Sayfa 19/34 İlkİlk ... 1718192021 ... SonSon
334 sonuçtan 181 ile 190 arası

Konu: Mektubat-ı Rabbani

  1. #181
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 180. Mektup

    Bu mektûb, Emkenegî hazretlerinin oglu hâce Ebül-Kâsima yazilmisdir ?kaddesallahü esrârehümel'azîz". Bu yolun büyüklerinden, ismleri sasirilan birkaçi üzerinde bilgi istemekdedir:

    Saygi deger efendim! Yüksek hocamiz Muhammed Bâkî ?aleyhirrahme" hazretlerinden ögrendigimize göre, hâce-i Ahrâr hazretleri ile, mevlânâ hâce Emkenegî ?kaddesallahü esrârehümel'azîz" hazretleri arasinda bulunan pîrlerimiz iki idi. Bu iki büyükden biri, Mevlânâ hazretlerinin yüksek babasi Mevlânâ Dervîs Muhammeddir. Ikincisi, Mevlânâ Dervîs Muhammedin dayisi Mevlânâ Muhammed Zâhiddir ?kaddesallahü esrârehümel'azîz". Geçenlerde, mesîhatden hâce Muhammed Mahmûd buraya geldi. Ilk görüsmemizde, Mevlânâ hazretlerinden söz açdi. Mevlânâ kimseden izn almamisdir. Bunun için, önceleri talebe kabûl etmezdi. Ölümüne yakin, seyhlik yapmaga basladi, dedi. Kendisi çok yüksek idi. Cevâb olarak: Mâverâ-ün-nehr âlimlerinin hepsi, onun üstünlügünü söylemekdedir. Böyle bir kimsenin, izn almadan talebe yetisdirmege kmasi nasil düsünülebilir? Böyle yapmak, hiyânet olur. Hiçbir müslimânin böyle yapacagi düsünülemez. Nerde kaldi ki, din büyükleri için düsünülsün, denildi. Buna karsilik, hâce Hâvend Mahmûd dedi ki: Birgün, Mevlânâ hâce Kelân Dehbîdî yanima gelmisdi. Hâce karpuz yiyordu. Mevlânâ da istedi. Hâce, (Sizin karpuzunuz temâmdir) dedi. Mevlânâ da, (Karpuzumuzun temâm olduguna siz sâhid olur musunuz?) dedi. (Evet, karpuzunuzun temâm olduguna sâhid olurum) dedi. Mevlânâ, o zemândan beri, talebe yetisdirmege basladi, dedi. Hâce Hâvendin bu sözü de yerinde görülmiyor. Yalniz bu kadarcik sözle, Mevlânânin talebe yetisdirmege baslamasi ve seyhlik yapmasi, onun büyüklügüne yakisik olmuyor. Hâce Hâvend Mahmûd, dahâ sonra, Hâce-i Ahrâr hazretleri ile, Mevlânâ hazretleri arasinda bulundugu söylenen iki büyük kimsenin ismleri de yanlisdir dedi ve baska iki ism söyledi. Sonra, Mevlânâ Dervîs Muhammedin kendi dayisina bir bagliligi yokdur. Bir baskasina bagli idi dedi. Bu sözlere çok sasdik. Bunun için, basinizi agritiyoruz ki, bu iki büyügün ismlerini, senedleri ile yaziniz ki, kimsenin söyle böyle demege yüzü kalmasin. Iznli oldugunu yazmaniza lüzûm görmiyoruz. Onun büyüklügü, en açik sâhiddir. Bununla berâber eger yazarsaniz, söz atanlarin dilleri kökünden kesilmis olur. Hâce Hâvend Mahmûdun, bu uygunsuz sözleri neden söyledigi anlasilamadi. Belki, bu fakîrleri küçük düsürmek istemisdir. Çünki üstâdi begenmemek, onun talebesini hiçe saymak olur. Bu zevâllilari asagilamak için çok seyler bulabilirdi. Bunu yapabilmek için, din büyüklerine leke sürmesine ne lüzûm vardi? Yok, baska seyler düsünerek, büyüklerin kendilerini gözden düsürmek istedi ise, bu dahâ çirkindir. Az bir anlayisi olan, bu çirkinligi hemen sezer. Yâ Rabbî! Dogru yolu gösterdikden sonra, sen bizi sapitmakdan koru! Rahmet hazînelerinden bizlere ihsân eyle! Sen, büyük ihsânlar sâhibisin. Peygamberlerin efendisi hurmetine ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât", bu düâmizi kabûl eyle! Dogru yolda bulunanlara selâm olsun!

  2. #182
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 181. Mektup

    Bu mektûb, mubârek oglu meyân Muhammed Sâdik hazretlerine yazilmisdir ?kaddesallahü teâlâ esrârehümel'azîz". Süâline cevâbdir:

    Aklli oglum Muhammed Sâdik ?rahmetullahi aleyh" soruyor:

    Süâl: Evliyâdan bir kismini, Allahü teâlâya yakinlik derecelerinin asagisinda görüyorum. Hâlbuki bunlar zühd, tevekkül, sabr ve rizâ makâmlarinin yüksek derecelerindedirler. Bir kismini da, yakinlik mertebelerinin yüksek derecelerinde görüyorum. Hâlbuki bunlar ?rahmetullahi aleyhim ecma'în", zühd ve tevekkül gibi makâmlarin asagi derecelerindedirler. Bu makâmlarin yüksek olmasi, yakînin fazla olmasina baglidir. Yakînin fazla olmasi da yakinlik ile artar. Acabâ biz mi yanlis görüyoruz? Yoksa, bu makâmlarin yüksekligi, yakinlikdan baska birseye mi baglidir?

    Cevâb: Bu makâmlarin yüksekligi yakin olmaga baglidir. Çok yakin olanin yakîni fazla olur. Kesfiniz de dogrudur. Yakin olan, latîfelerin en latîfidir. Yakîni çok olan da bu latîfelerdir. Bu makâmlarin yüksekligi, yakînin çokluguna bagli oldugundan, o da, bu latîfelere nasîb olur. Bir büyük Velî, çok yakîn olmadigi hâlde, latîfelerin en latîfinin makâmlarindan birinde bulunabilir ve latîfelerin en koyusuna inmemis olabilir. Bu makâmda iken, yakinligi çok olan ve en koyu latîfeye ya'nî maddeden yapilmis beden latîfesine inmis olan bir Velîden üstün olur. Çünki, beden latîfesinde o yakinlik olmadigi için, yakîn hâsil olmamisdir. Bunun için, o makâmlar, niçin üstün olur? Bu latîfeye dönüp inen bir Velî, bu latîfeye bagli kalir. Önce, baska latîfelerde hâsil olmus olan yakînler örtülür. Beden latîfesine inmeyen Velî böyle degildir. Bu en latîf olan latîfeye baglidir. Çok yakindir ve yakîni de çokdur ve örtülmemisdir. Bu makâmlarda bulunan ?rahmetullahi aleyhim ecma'în" en yüksek, en üstün olur.

    Geri dönmüs olan, çok yakindir ve yakîni de çok oldugu gibi, makâmlari da yüksekdir. Fekat, bunun yüksekligi örtülüdür. Insanlara fâideli olmak için ve kendisinden istifâde olunmak için, onlar gibi olmusdur. Onlar gibi görünmekdedir. Bu makâm, Peygamberlere ?aleyhimüsselâm" mahsûsdur. Bunun için, Ibrâhîm ?aleyhisselâm", kalbinin itmînân bulmasini istedi ve yakîn hâsil etmesi için herkes gibi, gözle görmege muhtâc oldu. Uzeyr ?aleyhisselâm" da buna benzer söyledi.

    Geriye dönmiyen ise, kendi yakînini bildirerek, perdeler kalksa, yakînim artmaz dedi. Hazret-i Alînin ?radiyallahü anh" söyledigi denilen bu söz, eger dogru ise, geri dönmeden önce söylemisdir. Çünki geri döndükden sonra, yakîn elde etmek için, herkes gibi o da, delîle muhtâc olur.

    Bu fakîr ?kaddesallahü teâlâ sirrehül'azîz" geri dönmeden önce, inanilmasi lâzim gelen seyler meydânda idi. O bilgilere yakînim, duygu organlarim ile anladiklarimdan dahâ çok idi. Fekat, geri döndükden sonra, o yakîn örtüldü. Herkes gibi delîllere, isbât etmege muhtâc oldum. Fârisî misra' tercemesi:

    Yetisdirdikleri gibi yürüyoruz!

    Vesselâm.

  3. #183
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 182. Mektup

    Bu mektûb, molla Sâlih-i Külâbîye yazilmisdir. Vesveselerden sikâyet eden Sahâbîye karsi buyurulan hadîs-i serîf açiklanmakdadir:
    Birkaç kisi oturmusduk. Vesvese ve kuruntu üzerinde konusuluyordu. Bu arada, bir hadîs-i serîf okundu. Eshâb-i kirâmdan birkaçi, kötü düsüncelerden, vesveselerden sikâyet etmisdi. Resûl ?aleyhisselâm" bunlara, (Bu vesveseler, îmânin olgun olmasindandir) buyurmusdu. Bu hadîs-i serîfin ma'nâsini düsünürken, hâtirima söyle geldi: Îmânin olgun olmasi, yakînin çok olmasindandir. Yakînin çok olmasi da, çok yakin olanlardadir. Kalb ve üstündeki latîfeler, Allahü teâlâya ne kadar çok yakin olurlarsa, îmân ve yakîn de çok olur. Bedene baglilik da, o kadar az olur. Bu zemân, bedene vesveseler çok gelir. Uygun olmiyan vesveseler hâsil olur. Görülüyor ki, kötü vesveselerin gelmesine sebeb îmânin kâmil olmasidir. Nihâyetde olanlarda, uygunsuz vesveseler ne kadar çok olursa, îmânlarinin o kadar çok olgun oldugunu gösterir. Çünki îmân kâmil olunca, latîfelerin en latîfleri, bedenden o kadar çok siyrilir. Siyrildikca, baglari gevsedikce, beden bosalir. Bulanmaga, kararmaga baslar. Böylece kötü düsünceler, vesveseler artar. Baslangiçda ve yolda olanlar, böyle degildir. Bunlarin vesveseleri zararlidir, zehrdir. Kalb, rûh hastaliklarini artdirir. Bunu iyi anlamak lâzimdir. Bu bilgiler, bu fakîrin ince bilgilerindendir. Allahü teâlâ, dogru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselâmin izinde gidenlere selâmet versin!

  4. #184
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 183. Mektup

    Bu mektûb, molla Ma'sûm-i Kâbilîye yazilmisdir. Nasîhat vermekdedir:

    Allahü teâlâ, Muhammed Mustafânin ?aleyhisselâm" nûrlu yolunda ilerlemek nasîb etsin! Büsbütün kendine baglasin! Çesidli bagliliklarin ve daginik düsüncelerin kaplamasi, kalbinizin büyüklere olan bagliligini gevsetmez saniyorum. Siz yine, düsüncelerinizin dagilmasini önlemege çalisiniz! Böylece kalbe sirâyet etmelerini önlemis olursunuz. Matlûba kavusmagi durduramasinlar. Dünyânin ve dünyâda olanlarin, ne kiymetleri vardir ki, insan bunlari ele geçirmek için, kiymetli ömrünü tüketmis olsun! Hâlinizi bildiriniz. Gaflet uykusu, ne zemâna kadar sürecek? Fârisî beyt tercemesi:

    Ey Insan! Evin, tarlan, bak sana zindân olmus!
    ardinda kosduklarin hep, sana düsman olmus!

    Ölmeden önce, âhirete yarayan birsey yaparsan, ne güzel! Yoksa isin harâbdir! Kalbini temizliyecek seylerin kiymetini bilmeli. Bunlari yapmagi engelleyenlerin düsmân oldugunu anlamalidir. Fârisî beyt tercemesi:

    Allah sevgisinden baska, her ne güzelse,
    zehrdir cânina billâh, seker de olsa!

    Resûlün vazîfesi, ancak haber vermekdir. Vesselâm!

  5. #185
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 184. Mektup

    Bu mektûb, Kilincullaha yazilmisdir. Peygamberlerin efendisine ?sallallahü teâlâ aleyhi ve aleyhim ve sellem" uymagi övmekdedir:

    Sevgili ve aklli oglumun kiymetli mektûbu geldi. Sevgi ve saygi ile yazilmis oldugu anlasilarak bizi sevindirdi. Allahü teâlâ, size, râzi oldugu isleri yapmak nasîb eylesin!

    Yavrum! Kiyâmetde ise yarayacak olan sey, islâmiyyetin sâhibinin gösterdigi yolda yürümekdir ?aleyhissalâtü vesselâm". Hâller, kendinden geçmeler, ilmler, ma'rifetler, isâretler ve kerâmetler, bu yolda iken hâsil olurlarsa, çok iyidir ve büyük ni'metdirler. Bu yoldan sapik iken hâsil olurlarsa, harâblikdir, istidrâcdir, felâkete sebeb olurlar. Tesavvuf büyüklerinden Cüneyd-i Bagdâdî hazretlerini ?kaddesallahü teâlâ sirrehül'azîz" öldükden sonra, rü'yâda gördüler. (Nasilsin?) diye sordular. Cüneyd hazretleri, cevâb olarak buyurdu ki, (Ilm, ma'rifet dolu sözlerimin hiç fâidesi olmadi. Isâretleri, kiymetli bilgileri bana yaramadi. Bir gece yarisi kildigim iki rek'at nemâz, imdâdima yetisdi).

    Herseyden önce, Muhammed aleyhisselâma ve Onun dört halîfesine uymak lâzimdir. Sözlerde, islerde ve inanmakda islâmiyyetden ayrilmamaga çok dikkat etmelidir. Bunlara uymak, yümün ve bereketdir. Ya'nî, hep iyiliklere kavusdurur. Islâmiyyetden ayrilmak ise, insani utandirir ve felâkete götürür. Gönderdiginiz kitâbin birkaç yerini okudum. Iyi göründü. Fekat, kitâb yazmakdan önce yapilacak dahâ mühim isler var. Önce, onlari yapmak, dahâ uygun ve dahâ iyi olur. Vesselâm.

  6. #186
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 185. Mektup

    Bu mektûb, Mensûr-i Araba yazilmisdir. Kalbin selâmeti bildirilmekdedir:

    Allahü teâlâ sizi, Muhammed aleyhisselâmin islâmiyyeti yolunda bulundursun! Bütün kuvvetinizle, Allahü teâlânin rizâsina kavusmak için, çalismanizi nasîb eylesin! Bize ve size ?kaddesallahü teâlâ esrârehümel'azîz" lâzim olan sey, kalbi, Allahdan baska seylere düskün olmakdan kurtarmakdir. Kalbin bu kurtulusu da, Allahü teâlâdan baska, hiçbirseyi düsünmemekle olur. Bir insan, eger bin sene yasamis olsa, kalbinden hiçbirsey geçmez. Çünki kalb, Allahü teâlâdan baska her seyi unutmusdur. Fârisî misra' tercemesi:

    Is budur. Bundan baska, hersey hiçdir!

    Mevlânâ Fâzil Serhendî, hizmetinizde bulunmakdadir. Babasi Serhenddedir. Ihtiyâr hâlinde, oglunu görmekle sevinmek istiyor. Buna kavusabilmesi için, bu fakîri araci yapmakdadir. Emr, sizindir. Dahâ dogrusu, hersey Allahü teâlânin emrindedir. Vesselâm.

  7. #187
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 186. Mektup

    Bu mektûb, Kâbil müftîsi hâce Abdürrahmâna yazilmisdir. Sünnet-i seniyyeye uymagi, bid'atlerden kaçinmagi istemekdedir:

    Allahü teâlâya agliyarak, sizliyarak ve Ona siginarak ve güvenerek yalvariyorum ki, bu fakîri ve ona bagli olanlari, bid'at olan isleri yapmakdan korusun ve bid'atlerin güzel ve fâideli görünmelerine aldanmakdan muhâfaza buyursun! Seçilmis olanlarin, sevilenlerin efendisi, en üstünü hâtiri için bu düâyi kabûl eylesin! (Bid'at) demek, Resûlullahin ?sallallahü aleyhi ve sellem" zemâninda ve Onun dört halîfesi zemânlarinda bulunmayip da, dinde sonradan meydâna çikan seylere denir. Bid'atleri ikiye ayirmislar: (Hasene) [güzel] ve (Seyyie) [kötü]. Resûlullahin ve dört halîfesinin zemânlarinda bulunmayip da, dinde sonradan meydâna çikan ve bir sünnetin unutulmasina sebeb olmiyan güzel seylere, (Hasene) demislerdir. Sünneti ortadan kaldiran bid'ate de, (Seyyie) demislerdir. Bu fakîr, bu bid'atlerin hiçbirinde güzellik ve parlaklik görmüyorum. Yalniz karanlik ve bulaniklik duyuyorum. Eger bugün, kalbler kararmis oldugundan, bid'at sâhibinin isleri iyi ve güzel görülürse de, yarin kiyâmet günü, kalbler uyandigi zemân, bunlarin zarar ve pismânlikdan baska bir netîce vermedikleri görülecekdir. Fârisî beyt tercemesi:

    Cigeri yakan düsünceden, gözüme uyku girmedi,
    acabâ o sevgilim, geceyi kiminle geçirdi?

    Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Bizim dînimizde yapilan her yenilik, her reform fenâdir, atilmalidir). Atilmasi lâzim olan seyin neresi güzel olur? Bir hadîs-i serîfde buyurdu ki: (Sözlerin en iyisi, Allahü teâlânin kitâbidir. Yollarin en iyisi, Muhammed aleyhisselâmin gösterdigi yoldur. Islerin en kötüsü, bu yolda yapilan degisikliklerdir. Bid'atlerin hepsi dalâletdir, sapiklikdir). Baska bir hadîs-i serîfde, (Allahü teâlâdan korkunuz! Sözümü iyi dinleyiniz ve itâ'at ediniz! Ben öldükden sonra gelecekler, çok ayriliklar göreceklerdir. O zemân, benim ve halîfelerimin yolumuza sariliniz! Dinde yeni ortaya çikan seylerden kaçininiz! Çünki, bu yeni seylerin hepsi bid'atdir. Bid'atlerin hepsi dalâletdir, dogru yoldan ayrilmakdir) buyuruldu. Dinde yapilan her degisiklik bid'at olunca ve her bid'at, dalâlet olunca, bid'atlerin hangisine güzel denilebilir? Bu hadîs-i serîflerden anlasiliyor ki, her bid'at sünneti ortadan kaldirmakdadir. Bid'atlerin, bir kismi kaldirir, bir kismi kaldirmaz demek, pek yanlisdir. Görülüyor ki, bid'atlerin hepsi seyyiedir, kötüdür. Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Insanlar, ortaya bir bid'at çikarirlarsa, Allahü teâlâ, buna karsilik bir sünneti yok eder. Sünnete yapismak, ortaya bid'at çikarmakdan iyidir). Hassân bin Sâbitin bildirdigi hadîs-i serîfde, (Bir millet, dinlerinde bir bid'at yaparsa, Allahü teâlâ, buna benzeyen bir sünneti yok eder. Kiyâmete kadar bir dahâ geri getirmez) buyuruldu.

    Âlimlerimizin hasene dedikleri bid'atlerden bir kismina dikkat edilirse, sünneti yok etmekde olduklari görülmekdedir. Meselâ, meyyiti kefenlerken, ölünün basina sarik sarmaga (Bid'at-i hasene) demisler. Iyi düsünülürse, bu bid'at, sünneti bozmakdadir. Çünki kefende sünnet, üç parça olmasidir. Sarik dördüncü oluyor. Sünneti degisdiriyor. Degisdirmek, yok etmek demekdir. Âlimler, sarigin ucunu sol omuz üzerine sarkitmak güzel olur demis. Hâlbuki, iki kürek arasina sarkitmak sünnetdir. Bu bid'at de, sünneti, açikca yok ediyor. Bunun gibi âlimler, nemâzda, kalb ile niyyet etmekle berâber, agiz ile de söylemek müstehab olur demisdir. Hâlbuki, Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem" efendimizin, Eshâb-i kirâmin ve Tâbi'în-i izâmin ?rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma'în" söz ile niyyet etdikleri, ne kuvvetli bir haber ile, ne de za'îf bir haber ile bizlere hiç ulasmamisdir. Ikâmet okununca hemen (Allahü ekber) diyerek nemâza dururlardi. Bunun için, agiz ile niyyet etmek bid'at oluyor. Bu bid'ate hasene demislerdir. Hâlbuki anliyorum ki, bu bid'at, yalniz sünneti yok etmekle kalmiyor, farzi da yok ediyor. Çünki agiz ile niyyet etmek câiz olunca, çok kimse, yalniz agizla niyyet ederek kalb ile niyyet etmediklerinden hiç korkmuyorlar. Böylece, nemâzin farzlarindan biri olan kalb ile niyyet yapilmiyor. Bu farz yok oluyor. Nemâz kabûl olmuyor. Bunlar gibi dahâ nice bid'atler, reformlar, herhangi bir bakimdan olsa bile, sünnetden fazla oluyorlar. Bu ziyâdelik, sünneti degisdirmek demekdir. Degisiklik ise, yok etmek demekdir.

    O hâlde, Resûlullahin ?sallallahü aleyhi ve sellem" sünnetine birsey katmamali ve Onun Eshâb-i kirâmina ?ridvânullahi teâlâ aleyhim ecma'în" uymalidir. Çünki, Eshâb-i kirâmdan herbiri, gökdeki yildizlar gibidir. Herhangi birine uyan se'âdete kavusur.

    [Ibni Âbidîn diyor ki, (Nemâza baslarken niyyet etmenin farz oldugu sözbirligi ile bildirildi. Niyyet, yalniz kalb ile olur. Yalniz söz ile niyyet etmek bid'atdir. Kalb ile niyyet edenin, sübheden, vesveseden kurtulmak için, söz ile de niyyet etmesi câizdir.)]
    Kiyâs ve ictihâd, bid'at degildirler. Çünki bunlar, (Nusûs)un, ya'nî âyetlerin ma'nâlarini meydâna çikarmakdadirlar. Bu ma'nâlara baska birsey eklemezler. (Ey akl sâhibleri! Iyi anlayiniz!) meâlindeki âyet-i kerîme, kiyâs ve ictihâdi emr etmekdedir.

  8. #188
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 187. Mektup

    Bu mektûb, hâce Muhammed Esref-i Kâbilîye yazilmisdir. Kavusduran yollarin en kisasi, râbita yapmak oldugu bildirilmekdedir:

    Sevdiklerinize yazdiginiz mektûbu okuduk. Içinde bildirilen hâlleriniz anlasildi. Kendini zorlamadan, ugrasmadan, üstâdin râbitasinin kendiliginden hâsil olmasi, üstâd ile talebesi arasinda tâm bir yakinlik oldugunu açikça gösterir. Bu yakinlik, fâide vermege ve istifâde etmege yarar. Kavusdurucu yollar içinde râbitadan dahâ çabuk kavusdurani yokdur. Hangi tâli'li kimseye bu ni'meti ihsân ederler? Hâce-i Ahrâr ?kaddesallahü teâlâ sirreh" hazretleri (Fikarât) risâlesinde buyuruyor ki: Fârisî misra' tercemesi:

    Önderin görüntüsü, Hakkin zikrinden dahâ fâidelidir!

    Ya'nî rehberin hayâli, talebesine [kalbin tasfiyesinde] zikr etmesinden dahâ çok fâide verir. Çünki baslangicda, tâlibin Hak teâlâ ile tâm yakinligi yokdur. Bunun için zikr etmekle, çok fâidelenemez. Önceniz, sonraniz selâmetde olsun!

    Buna fânî dünyâ derler, durmayip dâim döner,
    Âdemoglu, bir fenerdir, nihâyet birgün söner.

  9. #189
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 188. Mektup

    Bu mektûb, hâce Muhammed Siddîk-i Bedahsîye yazilmisdir. Sorularina cevâb vermekdedir:

    Kiymetli kardesimin güzel mektûbu geldi. Üç sey soruyorsunuz: Bizi seven kardesim! Latîfelerden birkaçinin kalb mertebesinde bulunmasi, yalniz kalbde bulunan latîfeler içindir. Kalbin disinda bulunan latîfeler, kalb mertebesinde bulunmazlar.

    Yaradilisi, kalb veyâ rûh mertebesine kadar olan kimseyi tesarrufu kuvvetli olan pîri, dahâ yüksek mertebelere ulasdirabilir. Fekat, burada bir incelik vardir ki, ancak uzun anlatmakla bildirilebilir. Yazmakla bildirilecek gibi degildir.

    Insanin zâhiri, ya'nî görünen organlari, bâtinin hâllerini, özelliklerini edinirse ve bâtin da, ya'nî kalb, rûh ve baska latîfeleri, zâhirin sifatlarina bürünürse, zâhirde olan seylerin, bâtinda da olmasi ve bâtindaki hâllerin zâhirde de hâsil olmasi niçin güç olsun? Vesselâm!

  10. #190
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 189. Mektup

    Bu mektûb, Serefeddîn Hüseyn-i Bedahsîye yazilmisdir. Dünyânin güzelligine aldanmamali, islâmiyyetden ayrilmamalidir:

    Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun! Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed aleyhisselâma ve temiz Âline ve Eshâbinin hepsine bizden selâmlar olsun! Aklli ve kiymetli oglum Serefeddîn Hüseynin serefli mektûbu geldi. Bizi sevindirdi. Sayisiz bagliliklar arasinda, bu fakîrleri ?rahmetullahi aleyhim ecma'în" hâtirlamaniz ne büyük ni'metdir. Bu hâliniz, kalbdeki sevginin alâmetidir. Bu sevgi de, ifâde ve istifâdeye sebebdir. Bildirdiginiz rü'yâlar dogrudur ve güzeldirler. Kalblerin bagliligini göstermekdedir.

    Yavrum! Dünyânin tadina ve güzelligine sakin aldanma! Onun yalanci gösterislerine kapilma! Çünki, hepsi geçici ve kiymetsizdir.

    Bugün, böyle olduguna belki inanmazsiniz. Fekat yarin ölünce, dogru oldugu anlasilacakdir. O zemân inanmanin fâidesi olmiyacakdir. Fârisî beyt tercemesi:

    Incilerin agirligi, sagir etmis kulagini,
    Ne yapayim, duymaz olmus, aglamami, sizlamami.

    Kalbin temizlenmesi için olan vazîfenizin kiymetini biliniz! Bunlari yapmaga, cânla, basla çalisiniz! Bes vakt nemâzi, seve seve ve cemâ'at ile kiliniz! Malinizin kirkda bir zekâtini, müslimân fakîrlere, yalvara yalvara veriniz! Harâmlardan ve sübhelilerden kaçininiz! Herkesle iyi geçinip, hep aciyiniz! Kurtulus yolu budur. Vesselâm!

Sayfa 19/34 İlkİlk ... 1718192021 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Ramazan ayının üstünlükleri imam rabbani
    By ArzuNur in forum Mübarek Gün Ve Geceler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.09.08, 22:42
  2. İmâm-ı Rabbâni Hazretleri'nden bir nasihat...
    By ArzuNur in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:58
  3. İmam-ı Rabbani
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 23:34
  4. İmÂm-i RabbÂnÎ
    By İslam-Gülü in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.06.08, 15:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •