Sorgulayin Kendinizi!!
Gerçeklik zaviyesinden değerlendirildiğinde şehadet, belli bir bilgi ve bilincin ürünüdür. Mü'minin şehitlik mertebesine yükselerek şehadet nişanını taşır hale gelmesi tesadüfî fiillerle izah edilemeyecek kadar tevafukudur.

Ortaya çıkacak olan tasvirde görünen manzara ister istemez şu soruyu sorduracaktır: Mü'min mi şehadetin güzelliğine vurulup kara sevdasını vuslat vesilesi kılmıştır yoksa şehadet mi mü'minin güzelliğine vurulup mü'mine koşup gelmiştir?Bu sorunun cevabı mübarek İslam şehidlerinin hayat sürecinde gizlidir. Gizlilik irdelendiğinde şehadetin, ehli tevhide vurulup geldiğini ve vurgun olma illetlerinin de aklın üstünde ki normlardan kaynaklandığını görürüz.
Şehadet, şehide vurulurken ne Hz. Hamza'nın cüssesine, ne Hz. Ömer'in heybetine, ne Hz. Osman'ın malına ne de Hz. Ali'nin pazısına bakmıştır. Hatta ilk şehidinde Hz. Sümeyye'nin(r.anh) olmasındaki hikmet ve mesajlarından biride; bu işin kadınlığa ve erkekliğe bakmamasıdır. O halde şehadetin vurulduğu nokta; tevhidi bilinç ile birlikte tevhidi bir yaşantı üzere tevhidi bir direnç göstererek tevhidi bir nizamın var olması ya da korunması adına durulan noktadır. Bu duruş noktası bazen Hz. Sümeyye'nin tükürüğünde, bazen Uhud'da Hz. Hamza'nın ciğerinde, bazen de Kerbela'da Hz. Hüseyin'in susuzluktan çatlamış dudaklarında beliriverir.

Çünkü mü'min şehidlik makamına dirilik ve haklık arasında sayy ederken ermiştir. Dirilik Safa'sında şehid mü'min üç haldedir. Birincisi; Kur'an-i ifade ile kâfirler yaşayan ölüdürler. Mü'minin ehli iman olmakla yaşayan diridir. İkincisi; mü'min, ölü kalplerin dirilip nefis ve şeytan çukurundan çıkmaları için gayret sarf ederek dirilişe vesile olur. Üçüncüsü; mü'min birinci ve ikinci dirilik halinde iken şehid olup dünyevi dirilikten hakiki diriliğe geçer. Dirilik Safa'sından haklık Merve'sine geçişte mü'min beş haldedir. Birincisi; tevhidin haklılığını takdis ve ikrar eder. İkincisi; bu hakkı bizzat kendisi yaşar. Üçüncüsü; yaşadığı hakkı tebliğ eder. Dördüncüsü; hakk üzere yaşarken hakk üzere katledilince davasının haklılığını ulvi bir nihayetle ispat eder. Beşincisi; ilahi nimetlere kavuşunca kendisine vaat edilenlerin haklığını bizzat müşahede eder. İşte mü'min dirilik ve haklık arasında mütevekkil Haceri olarak sayy ederken İbrahimi bir ruh, İsmaili bir kurban oluş ile şehadete ererek şehid sıfatına kavuşur.
Son olarak hiçbir ameli küçümsemeden dikkatlice yerine getirmemiz gerektiğini bizlere öğreten hadis/i şerifi aktaralım. Hz. Aişe(r.anh) anlatıyor: "Resulullah(s.a.v) bana: "Ey Aişe! Ehemmiyetsiz görülen amellere karşı aman dikkatli ol! Çünkü onlar için de ALLAH (tarafın)dan (vazifelendirilmiş) araştırıcı bir melek vardır." (İbni Mace)