***
DIŞARDA
Points: 39.199, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Buğdayda Virüs Hastaliklari
BUĞDAY VİRÜS HASTALIKLARI
Doç.Dr. Nuh Boyraz
Buğdayda hastalığa sebep olan virüslerin varlığı nispeten 1920’ li yılların başlarından itibaren fark edilmiştir. Bundan sonra her geçen yıl buğdayı enfekte ettiği bilinen virüs sayısı artmış ve bunların artışına paralel olarak ürün kayıp sonuçları da tahmin edilmeye başlanmıştır. Virüs hastalıkları içerisinde dünyadaki tüm tahıl ekili alanlarda en ciddi hastalık olarak arpa sarı cücelik (BYDV) hastalığı görülmektedir (tahmin edilmektedir). Arpa sarı cücelik hastalığının dışında buğdayda hastalık yapan ve geniş alanlara yayılmış olan diğer virüs hastalıkları;
a) toprak kökenli buğday mozaik virüsü (SBWMV) ve buğday sarı mozaik virüsü (WYMV)
b) Buğday çizgi mozaik virüsü (WSMV)’ dir.
VİRÜSLERİN YAPISI (VİRÜS NEDİR?)
Virüsler genetik materyal olarak bir genom ve bu genomu saran protein kılıfından ibaret enfeksiyon yeteneğindeki etmenlerdir. Bitki virüsleri ya RNA yada DNA genomuna sahip olabilirler. Genom küçüktür ve 2-5 milyon moleküler ağırlığındadır. Bir virüs genomu buğday genomunun yaklaşık milyonda biri büyüklüğündedir.
Enfeksiyon yeteneğindeki virüs virüs partikülüne aynı zamanda virion da denir. Bu virion funguslardaki sporun anologudur. Bitki hücresinde virionun nükleik asiti ve proteini bölünmeden önce ayrılırlar. Bölünmenin aşamaları tam olarak anlaşılamamaktadır.
Mozaik virüsleri çok genç yaprakların olgunlaşmamış yaprak hücrelerini enfekte edip bitkide sistemik olarak gelişmeleri süresince bitkinin kloroplast gelişimine müdahale ederler. Hücrelerde virüs eşit bir şekilde çoğalamaz ve kloroplastta uniform bir şekilde zarar meydana gelmez. Bunun sonucunda mozaik olarak isimlendirilen açık yeşil veya sarı alanlarla siyah-yeşil alanların karışımı sonucu meydana gelen belirtiler gözlenir. Eğer hücrelerin hepsi virüs tarafından istila edilirse, bu durumda yaprak hemen hemen uniform bir şekilde sarı veya açık yeşil bir hal alabilir.
BYDV gibi floemde sınırlanan virüsler translokasyona müdahale ederler. Aynı zamanda yapraklarda besin yetersizliği veya yaşlanmayı anımsatan renk değişimleri görülür.
Bitki kök ve sürgünlerinde bodurluk meydana getiren virüsler hormonal dengesizliğe benzeyen gelişme bozukluğuna neden olurlar. Tiller (...) sayısı azalabilir. Baş büyüklüğü küçülür ve çekirdek büzüşür, kendini çeker. Verim düşer. Büzüşen, küçülen çekirdek tohum olarak ekildiklerinde çimlenme zayıf olur ve gelişen fideler güçsüz olurlar.
Virüs tarafından bir bitkinin istilasının ve simptomlarının gelişmesinin birkaç (muhtelif) adımları vardır. Enfeksiyon genellikle böcek, akar ve fungus gibi vektörlerin virüs konukçu hücresine bulaştırmasıyla başlar. Virüs başlangıçta enfekteli hücrede çoğalır. Virüsün istilası (yayılması) ve çoğalması bitişik konmşu hücrelerde devam eder. Virüs bitkiyi sistemik olarak istila etmek için floeme doğru hareket eder ve meristematik dokuya dahil olur. Meristematik doku bir kez istila edildiğinde genellikle müteakiben oluşan dokularda enfekte edilmiş olur. Meristematik hücrelerin kısmi enfeksiyonu monokotiledonlarda çizgi şeklinde (yol şeklinde) belirtiye yol açarlar.
Tüm bu aşamalar yetişme şartları özellikle sıcaklık tarafından etkilendiği gibi bitki genotipi tarafından da etkilenmektedir. Düşük sıcaklık virüs çoğalmasını engellemesinden daha çok virüs hareketini geciktirir. Ürün kaybı bakımından muzdarip olmayan anlamındaki buğday bitkisindeki farklılığa değişik faktörler etkili olabilir. Vektör bitkide beslenmeyi sevmeyebilir. Bitkiye inokulasyon güç olabilir vb. başlangıçta enfekteli hücrede virüsün çoğalma kabiliyeti düşük olabilir. Virüs hareketi yavaş olabilir. Meristematik dokuların yalnızca bir kısmı enfekte edilebilir ve böylece yeni yaprak ve köklerin sistemik istilası tamamlanmayabilir. Sonuçta hücre enfekte edilmiş bile olsa, onun fonksiyonu diğer kültürlere göre daha az etkilenir. Dayanıklılığa dahil olan bu gibi çoklu olaylarla hiç şüphe yoktur ki dayanıklı bitki yetiştirmek kompleks bir iştir.
Buğday virüslerinin çoğu, afitler, leafhopers, planthopers, beefles veya bitkinin köklerine yerleşen polymyxa graminis L. Fungusu tarafından yayılırlar. Fakat arpa çizgi virüsü tohumla taşınır. Bunların dışında mahsul içerisinde mekaniki olarak ta virüsler bir bitkiden yeni bir bitkiye taşınabilirler. Virüslerin nasıl yayıldıkları hakkındaki bilgi, salgınların niçin görüldüğünün anlaşılması ve vektörlere karşı önerilecek olan mücadele yöntemleri için esastır. Yoğun böcek populasyonu episodiacalli (...) olarak görülür. Keza böcekler periodicalli (..) olarak göç ederler. Yoğun böcek populasyonu ve göçleri (zamanı) evresi ile bitki gelişim evresi ile ilişki, virüs taşıyanların oranı ve bunların virüsü taşımadaki etkinliklerinin hepsi böcekle taşınan virüs hastalıklarının epidemilerinin görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesinde birer faktördür.
Tarımsal uygulamalardaki değişiklik WSMV, BYDV ve böcekle taşınan diğer buğday virüs hastalıklarının şiddeti ve çıkışını değiştirebilir. Sulu mısır ziraatının fazlalığı veya geleneksel kışlık buğday ekim alanlarındaki ilkbaharda gelişen bitkiler vektörler için potansiyel bir kaynak oluştururlar.
BARLEY YELLOW DWARF VIRUS (Arpa Sarı Cücelik Virüsü)
Buğdayın en yaygın virüs hastalığı olan BYDV en az 23 afit türü ile taşınmaktadır. Bunlardan bir tanesi olan greentoug güney USA veya Meksika’ da kışlayabilmekte ve ilkbaharda güneşten esen güçlü jet rüzgarlarıyla kuzeye ulaşabilmektedir (Wallin et al., 1967). 1959 yılında BYDV’ nin şiddetli epidemi yapmasının nedeni olarak bitkilerin erken dönemde greentougla yoğun bir şekilde bulaşmaları gösterilmiştir (Bruehl, 1961). Diğer hububat afitleri (Sitobian avenae’ da olduğu gibi) çayırlarda kışlayabilir veya Rhopalosiphum padi L. De olduğu gibi hayat devrinin bir kısmını ağaç veya çalılarda geçirebilir. Bu afitler ilkbaharda tahıllara geçerler ve afit türü, yükseklik ve hava şartlarına bağlı olarak populasyonları ilkbahar, ilkbahar sonu veya yazın doruk noktasına ulaşır (Plumb, 1983).
Göç eden afitler muhtemelen BYDV’ yi kışlamış oldukları enfekteli çayırlardan kazanmış olabilirler. Tarladaki primer enfeksiyon virüslü bitkilerden virüsü bünyesine alarak göç eden afitlerin beslenmesi sonucu meydana gelir. Sekonder enfeksiyon enfekteli buğdaylardan virüsü bünyesine alan afitlerin virüsü diğer yakınındaki bitkilere taşımasıyla ortaya çıkar.
BYDV’ ye potansiyel kaynak teşkil eden pek çok çayır bitkisi vardır. Rocheow (1961), 84 duyarlı gremineae türünün listesini vermiştir. Enfekteli çayırlarda virüsün bulunuşu yüksek olabilir. Yeni Zelanda’ da çim alanlarındaki Lolium perenne bitkilerinin % 50’ den daha fazlasının R. padi ile taşınan BYDV ile enfekteli olduğu bulunmuştur (Latch, 1977). Grafton et al. (1982) Missouri’ nin değişik yerlerinden topladığı Festuca bitkilerinin % 60’ ının BYDV ile bulaşık olduğunu bulmuşlardır. Fargette et al (1982) Hindistan’ da çayır bitkilerinin yaklaşık % 50’ sinin BYDV ile bulaşık olduğunu saptamışlardır. Benzer yüksek değerler diğer bazı ülkelerde de tespit edilmiştir (İskoçya’ da % 70; K. İrlanda’ da % 70-86 ve Galler’ de % 93). İlkbahardaki buğday ve tahıllarda BYDV’ nin görülmesinde ilkbahar ve yaz başlangıcındaki afitler çok önemlidir (kışlık buğdaylar için).
Montana’ da Yoontant Carroll (1983) BYDV epidemilerinin Eylül ayındaki R. Maidis F.’ nin yoğun populasyonları ile ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Bu hastalığın 10 Eylül tarihinden sonra buğday ekiminin yapılmasıyla kontrol edilebileceği bildirilmektedir. Washington’ da sulanan mısırların iyi bir yaz konukçularıdır. Brown et al. (1984) öncelikle afitlerin % 61’ inin R. Padi olduğunu ve incelenen mısır bitkilerinin % 63’ ünün BYDV ile bulaşık olduğunu bildirmişlerdir. Galler ve İngiltere’ nin güneyinde eylülde afitlerin uçuşunun olduğu ve ekim ayında kışlık buğdaylarda BYDV enfeksiyonunun görülebileceği rapor edilmiştir (A. Brook, 1974).
Kış boyunca afitlerin aktif olduğu yerler hariç diğer yerlerde kışlık buğdayların geç ekimi BYDV enfeksiyozlarında azalmaya neden olabilir.
Farklı afit türleri tarafından taşınan değişik ırkların varlığı BYDV’ nin epidemiyolojisini komplike kılmaktadır. Bu ırkların patojenizitesi ve konuk dizisi değişebilir. Bir vektörün biyotipleri arasında virüsü taşıma etkinlikleri bakımından farklılıklar olabilir (Rochow, 1960). en yaygın afit daima en önemli vektör değildir. Greentaug için en favori konukçu bitki sorgumudur (Sorghum bicolor) ki bu bitki BYDV için çok uygun bir konukçu değildir. Fakat R. Padi için mısır favori bir bitki olmakla birlikte aynı zamanda BDYV için de çok iyi bir konukçudur. BDYV’ nin epidemiyolojisi komplekstir. Tam olarak anlaşılabilmesi için daha çok ek çalışmaya ihtiyaç vardır.
WHEAT STREAK MOSAIC VIRUS (=WSMV, Buğday Çizgi Mozaik Virüsü)
Buğdayın diğer ciddi bir hastalığı Kuzey Amerika’ da ve Fransa’ da Eriophyes tulipae Keifer (Slykhuis, 1953; Poinso et al., 1981) ile Yugoslavya’ da E. tosichella (Tosic, 1973) ile taşındığı tespit edilen buğday çizgi mozaik virüsü hastalığıdır. Aka çıplak gözle görülemez ve kanatsız olduğundan dolayı yayılması ancak rüzgarla olmaktadır. Akarlar genellikle genç yaprakların gizli yerlerinde veya kıvrılmış yaprakların iç kısımlarında tutunurlar. Bitkiler yaşlandıkça akarlarda bitkinin son sulu kısımları olan başaklara göç ederler. Bazı zamanlarda akarlar bitkinin gizli (korunaklı) kısımlarını terk edip emekleyerek yaprak uçlarına ulaşırlar veya rüzgarla bitkinin diğer kısımlarına taşınırlar. Akarlar virüsü bünyelerine aldıklarında daha çok nimf döneminde bulunmaktadırlar. Virüsü bir kez bünyelerine aldıklarında belli bir süre (birkaç gün) virüsü taşıyabilirler.
Hem akar hem de virüs yabani çayırlar arasından değişik sayıda konukçuya sahiptirler. Bununla birlikte akarların bu bitkideki populasyon yoğunluğu buğdaydaki kadar fazla olmaz. Buğday çizgi mozaik virüsü kışlık buğdaylarda ilkbahar buğdaylarına göre daha az kayba neden olur (Mc Kinney, 1967). İlkbahar buğdayları hassastır ve epidemiler hem ilkbahar hem de kışlık buğdayların ekildiği yerlerde görülür. Eğer hava şartları ilkbahar ve kışlık buğday ürünleri için elverişli olursa ve aynı şartlar üst üste tekrarlanırsa ya her iki ekiliş alanlarında ya da herhangi birinde ciddi bir WSMV epidemisi görülebilir.
Kışlık buğdayda WSMV’ nin epidemiyolojisindeki anahtar nokta; virüsü bünyesinde bulunduran akarların beslenip populasyonlarının artmasına yardımcı olan yazlık konukçu bitkilerin varlığıdır. Kuzey Amerika’ nın büyük ekiliş alanlarındaki herhangi bir kışlık buğday tarlasında herhangi bir yıl hemen hemen daima bulunan yabani çayırlar buğday bitkilerinin küçük bir kısmını enfekte edecek olan ve bünyesinde virüsü taşıyan etkili alanların muhtemel kaynaklarıdır. Bazı yıllar bazı lokasyonlardaki çayırlar, yakınındaki tarlaları şiddetli şekilde enfekte edecek olan virüsü bünyelerinde bulunduran akarlara barınak teşkil ederler. Güney Dakota’ da yıllık Bromus spp. lerin böyle kaynaklar olabileceği düşünülmüştür.
Kuzey Amerika’ nın kuzeyindeki büyük ekili alanlarında önemli yaz konukçusu geç olgunlaşan ilkbahar buğday ürünü veya sıklıkla dolu zararı sonucu hasattan önce büyümeye başlayan kendi gelen kışlık buğday bitkileridir ( Staples and Allington, 1956). Kendi gelen bitkilerin erken çimlenmeleri, akarlarla bulaşmalarına ve virüs ile enfeksiyonlarına neden olur. Şiddetli epidemiler, hastalıklı kendi gelen buğday bitkilerinin bulunduğu tarlalardan diğer tarlalara doğru esen rüzgar durumunda görülür. Ürün kaybı çeşide, virüsün ırkına ve hava koşullarına bağlı olarak değişebilir. En azından yeni ürünün ekiminden bir hafta önce kendi gelen buğday bitkilerinin imha edilmesi bu gibi durumlarda hastalığı önler. Akarlar bitkilerden kopan ve toprak ile örtülen yapraklarda belli bir süre canlılıklarını sürdürebilirler (Slykhuis, 1955).
Akarların ve WSMV’ nin diğer potnsiyel yazlık konukçuları Setaria spp. ve sulanan mısırlardır.
TOPRAK KÖKENLİ VİRÜSLERİN EPİDEMİYOLOJİSİ
Toprak kökenli virüslerin epidemiyolojisi böceklerle taşınan virüslerinkinden farklıdır. Polimyxa graminis L. buğday bitkisinin köklerinde beslenen obligat fungal bir patojendir. Ve aynı zamanda bu fungus hem SBWMV (Toprak kökenli Buğday Mozaik Virüsü) hem de WYMV (Buğday sarı mozaik virüsü)’ nün vektörüdür. Polimyxa graminis intracellular sporangialardan dışarı çıkan iki kamçılı zoosporlar veya istirahat sporlarının çimlenmesiyle bitkileri enfekte ederler. Fungus yazın istirahat sporu halinde canlılığını sürdürür. Polimyxa graminis buğday, arpa, çavdar, ayrık, brom, sorgum ve mısır bitkisini enfekte edebilir. SBWMV’ nin ilkbahar buğdaylarında bulunduğu rapor edilmemiştir. İlkbahar buğdayları enfekte edilmiş olsalar bile virüs muhtemelen köklerde lokalize olmakta ve enfeksiyon gerçekleşmemiş olmaktadır. Buğday bulaşık toprağa ekildiğinde, virüs enfeksiyonunun çıkışı, buğday çeşitlerinin duyarlılığı, nem ve toprak sıcaklığı ve ekim tarihine bağlıdır. Geç ekimlerde toprak sıcaklığı daha düşük olduğu için daha az enfeksiyon gözlenmiştir.
Toprak bir kez fungus ve virüsle bulaşınca, toprak fumige edilmedikçe bulaşıklılığını sürdürür. Bununla beraber fungus ve virüsün miktarı toprakta yetişen bitkilerin duyarlılığına bağlıdır. Bir tarlaya eğer ki peş peşe her yıl duyarlı çeşitler ekilirse tüm bitkiler esaslı bir şekilde enfekte edilinceye kadar enfeksiyonun çıkışı yıldan yıla artacaktır. Eğer ki dayanıklı çeşitler ve duyarlı olmayan ürünler ekilirse hastalığın çıkışı yıldan yıla azalacaktır. Etmenle bulaşık toprak alanı toprağın toprak işleme elemanları, rüzgar tarafından sürüklenmesi veya su erozyonu ile taşınmasının sonucu olarak yıldan yıla artar.
Aynı zamanda buğday sarı mozaik virüsü (WYMV veya WSSMV)’ de P. Graminis ile taşınır. Etmene ABD, Hindistan, Fransa ve Japonya’ da rastlanmıştır. Epidemiyolojisi SBWMV’ ye benzerdir.
VİRÜS HASTALIKLARININ TEŞHİSİ
Virüs hastalıklarının en kesin tanısı, virüsün serolojik, elektronmikroskobik, konukçu hücrelerinde inklusin cisimciklerinin varlığı, spesifik vektörlerle taşınması, protein kılıfı veya RNA özellikleri ve selektif konukçulardaki belirtileri gibi yöntemlerle yapılır. Çok küçük konsantrasyonlarda dahi olsa virüsün varlığını ortaya çıkaran özellikle ELISA testi (Clark and Adams, 1977)’ nin geliştirilmesiyle serolojik yöntemler virüs hastalıklarının teşhisinde daha geniş uygulama alanı bulmuştur. Çubuk şekilli virüslerin ön tanımlamaları için elektron mikroskobu hızlı ve faydalı bir yöntemdir. Seroloji elektron mikroskobu ile kombine edilerek hem çubuk hem de küre şekilli virüslerin tanımlanmasında daha etkili bir şekilde kullanılabilir. Afit taşıması başarılı bir şekilde BYDV’ yi tanımlar. Fakat bu işlem yavaş ve daha yoğun iş gücünü gerektirir. Selektif konukçularda virüsün mevcudiyeti ve bu konukçularda meydana getirdiği simptomlar buğday virüslerinin tanılanması için pek faydalı bir yöntem değildir. Buğday virüs hastalıklarının tanımı için tarla simptomlarına tek başına güvenilemez. Bir tarlada 3 m veya daha fazla aralıklarla bitkilerde çıkış görüldüğünde bunun nedeni olan kök ve boğaz çürüklüğü, herbisit kalıntısı, yetersiz beslenme ve diğer nedenlerden virüs belirtilerini hiç kimse ayırt edemez. Eğer bitkiler mozaik virüsü ile enfekte edilirlerse virüs genç bitkilerin yapraklarında kısmi olarak yayılır ve en genç yapraklarda mozaik belirtileri görülür. Eğer bu genç yapraklarda mozaik belirtileri görülmezse bitki muhtemelen bir mozaik virüsü ile enfekte edilmemiştir. Genç yapraklardaki SBWMV’ li daha yaşlı bitkilerde olmayabilir. En genç yapraktaki mozaik belirtisinin varlığı bir virüs hastalığının güvenilebilir bir göstergesidir. Virüs hastalıkları genellikle bitkilerin % 100’ ünü enfekte eder ve bazı simptomsuz bitkiler hastalıksız bitkiler arasında bulunur. Şiddeti bitkiden bitkiye değişmesine rağmen besinsel veya herbisit kalıntıları gibi problemler genellikle tüm bitkileri etkilerler. SBWMV genellikle tarlanın belli bir alanına lokalize olarak görülür. Özellikle su kanalı boyunca tarlanın alçak, ıslak kısımlarında ve eski binaların yan taraflarında SBWMV belirtilerine rastlanır. WSMV’ nin enfeksiyon yoğunluğu uniformdur fakat enfeksiyon kaynağından rüzğarın estiği yöne doğru enfeksiyon yoğunluğu azalabilir. SBWMV’ nin belirtileri erken ilkbaharda en sarıdır. Bitkiler gelişmeye başladıktan birkaç hafta sonra kontrol edilirlerse enfekteli alanlardaki bitkilerde hafif bir sarılık görülür. WSMV’ nin simptomları zamanla daha şiddetli olabilir. BYDV en genç yapraklarda mozaik belirtileri oluşturmaz fakat daha yaşlı yapraklar sararabilir, sertleşebilir ve normalden daha diktirler. Kuzey Amerika’ da BYDV’ nin sonbahar enfeksiyonunda genellikle bitkilerde bodurluk, gelişme geriliği meydana gelir ve bu bitkilerin kış zararına hassasiyetleri artmaktadır ve kardeş, başak ve her başaktaki dane sayısında azalmalar meydana gelmektedir. Halbuki ilkbahar ve yaz başlarındaki enfeksiyonda yapraklarda renk değişikliği görülmektedir (Cisar et al., 1982b). Avrupa ve Büyük Britanya’ da buğdayda BYDV’ nin belirtileri genellikle kırmızımsı, morumsu veya sarı yaprak oluşum şeklindedir (R.T. Plumb, 1983). Tarlada enfekteli alanlar değişik çaplarda daireler şeklinde görülürler. Diğer şartlar ve hastalıklarda BYDV’ ye benzer sarılık belirtisine neden olurlar.
KAYIPLAR
Pek çok virüs hastalığında ürün kaybı, enfeksiyon zamanı ve bitki yaşıyla zıt bir şekilde değişir. Örneğin kışlık buğdayda sonbahar enfeksiyonunda üründe % 63, ilkbahar enfeksiyonunda % 41’ lik bir azalma meydana gelmektedir.
Buğdayın duyarlı çeşitlerinde genç bitkiler BYDV ile inokule edildiklerinde bitki başına ürün kaybı % 40-90 olmuştur. Yalnız BYDV değil, diğer virüslerde üründe azalmaya neden olurlar. Virüs hastalıklarından dolayı bazı ülkelerde meydana gelen ürün kayıpları uzun çalışmalar sonucu belirlenmiş olup, bu rakamlar hiçte küçümsenecek rakamlar değildir. Örneğin Çin’ de 1979 yılında yapılan bir çalışmada ürün kaybının % 60’ ın üzerinde olduğu, Yeni Zelanda’ da % 25, Manitoba’ nın güney kesimlerinde % 7 civarında ürün kaybının meydana geldiği tahmin edilmektedir. Bazı durumlarda virüs hastalıklarından dolayı meydana gelen ürün kaybını tahmin etmek çok zor olmaktadır. Örneğin BYDV’ nin buğdayda pek çok faktörün neden olabileceği gelişme geriliği (bodurluk)’ nden başka gözle görülebilir belirtileri meydana gelmeyebilir. Bunun içinde BDYV’ den dolayı meydana gelen ürün kayıplarını tahmin etmek kolay olmamaktadır.
SBWMV’ den dolayı meydana gelen ürün kayıpları değişik bölgelerde yapılan çalışmalarda hesaplanmış ve farklı değerler elde edilmiştir. Bu hastalıklardan dolayı hassas çeşitlerde Florida’ da % 50, Nebraska’ da % 45 ve Kansas’ ta % 48’ in üzerinde ürün kaybı olduğu bildirilmektedir. Bu çalışmada dayanıklı ve duyarlı isogenik hatlar ve çeşitler SBWMV’ nin enfeksiyonu bakımından mukayese edildiklerinde, duyarlı hatlar ve çeşitlerde dane ağırlığında, kardeş sayısında, bitki boyunda azalmaların meydana geldiği ve ürün kaybının % 3.3 – 45.2 arasında ortalama % 22 olduğu bulunmuştur. Ürün kaybı yer ve mevsime göre değişmekle birlikte, en fazla ürün kaybı ilkbaharda hava sıcaklıklarının 17 °C’ nin altında olduğu ve bunun uzun süre devam ettiği yıl meydana gelmektedir.
WSSMV deneysel çalışmalarda % 59 ürün kaybına neden olduğu, tarla gözlemlerinde ise bu hastalıktan dolayı meydana gelen ürün kaybının % 40’ ın üzerinde olduğu bildirilmektedir. Wiese et al. (1974) tarafından yapılan bir çalışmada hassas çeşitlerde ürün kaybının % 14-44 arasında değiştiği saptanmıştır.
WSMV, şiddetli şekilde enfekte edilmiş tarlalarda % 100 ürün kaybına neden olur.
Toplam ürünün yüzdesi olarak mosaik virüslerinden dolayı meydana gelen kayıplarla ilgili genel birkaç tahmin yapılmış olmakla birlikte bu gibi tahminler Kansas’ ta düzenli olarak yapılmaktadır. Ortalama tahmini kayıp 1976 – 1983 yılları arasında SBWMV’ de % 2.9, WSMV’ de %1-8, 1981 yılında WSMV’ den dolayı yıllık maksimum kayıp % 7 1976-1977 yıllarında SBWMV’ den dolayı kayıp %5 olarak hesap edilmiştir. 1967 – 1968 yıllarında Ontario’ nun iki şehrinde WSMV’ den dolayı % 5 ürün kaybı gözlenmiştir.
Bu ürün kayıp tahminleri eğerki enfeksiyon geniş alanlara yayılırsa virüs hastalıklarının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle bu virüs hastalıklarından herhangi biri ferdi çiftçiler için ciddi olabilir ki bu durumda çiftçiler ürünlerinin yarısını veya daha fazlasını kaybedebilirler.
MÜCADELESİ
Kışlık buğdaylarda görülen tüm virüs hastalıklarının çıkışı geç ekimle azaltılabilir. Ekim tarihi ilkbahar buğdayları içinde önemlidir. Fakat bu gibi durumlarda erken ekim faydalı olmaktadır. Çünkü bitkiler enfekte olmadan belli bir büyüklüğü alırlar ve şiddetli enfeksiyonlardan kaçınmış olurlar.
Virüsün kışlanması veya yazlanmasına konukçuluk eden ürün ekiminden kaçınılması virüs hastalıklarının çıkışını azaltır. BYDV veya WSMV’ ye hassas mısır bitkisinin sulu ziraatinin yapıldığı yerlerde bu bitki buğday virüs hastalıkları için iyi bir kaynaktır. Bu durumda mısır ziraati yapılacaksa mutlaka virüse dayanıklı mısır ekimi tavsiye edilmelidir. Virüs ve vektörlerine devamlı konukçuluk sağlayacak şekilde buğday veya diğer hububat bitkilerinin üst üste ekiminden sakınılmalıdır.
Yabancı otlar, çayırlar ve kendi gelen buğday bitkileri hem WSMV hem de BYDV için kaynak olabilirler. Virüs hastalıklarının mücadelesi bakımından bu bitkilerin bir şekilde imha edilmeleri çok önemlidir. Kuzey Amerika’ da büyük buğday plantasyonlarında sert kırmızı kışlık buğdaydaki WSMV’ nin mücadelesi için kendi gelen buğday bitkilerinin elemine edilmesi esastır. Büyük britanya’ da sonbahar ürününe BYDV’ yi bulaştıran afitler yazın kendi gelen buğday ve arpa da hayatiyetlerini devam ettirebilir. Vektörlerin ve virüslerin yaşam kaynaklarının varlığı, özellikle epidemilerin başlamasında etkilidirler.
Diğer hastalıklarda olduğu gibi buğday virüs hastalıklarının mücadelesinde başvurulacak diğer bir yöntemde dayanıklı bitki yetiştirilmesi ve kullanılmasıdır. SBWMV ve WSSMV için etkili dayanıklılık kaynakları elde edilmiş olup, pekçok çeşide bu dayanıklılık aktarılmıştır. WSMV veya BYDV için dayanıklı çeşit elde edilememiştir. Fakat elde mevcut germplasmlar tolerans bakımından farklılık gösterirler. BYDV ve WSMV’ ye karşı dayanıklı çeşit yetiştirmek için başvurulan yöntemlerden I. si herhangi bir bitkideki dayanıklılık kaynağının kültür bitkisine aktarılmasıdır. Yani gen transferi yöntemiyle BYDV ve WSMV’ ye dayanıklı buğday çeşitlerinin geliştirilmesi.
II. yöntem aşırı duyarlılık reaksiyonundan faydalanılarak yeni bir dayanıklı bitki geliştirmek.
III. yöntemde vektörlere dayanıklı çeşit yetiştirme esasına dayanılır.
Ergin buğday bitkileri kırmızı örümcek için iyi bir konukçu durumunda olamadıkları için bu bitkilerde kırmızı örümcek populasyonu düşük olmakta ve sonuçta tarlada virüs enfeksiyonu azalmaktadır. Çavdar kırmızı örümceğe dayanıklıdır. Bu dayanıklılık buğday – çavdar melezlemesiyle elde edilen Salmon çeşidine aktarılmıştır. Cv. Salmon ve cv. Sağe arasındaki çaprazlamadan elde edilen kırmızı örümceğe dayanıklı hatta 3 yıl boyunca virüs ve kırmızı örümceğe hassas Sağe ebeveyne göre % 53 daha az WSMV enfeksiyonu görülmüştür.
Buğday virs hastalıklarıyla özellikle böcek kaynaklı vektörlerle taşınan hastalıklara karşı kullanılan diğer bir yöntemde vektörlerle mücadeledir. Sekonder yayılmaları önlemek için zamanında vektörlere karşı uygun bir pestisit kullanılarak mücadele yapılmalıdır.
BYDV’ nin vektörüne karşı zamanında uygun bir afisitle yapılacak mücadele sekonder enfeksiyonları ve BYDV’ den dolayı meydana gelecek ürün kaybını önler.
Toprak kaynaklı virüs hastalıklarına karşı toprak fumigasyonu önerilmekle birlikte uygulama pek ekonomik olmamaktadır.
VİRÜSLERİN ÖZELLİKLERİ
- Barley Yellow Dwarf Virus (Arpa Sarı cücelik virüsü)
- Floemde bulunur.
- Afitler tarafından persistent olarak taşınır.
- 23 ayrı afit türü tarafından taşındığı saptanmıştır.
- BYDV 4 afit türü tarafından taşınma durumuna göre 5 ırka ayrılmıştır.
- Bu ırklardan;
MAV; S. avenae
RPV; R. padi
RMV; R. maidis
SGV; Schizaphis graminum
PAV; R. padi ve S. avenae tarafından taşınmaktadır.
- İçinde yulaf, buğday, arpa ve mısırında bulunduğu en az 84 monokotiledon bitki türünü hastalık enfekte eder.
- BYDV dikotiledon bitkileri enfekte edemez.
- BYDV’ nin Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa, Afrika, Y. Zelanda, Avustralya ve Çin’ de varlığı bilinmektedir.
- Tipik belirtileri yaprağın uç tarafından başlayan ve tüm yaprakları saran, sarılık, yaprak ve başakların dik bir pozisyon almaları, yapraklarda kalınlaşma ve sertleşme, bodurluk ve kardeşlenmede azalma. Bununla beraber tipik simptomlar her zaman görülemez. Sonbaharda enfekte olan kışlık buğdayda bodurlaşma ve kardeşlenmenin azalmasından başka belirti ortaya çıkmaz.
- Virüs bitkide düşük konsantrasyonlarda bulunur. Virüsün en yüksek konsantrasyonu köklerde bulunmuştur. Virüsün bitkide düşük konsantrasyonlarda bulunması bunun bitkiden izolasyonunu güçleştirmektedir. Virüs bitki özsuyunda taşınmaz.
- Virüs teşhisi için kullanılan pek çok standart metot BYDV’ nin teşhisinde kullanılamaz. Bu virüsün teşhisinde son zamanlara kadar güvenilir tanılama yöntemi olarak aphidle taşıma kullanılırdı. Fakat bu yönteminde bazı zorlukları ve tek bir afit türünün tüm izolatları taşımaması gibi sakıncalardan dolayı son zamanlarda pek kullanılmamaktadır. Son zamanlarda BYDV’ nin teşhisi için kullanılan en güvenilir test ELISA testidir.
WHEAT STREAK MOSAIC VIRUS (Buğday Çizgi Mozaik Virüsü)
- Virüs bitki özsuyunda taşınır.
- WSMV ile enfekte olmuş bitki hücrelerinde fan tipinde ilgi cisimcikleri bulunur.
- WSMV’ nin izolatları hafif mozaikten şiddetli kloroza kadar değişen tipte belirtiler meydana getirirler.
- Tüm buğday çeşitleri virüse karşı duyarlıdır.
- WSMV’ nin konukçuları, çavdar, yulaf, arpa, mısır, buğday, foxtail millet (darı ? Setaria spp.) ve pek çok çayır türleridir.
- Virüsün vektörü olan E. tulipae’ nin de konukçuları aynıdır.
- WSMV’ nin belirtileri tipik mozaik ve bodurlaşmadır. Bu mozaik ve bodurlaşma o kadar şiddetli olur ki bitkiler başak çıkaramazlar.
- WSMV’ ye Kuzey Amerika, Romanya, Yugoslavya, Rusya ve Ürdün’ de rastlanmıştır.
- WSMV, serolojik, elektron mikroskobik, 25-30 °C’ de tipik belirti oluşum yöntemleriyle tanımlanabilir. Tanımlanması için antiserum üretilmiştir.
SOILBORNE WHEAT MOSAIC VIRUS (Toprak kökenli Buğday Mozaik Virüsü)
- SBWMV’ den dolayı meydana gelen ürün kayıpları yıldan yıla ve tarladan tarlaya % 0- 50 arasında değişmektedir.
- Virüsün konukçuları arasında mısır, çavdar, arpa, buğday, bazı bromus türleri ve Chenopodiaceae familyasından bazı bitkiler bulunur.
- Öz su ile taşınabilir.
- SBWMV, WSMV’ den daha hafif mozaik belirtileri oluştururlar.
- Simptomların meydana gelmesi için optimum sıcaklık 15 °C’ dir. Mozaik belirtileri 25 °C’ de çok hafiftir.
- Tarlada simptomlar genellikle sıcaklıkların gittikçe arttığı ve bitkilerin daha gelişmiş bir hal aldıkları ilkbahar sonlarında görülmez.
- Enfekteli bitkilerde daima bodurlaşma görülür. Sağlıklı bitkilere oranla % 20-30 daha kısa boylu olurlar. Bazı çeşitlerde aşırı bir bodurluk görülür. Bunların boyu çok daha kısa olur (Birkaç cm uzunluğunda).
- SBWMV ABD, Brezilya, Fransa, İtalya ve Japonya’ nın yumuşak kırmızı kışlık buğday ve sert kırmızı kışlık buğday ekiliş alanlarında görülür.
- Hem sert hem de yumuşak kırmızı buğday çeşitlerinde etmene dayanıklı alanlar vardır. Bu dayanıklı çeşitler ve hastalık belirtileri nadiren görülür. Bu çeşitler virüsle bulaşık tarlada yetiştirildiklerinde de yaprak ve saplarından virüs izole edilemez.
- SBWMV’ nin vektörü Polymyxa graminis isimli toprak kökenli bir fungustur.
:rolleyes:
