Ebû Zerr-i Gıfârî (ra) anlatmıştır:
Ben devamlı olarak Peygamber Efendimiz’i (asm) gözetler ve onu bir yerde yalnız görünce gidip yanına oturarak faydalanırdım Bir gün yine onu ararken, evden çıktığını gördüm Onu takip ettim Gidip bir yere oturdu Ben de yanına oturdum Bana:
“Yâ Ebâ Zer, niçin geldin?” buyurdu Ben:
“Allah ve Resûlü için geldim” dedim
Az sonra Ebû Bekir (ra) geldi, sağ yanına oturdu Ona da:
“Yâ Ebâ Bekir, niçin geldin?” buyurdu O da:
“Allah ve Resûlü için geldim” dedi
Biraz sonra Ömer (ra) gelip Ebû Bekir’in (ra) sağına oturdu Resûlullah (asm):
“Niçin geldin ey Ömer?” buyurdu Ömer:
“Allah ve Resûlü için geldim” dedi
Biraz zaman sonra Osman (ra) geldi O da Ömer’in sağına oturdu Peygamber Efendimiz (asm):
“Niçin geldin ey Osman?” buyurdu Osman:
“Allah ve Resûlü için geldim” dedi
Sonra Peygamber Efendimiz (asm) yerden yedi veya dokuz adet çakıl taşı aldı Çakıl taşları Resûlullah’ın (asm) elinin içinde bal arısının iniltisini andıran bir sesle Allah’ı tesbih etmeye başladılar Peygamberimiz (asm) taşları yere bırakınca sesler kesildi Resûlullah (asm) taşları alıp Ebû Bekir’in eline koyunca taşlardan yine Allah’ı zikir sesleri işitildi Ebû Bekir çakıl taşlarını yere bırakınca sesler kesildi Resûlullah (asm) bu sefer taşları Ömer’in elinin içine koydu Taşlar onun elinde de aynı şekilde tesbihe başladılar Ömer taşları yere bırakınca sesler kesildi Resûlullah (asm) onları alıp Osman’ın avucuna bıraktı Çakıl taşları onun elinde de aynı inilti ile Allah’ı tesbihe başladılar Osman taşları yere bırakınca sesleri kesildi Çakıl taşlarının tesbihini cemaatte bulunanların hepsi işitiyorlardı
(Heysemî, 8/299)
Süleyman KÖSMENE