Kollukçular Yusuf'u alip götürdükten ve hüzünlü gece Nil'in üzerinde bir ürperti gibi asili kaldiktan sonra hiç uyumadan ertesi sabahi buldu Züleyha ama, hayati her zamanki tadinda bulmadi. Içten içe derin bir öfke önce, sonra nedeni belirsiz bir kendinden hosnutsuzluk hali. Her zaman dogruyu gösteren yürekte istikamet tayini. Askini düsündü Züleyha, simdiye kadar hiç düsünemedigi hallerdeydi.
Tapinaklarda genç rahiplerin buhur yakma görevini yerine getirmesinden bile erken saatte Züleyha irmaga bakarak düsünmeye basladi. Ilk kez Nil'in güllerinden yapilmaz tacini basina, yasemenden bilezigini ayagina takmamisti. Züleyha ilk kez gece kadar sade sabah kadar yalindi.
Yusuf,dedi Züleyha, sen benim, evvel düsen sehrimsin, ahir düsen sehrimsin. Ezel düsen sehrimsin, ebed düsen sehrimsin.Yusuf,dedi Züleyha; kalbim sen, benimsin yalniz benimsin,kalbin ben,seninim yalnizca seninim. Yusuf, dedi Züleyha, sen masumsun, sen de bilirsin, ben de bilirim. Su dört duvar, su siki siki kapali kapi,dösemenin üzerinde ezilen sari gülün yapraklari tanik ki suçun yok senin.
Fakat güzelsin. Güzelligin yoruyor beni,çünkü mümkünü var,suret kasrinda bir suret degilsin.
Suçlu degilsen de bana, beni suçlu kilacak kadar güzelsin. Mümkünü olan bir güzelligin sahibiysen Yusuf, ve bu güzellik yoruyorsa beni, sen dünyanin en masum mücrimisin. Suçlu,suçunu her zaman bilerek islemez Yusuf ve güzellik bazen suça dönüsür.
Yaratilmislarin en güzeli karsisinda,ruhum kadar bedenim,kalbim kadar kalbimden çikip da bütün bedenimi deveran eden kanim ve damarlarim,ve bütün zerrelerim akiyorsa sana, ben de dünyanin en mücrim masumu degil miyim?
Çünkü, dedi Züleyha, güzelligin bir derin kuyu senin. Bir düsenin kurtulusu kolay olmaz.Ne mutlu kalbine sen düsene,ve ne mutlu senin kalbine düsene.
Tufandan kurtulmak için kendi derinligine akan bir irmak gibi; akmasam sana ölürdüm Yusuf, aktim, yine öldüm. Kendi ölümümün seklini seçmem özgürlügümse susarak ölmeyi degil,söyleyerek ölmeyi seçtim. Tortulanarak ve bulanarak degil,tasarak ve cosarak ölmeyi istedim. Hükmümün Yusuf oldugu yerde ölümlü oldugumu bildim.
Ve yine dirilecek olmamin emniyetiyle ölümlü olusumu çok sevdim. Yusuf,dedi Züleyha, bütün bir hayat, kinanma, horlanma, yitirme,her sey kalbimin üzerinden geçecek ve ben kalbimin altinda kalacagim. Bana dair ve bana ragmen var olan bir dünyada büyüklügü,yitirdiklerinin çokluguyla ölçülen bir Züleyha kalbi olacagim. Senin zindan karanligin benim özgür aydinligima denk düsecek, o kadar ki karanlik olacagim Sanciyla elimi attigim fundaliklar mavi çiçeklere dönüsmedi henüz, ama aslolan kalp olacak ve hayati sonradan bulacagim.
Yusuf,dedi Züleyha, ask zorlu bir sinav,ben bu sinavi en bastan ve gönüllü mü kaybettim? Hayir iste! Yitirmis görünsem de kazancimsin sen benim. Ve ser gibi görünsem de göreceksin,yitirdigin ne varsa benim sana açtigim kuyuda,hayrin olacagim sonunda. Yusuf,dedi Züleyha, sana, gel kaderim ol, demem. O kadar ki, güldeki sevda, çöldeki ates, denizdeki su kadar kadersin bana.
Bak alnina, iki kasinin ortasina. Orada benim mührüm var. Alnimin yazisi oldugun kadar, alnina da yaziyim.
Degil mi ki sen Yusuf güzelisin, gömlegin çoktan yirtik senin. Ve degil mi ki ben tecelli etmesem eksik kalir sana dair kader. "Senin kaderin benim tecellim.", kaderimde zindan varsa, Yusuflugum su götürmez benim.
Yusuf ile Züleyha