Konu: Sesli Düşünce

Bir TV kanalındaki “sabah programına” bağlanarak; 17 yıldır evli olduğu kocasının, İslami içerikli internet sitesinde tanıştığı evli bir kadınla yaşadığı ilişkiyi anlatan kadın haberi, birkaç gündür çeşitli platformlarda konuşulmakta ve tartışılmaktadır. Bu ve benzeri hadiseler, zaman zaman kamuoyunun gündemine düşmektedir….
İslamın kadın-erkek ilişkileri konusunda getirdiği kurallar (emir ve yasaklar) ortadadır. Yaratıcımız “zinaya yaklaşmamamızı” emrederek işin püf noktasını ortaya koymuştur…. Bir kere “zina kulvarına” girildiğinde geri dönüş, hem kadın, hem de erkek açısından oldukça zordur… İnsan aciz bir yaratıktır. Nefsin bütün “nemrutluk” iddialarına rağmen, kör ve topal bir sinek karşısında dahi acizdir. Yaratıcının açık ve kesin uyarılarına rağmen, çeşitli zaaflarla donatılan ve “nisyan ile malul” olan insan, çoğu kez nefsinin kündesine gelmekte ve açık düşmektedir. Üstelik, bazı konularda kendisinin, kendisi hakkında Yaratıcıdan daha iyi kurallar koyduğu/koyabileceği iddiasındadır. Yusuf İslam (Cat Stevens), bu durum için şöyle söylemektedir: Düşünün ki bir insan hem bir Yaratıcıya inandığını söylüyor, hem de kendisi ile ilgili bazı konularda Yaratıcının yanıldığını, kendisinin daha doğru kararlar verdiğini ileri sürebiliyor….

EY İNSAN! İHSANI BOL RABB'İNE KARŞI SENİ ALDATAN NEDİR ?... (İnfitar Suresi : 6)

Peygamber Aleyhisselamın bir uyarısını hatırlamakta fayda var:

"Ey insanlar, kadınlar hakkında Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah emaneti olarak aldınız ve onları Allah'ın kelimesi ile kendinize helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır" Hz. Muhammed (s.a.v.)

Ben sözün gücüne inanan bir insanım… Şayet söz Hakkı söylüyorsa ve Hakka dayanıyorsa…
Büyük Yunusun dediği gibi;

Söz ede kese savaşı,
Söz ede kestire başı,
Söz ede ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz….

Bu vesileyle diyorum ki, arada bir eşimizin gözlerinin içine bakarak; tüm sevgimizle, samimiyetimizle ve içtenliğimizle;

Bugün olduğu gibi, yarın da, yarından sonra da....
Ondan sonraki günlerde de...
Gözlerimdeki yerinin değişmeyeceğine...
Seni bir ömür boyu seveceğime...
Kelebeklerin renklerinin insanı büyülemesi gibi, bugünüm gibi yarınımda da hep sevginle yaşayacağıma...
Her bakışında okuduğun o gözleri,
Her zaman yanında göreceğine,
En yakın dostun, en yakın sırdaşın,
En yakın arkadaşın olacağıma....
Sıkıntının sıkıntım,üzüntünün üzüntüm olacağına....
Her kızgın anını çiçeğe dönüştüreceğime...
Her üzgün anında tebessümünün geri gelmesi için elimden geleni yapacağıma...
Asla ve asla soğuktan da, yalnızlıktan da üşümeyeceğime...
Seni bir ömür seveceğime...
Yanında olamadığım ve varlığıma ihtiyaç olduğu her anda bir rüzgar olup seni saracağıma...
Gözümün gözüne değdiği her an, sana yeniden aşık olup seni bir Prens'e/Prensese dönüştüreceğime...
Bir yaşam...
Ve her sabah sana aşık olarak uyanacağıma...
Sen uyurken sana bakıp, sen ve ben için dualar edeceğime...
Hasta olduğun zaman sana sıcacık bir çorba yapacağıma...
Seni asla üzmeyeceğime...
Seni kızdırırsam bunu bilmeden yapacağımdan hemen özür dileyeceğime...
Beni tanıdığın gün, bende gördüğün neyse, ömrümce aynı beni göreceğine...
Sevgimin asla değişmeyeceğine...
Sevgimin asla azalmayacağına...
Bilakis, her gün büyüyen bir sevgiyi görüp, seni mutluluk ormanlarına taşıyacağıma...
Senin herşeyin önünde olduğun gerçeğinin asla değişmeyeceğine...
Seni asla ihmal etmeyeceğime...
Sana yalan söylemeyeceğime...
Başkalarının yanındayken seni asla unutmayacağıma...
Ömür boyu senin elini bırakmayacağıma...
Bir ömür CAN'IM olarak kalacağına...
Tüm çiçeklerde seni göreceğime...
Her satırda seni yazacağıma, seni çizeceğime, sana sesleneceğime...
Hiç bir şeyi hiçbir zaman senin önüne geçirmeyeceğime...
Her günün bir öncekinden daha güzel olacağına...
Seni, "SEN" olduğun için "BİR ÖMÜRDEN DE ÖTE" SEVECEĞİME SÖZ VERİRİM….

Desek ve sözümüzde de durmak için bütün gücümüzle çaba harcasak; böylece aile içerisinde daha bir sevgi, muhabbet ve ünsiyet ortamı oluştursak;
Şüphesiz Allah ve Rasulünün rızasına uygun bir iş yapmış oluruz diye düşünüyorum….
NE DERSİNİZ ?...

AŞKINIZ CEMAL, CEMALİNİZ NUR, NURUNUZ AYN OLSUN !…

Dr. Ahmet Levent, 20.10.2008, ANKARA