2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Kendisini çağıran kendisine kendi çağrısından önce cevap verir.

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.536, Level: 86
    Points: 18.536, Level: 86
    Level completed: 38%,
    Points required for next Level: 314
    Level completed: 38%, Points required for next Level: 314
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    İslam-Gülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    sendenim
    Mesajlar
    2.745
    Points
    18.536
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    20

    Standart Kendisini çağıran kendisine kendi çağrısından önce cevap verir.

    Sadefinde inci neyse, dudağında dua odur.
    İncinin ışıktan uzaklığın beşiğinde belenmesi gibi, dua da Rabbinden uzak kalışının gurbetinde bestelenir. O’na sonsuz uzaklığının kuytusunda O’nun sana sonsuz yakınlığını fısıldaması, dua incisine rahimlik eder.

    Bir şahdamarı yakınlığından emzirilir dua.
    Öyle yakındır ki Rabbin sana, rahmetinin sana yakınlığını senin kendine yakınlığınla anlatır.
    Şahdamarı sende senden içeri olan, teninden de beri olan değil midir?
    Öyle bir yakınlıktır ki bu insanın kendisini çağırmasına benzer yahut kendisinden bir şey istemesine.

    Kendisini çağıran kendisine kendi çağrısından önce cevap verir.

    Kendisinden bir şey isteyen de kendisinden istediğini baştan kabul etmiştir ki öyle ister.

    İşte o sonsuz uzaklık sadefinde, o uçsuz bucaksız gurbet denizinin dibinde,
    Rabbini çağırmayı kendi kendine seslenmek kadar elle dokunulur hissetmelisin parmak uçlarında. Rabbinden istemeyi kendinden istekte bulunmak kadar gözle görülür bir inci eylemelisin dudaklarının sıcağında.

    Garip değil mi?
    İnci karanlıkta büyüdüğü halde, ışığa eşsiz bir pırıltı katmaya hazırdır.
    Seni de şaşırtmaz mı,
    incinin ıssızlıkta ve sessizlikte boy attığı halde birden varlığın merkezine oturması?
    Öylesine bir incidir işte dua.
    Sakin ve sarsıcı.
    Suskun ve konuşkan. Nazlı ve sokulgan.
    Uzaklığın çocuğu ve yakınlıkların anası.


    Öyle önceliklidir ki dua, teninde açık yaralar bırakır Rabbin ki, o sancılardan dua gülleri büyütesin. Aczinle sonsuz kudretine susamanı ister.
    Fakrınla nihayetsiz rahmetine acıkmanı diler.
    Kendini kendine yeter sanman, önce duayı elinden alıyor ve sonsuz fakirleştirir seni.

    Kendini susuz ve tok sanman, O’na yakarma iştahını giderir, O’na kulluk hevesinden yoksun bırakır seni. Öyle hatırlıdır ki yakarışın, seni rahmetinin eşiğine gözü yaşlı, boynu bükük halde getirecek günah ve pişmanlıklarını, rahmetinin eşiğine başvurmaktan geri durduracak sevap ve hatasızlığından daha çok el üstünde tutar Rabbin.
    Öyle tatlıdır ki yalvarışın, seni aff ve mağfiretinin dergâhında ağlatıp sızlatan unutuşlarını ve sürçmelerini, lütuf ve bağışına muhtaç olmayacakmışsın gibi müstağni kılan susturan itaatlerinden daha çok sever Rabbin.

    Yeter ki bu toprak kabın içinden yakarış türküleri yükselsin.
    Yeter ki suskun ve soğuk dudaklar dua dua söze gelip ısınsın. Yeter ki bu küskün ve dargın yüze ümitten çiçekler dokunsun.
    Yeter ki çamurdan bedene sahici bir nefes s/insin.
    Yeter ki bu boş avuçlarda dua dua kelebekler kanatlansın. Yeter ki bu varlık sadefinden dua incileri dökülsün.

    Bu varlık sadefini o inciyi içinde taşımak için giyindin.
    Bu dünya seferine o inciyi içinden taşırmak için soyundun.
    Dudağının her kıpırtısında, dilinin damağına her dokunuşunda nice incileri kıymetsiz kılan bir kıymet kazanır bu toprak bedenin.

    Göğsünün her daralışında, tereddütlerinin her kımıldanışında, incecik sızılarının nefes nefes söylenmesinde, yanında, yakınında, kendine olan yakınlıktan da beride bir yakınlıkla Rabbinin rahmetinin eşiğinde bulursun kendini.
    Nefesine bürüdüğün her sızlayışta seni hemen işiten Semi’ ismiyle tanırsın O’nu.

    Kalbinin kimselere söylenmez, söylense de önemsenmez her hüznüyle seni her daim önemseyen Hakîm ismiyle varırsın huzuruna O’nun.
    Hata ve kusurların seni ezip mahcubiyet ateşinde yaktıkça, en sessiz iç çekişlerini ciddiye alan, ayıplamadan bağışlayan, sonra hiç yüze vurmayan, asla başa kakmayan, severek affeden, affettiği için adeta sevinen Afuvv isminin serinliğinde bulursun O’nu.

    En mahrem sırlarını paylaşan, en utanç verici ayıplarını şefkatiyle örtüp saklayan, en yüz kızartıcı suçlarını sonsuz anlayışının kucağında eriten Rahîm isminin eşiğine dökersin eteğindeki taşları.

    Nasılsa bir gün bu sadefin, bu toprak bedenin elleri çözülecek, hücreleri dağılacak, dudakları eriyecek değil mi? Öyleyse, hiç durmadan içindeki dua incisini büyütüp O’nun rahmetinin deryasına savur.

    Elsin sen, el; varlığın sadece bir avuç içi.
    Ellerin var sadece, bir de elindekiler;
    elindekiler bir bir elinden kaydığı gibi, elin de elinde kalmayacak ki...

    Semaya doğru açılan, varlığını duanın ayâsında toplayıp söz söz yakaran Sensin.
    Başka bir şey değilsin; başkaca önemli değilsin ki.

    Başkalarının sen yokken, sen kendi yokluğunu bilmezken, varlığın hasretini bile çekmezken ettiği “evlat duası”nın kabul edilmişliğisin.
    Bir duanın ete kemiğe bürünmüş halisin.

    Baştan ayağa, tepeden tırnağa, hece hece, hücre hücre duasın.
    Duasın sadece, sadece duasın..
    Annen duadır.
    Beşiğin duadır.
    Ninnin duadır.
    Servetin duadır.
    Mirasın da dua..

    Ne kalırdı ki senden geriye, duan olmasaydı?




    Senai Demirci
    Elif olmak zordur
    Çünkü elif olmak
    Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
    Dik ve önde
    Belki acıyla
    Ama vazgeçmeden durmanın
    Dünya ne kadar dönerse dönsün
    Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
    Kaç silah varsa elife çevrilir
    Elif hep olduğu yerdedir
    Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
    Zordur elif olmak
    Elif olmak hep vurulmaktır
    Elif olmak yalnızca elif olmaktır
    Ne B, ne T, ne S
    Elif
    Yalnızca elif
    Elif demeden hiçbir şey denilemez
    Ben elif dedim
    Artık her şeyi söyleyebilirim...

  2. #2
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Kendisini çağıran kendisine kendi çağrısından önce cevap verir.

    Allah-u Zülcelal razı olsun.

Benzer Konular

  1. Bediüzzaman, niçin kendisine layık görülen
    By SiLa in forum Sorularla Risale-İ Nur
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.10.08, 18:35
  2. Ruhun Kendisini İspat Eden Delilleri
    By SiLa in forum Varliklar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.10.08, 10:18
  3. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 15.10.08, 20:02
  4. Aşkı kimseye sorma Aşkın kendisine sor!
    By SiLa in forum Aşka Arzuhal
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.09.08, 08:45
  5. Peygamberimize Bakan Kendisini Görür
    By SiLa in forum Sahabeden Ve Evliyaullahtan
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.07.08, 16:38

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •