Sayfa 20/34 İlkİlk ... 1819202122 ... SonSon
334 sonuçtan 191 ile 200 arası

Konu: Mektubat-ı Rabbani

  1. #191
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 190. Mektup

    Bu mektûb, mîr Muhammed Nu'mân Bedahsînin çocuklarindan birine yazilmisdir. Zikr anlatilmakda ve lüzûmlu nasîhatler verilmekdedir:

    Elhamdü lillahi Rabbil'âlemîn, vessalâtü vesselâmü alâ seyyidilmürselîn ve âlihi ve eshâbihittâhirîn ecma'în.

    Iyi bil ki, senin se'âdetin ve belki bütün insanlarin se'âdeti ve herkesin dünyâ ve âhiret sikintilarindan kurtulmasi, sâhibimizin zikri ile olur. Elden geldikçe her zemân zikr yapmalidir. Ondan bir ân gâfil kalmamalidir. Cenâb-i Hakka çok hamd ve sükr olsun ki, her ân zikr etmek, bu büyüklerin yolunda, dahâ baslangicda nasîb olmakdadir. Sonda kavusulabilecek ni'metler, baslangicda tatdirilmakdadir. Bunun içindir ki, tesavvuf yolunda ilerlemek isteyenlerin bu yolu seçmeleri en uygundur ve en dogrudur. Hattâ, lâzimdir. Bunun için, sana önce lâzim olan, herseyden yüz çevirip, bu yüksek yolun büyüklerine baglanmandir! O büyüklerin kalblerinden, rûhlarindan fâidelenmek için yalvarmalisin! Önce zikr lâzimdir. Zikr, hâtirlamak, anmak demekdir. Gögsün sol tarafindaki kalb, yürek denilen et parçasini düsünürsün. Bu et parçasi, gönül denilen hakîkî kalbin yuvasi gibidir. ALLAH mubârek ismini, hayâlin ile bu kalb üzerinden geçirirsin. Bu ânda, hiçbir uzvunu oynatmazsin. Yalniz kalbini düsünerek oturursun. Kalbin seklini, anatomik yapisini düsünmezsin. Çünki, kalbin yerini düsünmek lâzimdir. Kalbin kendisini tesavvur etmek, hâtirlamak lâzim degildir. Allah ismini, kalbin bulundugu yerde hâtirlarken, hiçbir seye benzemez diye düsünürsün! Allahü teâlânin sifatlarini da düsünmezsin. Hâzir ve nâzir oldugunu dahî düsünmezsin. Böylece, Zât-i teâlâ yüksekliginden; sifatlara düsmemis olursun ve kesretde vahdeti görmek derecesine inmezsin. Mahlûklari görüp, bunlara bagli kalip avunarak, hiçbirseye benzemiyen varliga baglanmakdan mahrûm kalmiyasin. Çünki mahlûklarda görülen, anlasilan hersey, o olamaz. Çoklukda görülenler, bir olani görmek olamaz. Hiçbirseye benzemiyeni, bilinen, anlasilan seylerin disinda aramak lâzimdir. Ayrilmiyan, bölünmiyen, hiç degismiyen birsey, çok olan, baska baska olan seylerde bulunamaz. Zikr ederken, bir Velînin görünüsü, kendiliginden hâsil olursa, o görünüsü de kalbde durdurmalidir. Böylece zikre devâm etmelidir. Velî dedigimiz zât, Allahü teâlâya kavusduran yolu gösterendir. Yolda, ondan yardim, imdâd gelen zâtdir. Yoksa cübbe, külâh, diploma edinip, seyh efendi olarak kösede oturan câhil degildir. Âdetlere, gösterislere, yaldizli sözlere aldanmamalidir. Evet, kâmil ve mükemmil bir zâtdan, bereketlenmek, fâidelenmek için elbise, çamasir gibi sey almak, onu inanarak ve saygi ile kullanmak çok fâide ve feyz verir. Fekat, veren olgun, alan uygun olmak lâzimdir.

    Bu yolda rü'yâlara güvenmemeli, kiymet vermemelidir. Bir kimse, rü'yâda, kendini devlet baskani görse, yâhud kutb, Velî oldugunu görse, uyanik iken de böyle olmus degildir. Uyku içinde degil, uyanik iken böyle olmak lâzimdir. Uyanik iken kavusulan seyler kiymetlidir.

    Sunu iyi bilmeli ki, zikrin fâideli olmasi ve bunun te'sîr etmesi için, islâmiyyete yapismak lâzimdir. Ehl-i sünnet âlimlerinin ?rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma'în" bildirdikleri gibi inanmak, farzlari, sünnetleri yapmak ve harâmlardan, sübhelilerden kaçinmak elbette lâzimdir. Bunlari Ehl-i sünnet âlimlerinden ve bunlarin kitâblarindan ögrenmelidir. [Sapik kimselerden, bozuk din adamlarindan, din câhillerinin, mezhebsizlerin kitâb ve gazetelerinden ögrenilen seyler insanin dînini bozar. Zikrinin, ibâdetlerinin fâidesi olmaz. Dünyâda felâketlerden, âhiretde azâbdan kurtulamaz.] Vesselâm.

    Nemâz kalbi temizler, kötülükden men' eder.
    Münevver olamazsin, nemâzin kilmadikça!

  2. #192
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 191. Mektup

    Bu mektûb, Hân-i Hânâna yazilmisdir. Peygamberlere uymak lâzimdir. Islâmiyyetin emrlerinde çok kolaylik oldugu bildirilmekdedir:

    Bizlere dogru yolu gösteren Allahü teâlâya hamd olsun! O bize dogru yolu göstermeseydi, biz kurtulus yolunu bulamazdik. Allahü teâlânin Peygamberlerine inandik. Sonsuz se'âdete ve hakîkî kurtulusa kavusmak için, Peygamberlere uymak lâzimdir ?salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtühü". Bir kimse, bin sene ibâdet etse ve sikintili riyâzetler çekse ve siki mücâhede yapsa, eger bir Peygamber-i zî-sâna ?sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" uymamis ise, bütün bu çalismalarinin bir arpa kadar kiymeti olmaz. Çölde görülen (serâb) gibi, hiçbirseye yaramaz. Hiçbir düsünce ve bir is olmiyan ya'nî birseye yaramiyan uyku bile, meselâ, gün ortasinda bir parça uyumak, o büyüklerin emrine uyarak yapilinca, onlara uymadan yapilan, bin sene ibâdetden, mücâhededen katkat dahâ kiymetli olur.

    [Seyyid Abdülhakîm Efendi hazretleri, [1341] baskili (Erriyâdüt-tesavvufiyye) kitâbi, altmisbesinci sahîfesinde buyuruyor ki: (Mücâhede), Allahü teâlânin düsmani olan nefsin istemedigi, ona zor gelen, sikinti veren agir seyleri yapmak, nefsle çarpismak demekdir. (Riyâzet), nefsin istedigi, ona tatli gelen seyleri yapmamak demekdir].

    Allahü teâlânin ni'metlerinin en kiymetlisi, bütün emrlerinde kolaylik göstermesidir. Islâmiyyetin bütün isteklerinde tam kolaylik gözetilmisdir. Meselâ yirmidört sâat içinde, yalniz onyedi rek'at nemâz kilmagi emr buyurmusdur. Bunun hepsi, bir sâat sürmez. Bunu kilarken de, en kolay olani okumagi kabûl etmekdedir. Ayakda kilamiyanin, oturarak kilmasina izn vermisdir. Oturarak kilamiyan, yatarak kilabilir. Rükü' ve secdeleri yapamiyan, îmâ ile, isâret ile kilabilir demisdir. Abdest almak için su kullanamiyana, toprak ile teyemmüm etmesine izn vermisdir. Zekât için de, malin yalniz kirkda birini fakîrlere ayirmisdir. Bunu da, yalniz ticâret esyâsindan ve çayirda parasiz otliyan, dört ayakli hayvanlardan emr etmisdir. Ömründe bir kerre hac etmegi farz etmisdir. Bu da yalniz, yol parasi olanlara ve yol tehlükesiz oldugu zemân farz olmakdadir. Sayilamiyacak kadar çok seyleri halâl etmis, izn vermisdir. Dörde kadar kadini nikâhla almagi ve sayisiz câriye kullanmagi mubâh eylemisdir. Talâk, ya'nî bosamak ile, kadin degisdirmege yol göstermisdir. Yiyecek, içecek ve kumaslardan çogunu mubâh etmis, pekazini harâm kilmisdir. Harâm etmesi de, kullarinin iyiligi için olmusdur. Aci, zararli, kötü olan serâbi yasak etdi ise de, buna karsilik çesid çesid tatli, güzel kokulu, fâideli serbetleri mubâh etmisdir. Meyve sulari, dârçin, karanfil ve çiçek sulari hep halâldir. Bunlarin hepsi fâidelidir. Aci, yakici, keskin ve akli giderici ve çok tehlükeli olan birsey, o güzel kokulu serbetlere benzeyebilir mi? Onun harâm olmasi ve Allahü teâlânin begenmemesi, bunlarin ise halâl olup, Allahü teâlânin râzi olmasi da ayrica bir farkdir. Ipekli kumaslardan bir kismini erkeklere harâm etmis ise de, buna karsilik süslü, renkli sayisiz kumaslari halâl eylemisdir. Yünlü kumaslarin hepsi halâldir. Bunlar, ipekden katkat dahâ fâidelidir. Bununla berâber, ipekli kumaslari, kadinlara mubâh eylemisdir. Bunun fâidesi de, yine erkekleredir. Altin ve gümüs gibi zînet esyâsini kadinlara mubâh etmesi de böyle olup, fâideleri, erkekleredir. Insâfsiz, tas yürekli bir kimse, bu kadar çok kolayligi, güç ve agir yük görürse, kalbinin bozuk oldugunu göstermis olur. Rûhunun hasta oldugu, kafadan sakat oldugu anlasilir. Birçok isler vardir ki, saglam, normal insanlar bunlari kolay yapdigi hâlde, hasta kimselere güç gelir. Kalbin hasta, bozuk olmasi demek, Peygamberlerin ?aleyhimüsselâm" getirdikleri bilgilere, tâm inanmamasi demekdir. Inanmalari, görünüsdedir. Içden inanmis degildir. Gönülden inanmanin alâmeti vardir. Bu alâmet, islâmiyyetin emrlerine sarilmakdir. Islâmiyyeti begenmiyenlerin, ona uymak istemiyenlerin müslimân olduklarini söylemelerine inanilmaz. Bunlara (Münâfik) denir. Sûrâ sûresi, onüçüncü âyetinde meâlen, (Müsrikleri [ya'nî Allahdan baskasina tapinanlari] îmâna, Allaha kulluga çagirmakligin, onlara agir gelir. Bunun için sana düsman olurlar) buyuruldu. Allahü teâlâ, diledigini kendine seçer. Onu istiyenlere, kendine kavusduran yolu gösterir. Dogru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâmin izinde gidenlere selâm olsun!

  3. #193
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 192. Mektup

    Bu mektûb, seyh Bedi'uddîn-i Sehârenpûrîye yazilmisdir. Bir süâline cevâb vermekdedir:

    Aklli ve kiymetli kardesim! Hocama yazmis oldugum onbirinci mektûbda, hazret-i Ebû Bekr-i Siddîkin makâmindan dahâ yüksek bir makâm hâsil oldugu yazilidir. Bunun ne demek oldugunu soruyorsunuz. Allahü teâlâ, senin bilgini artdirsin! Bu yazi, hazret-i Ebû Bekrden dahâ yüksek olmagi göstermez. Bu söz ve o mektûbdaki buna benziyen yazilar, bir talebenin kendi rehberine arz etdigi, kendi hâlleridir. Büyüklerimiz buyuruyor ki, bir tâlib, dogru olsun, yanlis olsun, kendine hâsil olan herseyi, üstâdina bildirmelidir. Çünki dogru olmiyan bilgilerden, dogru ma'nâlar da çikarilabilir. Bunun için, bunlari da bildirmek lâzimdir denildi. Yukaridaki söz de, bu sebebden yazilmis olabilir. Sunu da söyleyebiliriz ki, Peygamber olmiyan birinin, ufak bir seyde, Peygamberden üstün olmasi câiz görülmüsdür. Bunun misâlleri de vardir. Sehîdlerin üstünlükleri sayilirken, Peygamberler için bildirilmiyenler de, haber verilmisdir. Bununla berâber üstünlük, her bakimdan Peygamberlere mahsûsdur ?aleyhimüssalevât vetteslîmât". Peygamber olmiyan bir Velî, Peygamberde bulunmiyan bir üstünlükden geçirilirse, buradan geçerken kendini dahâ yüksek görebilir. Bu câizdir. Onun bu makâma yükselebilmesi, Peygambere uymasi sebebi ile olmakdadir. Bunun için, Peygambere de o makâmdan nasîb vardir. Çünki hadîs-i serîfde, (Güzel bir çigir açan kimse, bunun sevâbini kazanir ve bu güzel seyi yapanlara verilen sevâblardan da pay alir) buyuruldu. Peygamber olmiyanin, ufak birseyde, Peygamberden üstün olmasi câiz olunca, Peygamber olmiyanlardan üstün olmasi da câiz olacagi meydândadir. Bunu anlamak güç degildir. Vesselâm.

  4. #194
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 193. Mektup

    Bu mektûb, seyyid Ferîd ?rahmetullahi teâlâ aleyh" hazretlerine yazilmisdir. Ehl-i sünnet i'tikâdina göre inanmak lâzim oldugu, fikh bilgilerini ögrenmenin ehemmiyyeti bildirilmekdedir:

    Allahü teâlâ yardimciniz olsun! Islerinizi kolaylasdirsin! Ayb ve çirkin olan seylerden korusun!

    Âkil ve bâlig olan erkegin ve kadinin birinci vazîfesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdiklari akâid bilgilerini ögrenmek ve bunlara uygun olarak inanmakdir. Allahü teâlâ, o büyük âlimlerin çalismalarina bol bol sevâb versin! Âmîn. Kiyâmetde Cehennem azâbindan kurtulmak, onlarin bildirdiklerine inanmaga baglidir. Cehennemden kurtulacak olanlar, yalniz bunlarin yolunda gidenlerdir. [Onlarin yolunda gidenlere (Sünnî) denir.] Resûlullahin ?sallallahü aleyhi ve sellem" ve Eshâbinin ?ridvânullahi aleyhim ecma'în" yolunda gidenler, yalniz bunlardir. Kitâbdan, ya'nî Kur'ân-i kerîmden ve Sünnetden, ya'nî hadîs-i serîflerden çikarilan bilgiler içinde kiymetli, dogru olan yalniz bu büyük âlimlerin, Kitâbdan ve sünnetden anlayip bildirdikleri bilgilerdir. Çünki her bid'at sâhibi, ya'nî her reformcu ve her sapik kimse, bozuk düsüncelerini, kisa akli ile, Kitâbdan ve sünnetden çikardigini söylüyor. Ehl-i sünnet âlimlerini ?rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma'în" gölgelemege, küçültmege kiyor. Demek ki, Kitâbdan ve sünnetden çikarildigi bildirilen her sözü, her yaziyi dogru sanmamali, yaldizli propagandalarina aldanmamalidir.

    Ehl-i sünnet vel-cemâ'at âlimlerinin bildirdigi dogru i'tikâdi açiklamak için, büyük âlim Tür Püstî ?rahmetullahi aleyh" hazretleri bir kitâb yazmisdir. (El-mu'temed) adindaki bu kitâbi çok kiymetlidir ve açik yazilmisdir. Kolayca anlasilabilir. Toplandiginiz zemânlarda bu kitâbi okuyunuz. Fekat, bu kitâbda, her bilgi, mantik yolu ile isbât edilmis oldugundan uzamis ve genislemisdir. Ögrenilmesi ve inanilmasi herkese çok lâzim olan bilgileri kisaca anlatan bir kitâb olsaydi dahâ uygun ve dahâ fâideli olurdu. Bu arada fakîrin de, Ehl-i sünnet vel-cemâ'at i'tikâdini kisa ve açik olarak yazmak hâtirima geldi. Eger yazmak nasîb olursa, size de gönderirim.

    [(Se'âdet-i Ebediyye) ve (Herkese Lâzim Olan Îmân) adindaki kitâblarda, Ehl-i sünnet i'tikâdi açik olarak bildirilmisdir. Hakîkat kitâbevinden alinarak okunmasini ve herkesin okumasina ön ayak olunmasini tavsiye ederiz.]

    I'tikâdi düzeltdikden sonra halâl, harâm, farz, vâcib, sünnet, mendûb, mekrûh olan seyleri de fikh kitâblarindan ögrenmek ve her isi bunlara göre yapmak da lâzimdir. Talebeden birkaçina emr buyurunuz da, fârisî dilinde yazilmis fikh kitâblarindan birisini, toplandiginiz zemân okusunlar. (Mecmû'a-i Hânî) ve (Umdet-ül-islâm) adindaki kitâblari okumak çok uygun olur.[1]

    Allah korusun, i'tikâd edilecek seylerde, bir sarsinti olursa, kiyâmetde, Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. I'tikâd dogru olup da, islerde gevseklik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de afv olunabilir. Eger afv olunmazsa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. Görülüyor ki, isin asli, temeli, i'tikâdi düzeltmekdir. Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr ?kaddesallahü teâlâ sirrehül'azîz" buyurdu ki, (Bütün iyi hâlleri ve buluslari bize verseler, fekat Ehl-i sünnet vel cemâ'at i'tikâdini kalbimize yerlesdirmeseler, hâlimi harâb, istikbâlimi karanlik bilirim. Eger bütün harâbliklari, çirkinlikleri verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet i'tikâdi ile süsleseler hiç üzülmem). Allahü teâlâ, bizi ve sizi, Ehl-i sünnet i'tikâdindan ayirmasin! Insanlarin efendisi hurmetine ?aleyhissalâtü vesselâm" düâmizi kabûl buyursun! Âmîn!

    Lâhordan gelen bir talebe, seyh Ciyûnun [ya'nî seyh Ferîd hazretlerinin] eski Nahhâs câmi'inde Cum'a nemâzi kildigini söyledi. Meyân Refi'uddîn, seyhin iltifâtina kavusdukdan sonra, kâdî seyh Ciyûnun, kendi bagçesinde bir câmi' yapdirdigini söyledi. Böyle haberleri isitdigimiz için, Allahü teâlâya hamd olsun! Allahü teâlâ böyle iyi isleri artdirsin! Saygi tasiyanlariniz, böyle haberleri isitince çok, hem de pekçok sevinmekdeyiz.

    Muhterem Seyyid hazretleri ?kaddesallahü teâlâ sirrehül'azîz"! Bugün, müslimânlar kimsesiz kaldi. Islâmiyyete yardim için, bugün bir çiteyl [ya'nî ufak bir gümüs] vermek, binlerce altin vermis gibi kiymetli olur. Hangi tâli'li kimseye bu büyük ni'meti ihsân ederlerse, ona müjdeler olsun! Dînin yayilmasina, islâmiyyetin kuvvetlenmesine çalismak, her zemân iyidir ve kim olursa olsun, böyle çalisan, cihâd sevâbina kavusur. Fekat, islâm düsmanlarinin her yandan saldirdigi bu zemânda, Ehl-i beyt-i nebevîden olan siz kahramânlarin ?rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma'în" yardim etmesi, elbette dahâ iyi, dahâ güzel olur. Çünki Allahü teâlâ, islâmiyyet gibi en büyük ni'metini, kullarina, sizin yüksek ceddiniz ile gönderdi. Sizin yardiminiz, kendi yapdigi seye yardim etmek olur. Baskalarinin yardimi ise böyle olmaz. Resûlullaha ?aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minettehiyyâti vetteslîmâti ekmelühâ" tâm vâris olabilmek, bu büyük isi yapmakla olur. Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem" Eshâbina karsi buyurdu ki, (Siz, öyle bir zemânda geldiniz ki, Allahü teâlânin emrlerinin ve yasaklarinin onda birini yapmaz iseniz, helâk olur, Cehenneme gidersiniz. Sizden sonra öyle müslimânlar gelecek ki, Allahü teâlânin emrlerinin ve yasaklarinin onda birini yapabilseler, Cehennemden kurtulurlar). Iste bizim zemânimiz, o zemândir ve müjdelenenler de simdiki müslimânlardir. Fârisî beyt tercemesi:

    Se'âdet topu ortaya kondu.
    Topu kapan yok, erlere n'oldu?

    Bu yakinlarda, mel'ûn Guvendval kâfirinin öldürülmesi çok güzel oldu. Onun ölümü, Hindûlarin burunlarinin kirilmasina sebeb oldu. Ne niyetle olursa olsun, niçin öldürüldü ise öldürülsün, islâma saldiranlarin alçalmasi, müslimânlar için bir kazançdir. O kâfir öldürülmeden önce rü'yâda devlet reîsimizin, kâfirlerin liderlerinin basini kesdigini görmüsdüm. Dogrusu o kâfir, düsmanlarin önderi ve kâfirlerin sefleri idi. Allahü teâlâ, o alçaklari yardimsiz biraksin!

    Islâmiyyetin ve müslimânlarin yükselmesi, kâfirlerin ve kâfirligin kiymetden düsmesine, asagi olmasina baglidir. Allahü teâlâ, zimmîlerden cizye almagi emr eyledi. Onlardan bu vergiyi almak, onlari asagi kilmak içindir. Kâfirler ne kadar yükselirse, müslimânlar da o kadar alçalir. Bu inceligi iyi anlamalidir. Çok kimse, bu bagliligi anliyamiyor. Bu yüzden dinlerini yikiyorlar. Tevbe sûresinin yetmisüçüncü âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim ?sallallahü aleyhi ve sellem"! Kâfirlerle ve münâfiklarla cihâd et, dögüs! Onlara sert davran!) buyuruldu. Kâfirlerle dögüsmek, onlara sert davranmak, dinde zarûrî lâzimdir. Ya'nî îmânin sartidir. [Fekat, cihâdi hükûmet yapar. Devletin ordusu yapar. Müslimânlarin cihâdi, asker olarak hükûmetin verdigi vazîfeyi yapmakdir.] Geçen senelerde, yayilmis olan kâfirlik alâmetlerinden simdi, ötede beride kalmis bulunmasi, müslimânlara çok agir gelmekdedir. Bugün, her müslimânin birinci vazîfesi, o alçaklarin kötülüklerini ahbâblarina anlatmakdir ve küfr alâmetlerinin millet arasindan kalkmasina çalismakdir. Bu kötü alâmetlerden ötede beride görülmesi, belki de bunlarin kötülügünü anlamamakdan ileri gelmekdedir. Elinizden gelirse güvendiginiz din adamlarina haber yollayiniz. Bu kâfirlik alâmetlerini, millete duyursunlar. Islâmiyyetin emrlerini bildirmek için, hârika isler yapmak, kerâmet sâhibi olmak sart degildir. Bilenlerin, bilmiyenlere ögretmeleri lâzimdir. Elimde gücüm, kuvvetim yokdu da, islâmiyyetin yasak etdigi seylerin kötülüklerini söyliyemedim diyerek, özr ve behâne ileri sürmek, kiyâmetde insani azâbdan kurtaramiyacakdir. Insanlarin en iyileri olan Peygamberler ?aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" islâmiyyetin emrlerini, yasaklarini bildirirlerdi. Ümmetleri mu'cize isteyince, (Mu'cizeleri, Allahü teâlâ yaratir. Bizim vazîfemiz Onun emrlerini bildirmekdir) buyururlardi. Allahü teâlâ dilerse, ümmetlere merhamet ederek, inanmalari, se'âdete kavusmalari için, o ânda mu'cize yaratirdi. Her ne olursa olsun, islâmiyyeti bildirmek, gençlere ögretmek, fâidelerini açiklamak, düsmanlarin yalanlarini, iftirâlarini cevâblandirmak elbette lâzimdir. Bilenler, bildirmezlerse, cezâdan, azâbdan kurtulamiyacaklardir. Bu vazîfeyi yaparken, fitne çikarmamaga, dikkat etmelidir. Dikkat ile çalisirken, kendine bir sikinti gelirse, bunu ni'met bilmelidir. Peygamberler ?aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" Allahü teâlânin emrlerini bildirirlerken, görmedikleri sikintilar, çekmedikleri iskenceler kalmadi. Onlarin en üstünü ?aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minettehiyyâti ekmelühâ" buyurdu ki, (Hiçbir Peygambere, benim çekdigim eziyyet çekdirilmedi). Fârisî beyt tercemesi:

    Ömür geçdi, derdimi anlatmak bitmedi,
    bitireyim artik, gece devâm etmedi.

    Vesselâm.

  5. #195
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 194. Mektup

    Bu mektûb, mîr Sadr-i Cihâna yazilmisdir. Dîn-i islâmi yaymaga çalismak lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Allahü teâlâ, size selâmet versin! Mubârek bedeninize sihhat ve âfiyet versin! Islâmiyyetin emr ve yasaklarinin yayilmasi ve islâm düsmanlarinin yüzkaralarinin ortaya çikarilmasi haberleri, biz kalbi yarali, cigerleri yanik müslimânlari çok sevindirdi ve cânimiza cân katdi. Bundan dolayi, Allahü teâlâya sonsuz sükrler olsun! Herseye gücü yeten Allahü teâlâdan, bu sevindirici islerin artmasini düâ ederiz. Sevgili Peygamberi ?aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ" hurmetine düâmizi kabûl buyurmasini umariz. Müslimânlarin önlerinde bulunanlarin ve degerli âlimlerimizin bu saglam dînin ve bu dogru yolun artmasi ve kuvvetlenmesi için gizli ve açik olarak durmadan çalisacaklarina inaniyorum. Biz za'îflere bu konuda söz düsmiyecegini de anliyoruz. Yeni hükûmet adamlarinin, iyi yaradilisli olduklari için, din adamlarina ve din bilgilerine kiymet verdiklerini görüyoruz. Bunun için Allahü teâlâya nasil hamd edecegimizi bilemiyorum. Biliyorsunuz ki, geçen senelerde, din düsmanligini körükleyenler, kötü din adamlari idi. Ya'nî islâm düsmanlari, din adami sekline girerek yazilari ile, sözleri ile ve hükûmete yol göstererek, islâmiyyeti yikmaga ön ayak olmuslardi. Simdi, bu isde çok uyanik davraniniz! Allahina inanan, dînini bilen ve seven, dogru dürüst din adami bulunuz. Isbasina, diyânet islerine böyle saglam kimselerin getirilmesine çalisiniz! Satilmis din adamlari, din hirsizlaridir. Bunlarin düsüncesi, mevki' ve paradir. Sandalya kapmak, söhret salmak sevdâsindadirlar. Allahü teâlâ, müslimânlari, bunlarin fitnesinden korusun! Din adamlarinin iyisi ?rahmetullahi aleyhim ecma'în", insanlarin en iyileridir. Kiyâmet günü, bunlarin mürekkebleri, sehîdlerin kanlari ile ölçülecek, bunlarin mürekkebleri agir gelecekdir. Insanlarin en kötüsü, kötü din adamlaridir. Insanlarin en iyileri de, iyi din adamlaridir. Sunu da arz edeyim ki, ba'zi niyyetlerim, askerlerle görüsmegi îcâb etdiriyor. Ramezân-i mübârek ayinda Delhide kalacagim. Ramezân-i mübârekden sonra büyüklerin hûzuruna kavusacagim. Vesselâm.

  6. #196
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 195. Mektup

    Bu mektûb da, mîr Sadr-i Cihâna yazilmisdir. Islâmiyyeti yaymaga çalismak lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Allahü teâlâ, size selâmet versin! Âmîn. Âlimlerin iyiligi, milletin hepsine yayilir. Bunun için de, herkes onlari sever. Çünki insanlar, kendilerine iyilik edenleri sever. Bu sevgi sebebi ile, onlarin ahlâki ve âdetleri, herkese, iyilikden aldiklari paya göre bulasir. Böylece, iyilikler, kötülükler, düzelme veyâ bozulma, basdan asagi dogru yayilir. Belki de bunun için, (Insanlarin dîni, baslarinda bulunanlarin dinleri gibidir) buyurulmusdur. Geçen senelerde, basimiza gelen kötülükler, bu sözün dogru oldugunu göstermekdedir. Simdi iyi insanlar isbasina geçdi. Alçaklarin dîne saldirmalari gevsedi. Simdi söz sâhibi olan, is basinda bulunan eli kalem tutan bütün müslimânlarin, elbirligi ile islâmiyyeti yaymaga çalismalari lâzimdir. Önce yasak edilen farzlari, unutdurulan ibâdetleri, tekrâr meydâna çikarmali, yayilan harâmlari, ahlâksizliklari yok etmelidir. Duracak zemân degildir. Isi gecikdirmekde fâide yokdur. Bu gevseklik karsisinda, müslimânlarin yarali kalbleri sizlamakdadir. Geçen senelerde müslimânlara yapilan baskilar, iskenceler, dahâ unutulmadi. Bunlarin yine hortlamasi, canavarlarin kuzulara saldirmak ihtimâlleri, müslimânlarin uykusunu kaçirmakdadir. Söz sâhibleri, sünnet-i seniyyenin yayilmasinda gevsek davranirsa, isbasinda olanlarin hepsi de, neme lâzim derler. Birkaç günlük hayâtin kiymetini biliniz! Eger ipin ucunu elden kapdirirsaniz, müslimânlarin basina kâfirlerin çullanmasina yol açarsiniz. Sonra âh etmek ise yaramaz. Fârisî beyt tercemesi:

    Elimden gideni, Süleymân kapdirsaydi,
    hem Süleymân, hem peri, hem Ehrimen aglarlardi.

    Müslimânligin alâmetlerinden biri, imâm yetisdirmek ve bunlara câmi'lerde vazîfe vermekdir. Bu is gevsemisdi. Islâm memleketlerinin büyüklerinden olan Serhend sehrinde kaç seneden beri bir müftî yokdu. Bu düâcinizin mektûbunu getiren kâdî Yûsüfün dedeleri, tâ Serhend sehri yapilalidanberi, burada kâdîlik yapmislardir. Bunun için olan hükûmet senedleri yanindadir. Kendisi sâlih ve takvâ sâhibidir. Eger uygun görürseniz, bu ehemmiyyetli vazîfeyi ona veriniz! Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin dogru yolunda bulundursun! Âmîn.

    [Islâmin en büyük düsmani olan ingilizler, yalanlarla, iftirâlarla, bütün dünyâyi islâmiyyete karsi düsman yapiyorlar. Harblere sebeb oluyorlar. Yapdiklari vahseti uzakdan seyr ediyorlar. Bir tarafdan da, islâmiyyeti içerden yikiyorlar. Kadinlarin, kizlarin, çiplak gezmelerini, fuhsu, kumari yayiyorlar. Farzlari degisdiriyorlar. Ezânin tercemesini okumagi, ho-parlörle okumagi yayiyorlar. Hâlbuki ezân, arabî kelimeleri müezzinin okumasidir. Ho-parlörden çikan ses, müezzinin sesi degildir. Insan sesinin benzeridir. Bu seslerin (Seytân ezâni) oldugu, büyük âlim Ebû Nu'aymin (Hilyetül-Evliyâ) kitâbindaki hadîs-i serîfde yazilidir. Ho-parlör ile okunan ezânin mesru' olmadigi da, bu kitâbda yazilidir. Müslimânlar çok uyanik olmali, ingilizlerin hiylelerine aldanmamalidir.]

  7. #197
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 196. Mektup

    Bu mektûb, Mensûr Arab'a yazilmisdir. Tesavvuf yolunun yedi konagi oldugu, sâlik her konakda kendinden uzaklasip Hak teâlâya yaklasdigi bildirilmekdedir:

    Merhamet ederek gönderdiginiz ve ihsân ederek yazdiginiz kiymetli mektûbunuz, en kiymetli bir zemânda geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, büyükler, küçükleri hâtirlamakda, yüksekler alçaklari oksamakdadir. Allahü teâlâ, bu tevâzu'unuza bizim tarafimizdan hayrli karsiliklar versin! Fârisî misra' tercemesi:

    Her ne olursa olsun, dostdan konusmak, dahâ tatli!

    Yürümekde oldugumuz tesavvuf yolu yedi adimdir. Iki adimla âlem-i halk, bes adimla Âlem-i emr asilir. Âlem-i emrdeki birinci adimda, Tecellî-i ef'âl hâsil olur. Ikinci adimda, Tecellî-i sifât hâsil olur. Üçüncü adimda tecellî-i zâtiyye baslar. Bundan sonra kavusanlarin bildigi tecellîler hâsil olur. Bütün bunlara kavusabilmek için, insanlarin efendisi, öncekilerin ve sonrakilerin en üstünü efendimizin, ?Ona ve Âline ve Eshâbina düâlar ve selâmlar olsun" izinde bulunmak lâzimdir. Tesavvuf yolu iki adimdir diyenler de oldu. Kisaca anlatabilmek için ve talebeye kolay göstermek için böyle söylemislerdir. Bu sözle, âlem-i emre ve âlem-i halka bir adim demislerdir. Yedi adimdan herbiri ile, sâlik kendinden uzaklasir. Hak teâlâya yaklasir. Bu yedi adimin hepsi geçilince (Fenâ-i etemm) ve (Bekâ-i ekmel) hâsil olur. Bu ikisi hâsil olunca (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ile sereflenmis olur. Fârisî misra' tercemesi:

    Bu, ele az geçen büyük ni'metdir. Acabâ kime verilir?

    Bizim gibi zevallilarin, böyle sözleri agza almasi bile uygun degildir. Bizlere ancak, büyüklerin ni'metlerinden sizan damlalarla dudaklarini islatarak zevklenebilmek yakisir. Fârisî beyt tercemesi:

    Sekerin yalniz adini duymak bile,
    dahâ iyidir zehr koymakdan dile!

    Fârisî beyt tercemesi:

    Gök Arsa göre asagidir,
    Fekat, yerden çok yukaridir!

    Vesselâm evvelen ve âhiren.

    [Iyi bir insan, kendine ve baskalarina zarari olmayan kimse demekdir. Allahü teâlâ, insanlarin iyi olmalarini, herkesin râhat yasamalarini istiyor. Buna kavusmak için, insanlarda kalb, akl ve nefs yaratdi. Insanin bedeni, ya'nî bütün uzvlari kalbin emrindedir. Kalbin arzûlarina (Niyyet etmek) denir. Nefs, bedenin muhtâc oldugu seyleri kalbe yapdirmak ister. Nefsin isteklerinin hepsi, kendine de, baskalarina da, zararlidir. Akl, fâideli ve zararli seyleri birbirlerinden ayirmakda, fâideli olanlarinin yapmasini kalbden istemekdedir. Allahü teâlâ, iyi isleri kötülerinden ayirmak için, dinleri gönderdi. Saglam olan akl, kalbin islâmiyyete uymasini emr eder. Her kalb, islâmiyyete uygun haraket ederse, temiz olur, dünyâda hiç sikinti olmaz. Kalbin temizlenmesi ve kuvvetlenmesi için, Allahü teâlânin ismini çok söylemesi lâzimdir. Allahü teâlâ, dinleri insanlara sikinti vermek için degil, kalbleri temizlemek için gönderdi. Kalb, nefse uymaz, akli dinleyip islâmiyyete uyarsa, bütün dünyâ râhata, huzûra kavusur. Aklin vazîfesi, islâmiyyeti ögrenmek ve bunun her yere yayilmasi için çalismakdir. Kalb, hep nefse tatli gelen seyleri yaparsa, nefse tapmis olur. Allahü teâlâyi unutur. Islâmiyyete uymak, kalbi ve bedeni kuvvetlendirir, nefsi za'îfletir.]

  8. #198
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 197. Mektup

    Bu mektûb, pehlevân Mahmûda yazilmisdir. Tâli'li kimse, dünyâya düskün olmiyan ve kalbi Allah sevgisi ile çarpan kimse oldugu bildirilmekdedir:

    Allahü teâlâ sizi, islâmiyyetin dogru yolunda bulundursun! En iyi kimse, kalbi dünyâya bagli olmiyan ve Allah sevgisi ile çarpandir. Dünyâ muhabbeti, günâhlarin basidir. Dünyâyi sevmekden kurtulmak da, ibâdetlerin basidir. Çünki Allahü teâlâ, dünyâya düskün olmagi sevmez. Onu yaratdigi zemândan beri, hiç sevmemisdir. Dünyâ ve dünyâya düskün olanlar, mel'ûndur ve Allahü teâlânin merhametinden uzakdirlar. Hadîs-i serîfde buyuruldu ki, (Dünyâ mel'ûndur ve dünyâda, Allah için yapilmiyan hersey de mel'ûndur). [(Se'âdet-i Ebediyye) 30.cu sahîfeye bakiniz!] Çünki Allahü teâlâyi hâtirliyanlar, hattâ onlarin her zerresi, Allahü teâlâyi zikr etmekdedir. Bunun için, Allahü teâlâyi zikr edenler, [ya'nî kalbinde ismini ve sifatlarini hâtirliyanlar] mel'ûn degildir. Bunlara, dünyâ adami denilmez. Çünki dünyâ demek, kalbi Allahü teâlâdan gâfil eden, Onu unutduran, kalbe Allahdan baskalarini getiren seyler demekdir. Allahü teâlâyi unutduran mallar, sebebler, mevki'ler, serefler hep dünyâ olur. Vennecm sûresinin, (Bizi düsünmiyenlerden, bizden yüz çevirenlerden, sen de yüzünü çevir. Onlari sevme!) meâlindeki yirmidokuzuncu âyeti, böyle oldugunu açikca göstermekdedir. Iste bu dünyâ, insanin cân düsmanidir. Bu dünyânin düskünleri, hiç toparlanamaz, kendilerine gelemezler. Âhiretde de, pismân olacaklar, çok acilarla karsilasacaklar.

    Dünyâyi terk etmek demek, kalbin onu sevmemesi, ona düskün olmamasi, kiymet vermemesi demekdir. Ona düskün olmamak da, varligi ile yoklugu müsâvî olmakdir. Insanin böyle olabilmesi için, Allah adamlarinin yaninda yetismesi lâzimdir. Bu büyüklerden biri ele geçerse kiymetini bilmeli, onlarin emrlerini yapmaga, cânla basla sarilmalidir. Seyh Müzzemmil hazretlerinin sizin aranizda bulunmasi, çok büyük bir ni'metdir. Çok az kimselerin eline geçen, bulunmaz bir ni'metdir. Kiymeti, hiç ölçülemiyecek kadar büyükdür. Fekat, kerem ve ihsân sâhiblerinin âdeti, îsâr etmekdir. Ya'nî, baskalarinin ihtiyâclarini, kendi ihtiyâclarindan önce düsünürler. Seyh hazretlerine birkaç gün izn verirseniz, çok yerinde bir is olur. Is bitince, insâallah yine geriye döner. Uzakdan olan ihlâs ve sevginiz de, hizmetinde imis gibi, size fâide verir. Dahâ çok râhatsiz etmiyeyim. Allahü teâlâ, bizi ve sizleri, insanlarin en iyisinin ?aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minettehiyyâti ekmelühâ" yolunda bulundursun! Allahü teâlânin selâmi ve ihsânlari size olsun! Âmîn.

  9. #199
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 198. Mektup

    Bu mektûb, Hân-i Hânâna yazilmisdir. Bu zemânda, din adamlarinin, dünyâ büyükleri ile görüsmeleri güc oldugu bildirilmekdedir:

    (Fütûhât-i Mekkiyye), fütûhât-i medeniyyenin anahtari olsun! Allahü teâlâ, sevgili Peygamberi ve Onun yüksek Âli hurmetine bu düâmi kabûl buyursun ?aleyhi ve aleyhimüssalevât vetteslîmât"! Ihsân etdiginiz kiymetli mektûb, fakîri sereflendirdi. Sevgimizi artdirdi. Size müjdeler olsun, müjdeler olsun! Kiymetli efendim! Bu zemânda, Allah adamlarinin, dünyâ büyükleri ile görüsmesi çok güçlesdi. Din adamlari, konusurken ve yazarken, dînin emr etdigi gibi tevâzu', asagi gönüllülük yaparsa, kötü düsünceli olanlar, bunu anliyamiyarak, birsey koparmak için, muhtâc oldugu için, böyle yapiyor sanirlar. Bu bozuk düsünceleri, dünyâ ve âhiret se'âdetini elden kaçirmalarina sebeb olur. Bu büyüklerden istifâde edemezler. Eger din büyükleri, dünyâya ve dünyâ adamlarina kiymet vermediklerini duyururlarsa, görüsleri kisa olanlar, kötü düsünerek, bunlari egoist, kendini begenmis sanirlar. Hâlbuki, Allahdan baska hiçbir seye kiymet vermemek de, din büyüklerine lâzimdir. Hem asagi gönüllü, hem de yüksek gönüllü olurlar. Iki zid, ters sey, bunlarda bir araya gelmisdir. Ebû Sa'îd-i Harrâz ?kuddise sirruh" buyuruyor ki, (Rabbimi, birbirine zid, ters olan seyleri, bir araya toplayici olarak tanidim). Fen ve hesâb adamlari, bu söze inanmazlar ise de, bizce kiymeti yokdur. Evliyânin bildikleri, aklin eremedigi seylerdir. Mîr ve Mevlânâ, size bizlerden çesidli haberler vereceklerdir. Dogru yolda bulunanlara selâm olsun!

  10. #200
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 199. Mektup

    Bu mektûb, molla Muhammed Emîn-i Kâbilîye yazilmisdir. Vazîfe isteginin kabûl oldugu bildirilmekdedir:

    Asiri sevgi ile dolu olan ve çok bagli oldugunuzu bildiren kiymetli mektûbunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Allahü teâlâ, size âfiyet versin! Vazîfe olarak okunacak seylerden birsey istiyorsunuz. Bunun için, kiymetli kardesim mevlânâ Muhammed Siddîki gönderdim. Büyüklerimizin devâmli okuduklari bir zikri size ögretecekdir. Emr etdigini yapmak için çok çalisiniz! Meyvelerini toplamanizi ümmîd ederim. Yalniz yazmakla olmiyacagi, görüsmek lâzim oldugu için, kardesimiz Mevlânâyi yormus olduk. Vesselâm.

Sayfa 20/34 İlkİlk ... 1819202122 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Ramazan ayının üstünlükleri imam rabbani
    By ArzuNur in forum Mübarek Gün Ve Geceler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.09.08, 22:42
  2. İmâm-ı Rabbâni Hazretleri'nden bir nasihat...
    By ArzuNur in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:58
  3. İmam-ı Rabbani
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 23:34
  4. İmÂm-i RabbÂnÎ
    By İslam-Gülü in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.06.08, 15:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •