Kuranı-ı Kerim'i öyle oku ki, lisanı Hak lisanı olsun..
Kur’an okurken, Allah Teala’nın, sevdiği kullarını hangi övülmüş sıfatlarla vasfettiğine bak ve sen de o sıfatlarla ahlaklan. Aynı şekilde, Kur’an’da Allah’ın gazabına düçar olmuş kişilerin lisan-ı Hak’la kötülenmiş olan vasıfları neler, onları da gör ve bu sıfatlara sahip olmaktan şiddetle kaçın. Allah Teala; Kitab-ı Keri-m’inde zikretmiş olduğu şeyleri, sen onlarla amel edesin diye zikretmiştir. Kur’an-ı Kerim’i okuduğunda kendini tamamıyla ona ver. Okunuşunu ezberlediğin gibi manasını da amel etmek süretiyle benliğinde muhafaza et. Zira Allah’ın kitabından bir ayeti ezberleyip de sonra onu unutan kişi kıyamet günü azabın en şiddetlisine maruz kalacaktır. İşte bir ayetin gereğince önce amel edip, sonradan onu terk eden kişinin durumu da aynı şekildedir. O ayet-i kerime kıyamet günü o kişi aleyhinde şahadette bulunacak ve o kişi için bir hüsran haline geliverecektir.
Rasülullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den rivayet edildiğine göre O; Kur’an okuyan mü’min ve münafıklar ile, Kur’an okumayan mü’min ve münafıklar hakkında şöyle buyurmuştur:
“Kur’an okuyan mü’minin misali hem kokusu güzel hem de tadı güzel bir meyve gibidir...” Yani bu mü’minin Kur’an okurken alıp vermiş olduğu her nefes güzel kokular misali hoştur ve itikadi durumu da Allah’a iman sebebiyle tatlıdır. Nitekim bir başka hadis-i şerifte de: “Allah’ı rab, İslam’ı din, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’i de peygamber olarak kabul eden kişi imanın halavetini tadar.” (Müslim, iman, 56) denilmiş ve imana tat nispet edilmiştir.
Hadis-i şerifte devamla şöyle buyurulmuştur:
“...Kur’an okumayan mü’minin misali, hurma gibidir ki tadı hoştur ancak kokusu yoktur...” Tadı hoştur çünkü yine de iman sahibidir, kokusu ise yoktur çünkü Kur’an hafızı olsa dahi o an için Kur’an okumamaktadır.
“...Kur’an okuyan münafığın misali ise reyhan gibidir ki onun kokusu hoştur ancak tadı acıdır...” Kokusu hoştur, çünkü Kur’an güzeldir ve onunla alınan her nefes dahi her halükarda güzeldir; tadı ise acıdır çünkü nifakın iç yüzü küfürden ibarettir ve güzel tat ancak imana has bir haldir.
“...Kur’an okumayan münafığa gelince o, hem tadı acı olan hem de kokusu bulunmayan ebücehil karpuzu gibidir.” (Buhari, Fezailü’l-Kur’an, 17) Çünkü ne iman sahibidir ne de Kur’an okumaktadır.
Bu halde, gerek mü’min gerekse münafıktan sadır olsun, Allah Teala’nın razı olduğu her kelam -mesela Kur’an-ı Kerim gibi- güzeldir. Ancak Kur’an-ı Kerim’in diğer güzel kelamlara nispetle fazilet ve şerefi gayet açıktır. Allah’a yaklaşmaya vesile olan hiçbir söz Kur’an-ı Kerim’le eşdeğerde olamaz. Bu sebepten Allah’ı zikredecek kişinin, O’nu Kur’an-ı Kerim’de geçen lafızlarla zikretmesi gerekmektedir. Böyle yaparsa, yapmış olduğu zikir esnasında Kur’an okumuş olur. Zikrini Kur’an tilavetiyle yaptığı zaman da Allah’ın kendi zat-ı ulühiyetini zikredişini Allah’ın kelamını tekrar ederek aynıyla aktaran bir kişi olur. Bu da o an için kulun (Allah’ın sözleriyle konuşması hasebiyle) bir manada Rabbi menzilesinde olması demektir. Bu da; “Ona eman ver, ta ki Allah’ın kelamını işitsin.” (Tevbe Süresi, 6) ayet-i kerimesi ile; “Allah Teala, kulunun lisanıyla; «Allah kendisine hamd eden kullarını işitir.» demektedir.” kavl-i şerifinin ifade ettikleri manaya uygundur.
Kur’an okuyan kişiye kıyamet gününde; «Oku ve yüksel!» denilir. Onun bu dünyadaki imtihan günleri esnasında yükselişi, Kur’an okurken kendi tilavetinden Hakk’ın tilavetine yükselmesidir. Bu da kulun lisanıyla Kur’an okuyan kişinin, Hak Teala’nın ta kendisi olması demektir. Nitekim Allah Teala, kulun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olduğu gibi konuşan dili de olabilir. Bu halde kul, Rabbini tahmid, tesbih ve tehlil ederken Kur’an’da zikredilmiş lafızlarla etsin ve böylece kendi kıraatinden Hakk’ın kıraati mertebesine yükselsin. Bu durumda Hak Teala (o kulun diliyle) kendi kitabını okumuş olur. Kul da kıyamet günü Kur’an’dan nihai olarak okuduğu ayet mertebesince yükseltilir. O kulunun lisanıyla Hak Teala tarafından okunmuş olan bu ayet hangi mertebeye sahipse, kul da o mertebede mekan tutar. Zira sözlerin en faziletlisi bilinen kendine has şekliyle Allah’ın kelamıdır, yani Kur’an-ı Kerim’dir.
Alıntı..