***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Kendinizi bir şey zannetmeyin
Kendinizi bir şey zannetmeyinHikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
* Kendinizi bir şey zannetmeyin. Hiçbir Müslümanı hakir görmeyin. Çok sarhoşlar imanlı gitmiştir. Nice mürşitler de imansız gitmiştir.
* En makbul sadaka ilim öğretmektir, ondan sonra ilim öğrenmesine vesile olmaktır.
* İtikadı Ehli Sünnet olanlar Cehenneme girmez.
* Allahü teâlâ, kulum benden ne isterse ona o kapıları açarım, ona o yolu açarım buyuruyor. Kalbimizdeki istikametin çok önemi var. Nereye yöneldik ona bakalım. Neye niyet ettik çok iyi düşünelim.
* Büyüklerin yolu, sıkıntılıdır. Fakirlik olur, hastalık olur, zillet olur. İnsanlardan hakaret hatta zulüm olur. Bu bir sünnettir. Büyüklerin yoludur. Bu yoldan geçmişlerdir. Bir gün Eshab-ı kiramdan bazıları üzüntülerini bildirmek için Peygamber efendimize geldiler. Kâfirlerin kendilerine işkencelerini artırdığını arz ettiler. Peygamberimiz de, “Şikayetçi olmayın. Sizden öncekilere de işkence ediliyordu, onlar şikayetçi olmadılar. Siz de şikayet etmeyin, sabredin” buyurdu.
* Önceki Peygamberlerin ümmetlerinin günah işleyeni az idi. Çünkü günah işleyenler helak ediliyordu. Peygamber efendimiz hürmetine bu ümmet helak edilmiyor, günahkârları çok. Günahlardan kurtulmak için bu ümmete iki nimet verildi:
1) Kelime-i tevhid nimetidir. 99 rahmetin anahtarı kelime-i tevhiddir. Bütün dünya terazinin bir tarafına konsa kelime-i tevhid diğer tarafına konsa, kelime-i tevhid ağır gelir. Kelime-i tevhidin yanında dünyanın ağırlığı okyanusta bir damla gibi kalır. Allahü teâlânın gadabını söndüren kelime-i tevhiddir.
2) Diğer nimet, Peygamber efendimizin şefaatidir.
* Dört şeyi küçük olsa da küçük görmeyin:
1- Hastalık,
2- Yangın,
3- Düşman,
4- Zarar.
* Dünyaya mal biriktirmek, sahiplenmek için gelmedik. Biz yolcuyuz. Dünya da bir vasıtadır, ahirete giden vasıtanın adıdır. Kaldığı otelin odasına sahip çıkana, bindiği vasıtanın koltuğuna sahip çıkana gülerler. Dünyaya sahip çıkan da aynı durumdadır.
* İnsan, kendisi için başkasına kızarsa bu nefsten kaynaklanır, bunun faydası değil zararı olur. Başkası için kızarsa din gayretinden olur. Bu sözlerin faydası olur. Bir kimse beyninden söylüyorsa sıkıntı verir, kalbinden söylüyorsa sevse de hoş, dövse de hoş. Nefs için olursa öfke, karşısındakine yardım için olursa buna gayret denir. Gayretten korkmayın.
* Bir cemiyette herkes üzerine düşen vazifeyi yapmalı. Bir vücudun işe yaraması organların sıhhatli çalışmasına bağlıdır. Saatin dişlilerinden birinde arıza varsa saat çalışmaz, doğru göstermez.
* Baş olmak, ahirette pişmanlıktır. Baş olanlar, önde olanlar ahirette elleri bağlı olarak milletin önünde hesaba çekileceklerdir.
* Akla uymak hiç doğru değildir, insanı yanıltır. Hep danışmak lazım. Büyükler, işin önemini anlatabilmek için, danışacak birini bulamazsan bir ağaca sarık sar ona danış ve kalbine geleni yap buyurmuşlar.
* Kaza ve kader değişmez, ancak dua değiştirir, onun için dua almaya bakınız.
* Sevin, sevdirin, sevindirin. Sizi de severler, sevdirirler, sevindirirler.
* Cömerdin yedirdiği şifa, cimrinin yedirdiği hastalık olur.
* Akıl kavuşana kadar lazımdır. Kavuştuktan sonraki akıl, akıl değil, akılsızlıktır. Mevlana hazretleri, hocamı buldum, aklımı bıraktım ve kurtuldum buyurdu.
* Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Bir odada şu kadar bir iplik haramdan olsa, bu odada kılınan namaz kabul olmaz.”
Büyükler buyuruyor ki:
Bir dank, yani bir kuruş, üzerinde kul hakkı olan Cennete giremez.
İnsanın giydiği elbisenin tamamı helal olsa, bir düğmesi, bir ipliği haram olsa, bu elbise ile kılınan namaz helal olmaz.
Peygamber efendimiz yine buyuruyor ki:
Ahirette sırat köprüsünde her Müslümana yedi sual sorulacaktır. Yedinci sualden Peygamberler dahi korkmuştur. Birincisi imandan sorulacaktır, ikincisi namazdan, üçüncüsü oruçtan, dördüncüsü hacdan, beşincisi zekattan sorulacaktır. Altıncısı gusül abdesti sorulacaktır. Ve yedinci suale gelince orada bu sualden Peygamberler dahi, ben dahi hepimiz korktuk. O da kul hakkıdır!
İşte o kul hakkının da hesabı verildikten sonra karşı tarafa geçiliyor, Cennete girebiliyor.
Kul haklarından bir tanesi, gıybet ve dedikodu. Kalbi kırılacak bir lafı bir kimsenin arkasından konuşmak gıybettir. Gıybet, zinadan bile günahtır, kul hakkına girer, kalb kırmaya girer. O halde sakın ola ki, hiç bir Müslümanın, hiç bir şekilde aleyhinde konuşmamalı. Onun hesabını Cenab-ı Hak görecektir.
Gıybetin yol açtığı en büyük günahlardan biri de kalb kırmaktır. Küfürden sonra en büyük günah kalb kırmaktır. Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günah. Kalbi kırılan bir müminden, onun bedduasından çok korkmalı.... Kalb, nazargâhi ilahidir. Cenab-ı Hak insan vücudunda en yakın komşu kendine kalbi yaratmıştır. Eğer kalb incitilirse yanındaki de incitilir. O halde Müslüman olsun, kâfir olsun hiç kimsenin kalbini kırmamalı. Aksine, iyilik yapmalı.
* Allahü teâlâ iyilik murat ettiği kullarını iyilikte, felaket murat ettiği kullarını felakette kullanır. Müslüman için en büyük felaket, nimetin kıymetini bilmemek olur.
* Eden kendine eder. Hata kusur görmemeli, olmuşu da affetmeli. Hazret-i Muaviye’ye (radıyallahü anh) demişler, efendim siz valilikte çok kaldınız, hiçbir halife sizi değiştirmedi bunun hikmeti nedir? Buyurdu ki: Resulullah efendimizin bir hadis-i şerifine sarıldım, çok rahat ettim, herkes benden memnun kaldı. Cenab-ı Peygamberden işittim [ravisi o], Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam; buyurdu ki
“Ya Muaviye, iyilik edene iyilik et, kötülük edeni affet.”
* Şan şöhret insanı rahatlatmaz. Para olur, şöhret olur; fakat huzur olmaz.
* Bir kişi, [etraftakiler duysun diye, riya olarak] yüksek sesle besmele çekerek dükkanını açsa kazancı uygun olmaz.
* Öyle yaşayın, öyle çalışın, öyle konuşun ki, sizin yüzünüzden kimse Cehenneme gitmesin.
* Sorulan dini suallere verilen cevaplara dikkat etmeli, cevap vermek kolay değildir. Cevap verenler de ahirette hesaba çekileceklerdir.
* Allahü teâlâ bir kimseye, bir büyüğü tanıttıysa, neyi tanıtmadı, bir büyüğü tanıtmadıysa neyi tanıttı.
* Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın bir kulunu sevmediğinin alameti bu yolun büyüklerine itirazdır.
* Mümin, mümine Allah için sevgiyle baksa Cenab-ı Hak bütün günahlarını affeder.
* Allahü teâlâ kendisine güvenene yardım eder. Paraya, mala mülke şuna buna güveneni, güvendiğiyle baş başa bırakır.
* Allah için olan işte sevgi vardır. Dünya için olan işte sevgi yoktur. Dünyanın tabiatında sevgi yoktur. Allahü teâlâ dünyayı yarattığından beri, bir defa olsun rahmet nazarı ile bakmamıştır. Dünya, nefs ve şeytanın azmasına yardımcı olmaktadır. İnsanın dünyalığı arttıkça, nefsi azar, gurur, kibir artar, kontrolden çıkar... Ahireti bırakıp, hep dünyalığı artırmak için gece gündüz çalışmak, ızdırabı, sıkıntıyı, sevgisizliği artırmak, ahmaklık alametidir. Bir kalbde iki sevgi olamaz. Bir kalbde dünya sevgisi varsa, o insanda Allah sevgisi olamaz. Olamayınca da her yerde, ailesinde, işinde sevgisizdir. Bazıları çok sevilir, bazılarından kaçmaya bakılır. Araştırılırsa, muhakkak onun dibinde başka sevgi olduğu görülür. Allah sevgisi olan kalbde ihlas olur. İhlas olan kalbde Allah sevgisi olur. İhlasla dünya zıttır. Dünya; nefsin ve şeytanın tuzağıdır. Varlıkta imtihan, darlıktan daha zordur. Çünkü darlıkta hep Allah deniyor, varlıkta akla gelince söyleniyor. Bu çok tehlikeli.