Susmak Zarureti


Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurmuşdur:

– “Doğru söylemek, hayırla buyurmak ve insanların arasını bulmak hariç konuşmada hayır yokdur.” (Nisa 114)
Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular:

– Fazla sözü sonraya bırakana, fazla malı verene, yani kesenin bağını çözüp, dilinin ucuna bağlayana saadetler olsun.

Yine buyurdular:

– İnsan için uzun dilli olmaktan daha kötü bir şey yokdur.”

Yine buyurdular:

– Konuşurken muhalefet etmeyen ve hasımlık yapmayan ve bâtıl söz söylemeyen kimse için Cennetde bir saray yaparlar. Haklı iken susarsa Cennet-i âlâda ona bir saray yaparlar.

***

Az konuşmak hakkındaki Hâce-i Kâinat efendimiz hazretlerinin ashâb-ı kirâm hazerâtının, meşayihi zevil-ihtiram hazerâtının sözlerinden ancak bazılarını aşağıda dercediyoruz;

Eşref-i mahlûkat sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:

– Cenab-ı Hakk’ın ziyâde sevdiği amel, lisanı mâlâyâniden ve yasaklardan muhafaza etmekdir.

– Sadakanın efdali, haram olan sözlerden lisânı muhafaza etmekdir.

– Sükut, güzel ahlâkın başıdır, seyyididir.

– Mâlâyâniden sükut eden, dünya ve âhiret tehlikelerinden kurtuldu.

– Lüzumsuz şeylerden sükût, ibâdetlerin başıdır.

– Sükûtu tefekkür, bakışı ibret ve defterinde çok istiğfar bulunan kimse iflah oldu.

– Bir kimseye dünyada zühd ve az konuşma verildiğini gördüğünüzde ona yakın olunuz. Zira o kimse hikmete ulaşmışdır.

– Sükut hikmetdir ve yapanı da azdır. Mâlâyâni şeylerde çok konuşanın hatası çok olur.

– İnsanoğlunun hatalarının çoğu dilindendir.

– Kıyamet gününde günâhı en çok olan kimse, mânâsız sözü çok olandır.

Fahri-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem devam ediyor;

– Fuzûli, lüzumsuz sözlerden kaçınmak, kişinin ahlâkının güzel oluşundandır.

– Diline hâkim olan, evi kendisine geniş gelen ve kusurlarına gözyaşı döken kimseye ne mutlu.

– Akıllı insana yaraşan, geçim hususlarının, âhireti ilgilendiren hallerin ve ailevi meselelerin dışında konuşmamakdır.
Ömer radıyallahu anh buyurur:

– Sükût insanın, en nefis elbisesidir.

– Çok gülenin heybeti azalır. Çok konuşan çok yanılır hataya düşer, böyle kimsenin hayası azalır.

Ali kerremallahü vecheh hazretleri buyurur.

– Kişi dili altında saklıdır, konuşdurunuz, kıymetinden neler kaybetdiğini anlarsınız.
Gene Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurur:

– Açları doyur, susayanlara su ver, iyiliği emret, kötülüklerden sakındır. Bunlara gücün yetmezse hayır olmayan sözlerden dilini çek.

– Kişinin kalbi doğru olmadıkça, imânı doğru olmaz, dili doğru olmadıkça kalbi doğru olmaz.

***

Muhterem Üztaz Mahmûd Sâmî -kuddise sırruh- hazretlerinin zaruret olmazsa saatlerce konuşmadığı olurdu. Bu sessizlik hallerinde dâimî olarak zikir ve murakabe ile meşgul olurlardı. Allahü âlem bu dalışları Ebû Bekr Sıddîk, ashab-ı güzîn ve kibar-ı ehlullah hazerâtının tefekkürlerinden idi. Zira yanlarında bulunanlar, huzurlarında aynı hâli yaşarlar, ayrılınca da devam ettiremezlerdi.
Hicaz ve Anadolu yolculuklarında, günler ve haftalar geçerdi de fem-i seâdetlerinden, ancak en zarurî söylenmesi icab eden sekiz on kelime çıkardı, sohbetlerdeki kalb ve gönül bahisleri müstesnâ. O zaman icabında büyük bir zevk içinde saatlerce konuşurlar kendilerinde en ufak bir yorgunluk hissetmezlerdi. Sözlerinde ne fazlalık ne de noksanlık görülürdü.
Sükût ve edeb ehlini çok severler, yanlarına oturturlar, iltifat ederlerdi. Onların terbiyelerine çok ihtimam gösterirler ve kendileri gibi değerli vasıflarla ziynetlenmelerini arzu ederler, bu hususun tahakkuku için Allah Teâlâ ve tekaddes hazretlerine niyazda bulunurlardı.
Medine-i Münevvere’de, pek sevdikleri Mevlâna Ziyâeddin el Kâdirî hazretlerinin ziyaretlerine giderler ve bu kalbî mülakat yarım saat kadar sürerdi. Bu müddet zarfında bir girişte “Esselâ-mü aleyküm” bir de ayrılırken “Esselâmü aleyküm” denirdi hepsi bu kadar.



Altınoluk Dergisi-Kasım sayısı