Ümmetimden bir evliya varsa
Eshab-ı kiramın tamamı evliya idi, hatta diğer evliyanın her birinden de yüksek idi. Hepsi de keramet sahibi idi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ömer'e (r.a.) ikram olmak için buyurdu ki:
"Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı şeyleri haber veren keramet ehli zatlar vardı. Ümmetimin içinde de Ömer (r.a.) onlardandır." [Buhari, Müslim, Tirmizi]
"Hiçbir Peygamber yoktur ki, ümmetinde evliya bulunmasın. Eğer benim ümmetimden bir evliya varsa o da Ömer'dir." [İ. Sa'd]
Hz. Ömer (r.a.), Medine'de kalabalık bir cemaate hutbe okurken, İran'a gönderdiği ordunun mağlup olmak üzere olduğunu görüp, kumandana "Ya Sariye arkanı dağa ver" buyurdu. O da, dağa yanaştı ve zafere kavuştu. (Şevahid-ün nübüvve)
Hz. Ömer, Amr ibni As'ı, Mısır üzerine gönderdi. Mısır feth olundu. Amr ibni As'ı Mısır'a vali tayin etti. Bir kaç aydan sonra, Mısır ahalisi Amr ibni As hazretlerinin huzuruna varıp, "Bu Nil ırmağının bir âdeti vardır ki, onsuz taşmaz ve suyu kesilir" dediler. Amr ibni As, o âdet nedir deyince, "Âdeti odur ki, üzerimizde olan aydan on iki gün geçince, bir kız çocuğu buluruz. Anasını ve babasını mal ile razı ederiz. O kızı nefis elbiseler ile süsleyip, Nil ırmağına bırakırız" dediler.
Amr ibni As, bu yanlış bir iştir. İslam'da böyle bir iş yoktur. Muhakkak İslam, bütün kötü âdetleri ortadan kaldırmıştır, dedi ve öyle yapmamalarını emretti. O tarihten üç ay geçti. Nil nehrinin suyu artmadı. Ahalisi başka yerlere göç etmeye başladılar. Hz. Amr, bu hâli Hz. Ömer'e mektup yazarak bildirdi. Hz. Ömer cevabında yazdı ki, iyi etmişsin, sevap olmuştur. Mektubumun içine bir parça kağıt koydum. Onu Nil ırmağına bırak.
Mektup Amr'a geldi. O kağıtta şu satırlar yazılı idi:
"Ömer ibnül Hattab'dan Mısır'ın Nil nehrine. Önceden akıyor idin. Şimdi akmıyorsun. Vahid ve Kahhar olan Allah seni akıtır. Senin akman için Vahid ve Kahhar olan Allah'a dua ediyorum."
Amr bin As o kağıt parçasını, Nil nehrine bıraktı. Ertesi gün, Nil nehri onaltı arşın yukarı kalkıp, su seviyesi yükseldi. O vakitten sonra, o yaramaz âdetten Mısır ahalisi kurtuldu.
İmam-ı Müstagfiri haber verdi ki, Hz. Musa, Firavunun üzerine beddua etti. Hak teâlâ Nil ırmağının suyunu kesti. Halk etrafa dağılmaya başladı. Sonra toplanıp, Musa aleyhisselama gelip, bizim için dua eyle, ki Nil geri aksın diye yalvardılar. Musa aleyhisselam belki imana gelirler diye dua etti. Sabah oldu. Gördüler ki Nil onaltı zra yukarı kalkıp, akar. Hak teâlâ o ihsanı, yani Musa aleyhisselam gibi büyük bir Peygambere ihsan ettiği mucizeyi, ümmet-i Muhammedden Ömer hazretlerine keramet olarak verdi. (Şevahid-ün nübüvve)