Fransızca Le Monde La Vie adlı derginin Mart 1963 sayısında, eğer Hıristiyanlık propagandası maksadı taşımıyorsa- bir rahibin başından geçen şöyle bir hâdise anlatılmaktadır: Bu rahip, bir grup çocukla gezmek için İsviçre dağlarına gittiğinde yolda uyur. Kendine geldiğinde, şuurlu bir şekilde vücudundan uzaklaştığını ve kollarını oynatamadığını fark eder. Kısa zamanda duruma alışınca dağların üzerinden uçmaya başlar. Çocuklar aklına gelince, yanlarına gitmek ister ve gider; sonra eşini hatırlar ve kendini şehirde eşinin yanında bulur. Kendisi hareketlerini bizzat izlerken, onu kimse görmez. Ardından anî bir rahatsızlık hisseder ve kendisini vücudunun içinde bulur; artık geri dönmüştür. Sonra, gördüklerini bir bir anlatınca herkes hayrete düşer. Bu olay, İngiltere'de araştırılıp, doğruluğu kabûl ve teslim edilmiştir.
Yine, Sovyetler Birliği'nde beden dışı seyahat yapabilen yogiler üzerinde çalışılmaktadır. İnsanlar kriz, koma veya trans halinde ve anestezik tesir altında enerji bedenlerini kendiliklerinden dışarı atabilmektedirler.
Esasen temessül, herhangi bir keyfiyette görünme demektir. Melekler de, cinler de temessül edebilir. Rüyâlarda hakikatler, kabirde amellerimiz temessül eder. Ruh da, kılıfı olan misâlî bedeniyle temessül edince, onun da aynen kendisine benzediğini görürüz. Bundan dolayıdır ki, rüyâlarda tanıdığımız kişiler ruhlarıyla temessül ettiği ve görünen de ruh olduğu için, onları sanki maddî şekilleriyle görür ve bilir gibi oluruz.
Ruh, kendi zâtında maddî kılıfı olan ceset gibidir. Mânevî kılıfı da, âdeta misâlî bedendir. Ehlullah temessül ettiği zaman, bu ikinci bedeniyle aynı anda beş on yerde görülebilir. Meselâ onları hapishanedeyken, sabah namazında camide ve aynı zamanda Kâbe'de tavafta görebiliriz. Abdülhamid Cennetmekân Hazretleri hiç hacca gitmediği halde, onu hacda gördüklerini yeminle söyleyenler vardır. Hattâ, "Geldi ve şu evde kaldı" diyenleri dinlemiştik. Halkımız arasında, "Falan muharebede, falan velî gelip yardımda bulundu" şeklinde çok hâdiseler de anlatılmaktadır. Uzağa gitmeye gerek yok; Kıbrıs çıkartmasında falan velî zâtın, pilotun yanına oturup, "Evlâdım, bombaları şuraya, şuraya bırak" diye rehberlik ettiği söylenir. Fakat, hakikî vücutları nerde ise, nerede kendinden geçip vücudu mevhibe-i Rabbanîyi kazanmış, lâtifeleşmiş ve incelmiş ise, kendileri gerçekten oradadır. Bunun dışında misâlî bedenleriyle, aynalar içinde görülen misâlî şekiller gibi değişik yerlerde görülebilirler. Ehlullahtan ‘abdal' sınıfı içinde bulunanlar, şu anda diyelim camidedirler; ama aynı anda, Efendimizin (sav) huzurunda bulunurlar. Kâbe'dedirler, ya da bir yerde irşadla meşgûldürler. Farkına varılsa, el atılsa, eliniz bellerinden öbür tarafa geçiverir. Çünkü, elinizin değdiği, ne onların asıl vücududur, ne de ruhlarıdır; belki, akıcı ve ruha kılıf olmuş misâlî bedenleridir ve onlar temessül halindedirler.
Güneş bile bir yönüyle maddî olduğu halde, bir iken binlerce yerde temessül etmekte ve görünmektedir...