Kirletildi tüm degerler. Yapmacık baharlarla, suni lalezarlarla süslenmeye calısılır oldu birliktelikler.
Bu kirliliklerden ask ve sevgi de nasibini aldı günümüzde.
" Sevmek dokunmaktır " diye bir felsefe yada daha dogrusu bir safsata koydular ortaya. Böylece, yüreklerde degil bedeblerde gezinip duran seyin adı Sevgi oldu.
Flört adı altında, özgürlük namına, iffet ayaklar altına alındı günümüzde. Adeta bekarlara has bir deger olarak sunulur oldu adi ask ve Sevgi olan kutsal deger. Evliler arasında ise esler birbirine güzel sözlerle hitab etmeyi ayıp sayar oldular. Yada " yahu basimiz gecmis artik " diyerek, askın ve sevginin gün olup sönmesi gereken bir olgu olduguna inandırdılar kendilerini. Nisanlılık dönemi yada evlilikler, denemek icin yapılır oldu. " Yürütemez isek ayrılırız" diyerek, adeta ayrılmak icin evlenilir oldu. Gercek askın ve sevginin var oldugu yuvalarda hic ayrılık olur mu !? Yada asktan ve Sevgiden kaynaklanan huzursuzluk olur mu hic ??
Bugün tüm edebiyatcıları susturacak, tüm "sözde asıkları" kıskandıracak Resulumüz, esleriyle sakalasır ve onları sevdiklerini, nasıl bir ask ile baglandıklarını söylemekten hic cekinmezdi.
Hz. Aise sordular :
" Ey Allahın Resulu beni sewiyormusun ? "
Resulullah :
" Evet ya Aise, tabii Sewiyorum "
Hz. Aise bununlada yetinmiyordu ve hemen soruyor :
" Beni nasıl sewiyorsun ? "
Peygamberimiz sevgi tanımlamasını yapıyordu sevgili esine. Icten, samimi ve hayran kalınan bir ifadeyle:
" Kördügüm gibi.. "
Sevgiye bakin aska bakin. Acilmayan, cözülmeyen, kördügüm gibi sevgi.
Hz. Aise Peygamberimize sık sık sorardı :
"Ey Allahın Resulu, Kör dügüm ne alemde ? "
O yüce resul cevap veriyordu :
" Ilk günkü gibi !!