hakkında konuşulamayan bilinç durumunun yansıması olarak görürler. Artık onlar ölümsüz bir oluş ve farkındalık içindedirler. Bilinç ve akıl doğacak ve ölecektir onlarsa dünyanın kendi içlerinde cereyan ettiğini söyleyecektir.
    İlahi Aşk sırlarla dolu bir sırdır. Anlatması sırdır. Anlaması sırdır. Paylaşması sırdır. Bu her çeşit dinin figürleri içine hatta günümüzün Matrix bilinçlerine kadar girmiş, Fizik biliminin Quantum belirsizliklerinde tüm evreni oluşturan quark denizinde ortak bilinç alanları olarak ortaya çıkmış olağanüstü bir potansiyeldir. İnsan evriminin bir sonraki adımıdır. Ancak yine aynı soruyu sormak biz okuyan merak eden ve doğruluğunu sorgulayanlar için şarttır. Bilinç üzerinde kökten değişimi sağlayacak beyni bu Aşk akışıyla açacak süperbilinç halinin anahtarı nedir?
    "Bu bilgiyi arayarak bulamazsın.
    Ama ne var ki bulanlar, yalnızca aramış olanlardır


    Bu cüppenin altında Tanrı'dan başkası yoktur. / Beyazıt-Bistami

    "



    Cevap verenler sadece koanlarla, paradokslarla anlaşılması zor sorularla olur. Bu sorular ikili şartlanmış gece/gündüz, doğru/yanlış, beyaz/siyah şeklinde kodlanmış bir aklı paralize edecek yapıdadır.



    "Bana tek elin sesini göster". "Annenle baban seni doğurmadan önceki yüzünü hatırla." " Hiçbirşey yapmamak. " "Wu-wei"



    İçinden çıkılması her cevapla zihin kesin bir duyguyla yüzleşir. Cevap, aradığı o kesin varoluş bilinç alanı içinde değildir. Bu aşkı görenler içinse bunu zihin diliyle anlatmak imkansızdır. Tanımlama için gerekli duygusal karşılıklar yoktur. Tanımlama için gerekli olan zıtlıklar yoktur. Tarif edilmek istenen şuur hali tariflerin ötesindedir. Bu nedenle ustalar şaşırtıcı şeyler yaparlar. Çoğunlukla cevap vermez susarlar. Ya da uzakdoğu'da çok ünlü bir kalıpla konuşurlar. "Sana verecek hiçbirşeyim yok. Hazinen dururken benimkini mi istiyorsun" "Yemeğini yedinse git kapları yıka" "Bırak bu senliği benliği" Tüm bunlar aynı evrensel şuurun parçalı bir zihinde akseden yarım ifadeleridir.



    Aşk ise öylesine bütünseldir ki "Onları affet" der "Ne yaptıklarını bilmiyorlar" Bu sevgi öylesine bütündür ki bir ata vurulduğunda kendi bedeninde hisseder acısını, öylesine nefes aldırmazdır ki semalara koşturur, şiirler dillendirir, en kötüye bağışlama yüreğini açar, en karanlığa ışık götürür.



    O kadar sessiz ve karanlık ki ona Boşluk diyoruz. Tao Te King


    İnsanlar benleriyle sevdikçe bu Aşk bilinmez. Sadece o Aşka dalanların pervaneler gibi o ışığın aşkıyla daldıklarını duyarsınız ateşe yanıp dirildiklerini tekrar yandıklarını tekrar attıklarını görürsünüz o ateşe. Mecnunlar bile utanır onların sevgisi karşısında İlahi Aşk işte öyle birşeydir.




    (alıntıdır)

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İlahî aşk.




    Karanliğın gündüze hasret kaldığı gibi,
    Gülleri görmekten çok hasret kaldim sana.



    Yapayanlızım bazen, sen her yerde olsan da,
    Özlemin ateş olur hasret yağmurlarında.




    Bir aşk, bir sevgi doğdu gönlümün baharında
    Sonbaharı, kışında, hem de yazında.


    Bir başka aleme alipta götürdü,
    Eskimiş kırık aynanın karşısında.




    Bir aşk buldu beni, Bende beni bırakmayan,
    Kanayan yarama melhem oldu gönlümde.


    Bir Aşk buldu beni, aydınlatıp karartmayan,
    Tebessüm belirdi yorgun düşen yüzümde.




    Nedir bu yangın? Nasıl bir Aşk? Böyle bir sevada,
    İlahi bir sevginin aşk mucizesinde.


    Feth edilen koca bir şehrin surları gibi,
    İlahi Aşkın kudreti doğdu yüregimde.




    Uykularım bölündü, amansız gecelerde,
    Teheccüte kalkarken şefkatli sevginde.


    Mahrum etme beni Aşk’dan ey ilahi kudret,
    Büyük kutsal bir Aşk’tır, sabret gönül sabret.




    Kerem aslı’sına, Ferhat şirin’e kavuşsun,
    Varsın bu yürek, İlahi Aşk ile kavrulsun.


    bir zerre kadar aciz kaldım, senin yanında.
    Yansın, bitsin uğrunda, ister hep yok olsun




    İlahi Aşk… Beni benden koparıp aldında,
    Divanesi oldum ıssız sokakların.


    Karanlık gecelerin nurlu sabahların da,
    Bana seslenir oldu tüm ezanların.




    Hayyaal esselah davetin, haydi gel namaza,
    Buluşmak vardı ey Aşk senin huzurunda.


    Hayyaal el felah dı çağrın, hadi gel felaha
    Kurtulmak vardı ey İlah senin yanında.




    Dağların yorgun yamaçlarına vurdum kendimi,
    Sana bir adım yaklaşıp ulaşmak için,


    Kendimde tutu verdim karanlık gölgemi
    İlahi Aşk, senin uğrunda ölmek için.






    Alıntıdır

  3. #3
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: İlahî aşk.

    Abla Allah razı olsun harika bir paylaşım

  4. #4
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: İlahî aşk.



    Aşk İmiş

    Aşk imiş pervaneye deveran ettiren
    Aşk imiş bülbüllere feveran ettiren

    Gülü bülbül derdiyle solduran aşk imiş
    Bülbül gönlünü gamla dolduran aşk imiş

    Aşk imiş kalplere saplanan büyük acı
    Aşk imiş büyük acıların tek ilacı

    Alemi etrafında döndüren aşk imiş
    Cehennemim narını söndüren aşk imiş

    Aşk imiş Mecnun'u çölden çöle gezdiren
    Aşk imiş Leyla'ya mecnununu sezdiren

    İbrahim'i ateşten koruyan aşk imiş
    İsmail'i bıçağa yollayan aşk imiş

    Aşk imiş Yusuf'u Mısır'a sultan eden
    Aşk imiş Züleyha'yı eriten tüketen

    Muhammed'i miraca götüren aşk imiş
    Ümmetinin yanına getiren aşk imiş

    Aşk imiş içimdeki sır, sıkı kördüğüm
    Aşk imiş Rabia'nın yüzünde gördüğüm

    Hayatımdaki mana, Rabia, aşk imiş
    Diğerleri bir yana, Rabia, aşk imiş


    Ashap Tunga Alper

  5. #5
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: İlahî aşk.

    "Aşktır ki, gerisi vesairedir "



    "Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib

    Kılma derman kim helâkim zehr–i dermanındadır "


    Fuzuli



    Sevgili!

    Aşkın şiirini yazmak isterdim sana; sana aşkı şiir ile yazmak isterdim Aşkı seninle tanımlamak ister, aşkı sende tanımak isterdim Ay ikiye bölündüğünde yanında olmak, Uhud’da dişini avcuma almak isterdim

    Sevgili!

    Şimdi senden uzakta, aşk şudur diyebilsem eğer, son defa kendimi ve ilk defa okuyucumu kandırmış olacağım Bildim dediğim bir aldanıştır çünki o, duydum dediğim bir yanlıştır Şimdi ayın, şın ve kaf’ları çıkardılar elif belerden de sensizliğin mektebinde bir sabra mıhladılar bizi elif’lerle he’lerden Sensizlikte hasretin hüzzamlarını öğrendik kucak kucak, ve aşkın nihavent saltanatını arar olduk köşe bucak Bildiğimizi sandıkça yandık da yolunda, yolunda yandığımızı sandıkça bildik sonunda Aşkın gerçeği değildi bildiğimiz, ama aşkın ateşiydi yandığımızArtık şüphedeyiz, canları yâre ulaştıran bir sel miydi aşk, şekeri güzele sunup ağuyu kalbe bulaştıran bir el miydi! Sana varacak yolların çilesi miydi; tutkular ötesi tutkunun zirvesi, hasretle yanışların sesi miydi!

    Galiba varlığın çekim alanına giren en ulvi acıydı aşk; ve maddeyi mânâya veren en cömert sancıydı Ruhların çeşitli varlıklar arasında bölüştürülen süsüydü belki; belki ötelere yazgılı yitirişlerin türküsüydü Kalp kalbe konan kelebek kanatlarında renk; kudümlerde düşünüp neylerde ağlayan âhenkti aşk Şarkın bütün şiir macerasıydı, belki Yesribli sevgililer için tutulan bir Anadolu yasıydı Yağmur yağmur belaya başını tutmaklar ve ateş ateş denizlere kendini atmaklardı Mansûr’u dâra takan da, Halil’i oda yakan da oydu, ve oydu Eyyub’u derde bırakan da Tuz kadar mübarek, ekmekçe aziz idi; toprakleyin bereket, su gibi temiz idi

    Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş Aşk ile insan elbet güneşe benzer; ve aşksız gönül misâl–i taşa benzerHayatı aşka bölünce hayat çoğalır; bütün hayatları toplasan geriye aşk kalır Gelip kemiğe dayanınca dünya, hayata atılan kemend olur; göz kapaklarından vurulunca kasırgalar, annelerce deprem, babalarca bend olur Aşksız bahar dallarını kuru bir ayaz boğar, aşksız rahmini yargılayan bebekler nâgehan doğar Mahrem düşüncelerle perdelenen odalarda ya ezel ya ebet olur; aşk kayıp giderse dünyadan ebet kıyamet olur; sevgisizlik gelir, dünya cehennem olur

    Aşk gelince burukluğun şiirinde hüzün dokur heceler; ve azarlanmış kalpleri ısırır tam yarısında geceler Saban onunla sürerse toprağı koşarak, ancak o vakit yeşerir taze bir başak Atların nallarından yıldırımlar masallara dökülür, ve yollanamayan mektuplarda nice kalpler sökülür Kayan yıldızlar gibi büzülür elem dehlizlerine diller, ve melal süzülür gibi melek kanatlarında döker yapraklarını güller Kaderin dehşetini yakan şamdanlar özge pervanelere tesellikâr düşer, şefkatli bir ekmek kırıntısıdır kurutulmuş buselere yâr düşer

    Sevgili!

    Kapına geldik; aşkı öğret bize; ve aşkını ver yüreklerimize

    Bir nihânîce gamzene gamzede âşıkların adına Hani uykuya dalınca kenti, ve yalnız başına kalınca kendi Hani yalnız gecelerde konuşmadan kalınca dilleri, ve hâl üzre gönüller anlar olunca bütün dilleri Vicdan sesinden bîzâr kürek mahkumlarınca, hani âşıkların hasreti özlemle karınca Hani gurbetin ucunda gönlüme gömen de seni, hani seni gurbet gurbet gönlüme gömende Güneş ve ay nurunu aşkından alırken; güneşin ışığı aya vurur gibi âşıkı aydınlatırken Gel ey Sevgili bir huzmecik bahş eyle âsî ve aciz üftadene, ve umut ver peykin olmaya teşne kem zerrene Aşkları unutan bendene aşkını unutturma!

    Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da




    İskender Pala

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İlahî aşk.

    Sevgili!

    Kapına geldik; aşkı öğret bize; ve aşkını ver yüreklerimize

    Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da

    emeğine ve yüreğine sağlık DiaS kardeşim bu güzel paylaşımlarından dolayı teşekkür ederim,ALLAH C.C cümlemizden razı olsun inş...
    Dua ile...

Benzer Konular

  1. Nûr-ı İlâhî
    By Konyevi Nisa in forum N -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.12.08, 13:02
  2. İlm-i İlâhî
    By ArzuNur in forum İ -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.12.08, 23:46
  3. İlm-i İlâhî:
    By ArzuNur in forum İ -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.11.08, 19:46
  4. Aşk-ı İlâhî
    By Konyevi Nisa in forum A- Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.11.08, 10:27

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •