Bazı felsefeciler, bir takım Mutasavvife ve Hıristiyanlar, sadece ruh azap görür diyorlarsa da, biz Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, cesedin ruhla beraber haşrolacağına inandığımız gibi, vücudun ruhla beraber azap göreceğine de inanırız.
Zirâ, ruhla cesedin durumu, topal ile körün durumu gibidir: Kör topalı sırtına alır, topal da köre yolu târif eder ve böylece ikisi yol almış olur. Ruhla ceset, dünyâda olduğu gibi, Ahiret'te de hem azapta, hem de lezzette müşterek olurlar.
Kaldı ki, âyet ve hadîsler, cesedin ve uzuvların göreceği azaptan da, tadacağı nimetlerden de sarahaten bahsetmektedir. Ahiret hayatına muvafık bir beden düşünmeden, nimetlerden nasıl istifade edilebilir ki? Sonra, ruhla birlikte cesedimizin atomlarını da yaratan Allah (cc), ruhla beraber bedeni de diriltecek ve ya ta'zib edecek, ya da nimetlerle mükâfatlandıracaktır.
Kudret ve İlim O'nundur; dilerse öyle yapar, dilerse böyle. İnsan, her meselenin hakikatını bihakkın öbür âleme gidip, oranın sürprizleriyle yüz yüze geldiği zaman anlayacaktır. Çünkü, onları ne göz görmüş, ne kulak duymuş ve ne de onlar hatır ve hâyale gelmişlerdir...