***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Bizde Maddemizin Sustuğu Anda Konuşan Cevher, Ruhtur
Halk Âlem'inde dahi konuşmaların farklı farklı olduğu hepimizin mâlumudur. Burada konuşmadan maksadımız, insan dilinde açan hitap çiçeği değil, konuşma dahil her türden anlaşma ve haberleşme çeşididir. Çünkü her türlü anlatma tarzı, bir çeşit konuşmadır.
Sadece bizim duyma sahamıza giren o kadar çok ses türü var ki.. evet, iki taşı birbirine vurduğumuzda çıkan sesle, iki ağaç parçasından veya iki demir çubuktan çıkan sesler birbirlerinden ne kadar da farklıdır! Yerin altından kaynayarak gelen suyun sesiyle, yatağında sessiz sessiz akan suyun sesi bile değişiktir. Fırtına ve kasırganın o korkutucu sesinin yanında bir saba rüzgârının, bir meltemin sesi ne kadar munis gelir insana. Gök gürültüsü de bir sestir, içe ürperti veren bir ses; yağmurun büyüleyici sesinde ise bir sekîne gizlidir.
Ormanların sakinleri de kendilerine has sesler çıkarırlar. Kimi kulak tırmalayıcıdır, kimi huzur verici. Gök mavisinin çocukları kuşlar, onlar da ayrı ayrı sesler çıkarırlar. Bülbül şakır, karga ciyaklar. Nasıl ki, şu madde âleminin kendine has ve çeşit çeşit konuşma şekli var.. ve böyle olması hikmet açısından bütün varlığın tekdüze bir ses çıkararak konuşmasından daha muvâfıksa, Cenâb-ı Hakk'ın da her âlemle konuşması farklı farklıdır. Melekle ayrı, nebîyle ayrı, ilhâm yüklü veliyle daha bir ayrı konuşan Allah (cc), insanlara kitabıyla hitap ederken, dağa, taşa ve semaya başka türlü hitap eder. Arı ve emsaline olan vahy û ilhamı ise bütün bütün başkadır.
Berzah âleminin kendine mahsus bir konuşma dili olduğu gibi, Mahşer'le Cennet ve Cehennem'deki konuşmaların da, yine o âleme göre olacağı anlaşılmaktadır.
Şimdi biraz da kendi âlemimize dönelim: İnsanların kendi aralarındaki konuşma ve anlaşma tarzları da çok çeşitlidir. Yeryüzünde binlerce farklı dil vardır. Hattâ, harekete dökülerek ifâde edilen his ve duygu dünyamızın manâlarını jest ve mimiklerimizle çok farklı olarak ifâdelendiririz. Her milletin veya aynı millet içindeki çeşitli kavim ve kabilelerin, sevinç ve sürur ifâdelerini gösteren hareketlerinin bu kadar değişik olmasını başka neyle ifâde edebiliriz! Zaten örf ve âdetlerin çeşitliliği de, bize bu manâda bir fikir vermekte değil midir?
İnsan, kompütürler vasıtasıyla konuşurken de ayrı bir dil kullanır ve bu, onun normal konuştuğu dilden çok farklıdır. Belki o, ilerde robotlarla daha farklı konuşacaktır. Ve hele, insanların telepati yoluyla konuşmaları, bize daha başka âlemlerde daha başka konuşma şekillerinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca medyumların, hipnotizmacıların ve ruh çağıranların dilleri de başka başkadır. Bir de, insanın dilini kullanmaksızın kendisiyle içten içe konuşması vardır. Buna "nefsî konuşma" denir. Aslında konuşma deyince ilk akla gelen lafzî konuşmadır ki bu, irâde ve beynin fonksiyonlarıyla, ses telleri, boğaz, dil... vs. yardımıyla dışarıya döktüğümüz manâ alfabesi, kulakların duyduğu, muhatabımızın dinlediği, dilde açan bir hitap çiçeğidir ve ölüme kadar giden bir konuşma tarzıdır. Fakat, nefsî konuşmada dil ve dudaklar hareket etmez... Muhatabımız, kendimiz olabileceğimiz gibi, bir başkası da olabilir. Muhayyilemizin kanat çırpışları oranında tamamen başka dünyalarda, başka âlemlerde yaşar ve belki de bizim dünyamıza hiç uğramamış varlıklarla oturur sohbet ederiz, hem de birbirimizin dilinden anlamak sûretiyle...
Rüyâların da kendine has bir dili vardır. Bedene ait uzuvların âdeta yarı ölü olduğu uykuda biz, ne hâdiseler yaşar, ne günler geçirir.. kimlerle ve neleri konuşuruz. Bazan kahkahalarımız dağları sarsar, bazen hıçkırıklarımız yürekleri dağlar... Biz bu hengâmeleri yaşayaduralım, başka bir buudun adamı olan ve o anda yanıbaşımızda oturan insanların bundan zerre kadar haberi bile olmaz. Ne kahkahalarımız onları kızdırmış, ne de hıçkırıklarımız yüreklerini sızlatmıştır!..
Evet, maddemizin sustuğu anda bizde konuşan bir cevher vardır ki, biz ona ruh diyoruz. Bir başkasının ona başka isim vermesi, işin mâhiyetini değiştirmez. Ayrıca his, duygu ve latîfelerin de kendilerine has birer dilleri ve kendilerine mahsus birer konuşma şekilleri vardır.