Bir papatya tarlası düşün..İlkbahar ayı..Ve sen onun yanından geçen yolda yürüyorsun
ve o papatya tarlasında bir papatya dikkatini çeker..Binlercesinden birisidir ama sen
onun yanına gidersin..Onda seni çeken bir şeyler vardır..O papatyayı olduğu yerden
koparırsın..Sadece senin olsun istersin..Sadece senin..Öleceğini düşünmeden ve gidersin
o tarladan..
TUTKU..
İçindeki şiddetin durduramadığı bir bencillik ama bir o kadar güzel ve hapsedici..
Yine o tarlanın kenarındaki yolda yürüyorsundur..Yine milyonlarcası arasında, bir tanesi
seni çeker..Yaklaşırsın yanına..Yanına gidersin o papatyanın..Gözlerin başkasını görmez
olur o an..Onun için herşeyi yapmak istersin..Dokunamazsın orada onunla olmak istersin..
Ama birden hafif bir rüzgar eser ve bir başka güzel çiçek kokusu gelir burnuna..
Dayanamazsın onun kokusuna..Unutturur herşeyi bir anda ve o kokunun geldiği yöne
gidersin..O papatya orada kalmıştır..Yüreğinin bir kenarında..Paylaşılmamış bir çok şey..
Unutulmaz belki ama geri de dönülmez ona...
AŞK..
Yine o yoldasın.. Papatya tarlasının yanından geçen..Ve yine bir papatya, milyonlarcasının
içinde seni çeker..Gidersin yanına..Orada kalakalırsın..O hiç ölmesin diye her şeyi yaparsın..
Tüm gücünle onunla olmak istersin..Oradan seni koparacak hiç bir güç olmadığına
inanırsın..Ve orada onunla ölene kadar birlikte kalırsın... işte...
SEVGi