***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Cevap: Ahir Zamanda Genç Olmak
Ne var ki, bu ülkede sittin senedir ‘durumdan vazife’ çıkaranların ‘vazife’den çıkardıkları ‘durum’ da meydandaydı işte. Ve bende uyanan düşünce, meydandaki bu ‘durum’dan bir ‘vazife’ çıkarmaktı.
O gün o meydanda o banka oturmuş halde, bu ülkede birilerinin kendi tekellerinde zannettiği birşeyi yaptım. Ortadaki ‘durum’a baktım ve bu durumdan bir ‘vazife’ çıkardım. Ne ki, kelime anlamı dahi ‘selam’ ve ‘barış’ olan İslam’a savaş açanların yaptığı türden bir sosyal-siyasal mühendislik vazifesi değildi çıkardığım. Bilakis, ‘empati’ydi. Otuzaltı yaşına gelmiş, evlenip barklanmış, gençlikle gelen bir dizi soru ve sorundan bir şekilde kurtulmuş biri olarak gençlere dair ahkam kesmek kolaydı; ama aslolan, empatik olmak, kendisini o gençlerin yerine koyup onları anlamaya çalışmaktı. O yüzden, o meydanda, kendi gençlik günlerime dair hafıza arşivimde kayıtlı notlardan da istifade ile, kendimi yirmi yaş genç olarak düşündüm. Onbeş, onyedi yahut ondokuz yaşında olsaydım şu ortamda ne yapardım, ne düşünürdüm, neden nasıl etkilenirdim, neye nasıl tepki verirdim; anlamaya çalıştım. Meydanda bu düşünceyle gezindim, vitrinleri bu nazarla seyrettim; mağazaları, gazete bayilerini, seyyar CD tezgahlarını, kitapçıları, kasetçileri bu nazarla taradım; yol boyu gelip geçen arabalara, insanlara bu nazarla baktım. Vakıa ortadaydı: Genç olmak her zaman zordu ama, ahir zamanda genç olmak zorun zoruydu.
Ahir zamanda genç olmak, bir bakıma, herşeyin maddeye indirgendiği bir çağda, maddenin olanca ağırlığı ve duygusuzluğu ile üzerine çöktüğü bir karabasan yaşamaktı. Lisede yahut üniversitede okuyan yahut şu veya bu işyerinde çalışan veyahut çalışacağı iş arayan bir genç, genç olarak heveslerin ve heyecanın zirveye tırmandığı bir süreci yaşarken, her gün bir üst modeli çıkan arabaların metalik ağırlığı altında eziliyordu mesela. İnsanların araba modeli, gömlek markası ve beden ölçüsü ile değerlendirildiği bir zamandı yaşanan.
Böyle bir zamanda ‘genç’ denince anlaşılan şeyin ne olduğu, ‘gençlik’in neye indirgendiği, öncelikle ‘gençlik ve spor’ bakanlığının adından; ilaveten, sözümona gençlik filmlerinin birbirinin tekrarından öteye geçmeyen ana temasından; keza, gençlik adına çıkarılan dergilerin ruj-blucin-jöle-parfüm-gömlek reklamları arasına serpiştirilmiş bol resimli yığınla şarkıcı-manken-oyuncu-kim kiminle-in’ler ve out’lar haberinden rahatlıkla anlaşılabilirdi. Maamafih, gerek gençlik dergilerinde, gerek sair dergilerin, gazetelerin, TV’lerin, internet sitelerinin ve radyoların gençlikle ilgili yayınlarında ‘gençliğin sorunları’na değinilmiyor değildi. Gelin görün ki, buralara bakınca, gençliğin ‘cinsel sorunlar’dan öte bir derdinin olmadığını, genç olmanın da ‘cinsel sorunlu olmak’tan ibaret olduğu pekala sanılabilirdi. Sergilenen, gençliği cinselliğe indirgemekten ibaretti.
O gün o meydanda dolaşan blucinli yahut mini etekli kızların, gözucuyla onlara bakan delikanlıların, hatta o kızlar gibi giyinmeye utanan genç kızlar ile o şekilde giyinmiş kızlara bakmaya utanan delikanlıların sorunları arasında ‘cinsellik’in olmadığı söylenemezdi elbette. İnsanın ete-kemiğe indirgendiği bir zamanda; gençlik adına yapılan her etkinliğin ve her yayının ‘cinsellik’ boyutunu muhakkak içerdiği bir zamanda; gözlerin, gönüllerin ve zihinlerin bu yöne adeta zorla ve ısrarla sürüklendiği bir zamanda, ortada bir ‘cinsel sorun’un varlığı kaçınılmazdı. Ne ki, helalinden çözüm yolunu Rabbimizin bize rahmetiyle bildirdiği bu sorunun ötesinde, gençlerin başka bir dizi sorunu vardı. Ama bunlar aklı fercine inmiş ahirzaman ukalalarınca asla yazılmazdı. İnsanların ‘para’sı kadar değerli olduğu şu ortamda kendisini ‘para’sızlıktan dolayı değersiz bilen kaç genç vardı acaba; bilemezdiniz. Hem, kaç gencin hayatının gayesi, ‘bu zamanda herşeyin anahtarı’ olduğu hükmünden hareketle, ‘para’ya kilitlenmişti kimbilir? Dün caddeden son model Ferrari’yle lastikleri öttüre öttüre yol alan -----, kaç gencin aklını çelmelemişti acaba? Babası kapıcı olduğu için kendisini değersiz zannederek okula giden kaç genç vardı? Babasının dürüstlüğünün, yumuşak huyluluğunun, dindarlığının, temizliğinin beş para etmediğini hissederek kendi geleceğini böylesi gerçek değerlere bedel ‘hakim değerler’e göre kurma yönünde şeytani iğvalara maruz kalan genç sayısı acaba ne kadardı? Hem bu sabah kaç genç kız, aynaya bakarken siyah saçı ve esmer teni için üzülmüştü? Bugün kaç genç kız, saçını sarıya boyatmak üzere kuaföre uğramıştı? İnsanlar nazarında ‘değerli,’ yani ‘manken gibi’ olabilmek için fazladan on santim boy kazanmaya kendini mecbur bilen, o yüzden her türlü ortopedik felaketi göze alarak on santimlik topuklu ayakkabılarla yollara düşen genç kız sayısını kim biliyordu? Bu gençlerin her birinin yüreğinde kopardığımız hoyrat fırtınaların bedelinden haberdar mıydık?