teşci ve sebat ve metanet vermek için mecburiyet-i katiye oldu, ben de yazdım. Benim benliğime bir hodfüruşluk verip sukutuma sebep olsa da, ehemmiyeti yok. Bu hizmete, yani ehl-i imanı dalalet-i mutlakadan kurtarmaya, lüzum olsa, dünyevi hayat gibi, uhrevi hayatımı da feda etmek bir saaddet bilirim. Binler dostlanm ve kardeşlerimin Cennete girmeleri için, Cehennemi kabul ederim.
Said Nursi
İŞARAT-I KURANİYE VE ÜÇ KERAMET-İ ALEVİYE VE KERAMET-İ GAVSİYE HAKKINDA BİR TENBİH VE İHTARDIR
Bu gayet mahrem risaleler, nasılsa muannid bir namahremin eline bu risalelerden birisi geçmiş, gayet sathi ve inad nazarıyla bir-iki yerine haksız bir itiraz ile ehemmiyetli bir hadiseye sebebiyet verdiğinden, bu mecmua, Risale-i Nur’un has talebelerine, belki ehass-ı havassa mahsus olduğu halde ve benim vefatımdan sonra intişarına müsaade olmasıyla beraber, şimdi mezkur hadisenin sebebiyle herkese değil, belki ehl-i insaf ve Risale-i Nur’la alakadar ve talebelerinden bulunanlara ve haslardan birkaç şakirdin tensibiyle gösterilebilir fikriyle yazdık. Şimdi ise, iki sene iki mahkeme tetkikten sonra bize iade edilmesinden neşrine mecbur olduk.
· İkinci Nokta: Bu risale, baştan aşağıya kadar birtek neticeye bakıyor, bine yakın emarelerle Risale-i Nur’un makbuliyetine bir imza basıldığını ispat ediyor. Böyle birtek davaya bu derece kesretli ve ayrı ayrı cihetlerde binler emareler ve imalar onu göstermesi, ilmelyakin değil, belki aynelyakin, belki hakkalyakin derecesinde o davayı ispat eder.
· Üçüncü Nokta: Bu risaleyi mütalaa eden zatlar, inceden inceye hususan cifri hesabatına meşgul olmaya lüzum yok; bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunu okumak da lazım değil. Hem keramet-i Gavsiyenin ahirinde Şamlı Hafız Tevfik’in fıkrasından başlayıp ahire kadar mütalaadan sonra ve baştaki mukaddimeyi okuduktan sonra
HAŞİYE istediği parçayı okusun.
Said Nursi
HAŞİYE Kıtabın birinci ve yedinci kısımlarını okuduktan sonra.