***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Kuran'a gönül vermek...
insanlığı içine düştüğü bu felaketten kurtaracak tek kaynak Kur’an ve tek düşünce sistemi de Kur’an’a dayalı İSLAM düşünce sistemidir. Ama saf Kur’an’a ve Kur’an’nın yorumundan ibaret olan sünneti seniyye.
Bugün gerçek anlamda Müslüman olmak isteyen her fert Kur’an’a yönelmeli, ona koşmalı ve Kur’an’ın kurtarıcı mesajını ruhuna, kafasına ve hayatına bütünüyle sindirerek yeniden bir diriliş, bir “Ba’s Ba’del Mevt”ile dirilmelidir.
Bu diriliş yalnızca onun dirilişi olmayacak tüm insanlığın dirilişi olacaktır. Zira bu ruh tekamülüne eren insan - mümin - önce kendini sonra içinde yaşadığı toplumu sonra kendi milletini , sonra İSLAM ümmetini ve neticede de tüm insanlığı kurtaracaktır.
Bu gün bizim elimizde bu imkan ve önümüzde de bu fırsat bulunmaktadır, yeterki Kur’an’a dönelim ve Kur’an’ı yaşama azmine sahip olalım.
Kur’an bize geniş ufuklar açar. Hayatı dar çerçeveden değilde, geniş açıdan görmemizi sağlar. Kur’an diyalektiğine sahip olan insan; maddi değerlerin köleliğinden kurtulur ve gerçek anlamda özgürlüğe kavuşur. Hiç bir baskı onun hürriyetine engel olamaz. Kur’an’a gönül veren insan eşsiz bir direnme gücü kazanır. Baskı ve sıkıntı karşısında eğilip bükülmez. Çünkü her şeyin ardında saklı duran ilahi gücü bilir ve neticeyi ona havale eder.
Kur’an’a gönül veren insan; korkmaz. Çünkü ölüm onun için bir son değil, yepyeni bir başlangıçtır.
Ebedi hayatın kapılarını önüne açan bir geçittir. Ölümle korkunç bir uçuruma yuvarlanmıyor, aksine huzur ve mutluluk dolu bir hayata koşuyor. Çünkü kendisine: “Selam size, hoş geldiniz. Ebedi olarak girin buraya” derler. ( Zümer-73)
Kur’an’a gönül veren insan: aşırı bir tutkuyla hayata sarılmaz. Çünkü bu dünyanın geçici olduğunu, her şeyin burada sonuçlanmayacağını, buranın Ahirete giden yolda sadece bir durak olduğunu bilir.
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.” (En’am-32)
Kur’an’a gönül veren insan; bilir ki, hakkın batılı yok etmesi, hak ehlinin batıl taraftarlarını yok etmesiyle mümkündür. Hak taraftarları batılın üzerine yürüdüğü zaman, ALLAH (c.c.) yardım eder ve zafer hak ehlinin olur. Yoksa ALLAH (c.c.), müşahhas olarak veya meleklerini göndererek onları yok edecek değildir. Fakat Hak ehli yeterince imkana sahip olmaz veya bütün çabasını sarf ettiği halde netice alamazsa o zaman Hak Teala bizzat müdahale ederek batılı yok eder.
Kur’an’a gönül veren insan; her şeyin hakkını vermek zorunda olduğunu bilir ve kabul eder. Nimetinde, imkânsızlığında, zaferinde, yenilginin de, hakkını vermek gerektiğini bilir.
Kur’an’a gönül veren insan;bilir ki, Batılı ve bilcümle şer güçleri ortadan kaldırmak için Cihad etmek zorundadır. Cihad etmeyenlere ALLAH (c.c.)’ın gazabıve bunun yanı sıra da zillet vardır.
Cihad gücünü yitiren kişi ve toplumlar hayat ve cemiyet içerisinde bir varlık gösteremezler. Bu sebeple Kur’an taraftarları hayatlarının her anını, geniş anlamıyla Cihad içerisinde geçirmek zorundadırlar. Cihad olmadan hiçbir şey olmayacağını bilir ve ona göre sürekli olarak Cihada koşarlar:
“Cihad edip ALLAH (c.c.) yolunda hicret edenler, işte onlar ALLAH (c.c.)’ın rahmetini umabilirler.” (Bakara-218)
“Bizim yolumuzda cihad edenleri, dosdoğru yollarımıza iletiriz.” (Ankebut-69)
Kur’an’a gönül veren insanlar; Tarihin her devrinde eşine rastlanmayan örnek davranışlar sergilemişlerdir. İlimde, sanatta, kahramanlıkta ve hayatın her alanında erişilmez harikalar meydana getirmişlerdir.
Daha sonra Kur’an’a gönül verdiklerini söyleyip de bunu laftan öteye geçirmeyen nesiller gelmiş (bizim gibi) ve atalarının yaptıklarıyla övünmekten başka bir şey yapmamışlardır.
Onlarla bunlar arasında isim benzerliğinden başka ortak bir nokta yoktur,bulmak da mümkün değildir.
Kur’an okuyalım. Evet, hem de sürekli okuyalım. Ama okuduğumuz Kur’an; insanları kendi içlerine gömülmek yerine, cemiyet meydanına sürüklesin. Bizi, bizimle birlikte Kur’an okuyanları; hayata, azme, çalışmaya, gayrete, dinamizme, atılganlığa, âlemlerin keşfine götürsün. Uyutmasın, uyandırsın! Oturtmasın, koştursun! Sömürmeye ve sömürülmeye değil insanca yaşamaya götürsün! Mala kul etmesin! Ama malın hâkimi yapsın. Mal ve mülkü bir kenara itmeye değil, onu ALLAH (c.c.) yolunda kullanmaya sevk etsin.
Mücahede azmi versin. Direnmeyi, zorluklara göğüs germeyi, olmazları oldurmayı, yapılmazları yapabilmeyi, aşılmazları aşabilmeyi sağlayacak çareleri getirsin.
Kısacası, Kur’an’a gönül verdikten sonra artık başkalarının kulu, kölesi, bağlısı, hizmetçisi ve emirberi olmak yerine herkesin önderi, rehberi, örneği ve lideri olalım. Başkalarına yalvarmak yerine onların imdadına yetişelim.
İçimizdeki kompleksleri dizginleyelim ve topluca okuduğumuz Kur’an’ın buyruklarına koşalım.
Birleşelim. Tek vücut halinde, ALLAH (c.c.)’ın kelamını sözlerin en yücesi yapalım. İşte o zaman gönül huzuruyla ve tıpkı daha önceki İSLAM büyüklerinin yaptıkları gibi, Kur’an’ın icazı, musikisi ve ahengi üzerinde çalışabiliriz. Düşünme ve değerlendirme yollarını arayabiliriz. İşte o zaman güzel sesli hafızların yanık ve içli seslerinden apayrı bir haz duyabiliriz. Ama bunu yapmadan Kur’an’ın musikisi ile yetinmek, anlamsız bir zevkin ötesine geçmez.
Günümüz Müslüman’ının en büyük ihtiyacı -kanaatimizce- Kur’an’a yeniden dönmek, yeniden yepyeni bir ruh ve anlayışla onu yaşamaktır. Rabbimiz bizleri bu şuur ve anlayışa ulaştırsın. Amin
GÖNÜLDOSTU