Başörtüsü, kadını, erkek bakışlarından koruyarak ve cinsiyetler arasındaki sınırları belirleyerek, mahrem alanı, yasak koyarak çizmektedir. Zira cemaatin birliği, erkeğin şerefine bağlıdır ki, bunun da ölçüsü kadının mahrem alanda korunan namusudur.


Kur'an-ı Kerim'de başörtüsü 24 sıra numaralı Nur suresinin 30. âyetinde geçmektedir. “Kadınlar, başörtülerini, göğüslerinin üzerinden bağlasınlar; yani başörtüleriyle göğüslerini de örtsünler” mealindeki bu âyette geçen “humur” kelimesi, başörtüsü manasına gelen “hımâr” kelimesinin çoğuludur.


“Kur'an'da geçen hımâr kelimesi yalnızca örtü manasına gelir, başörtüsü manasına gelmez” diyenler kesinlikle yanılıyorlar. Çünkü bu kelimenin kökünde “örtme, karışma, yaklaşma” gibi manalar varsa da, kökten alınmış farklı kelimelerin (şekillerin) de farklı manaları vardır. Mesela aynı kökten gelen “hamr”, şarap, “hamîr”, hamur mayası, “humâr” akşamdan kalma hali manalarına gelir. Tartışma konumuz olan “hımâr” da başörtüsü ve vücudun bütününü örten örtü manalarında kullanılmıştır.