***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


kurban bahsi
kurban bahsi
Kurban
"Rabbin için namaz kil ve kurban kes." (Kevser Sûresi: 2)
"Biz her ümmet için bir kurban kesme ibadeti koyduk ki, kendilerine Allah'in rizik verdigi hayvanlari kurban ederek üzerlerine O'nun adini ansinlar. Rabbiniz tek bir ilahtir. Yalniz O'na teslim Olun." (Hacc Sûresi: 34)
"Biz kurbanlik develeri de size Allah'in (dininin) isaretlerinden yaptik. Onlarda sizin için hayir vardir. Onlar ön ayaklarini sira halinde yere basmis durumda iken üzerlerine Allah'in ismini anin (da kesin). Yanlari yere düsüp canlari çikinca da onlardan yeyin, kanaat eden (fakir)e de, isteyen (fakir)e de yedirin. Allah onlari size boyun egdirdi ki, sükredesiniz." (Hacc:36)
"Onlarin ne etleri, ne de kanlari Allah'a ulasir, fakat O'na sadece sizin takvaniz ulasir. Sizi hidâyete erdirdiginden dolayi Allah'i büyük taniyasaniz diye o, bu hayvanlari böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananlari müjdele!" (Hacc: 37)
Kurban, kelime olarak kurb kökünden mastardir, yaklasmak mânâsina gelir. Dini istilah olarak; Allahu Teâlâ'nin rizasini ümit edip yakinligini kazanmak için kesilen hayvana kurban denir.
Peygamber Efendimiz hicretin ikinci senesinde, Sevik Gazvesi'nden dönerek Medine'ye geldiginin ertesi günü, (Zilhicce'nin onuncu günü) Müslümanlarla birlikte namazgaha çikti. Ezansiz ve kametsiz iki rekât namaz kildirdiktan sonra hutbe okudu. Bu hutbelerinde kurban kesmelerini Müslümanlara emretti. Kendileri de iki kurban kesti.
Cabir (ra) diyor ki: "Peygamber Efendimiz (sav) kurban kesme gününde boynuzlu, semiz ve burulmus iki koç kesti. Onlari kesmek için yöneldigi zaman "Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana dogru çevirdim, Ben Allah'a sirk kosanlardan degilim; namazim, öteki hak ibadetlerim, sagligim ve ölümüm bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'indir. O'nun ortagi yoktur. Ve ben Müslümanlardanim. Ya Rabbi bu kurban sendendir, senin içindir, Muhammed'in ve ümmetinin adina "Bismillahi Allahu Ekber" dedi ve kurbani kesti." (et-Tac. m, 207)
Hz. Aise (r.a) rivayet ediyor ki: "Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu: Âdemoglu, Kurban Bayrami gününde kan akitmaktan (kurban kesmekten) daha sevimli bir is ile yüce Allah'a yaklasmis degildir. Kanini akittigi hayvan kiyamet günü, boynuzlari, ayaklari ve killariyla gelecektir. Akan kan, yere düsmeden önce Allah katinda yüksek bir makama erisir. Onun için gönül hoslugu ile kurbaninizi kesiniz."
Kurban, kendilerini Allah'a yaklastiracak, kurtulusa vesile olabilecek firsatlari kovalayan ve Hakk'in rizasini talep edenler için, Allahu Teâlâ'ya götüren bir kurbiyet helezonu ve kanatlanma bayramidir. Kurban Bayrami, Hz. Ibrahim ve Ismail'den günümüze kadar, hep bir kahramanlik, fedakârlik, hasbilik ve teslimiyet sembolü olagelmistir. Hz. Mevlana teslimiyet anlayisini kurban kelimesiyle ayni anlamda kullanir: "Akli Mustafa'ya kurban et." diyerek bizi yakinlasmak için sünnet-i seniyye yoluna çagirir.
Kurban Rabbimizin bize verdigi emanetleri O'nun her seyin sahibi oldugunu bilerek gönül hosnutluguyla sadece rizasini umarak hakiki sahibine teslim edebilmektir. Rahim, Hakim oldugundan süphe etmeden, Hz. Ibrahim ve Ismail misali...
Hz. Ibrahim Mekke'deydi. Rüyasinda bir ses: "Ey Ibrahim! Allah, oglun Ismail'i kurban etmeni emrediyor." diyordu. Bu rüya Allah'tan mi, yoksa seytandan mi bilemedi. Zilhicce ayinin sekizinci günüydü. Ertesi gün, ayni vakitte ayni rüyayi görünce, rüyanin Allah'tan oldugunu anladi. Bu bir dostluk imtihaniydi. Allahu Teâlâ'nin dostluguyla sereflenen Hz. Ibrahim'den en sevgili varligini kurban etmesi isteniyordu. En sevgilinin adi Ismail oldugu için, kurban Ismail'in adiydi.
Zilhicce'nin onuncu günüydü. Hz. Ibrahim o sabah Ismail'e, ip ve biçak almasini, oduna gideceklerini söyledi. Ismail hiç süphelenmedi. Mina mevkiine gelince Hz. Ibrahim rüyayi yavas yavas ogluna anlatmaya basladi. Hayati veren ve alan Allah degil miydi? Allahu Teâlâ simdi ondan emanet ettigi hayati geri istiyordu. Bu çok serefli bir alisveristi. Ismail, babasina teslimiyet ve tevekkülle su cevabi verdi:
"Babacigim, ne ile emrolunduysan o isi yap. Beni Insaallah sabredenlerden bulacaksin."
Hz. Ibrahim uzun yillar sahip olamadigi ve yillar yili yaptigi dualarin kabulü olarak kendisine verilen oglunu Rabbine takdim ediyordu. Ismail'in son sözleri su oldu:
"Babacigim ellerimi, ayaklarimi bagla ki fazla çirpinmayayim. Elbiseni topla ki, kan siçrayip kirletmesin. Annem görür ve üzülür. Biçagi siddetle çal ki ölüm kolay olsun. Beni yüzümün üzerine yatir, yüzüme bakarsan bana acirsin. Ayrica ben de biçagi görmeyeyim, korkuveririm. Annemin yanina vardiginda selâmimi söyle. (Kurtubi, 15-104)
Hz. Ibrahim oglunu sag tarafina yatirdi, gözlerini bagladi. Biçagi oglunun boynuna olanca gücüyle sürerken "Bismillah" dedi, fakat biçak kesmedi. Biçaga bakti, keskindi. Ikinci, üçüncü defa denedi, biçak yine kesmedi. Hz. Ibrahim yillar evvel kendisini atesin yakmadigini hatirladi. Demek ki bu defa da Cenab-i Hak, biçaga "Kesme!" emrini vermisti, kesmiyordu.
Bir ses duydu. "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyordu. Basini kaldirdi: Cibril-i Emin yaninda semiz bir koç oldugu halde inmekteydi. Hamd ve sükür duygulari içinde "La ilahe illallahu vallahu ekber" dedi. Durumu fark eden Hz. Ismail, Cenab-i Hakk'a minnet ve sükranlarini dile getirerek "Allahu Ekber ve lillahil hamd" dedi.
Aradan asirlar geçmesine ragmen, bütün mü'minler Hz. Ibrahim, Hz. Ismail gibi Rabbinin rizasini umarak Zilhicce ayinin arefe günü, sabah namazindan baslayip bayramin dördüncü günü ikindi namazina kadar "ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER LA ILAHE ILLALLAHU VALLAHU EKBER ALLAHU EKBER VELILLAHI'L HAMD" diyerek minnet ve sükranlarini Rabblerine sunarlar. Bu tekbire "tesrik tekbiri" denilir ve vaciptir.
Teşrik Tekbirleri ile ilgili Fıkhi Hükümler
Tekbirlerin yirmi üç vakit okunmasi, Ebû Yusuf ile Imam Muhammed'e göredir. Fetva da buna göre verilmistir. Ebû Hanîfe'ye göre, tesrik tekbirleri arefe günü sabah vaktinden bayramin ilk günü ikindi vaktine kadar olan sekiz vakit farz namazlarinin arkasindan getirilir. Tesrik tekbirleri birçok fâkihe göre vaciptir. Bazilarina göre ise sünnettir.
Ebû Yusuf ile Imam Muhammed'e göre farz namazlarim kilmakla yükümlü olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek basina kilanla imama uyan, yolcu ile mukim, köylü ile sehirli, erkekle kadin esittir. Böyle tesrik tekbirleri cemaatle de, yalniz basina da eda edilir. Kaza da edilebilir. Erkekler tekbiri açiktan, kadinlar ise gizlice getirir. Vitir namazi ile bayram namazlari sonunda tekbir getirilmez.
Ebû Hanîfe'ye göre, tesrik tekbirlerinin vacip olmasi için yükümlünün hür, mukîm ve erkek olmasi ve farz namazin cemaatle kilinmis bulunmasi sarttir. Bu yüzden yolcu, köle, kadin ve tek basina namaz kilana bu tekbirler vacip olmaz. Ancak bu sayilanlar imama uyarlarsa, cemaatle birlikte tekbir alirlar. Cuma ve bayram namazi kilinmayan küçük yerlesim merkezlerinde de tesrik tekbiri getirilmez ve cuma günü ögle namazini cemaatle kilan özürlü kimselere de vacip olmaz. Bir yilin tesrik günlerinde kazaya kalan bir namaz, yine o yilin tesrik günlerinden birinde kaza edilse, sonunda tesrik tekbiri alinir, fakat baska günlerde veya baska yilin tesrik günlerinde kaza edilse, tesrîk tekbiri alinmaz. Bir namazda sehiv secdesi, tesrîk tekbiri ve telbiye bir araya gelse, önce sehiv secdesi yapilir, sonra tekbir alinir, daha sonra da telbiyede bulunulur.
Kimler Kurban Keser?
Zaruri ihtiyaci disinda 85 gram altin ya da bu bedelde mali olan, hür ve mukim yani yolcu olmayan her Müslüman'in kurban kesmesi vaciptir. Daha önce fakirken, Kurban Bayrami günlerinde aniden kazanç saglayan kisiye kurban vacip olur. Daha evvel zengin olup da kurban günleri aniden yoksul düsen kisiye ise vacip olmaz. Zekat gibi kazanilmis paranin üzerinden bir yil geçmesi gerekmez.
Bir kisi ancak bir tane vacip kurban kesebilir. Isterse nafile kurban niyetiyle bu sayiyi arttirabilir.
Kurban kesemeyen kimse bayram için hazirlanir, temizlenir, namaza giderse, kurban kesme sevabini elde eder. Peygamber Efendimiz (sav): "Kurban gününü bayram olarak kutlamakla emrolundum. Onu bu ümmet için Allah bayram kilmistir." buyurmustu. Bir adam kendisine: "Ey Allah'in Resulü! Emanet olarak verilmis bir hayvandan baska bir seye sahip degilsem, onu kesebilir miyim?" diye sordu. Resulullah (sav): "Hayir, ancak saçini, tirnaklarini kisaltir, biyiklarindan alir, etek tirasini olursun. Bu da sana Allah yaninda bir kurban yerine geçer." dedi.
Kurban Etini Kesen Yiyebilir mi?
Vacip kurbanin sahibi zengin olsun olmasin kestigi kurbandan yiyebilir, ailesine yedirebilir. Bununla birlikte isteyen veya istemeyen fakirlere yedirmek de farzdir. Dagitilan kisim kurbanin hiç olmazsa üçte biri olmalidir. Kisinin, nafakasini temin etmekle sorumlu oldugu kisiler çok olursa, kurbanin etini onlar için vermeyebilir. Kurbanin etini veya postunu satip parasini almak mekruhtur. Böyle bir sey yapilirsa kiymetini tasadduk etmek gerekir. Kurban derisi kasap ücreti olarak da verilemez. En güzeli Allah'a yaklasmak için kesilen kurbanin derisini sadaka niyetiyle vermektir.
Kurbanda Vekalet Olur mu?
Bir kimse kendi adina kurban kesmesi için baskasini vekil tayin edebilir. Vekalet bizzat verilebilecegi gibi mektup, telefon, faks gibi vasitalarla da verilebilir.
Bir hisse kurbani sadaka olarak veren en önce tasadduk ettigi kurbani sevindirir. Sonra tasadduk ettigi kisiyi sevindirir. O yuvada yasayan yavrulari sevindirir. Umulur ki bu kadar kisiyi sevindiren insani da Allah sevindirir. Bir beldede kesilen kurban o yer üzerine gelecek belâ ve musibetlere kalkan olur. Cenab-i Allah Ismail'ler ile kurban olacak hayvanlar arasinda insanoglunu serbest birakmistir. Hayvanlarini kurban edenler Ismail'lerini kurtarmistir.
Bir kurban kesilmesinin sevabindan kestiren kadar kesen de hissedar olur. Kurbanlik hayvani besleyen, alan, satan hissedar olur. Etini pisiren, pisirileni yiyen de hissedar olur. Yemekten sonra söylenen Elhamdülillah bütün hissedarlarin hanesine yazilir.
Kurbanin Vakti
Kurban, eyyâm-i nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayinin onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilir. Onuncu gün kesmek daha faziletlidir. Zilhicce'nin onuncu günü ikinci fecir dogmadan önce kurban kesmek caiz degildir, ikinci fecirden sonra Zilhicce'nin on ikinci günü günes batincaya kadar geçen zaman içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak geceleri kesmek mekruhtur. Bayram namazi kilinan yerlerde, imam bayram namazinda iken veya tesehhüd miktari oturmadan önce kurban kesilmesi caiz degildir, selâm verdikten sonra ise kurban kesilebilir. Bayram namazi kilinmayan yerlerde ikinci fecrin dogumundan sonra kurban kesilebilir. (el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 295-296)
Kurban Nasil Kesilir?
Kurban kesmek için biçak önceden bilenip hazirlanir ve hayvanin göremeyecegi bir yere konulur. Sonra hayvan ayaklari ve yüzü kibleye gelecek sekilde sol tarafina yatirilir. Hayvanin sag arka ayagi serbest kalmak sartiyla diger ayaklari baglanir. Bundan sonra tekbir ve tehlîl getirilir. Arkasindan "Bismillâhi Allâhu ekber" denilerek, hayvanin boynuna biçak vurulur. Nefes ve yemek borulari ile sahdamari denilen iki ana damari kesilir. Hayvan sogumaya birakilir, kaninin akmasi beklenir ve sonra derisi yüzülür. Hayvani elinden gelirse, kurban sahibinin kendisinin kesmesi edeptendir. Kendisi kesemezse bir Müslüman'a kestirir. (Mehmed Mevkufâtî, Mevkûfât, sadelestiren: Ahmed Davudoglu, Istanbul 1980, II, 331-332)