Hiçbir dönemde kadının varlığı bu kadar rahatsız edici olmamıştı.

Öyle ki ortada kadınlar olmasaydı, okula gitmek istemeselerdi, siyasete atılmak istemeselerdi, çalışmak istemeselerdi belli ki mevcut tartışmalarına hiçbiri yaşanmayacak, dolayısıyla da hiçbir sorunumuz olmayacaktı.

Laiklik kadınlar üzerinden tartışılıyor. Özgürlük kadınlar üzerinden tartışılıyor. Medeniyet kadınlar üzerinden tartışılıyor. Namus kadınlar üzerinden tartışılıyor.

Erkeklerle ilgili sanki hiçbir sorunumuz yokmuş gibi. Onlar tamam, onlar kamil, onlar hallolmuş, mesele sadece kadınlarda.

Cumhuriyeti yıkacak olanlar da kadınlar, adaleti zedeleyecek olanlar da kadınlar, tıbbi haksızlıklar yapacak olanlar da kadınlar...

Kadınlara bu kadar “ güç” atfetmek nereden çıktı? Bu “kadına çok önem veriyoruz” nümeroları nereden çıktı? Tesettür kadına değil de erkeğe gelmiş olsaydı, erkeğin giysisi dini inancını yansıtıyor olsaydı bütün bunları konuşuyor olacak mıydık?

Erkeği üniversiteye almıyor olabilecek miydik? Erkeği hakim, savcı, doktor olmaktan men edebilecek miydik? Kapalı erkek hastalar arasında ayrım yapar diyebilecek miydik? Kapalı erkek meclise giremez diyebilecek miydik? Kapalı erkek CHP’ye üye olamaz diyebilecek miydik?

Hayır. Diyemezdik. Nah derdik.

Zaten demiyoruz da. Saydam türbanları, saydam çarşaflarıyla takır takır çalışıyorlar. Yasalarımız da insanlarımız da kapalı açık fark etmiyor erkeklere güveniyor ama kadınlara güvenmiyor.

Erkeğe tapıp, kadını küçük görmenin en ağır dönemindeyiz. Hiçbir dönemde kadın bu kadar yerlerde sürünmemişti. Bu kadar istenmeyen, bu kadar hor görülen, bu kadar sevilmeyen bu kadar ruhsuz bir eşya addedilen bir “ yokluk” olmamıştı.

Çağdaşlık adına, medeniyet adına üstelik. Çarşaflı bir kadın CHP’ye üye olmuş. Kimse o çarşaflı kadınla ilgilenmedi. İlgilenilen tek şey çarşafı oldu. Bir çarşafta fırtınalar koptu.

Takkeli, sakallı bir amca üye olsaydı yine bu tartışmalar olacak mıydı? Olmayacaktı. Çünkü erkektir. Hem dindar hem de Atatürkçü olabilir o. Erkek buna muktedirdir ama kadın değil.

Saydam türbanlarıyla ortalıkta fink atan erkekler laikliği zedelemiyor, rejime bir tehdit oluşturmuyor, adalet sarsılmıyor ama saydam olmayan türbanlarıyla dolaşan kadınlar oluşturuyor öyle mi?

Kadın edilgendir, kadın güçsüzdür, kadın muhakemesizdir, kadın etki altındadır, kadın beceriksizdir, kadın yoktur.

Ne kadınlar sevdik hiçbirini var saymadık. Kadın röfleli ise var, türbanlı ise yok. Kadın döpyes giyiyorsa var, çarşaf giyiyorsa yok. Röfle ve döpyes de başka çeşit tesettürdür, üniformadır diye düşünmek yok.

Kadının adı yok. Açık kadınların da yok. Açık kadınları küçümsemek, yok saymak artık ultra demode olacağı için alttan alta devam eden hor görme güdüsü kapalı kadınlar üzerinde devam ediyor. Zira kadın tiksintisi sönmüş bir ateş değil. Tensikatlarda görüyoruz. Bilhassa basında. Kovulanlar öncelikle kadınlar. Hatta neredeyse sadece kadınlar. İşin içine para girince açık kapalı fark etmiyor. Kadın milleti! Yürrrü...

Erkeğe taparlık son gaz devam ediyor. Erkekler dünyasında var olma mücadelesi veren açık kadınlar da bu tuzağa fena halde düşüyor.

Mutlu Tönbekici - Vatan