Peygamberimiz, miraca kulluguyla çikmistir


Miraç, Efendimiz (aleyhisselatü vesselam)’in ifa ettigi esiz kulluguna mükafat olarak kulluk yoluyla kazandigi velayetin bir ifadesinden barettir. Allah, yerde eserleriyle kendisini besere gösterdigi Peygamberimiz’i, gökler âleminin sakinlerine de göstermek için O’nu o yüce meclislerde dolastirmis ve her yer üzerinde hükmünün geçtigini bütün âleme göstermistir.
Peygamberliginin degil, kullugunun bir semeresi

ve neticesi olan Miraç yolculugunda Efendimiz (sas), kendisini çepeçevre saran kanun ve sebepleri asarak, beseriyete ait perdeleri geçip uzun mesâfeleri bir hamlede kat etmis, yildizlari, sistemleri birer merdiven, birer basamak, birer atlama tasi gibi kullanip, Rabb’ini görmeye mâni buudlari geride birakmis, cismen ve rûhen vardigi makamdan Cenâb-i Hakk’i müsahede etmistir. Peygamberlerle selâmlasmis, melekleri görmüs, Cennet’i ve güzelliklerini, Cehennem’i ve azâmetini temâsâ etmistir. Melekler O’na tesrifatçilik yapmis, huriler perdedar olmustur. Yildizlar kaldirim tasi gibi ayaklarinin altina serilmis, binegiyle berk gibi bütün mekani kat edip tekrar insanlik içine dönmüstür. Iste Miraç bu yüce yolculugun adidir.

ALLAH, NEBI’SINE SAHIP ÇIKIYOR

Efendimiz (sas), bütün zorluklara ragmen, kullugunda öyle olgunluga ve dolgunluga ermisti ki, kendisine açilan o kapidan içeriye girerken, kullugun zirvelerine çikmistir. Miraç, bir yönüyle bunun ifadesidir. Miraç, en zor sartlar altinda dahi kullugundan fedakârlikta bulunmayan Efendimiz’in (sas), insanlarin kendisine bütün bütün sirtlarini döndügü, bütün sebeplerin kapandigi, “Bunlarla kiz alip vermeyeceksiniz. Çarsida pazarda bir sey satmayacaksiniz. Onlara hiçbir sekilde yardimda bulunmayacaksiniz. Her türlü iliskinizi keseceksiniz.” dedikleri dönemde ve zâhiren hiçbir çikis yolunun görünmedigi anda, Allahu Teala, Efendimiz’in (sas) kalbini taltif etmek ve kirilan gururunu, onurunu hosnut etmek için O’nu katina almisti. Hatta böylesi olumsuzluklarin yasandigi bir dönemde Efendimiz (sas) bir de iki büyük yara almisti. Hâmisi Ebû Talib’i ve biricik zevcesi Hz. Hatice annemizi kaybetmisti. Cenab-i Hak, bu yaralarini tedavisi için de, “Herkese ve her seye, bütün dünyalara bedel Ben varim!” diyerek Efendimiz’i miraca almistir.

MIRAÇ, GAYBI ISPAT EDER

Ümmetine anlatacagi meseleleri ciddi iki kere iki dört eder katiyetinde anlatsin; giyâben inandigimiz seyleri müsahedesi olarak bize intikâl ettirsin; hatta Allah’i görsün ve görmeye dayali olarak da “vardir” desin; melekleri, Cennet’i, Cehennem’i görsün ve bildirsin diye çiktigi Huzûr (cc)’dan bir saatine bin yillik dünya hayatinin kâfi gelmedigi Cennet’i temâsâ edip ve bir anligina bin yillik Cennet hayatinin kâfî gelmeyecegi Cemâlullah’la müserref olduktan sonra; Kur’ân’a ait bütün meselelerinin hakikatlerini, bütün ibâdetlerin mana ve hikmetlerini anlamak, anlatmak ve Risâlet vazifesini tamamlayip, ümmetini karanliklardan kurtarip nûra çikarma yolunda, kendisine her türlü iskencenin yapildigi bir anda, yeniden yeryüzüne dönmüstür.



***


Miraç Peygamberimiz’e hastir

Bütün namazlar, niyazlar, oruçlar ve çileler; namazin, niyazin, orucun manasini halka anlatmalar ve bütün bunlari birer merdiven yapmalar, Efendimiz’in (sas) miraca yükselmesine vesile olmustur. Böyle bir seref, Efendimiz’den (sas) baska ikinci bir peygambere nasip olmamis, sadece O’na has bir keyfiyettir. Her Nebi, kendi ruhunda Allah’in huzuruna çikarak, iltifat görmüstür. Fakat bütün gökleri ve cennetleri bilemedigimiz keyfiyet içinde yapilan böyle bir miraç sadece Allah Resulü’ne hastir. Iste bizler de böyle kadri yüce, civanmert bir Nebi’nin arkasinda bulunmanin hazzi içinde doya doya bir namaz kiliyoruz.



--------------------------------------------------------------------------------


MIRAÇ NEDIR?

Miraç, kelime manasi itibariyle “merdiven”, “yükselecek yer”, “en yüksek makam” manalarina gelmektedir. Bu gecede Insanligin Iftihar Tablosu (sas) bir mucize olarak Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya ve oradan da göklerin Ilâhî derinliklerine dogru pervaz edip ruhen ve bedenen Cenab-i Hakk’in huzuruna çikmistir. Kur’an-i Kerim (Isrâ, 17/1; Necm, 53/8-11) ve hadis-i seriflerle (Buhari, Salat 1; Müslim, Iman, 259) hakikati sabit olan Miraç hadisesi, beser idrakinin üstünde ve zaman ve mekan hudutlari disinda cereyan etmis ulvî bir tecellidir.

MIRAÇ, EFENDIMIZ’E MORAL KAYNAGI OLMUSTUR

Miraç hadisesinden önce Allah Resulü (sas) ve Müslümanlar akla hayale gelmedik zulüm ve iskencelere maruz kalmislar, hatta bu iskencelerden korunmak için bazi müslümanlar Habesistan’a hicret etmislerdir. Ayrica bütün bu dayanilmaz zulümlerin üstüne müslümanlar bir de Ebu Talib mahallesinde müsriklerin iktisâdî, ailevî her yönden müsriklerin boykotuyla karsi karsiya kalmislardir. Daha sonra ise bu sikintilari Efendimiz’in dört yasindaki en büyük oglu Kasim’in, ardindan diger oglu Abdullah’in, müteakiben maddi ve manevi destekleriyle Nebiler Serveri’nin her zaman yaninda olan amcasi Ebu Talib ve hakkinda “Kendi zamanindaki kadinlarin hayirlisi Imran’in kizi Meryem’di. Bu ümmetin kadinlarinin hayirlisi da Hatice’dir.” buyurdugu biricik hayat arkadasi Hz. Hatice validemizin vefatlari takip etmistir.

Pes pese gelen bu hadiseler Allah Resulü’nü ziyadesiyle mahzun etmistir. Iste tam böylesi bir atmosferde Nebiler Serveri’nin beseriyete ait perdeleri bir bir geçerek hem cismen hem de bedenen Cenab-i Hakk’i müsahede etmesi, Insanligin Iftihar Tablosu ve ardindan sahabiler için büyük bir moral kaynagi olmustur. Allahu Teala, Efendimiz’i huzuruna alarak O’nu taltif etmistir.

ALLAH, ESSIZ SANATINI EFENDIMIZ’E GÖSTERMISTIR

Her sanat sahibi sanatini teshir etmek ister. Allahu Teala yaratmis oldugu bütün alemleri, bu alemlerdeki essiz sanati ve akillara durgunluk verecek nizami, güzel isimlerinin hakikat ve tecellilerini bütün mahlukat namina onlar arasindan seçtigi kulu ve resulü Hz. Muhammed’i katina alarak O’na göstermistir. Allah Resulü keyfiyeti bizce meçhul bir binek vesilesiyle Cenab-i Hakk’in yaratmis oldugu essiz sanat harikalarini bir bir görmüs ve en sonunda da bu sanatin kaynagi Cemalullah’la müserref olmustur.

...VE NAMAZ

Allah Resulü, miraçla beserin ulasamadigi noktalara ulasmis, kurbetin hazzini tadip geriye dönmüs ve sonra da orada duyup tattigi hakikatleri diger insanlara da anlatip o zümrüt tepelere onlari da götürmek istemistir. Cenab-i Hak da Miraç’taki manevi atmosferi teneffüs edebilmeleri için adeta bir armagan olarak namazi Efendimiz vesilesiyle insanlara hediye olarak göndermistir. Zira namaz, Allah Resulü’nün ifadesiyle her mü’minin miraci olarak, onlari da miraca götürebilecek nurdan bir binektir. Bu sayede her mü’min, kilacagi namazin keyfiyeti ölçüsünde miraç ufuklarinda pervaz edebilecektir.

ALI DEMIREL