-
Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Cenab-ı Hak buyuruyor: "En güzel isimler http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır." (3)
- Kur'an'daki Esma'ül Hüsna'dan ilk inen isimdir. Çünkü ilk inen ayet besmeledir.
- Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Resûlulah (s.a.v.) buyurdular ki: "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberlerse cennete girer. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif tektir, teki sever." (5)
- Esmâ'ül Hüsna'nın bütün anlamını içinde toplar. Yüce Yaratıcı'nın diğer bütün isimlerini kapsar. Bu yüzden el-Esmau'l-hüsna olarak bilinen bütün isim ve sıfatlar bu ada yandırılır. Bu nedenle "Rahman, Rahim, Aziz, Gaffar, Kahir http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın adlarındandır deriz. " Ama http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, Rahman'ın adlarındandır" demeyiz. (1)
- "En güzel isimler http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ındır." (3)
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif isimi Kur'an'da 2697 yerde geçmektedir. (2)
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın güzel isimleri vardır. En güzel isimler O'nundur. Gerçi http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif zatında birdir ve zatının ismi http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'dır. Fakat sayı olan bir gibi eşi ve benzeri bulunabilecek şekilde bir birlikle değil, eşi ve benzeri bulunmayan üstün bir birlikle birdir. Zatında yalnızca vahid değil, birdir: İlâhî hitapta yer alan "Biz, şehadet ettik, yarattık." gibi çoğul kiplerindeki azamet ve ihtişam, işte ilâhî sıfat ve isimlerin bir araya gelmesinden doğan azamet ve yüceliği dile getirir ki, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif yüce ismi, bütün bu sıfat ve isimlerin hepsini içine alan bir yüce isimdir. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif ismi, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın kendisi gibi, eşi ve benzeri olmayan bir isimdir. Sıfat ve isimlerin çokluğu, zatın çokluğunu gerektirmeyeceğinden o isim ve sıfatların her biri http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın eşsiz özelliklerinden birine delalet eder. Âdem'e öğretilen de isimlerin en güzelleridir.En güzel isimler http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a mahsustur. Öyleyse ey müminler, O'na o isimlerle dua ediniz, O'nu onlarla çağırınız veya O'nu bu güzel isimlerle adlandırıp anınız. Ve O'nun isimlerinde yamukluk edenleri terk ediniz. (4)
- Kalbi, bu ismi hakkıyla bilecek genişlikte olan ve kulluık görevlerini tam bir saygı ve içtenlille yerine getirerek, sevginin zirvesi sayılan kulluk hakını veren kimse, hiç bir insana muhtaç olmaz; insanların en zenginleri arasında yer alır. Lisan-ı hali ile şairin söylediği şu dizeleri söyler:(1)
Hiçbir malım olmadan bütün insanlardan zengin oldum
Zira en üstün zenginlik, mal ile değil ondan uzak durmakdır.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Rahman
Rahman :Yarattığı bütün canlılara nimet veren
Ar-Rahman : The All- Merciful. He who wills goodness and mercy for all His creatures.
İhlasla "Yâ Rahman" diye bir müslüman bu isme devam etse, kalbi yumuşar, zalimlerden emin olur, maddi ve manevi nimetlere nâil olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Rahim : Acıyıcı
Ar-Rahim : The All compassionate. He who acts with extreme kindness.
Rahman ve Rahim isimleri aynı kökten türetilmiştir. Her ikisi de mübalağa ifade eder. Ancak Rahman'ın
Rahim sıfatının tecellileri ise daha çok ahirette görülecek, Cenab-ı Hakk'ın oradaki ikram ve ihsanları müminler için olacaktır.
Kur'an-ı Kerim'in 115 ayetinde büyük çoğunluğu çok bağışlayıcı anlamına gelen "gafur" sıfatı ile birlikte olmak üzere "rahim" sıfatı kullanılmıştır. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ne kadar bağışlayıcı ve merhametli olduğunu gösterir. Dört ayettede "erhamü'r-rahimin (merhametlilerin en merhametlisi)" tamlaması kullanılmıştır.
Her kimse bu ismi "Yâ Râhim" her farz namazdan sonra yüz kere okursa gaflet ve unutkanlıktan, gönül pekliğinden emin olur. Yine demişlerki, bir kimse sabah namazından sonra Rahim ismini yüz kere okursa bütün yaratılanlar o kimseye merhamet eder. (4)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Melik : Herşeyin hakimi, bütün kâinatın hükümdarı.
Al-Malik : The Absolute Ruler. He who is the Ruler of the entire universe.
Melik yada malik olma, malik olunan şey üzerinde istenildiği biçimde tasarrufta bulunmayı gerektirir.
İnsan yeryüzünde halife olduğu için, kendisine yeryüzü mülkü üzerinde izafi bir meliklik yetkisi tanınmıştır.
"Yâ Mâlik" (Ey Padişah) Bir kimse sabah nmazından sonra bunu okumaya devam ederse o kimse dünyalık ve ahiretlik olarak riyasetten emin olur. Halkın gözünde hürmetli ve heybetli olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Kuddus :Bütün eksikliklerden arınmış, temiz hiç bir lekesi olmayan
Al-Quddus : The Pure One. He who is free from all error
Kuddüs, gayet mukaddes her türlü kusurdan uzak, her vasfında mükemmel, sınırlamaya ve tasvire sığmaz, hiçbir leke kabul etmez, tertemiz demektir.
O, yaratıklardan her hangi birine benzemez.
Cenab-ı Hak buyuruyor: "Her türlü noksanlıklardan arınmıştır. Dengi, rakibi, eşi yoktur. İnsani sıfatlardan uzak.O, öyle http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, Kuddus'tur (eksiklikten arınmıştır), selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif." (Haşr, 23)
Bir kimse bu ismi her gün 100 kere okusa o kimsenin gönlü kederlerden arınmış ve paklanmış olur. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
http://www.hzmuhammed.net/esma/1salam.gif
Selam : Bütün ayıplardan arınmış. Selâm sahibi‚ yani herçeşit ayıptan selâmette‚her türlü âfetten berî demektir.
As-Salam : The Source of Peace. He who frees His servants from all danger.
Selâm, esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı.
Hastalıktan, beladan, ayıptan ve kusurdan arınmış.
Her türlü eksiklikten salim olduğu gibi, kullarını da her türlü tehlikeden koruyan.
Her selametin kaynağı, kendisi ayıbdan, kusurdan, eksiklikten, yokluktan kısacası her tehlikeden sâlim olduğu gibi, selamet umulan, selamet arayanları selamete erdirecek olan da O'dur.
Cenab-ı Hak (c.c.) her türlü eksikliklerden arınmış olduğu için bu isimle isimlenmiştir.
Her doğan ölüyor, her yeşeren kuruyor, her yapılan yıkılıyor. Yaratılanların en değerlisi insan doğuyor, büyüyor, ihtiyarlıyor, hastalanıyor, acıkıyor, uyuyor ve ölüyor. 'Selâm' olan Rabbimiz bütün bunlardan salimdir. İslâm dinini indirerek selâmet yurdu olan Cennete davet eden, bu dünyada gönüller arasına köprü olan selâmı, nezaket kurallarını öğreten Rabbimiz Mü'minleri Cehennem azabından selâmette kılandır.
"Yâ Selâm" Her kim bu ismi 161 kere hasta üzerine okusa o hasta sihhat bulur. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Mü'min :İnanan ve koruyan
Al-Mu'min : The Inspirer of Faith. He who awakes the light of faith in our hearts.
Kullarına va'dinde sâdık olan demektir. Tasdîk mânasına olan imandan gelir. Yahut‚ kıyamet günü kullarına‚ azabına karşı garanti veren‚ güven veren demektir‚ bu mâna emân'dan gelir.
Kalplere iman bağışlayan; yaratıkların zulümden, muminleri azaptan emin kılan; onların şahitliklerini kabul ve tasdik eden; taahüdlerini mutlaka yerine getiren demektir.
Hidayeti ile bunu bilgisini ve şuurunu insana bahşeden O'dur.
İman, emniyet ve güven verici, şüphe ve tereddütleri kaldıran, isteyenlere iman, korku içinde olanlara emniyet veren ve verecek olan da O'dur.
İhlasla "Yâ Mü'min" diye bir müslüman bu isme devam etse, küfürden, şirkten, yalandan, insan ve cin şerrinden emin olur. Her türlü hastalıktan kurtulur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Müheymin : Gözetici ve kollayıcı
Al-Muhaymin : The Guardian. He who watches over and protects all things.
Görüp gözeten, her şeye şahid olan koruyan ve bekçilik eden de O'dur.
Varlıkları görüp, gözeten, itaatkar kullarının sevaplarını eksiltmeden mükafatlarını veren, her şeyi varacağı noktaya ulaştıran. Durmadan bir şeyler yapıp eden bir varlık olan insan, her an Rabbi tarafından görüp gözetildiğini hiç unutmamalı ve o da hep Rabbine bakarak kendini denetim altında tutmalı; böylece hal ve işlerini sürekli ıslaha gayret etmelidir.
Günahkar kullarının işledikleri günahları zerre miktarı kadar artırmayan, bir zerre kadar fazla ceza vermeyendir.
"El Müheymin" Her kim bunu yazıp üzerinde bulundurursa bütn malı ve rızkı Hak tealanın hıfzında ve emanında olur. Yine demişleerdir ki, bir kimse gusül eyleyip bu ismi 100 kere okusa o kimsenin dışı parlak ve nurlu olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Aziz :Her şeye galip
Al-'Aziz : The Victorious. He who prevails, and can never be conquered.
O hiç bir şekilde ve surette asla yenilgiye uğramayan, her şeye gücü yetendir.
O, haksızlık yapılamayacak kadar güçlüdür.
O en üstündür, en yücedir, şeref ve izzet sahibidir.
Gayet izzetli, onurlu ve şanlıdır. Hiçbir şekilde mağlup edilmez, her işinde gâlibdir. Yahut eşi benzeri yoktur ve gayet yüksektir. Yani . "Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır." (İhlâs, 112/4) âyetinde ifade edildiği gibidir. Yahut dilediğini yapan yani (Hûd, 11/108). Bununla beraber alçaklığı, ahlâksızlığı, küfür, zulüm, fesad, isyan ve küfran gibi fenalıkları sevmez.
Kur'an-ı Kerim'de doksanbir yerde geçmektedir. Fakat hiç bir yerde tek başına zikredilmemiş; daima Esma-i Hüsna'dan diğer bir isimle beraber varid olmuştur.
"Yâ Âzizü" Her kim bu ismi kırk gün sabah namazından sonra 40 kere okursa Cenab-ı Hak hazretleri onu hiç kimseye muhtaç eylemez. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Cebbar : Dilediğini zorla yaptıran, ulaşılmaz, azametli
Al-Jabbar : The Compeller. He who repairs all broken thing, and completes that which is incomplete.
O yapılmasına karar verdiği şeyi, dilediğinde zorla yaptırır, düzeltir ve onarır. Ancak bundan, Cebriyye'nin dediği gibi kullara hiç irâde vermez, her emrini zorla yürütür, insanlarda ihtiyârî fiiller yoktur mânâsını da anlamamak gerekir. Çünkü kanun yapma ile ilgili emirlerin kulların cüz'i iradeleriyle şartlı kılınmış olduğu da "Eğer siz http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a (O'nun dinine) yardım ederseniz (http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif da) size yardım eder." (Muhammed, 47/7) gibi birçok nass ile tesbit edilmiştir. Ancak bundan şu mânâ anlaşılmalıdır ki, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâlâ birçok fiilde insana irade vermiş ve hür yaratmış olmakla beraber bütün isteklerini yerine getirmeye mecbur değildir. Dilerse, dilediği anda iradelerini yok eder. Nitekim bir hadiste "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâlâ kaza ve kaderini yerine getirmeyi istediği vakit, akıl sahiplerinin akıllarını gideriverir ki, kaza ve kaderi onlarda yerine gelsin. Emri yerine gelince de akıllarını onlara geri verir. Böylece de pişmanlık başlar." buyurulmuştur. Dilerse onların akıl ve iradelerini yok etmemekle beraber isteklerinin aksine kendi hüküm ve iradesini zorla üzerlerinde icra eder. Halkın eksikliklerini tamamlayan, ihtiyaçlarını karşılayan, işlerini düzelten ve bunları yapmakta çok güçlü olan. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâlâ dertlere derman veren, kırılanları onaran, yoksulları zengin eden, perişanlıkları yoluna koyup düzelten en yüce zâttır. Cebbâr isminde bu iki mânâdan başka iki farklı anlamın daha olduğu beyan edilmiştir. İbnü'l-Enbarî der ki: "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın sıfatlarından olan Cebbâr, kendisine erişilmez, el uzatılmaz demektir. Nitekim el yetişmeyen yüksek hurma ağacına da denilir. İbnü Abbas'dan yapılan bir rivayette de "el Cebbâr, "Melik-i azîm" yani çok büyük, azametli padişah mânâsına gelmektedir." Vahidi de der ki: "Bu zikredilen mânâlar, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâlâ'nın Cebbâr sıfatı hakkındadır. Halkın sıfatı olarak kullanılan Cebbâr'ın, daha başka anlamları da vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir: Musallat (zorlayıcı - sataşan) demektir. "Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin..." (Kâf, 50/45) âyetindeki Cebbâr, bu anlamdadır.
İri cisimli mânâsınadır "Orada iri cisimli (insanlardan oluşan) bir kavim vardır..." (Mâide, 5/22) âyetinde de, bu anlamdadır.
Çok insan katleden yani "kattâl" anlamını da ifade etmektedir. Nitekim "Yakaladığınız vakit, çok katleden zorbalar gibi yakalıyorsunuz." (Şuarâ, 26/130) âyeti ile "Sen yeryüzünde katil bir zorba olmak istiyorsun." (Kasas, 28/19) âyetinde de bu mânâ söz konusudur."
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Mütekebbir : Büyüklük ve ululukta tek olan.
Al-Mutakabbir : The Majestic. He who demonstrates His greatness in all things and in all ways.
O'nun büyüklüğü her şeyde ve her olayda tezahür eder.
Yaratılmış her şey O'nun büyüklüğünü ortaya koyar.
Her varlık mevcudiyetiyle ilahi azamet ve büyüklüğü ile işaret eder. Ancak, yaratıklardan bazıları, kibirlenerek, zorbalık yapmak isteyerek yahut öyle yapmak isteyenlere aşırı sevgi bağlayarak http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın zikredilen sıfatlarına şirk koşuyorlar. Gerçek ve mutlak büyüklüğün ilahi planda söz konusu olduğunu belirtir.
Ve O, asli yeri olan kulluk konumunu unutup şımararak kibirlenenleri de helake uğratır.
Çok büyük, her hususta büyüklüğünü gösteren, büyüklük, ululuk, kibriyâ, ve azâmet kendisine mahsus, kendisinin hakkı olan O'dur.. Kibirlenmek ve büyüklük taslamak yaratıkların hak ettikleri bir sıfat değildir. Onun içindir ki mütekebbir sıfatının insan için kullanımı, hoş karşılanmamıştır. Zira mütekebbir kibir gösteren, büyüklenen demektir. Halbuki yaratıklarda esasen büyüklük, ululuk yoktur; aksine aşağılık, horluk, yoksulluk ve ihtiyaç vardır. Hatta zaman olur ki bir sinek, bir mikrop bir Nemrûd'un işini bitirmeye yeter. Böylesine acizlik ve ihtiyaçtan kendilerini kurtaramayan ölümlülerin, büyüklük ve ululuk taslamaya kalkışmaları, cahillikten ve yalancılıktan başka bir şey değildir. Onun için yaratıklarda büyüklenme hoş karşılanmayan bir noksanlıktır. Fakat http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâlâ zât, sıfat ve fiillerinde büyüklüğün, yüceliğin ve kudsiyyetin her nev'ini toplamıştır. O'nun bu yücelik ve büyüklüğünü göstermesi, hem hiçbir ortaklık kabul etmeyen hakkı, hem de kendisinin celâl ve cemâl sıfatlarını kullarına tanıtmak, onları bilgilendirmek ve huşû ile saadete götürmek gibi, büyük bir lütuf ve yardım gösterdiği için son derece güzel bir sıfattır.
"Yâ Mütekebbir" Bir kimse karısıyla beraber olmadan önce 10 kere bu ismi okusa ve ondan sonra onunla beraber olsa ona Hak teala hazretleri salih bir zürriyet verir.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
http://www.hzmuhammed.net/esma/1halik.gif
Halik :Yaratıcı
Al-Khaliq : The Creator. He who brings from non-being into being, creating all things in such a way that He determines their existence and the conditions and events they are to experience.
Bütün mükevvenat ve bunun içinde insan, Cenab-ı Hakk'ın yaratmayı sürekli tazeleyip yürütmesine, her an tazelenen oluş gerçeğine muhtaçtır ve yaratış vakıasına devamlı konu olmaktadır.
http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın yaratışı, sadece var edip ortaya çıkarmaktan, yani hayatın yalnızca başlangıç safhasına ilişkin - zaman ve konu yönünden sınırlı, belirli- bir özellik olmaktan ibaret kalmayıp sürekli cari olan bir gerçektir. Hâlık'tır diğerleri ise mahluktur. "Halk" fiili, iki mânâ ifade eder.
Birincisi, takdir etmek, yani bütün açıklığı ile eşyanın miktar ve derecelerini tayin etmektir. Bir şeyi bütünüyle takdir etmek, onun eşyâ arasındaki miktar ve derecesini tamamiyle bilmeye bağlıdır. Bu takdir mânâsı itibâriyledir ki halk, ekseriya miktar ve sayısı bulunan şeylerde kullanılır.
İkincisi ise, yok olan şeye varlık vermek, hiçbir asıl ve örneği yokken icad etmektir. Bazan bir şeyden başka bir şeyi ortaya çıkarmak mânâsı da verilebilir. Ancak bu mânâya daha çok icad tabir edilir.
"Yâ Hâlik" Bir kimse bu ismi gece okusa Hak sübhanehu ve teala hazretleri bir melek yaratır. bu melek de kıyamet gününe kadar ibadet eder ve sevabı o kimsenin olur. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Bâri :Var eden ve yaratan anlamına gelmektedir. Bir örnek ve emsale ihtiyaç duymadan yaratan, varlıkları yokluktan varlığa çıkaran, takdir ettiğini ve kararlaştırdığını varlık sahasında ortaya koyan.
Al-Bari : The Maker of order. Evolver who created all things so that each whole and its parts are in perfect conformity and harmony.
O, varlıkları, onlar hakkındaki bilgisine göre var eder. Yaratma anında O'na "Bedî" adı verildiği gibi "Bârî" adı da verilmektedir.
O, eşyayı ve her şeyin aza ve cihazını birbirine uygun ve mülayim halde yaratandır. Eşyayı şekle, kalıba, modele sokandır. O, suyu, toprağı, ateşi ve havayı yoktan yaratttı.
"... her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi?" (Enbiya, 30) "Sizi topraktan yaratması, O'nun delillerindendir." (Rum, 20)" "Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. (Sad, 71) "Andolsun biz insanı, çamurdan bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe haline getirdik. Sonra aşılanmış yumurta yaptık. Peşinden, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif pek yücedir. " (Müminun, 12-14)
Her şeyin azası, hayat cihazları ve anâsırı keyfiyet ve kemiyet itibariyle birbirine uygun ve yaraşır olarak yaratıldığı gibi herşeyin hizmeti ve faydası umumi ahenge uygun yaratılmıştır.
O, bütün bu bedenleri, cisimleri yokluktan varlığa çıkarmıştır.
İhlasla "Yâ Bâri" diye bir müslüman bu isme devam etse, sıkıntı ve stresden kurtulur, işlerinde başarılı olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın varlıkları, onların her birinin hüviyetini şeklen ortaya koyan ve açığa çıkaran bir özellikle yarattığını ifade eder. Cenab-ı Hakk takdir eden ve yaratmayı murad ettiği şeyi varlık planına çıkaran olduğu gibi; aynı zamanda, yarattığı her şeyi bir suret çizerek biçimlendiren ve böylece de her bir şeye ayrı bir hususiyet verendir. Ve bu husus canlı ve cansız bütün varlıklar için geçerlidir. Bu sayede varlıkları birbirinden ayırabiliyoruz.
Yaratıkların suretlerini ve hallerini takdir edip, dilediği şekilde icad ederek tasvir eden ancak O'dur. Nitekim bu husus şu âyetlerde ifade edilmektedir. "Rahîmlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur." (Al-i İmrân, 3/6), "O (Rab) ki seni yarattı, sana düzen verdi, ölçülü bir biçim verdi. Dilediği surette seni terkib etti." (İnfitâr, 82/7,8)
Rağıb der ki: "Suret, varlığın kendisiyle nakışlanıp diğerlerinden farkedildiği şeydir. Bu da iki kısımdır. Birincisi, hissedilen surettir ki, onu hem sıradan hem seçkin insanlar, hatta hayvanlardan birçoğu da idrak eder. Mesela görülen bir hayvanın sureti gibi. Biri de makul olan surettir ki, bunu bütün insanlar değil ancak seçkinler anlar. Mesela, insana mahsus olan akıl, düşünce ve eşyanın birbirlerine nazaran hususiyetlerini ifade eden mânâlar gibi ki, "Sizi yarattık, sonra size biçim verdik..." (A'râf, 7/11) şeklindeki âyetlerde iki surete de işaret edilmiştir."
Çocuğu olmayan bir kadın, yedi gün oruç tutup iftar vaktinde "Yâ Musavvir, Ya Bari, Ya Halık" isimlerini su üzerine 21 kere okuyup üfürse ve o sudan iftar eylese Cenab-ı hak bu isimlerin hürmetine makbul bir çocuk ihsan eder." (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Cenab-ı Hak buyuruyor:
Günahları çok örten, mağfireti çok olan, kullarının günahlarını pek çok bağışlayan.
Gaffar, kulların günahlarını örtmede mübalağa edendir. Öyle ki, bu günahları ne dünyada ne de ahirette ortaya çıkarmaz.
Mümin, tövbe ve mağfiret ile ilgili olarak daima korku ile ümid arasında bulunmalıdır.
Hz.Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v) Rabbinden naklen buyururlar ki: "Bir kul günah işledi ve: "Ya Rabbi günahımı affet!" dedi. Hak Teâla da: "Kulum bir günah işledi; arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır." Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim günahımı affet!" der. Alllah Teâla Hazretleri de: "Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır." Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim beni affeyle!" der. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâla da: "Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle muâhaze eden bir Rabbi olduğunu bildi. Dilediğini yap, ben seni affettim!" buyurdu." (5)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Vehhab :Karşılıksız veren
Al-Wahhab : The Giver of All. He who constantly bestows blessings of every kind.
Kullarına hiçbir karşılık gözetmeksizin tekrar tekrar ve çok çok bağışlarda bulunan.
Sonu gelmeyen bağışların sahibi.
Yaratılıpda varlık alanına çıkışından itibaren insan sürekli nimetlendirilmiş, daima lütuf ve ikramlara mazhar olmuştur. İşte bütün bunlar tesadüfen olmuyor; şuursuz ve rastgele yürüyen bir yapının sonucu ortaya çıkmış bulunmmuyor. Ziyadesiyle bağışta bulunan çok cömert bir Vehhab'ın lütfunu gösteriyor. Ve insanı, kendisine yapılan ikramlara bakarak onun sahibini anlamaya çağırıyor.
Büyük zatlar, bir kimse dua ettiği zaman 7 kere "Yâ Vehhâb" dese o kimsenin duasını http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif teala kabul eder, demişlerdir. Bir şey isteyen, düşman elinde bağlı kalan, rızkında darlık olan, ticaretinde ve kazancında çokluk ve kârlıllık olmayan veya seyrü sülûkünde her hangi bir fethi olmayan kimse üç gece veya yedi gece boyunca gece yarısı abdest alıp ve iki rekat namaz kılıp başını açarak ellerini havaya kaldırarak Yâ Vehhâb" dedikten sonra ihtiyacını Cenab-ı Hakk'a arzetse http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teala onun ihtiyacını karşılar, sıkıntısını giderir. (1) a
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Rezzak : Rızık ihsan edici, tekrar tekrar, bol bol rızık veren.
Ar-Razzaq : The Sustainer. He who provides all things useful to His creatures.
Kulun, her istediğini talep etmede helal yollardan hareket ettikten sonra, Rabbine müracaat etmesi lazımdır.
Bir kimse sabah namazından önce evinin dört bir tarafına batıdan başlamak üzere "Yâ Rezzâkü" diye 200 kere okursa o eve fitne ve kötülük gelmez. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Fettah : Hayır kapılarını açan
Al-Fattah : The Opener.He who opens the solution to all problems and makes things easy.
Taraflar arasında hüküm veren; birine yardım edip zafere ulaştıran; hayır ve rahmet kapılarını açan O'dur.
Silah gücü, kelime cambazlığı ve basit mantık oyunlarıyla hakkı batıla karıştırıp, içine zehir, dışına şeker konmuş öldürücü imansızlık tuzaklarına yakalananlar gerçeği anlayamadan giderlerse, ahirette hak ile batılın arasını 'el-Fettâh' olan Rabbimiz açacak ve herkes gerçeği görecek, ama iş işten geçmiş olacak.
Çocuk ana rahminde iken çocuğa rızık kapısını açan, çocuk dünyaya gelince bir kapıyı kapayınca annenin göğüslerinden iki kapıyı açan. Göğüslerdeki iki kapı kapanınca acı-tatlı, yaş-kuru yiyeceklerden dört kapıyı açan O'dur.
İhlasla "Yâ Fettâh" diye bir müslüman bu isme devam etse, bütün zor kapılar açılır, gönlünde büyük fetihler meydana gelir.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Alim : Her şeyi çok iyi bilen,hakkıyla bilen
Al-'Alim : The Knower of All: He who has full knowledge of all things.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın bilgisine sınır yoktur. O her şeyi bilir.
- Olmuşları olduğu gibi, olacakları da, olmuşlar kadar açık ve seçik bilir.
- Hiç bir şey ilminin dışında değildir.
- Yaratıklar, onun müsaade ettiği kadar bilgiye sahip olabilirler. Ötesini bilemezler. İnsanların bilgisi tam ve mutlak değildir; istikbali bilmekte tamamen acz içersindedirler. Oysa http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın bilgisi mekanla kayıtlı olmadığı gibi zamanla da kayıtlı değildir.
- İhlasla "Yâ Alim" diye bir müslüman bu isme devam etse, maddi ve manevi ilim kapıları kendisi için açılır.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Kabid :Ruhları kabzeden, sıkan, darltan, rızkı belli ölçülerde veren
Al-Qabid : The Constrictor: He who constricts and restricts.
- Bütün canlılara hayat veren, ölüm anında varlıkların ruhlarını kabzeden O'dur.
- Maddi yönden fakirleştiren ve daraltanında, zengin edip genişleten de http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'dır.
- Zenginken fakir olanları, güçlü iken zayıf olanları, yüksek makamlardan düşenleri, bilginken bunayanları gördüğümüz gibi, fakirken zengin olanları, Mekke'de zayıf görüldüğü halde Mine'de güçlenenleri, Bilal-i Habeşi gibi kafirlerin kölesi iken mü'minlerin efendisi olanları, Yusuf (s.a.v.) gibi hapishaneden Mısır'a sultan olanları, Ümmi iken kıyamete kadar gelecek insanlara ilim öğreticisi olan Hz Muhammed'i yaratan O'dur.
- Kabid ve Basıt'e iman eden bir mü'min haksız insanların ellerine aldığı, zimmetine geçirdiği hakları onlardan alarak hak sahiplerine dağıtarak birini daraltırken, haklıların dışını ve içini genişletir. Zalimlerin yüreğine korku salarak daraltırken mazlumların gönlünü genişletir ferahlatır.
- Bir kimse "Yâ Kâbid" ismini kırk gün kırk lokma üzerine yazıp yese o kimse açlık mihnetinden emin olur. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Basıt :Ruhları bedenlere yerleştiren, genişleten, açan ve bolluk veren
Al-Basit : The Reliever. He who releases, letting things expand.
- Dilediği kullarının rızkını genişleten veya ruhlarını cesetlere yayan anlamına gelir.
- Yaratıkların hayatı, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın kudret elindedir.
- O istediği kulundan ihsan ettiği serveti evlad, hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir, istediği kulunada yepyeni bir hayat, neşe ve rızk bolluğu verir. Rızık, fakir ve zengin herkese ulaştırılır. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, rızkın insanlar arasında eşit olmamasında derin ibretler bulunduğunu da beyan buyurmuştur.
- Bir kimse "Yâ Bâsit" ismini seher vaktinde elini yukarı kaldırıp 10 kere okuyup elini yüzüne sürse hiç bir kimseye muhtaç olmaz. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Râfi : Dereceleri yükseltici
Ar-Rafi' : The Exalter. He who raises up.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın insanları yükselttiğini, ahirette müminlerin derecelerini yükselteceğini, böylece onları mutlu kılacağını ve şereflerini artıracağını ifade eder. Kur'an-ı kerim'de isim olarak yer almayan Râfi, esmâ-i hüsnâyı sayan hadiste (Tirmiz, Da'vaat, 82) geçmektedir. Yükselmek isteyen O'nun rızasını kazandıracak amellerle bu yoldaki özlemini ortaya koymalıdırlar. Zira O dilemedikten sonra kimse kendiliğinden yükselemez.
- İhlasla "Yâ Râfi" diye bir müslüman bu isme devam etse, maddi ve manevi dereceleri, yükselir, imkanlara kavuşur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Muiz : İzzet veren, yükselten
Al-Mu'izz : The Bestower of Honors. He who confers honor and dignity.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın kullarını üstün kılınıp onurlandırdığını, onlara şeref bahşettiğini ifade eder. İnsanları hidayeti onurlandırdığı için Müiz adı da ancak O'na mahsustur.
- Genellikle halk arasında izzetle kibir birbirine karıştırılır. İzzet, bir insanı kendi derecesini şerefini bilmesi, onu geçici şeyler için harcamaması, değerini koruması ve hakarete maruz bırakmamasıdır. Kibir ise, insanın kendi derecesini bilmemesi ve onu gerçek mertebesinin üstünde tutmasıdır.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif azizdir, O'nun her şeye güzü yeter. O dilediğini yükseltir. Gücü hiç bir sınırlamaya tabi değildir.
- İhlasla "Yâ Muiz" diye bir müslüman bu isme devam etse, izzet ve şeref sahibi olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Müzill :Alçaltan, zillet veren
Al-Mudhill : The Humiliator. He who degrades and abases.
- Herhangi bir konuda yetki ve söz sahibi kişilerin bu durumlarını yitirmeleri ve itibarlarını tamamen kaybederek haysiyetsiz duruma düşmeleri Müzill isminin tecellisidir.
- Zillet, izzetin aksidir. Yüce http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif kullarından dilediğine izzet verir, dilediğene de zillet verir.
- Bu isim asıl ahirette tecelli edecektir. O gün zillet içinde bırakılanlar artık telafisi mümkün olmayan bir perişanlığa mahkum olmuşlardır. Kafirlerin, nankörlerin ve mücrimlerin seçtikleri yol budur. Kurtuluş sadece iman ve teslimiyet ile mümkündür.
- Bir kimse bir zalimden veya hased eden, kin güden birisinden korksa "Yâ Müzill" ismini 75 kere okusa daha sonra secde eylese ve secde de "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifım beni filan kişinin şerrinden emin eyle, koru" diye dua ederse http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gifü teala onu o adamın şerrinden korur. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Semi :İşitici
As-Sami : The Hearer of All. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif takes care of all the needs of those who invoke this glorious Name one hundred times.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Basir : Her şeyi gören
Al-Basir : The All-Seeing. To those who invoke this Name one hundred times between the obligatory and customary prayers in Friday congregation, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif grants esteem in the eyes of others.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif her şeyi, herkesin yaptığını görür. Onun görmesine hiç bir şey engel olamaz.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın, kalpteki fısıltıları, beyindeki oluşumları, fikirdeki gizlilikleri, kalplerdekini, zifiri karanlık bir gecede kapkara bir taşın üzerinde yürüyen simsiyah bir karıncayı ve çıkardığı sesi görür, duyar, bilir.
- İbadette ihlas, kulun http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ı görmemesine rağmen, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın onu gördüğünü bilmesi ve onu görür gibi ibadet etmesidir.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Hakem :Hükmedici, bilgisi ve adaletiyle nihai hükmü veren.
Al-Hakam : The Judge. He who judges and makes right prevail.
Cenab-ı Hak Buyuruyor:
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın bu ismi, bütün üstün sıfatları ve güzel isimleri içine almaktadır. Çünkü işitmeyen, görmeyen ve haberi olmayan birinin Hakem olması mümkün değildir. O, bu dünyada ve ahirette açık ve gizli olarak kulları arasında hüküm verendir. Verdiği emirlerin, koyduğu yasaların, icra ettiği hükümlerin, varlıklar üzerinde sözlü vefiili olarak uyguladığı kararların hepsi O'nun gerçek hakim olduğunu göstermektedir. (1)
- Hakem ismi, O'nun zati sıfatlarındadır. Hüküm verme yetkisi sadece http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a aittir. Hükmü elinde tutan, iyiyi kötüden ayırdeden ve verdiği hükmü kimsenin bozamayacağı yegane merci O'dur. Kimseye zerre miktarı kadar haksızlık yapmaz. Kimseye günahından fazla ceza vermez.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın hükmüne karşı, hükmüne müracaat edilebilecek hiçbir hakem tasavvur olunamayacağı gibi, ilâhî hükmü anlamak ve tebliğ etmek için de diğer âyetlerin, mucizelerin delaleti, icazı, kitabın mucizesi kadar kuvvetli, açık ve tafsilatlı değildir. (2)
- Kul hüküm yetkisinin yalnız http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a ait olduğuna inanmadıkça iman etmiş sayılmaz.
- Bir müslüman ihlasla, "Yâ Hakem" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun eserlerine nâil olur. Sözü etkili olur. Davalarında başarılı olur. İlim ve hikmet sahibi olur. (3)
- Hakem İsmini Bilmenin Faydaları (1)
- Her müslüman, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'tan başka Hakim ve Hakem olmadığını, O'nun bütün fiillerinin dava ve hüküm; bütün sözlerinin hikmet ve vasiyetler olduğunu, peygamberlerin hikmet kaynağı ve hikmet ehli kimseler olduğunu, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın yalnız onlara hüküm verme yetkisi verdiğini, peygamberlerin dışında herkesin onlara uyması gerektiğini bilmelidir.
- Her müslüman, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın hükümleriyle hükmeden bir) mahkemeye çağırıldığı zaman bu çağrıya cevap vermek ve aleyhinde bir hüküm çıkması halinde buna uymak zorundadır. aksi halde zulmedenlerden olur.
- Hakim ve yöneticiler, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın çizdiği sınırların dışına çıkmamalı ve koyduğu yasaları çiğnememelidir. İnsanlar arasında adil davranmalı, kimseye ayrıcalık tanımamalıdır. Aleyhlerinde bile olsa doğruluktan ayrılmamalı ve hak ile hüküm vermelidirler.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Adl : Çok adaletli
Al-'Adl : The Just. He who is Equitable.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif mutlak adildir. Cenab-ı Hak buyuruyor: "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, hüküm verenlerin en üstünü değil midir?" (Tin,8)
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, hakimlerin hakimi, hükümdarların hükümdarı değil mi? Hakimler, hükümdarlar isyan edenlere ceza; itaat edenlere, iş görenlere ecir ve ödül verir bir "din" demek olan ceza ve sorumluluk kanunlarını uygularlar da, onların hepsinin üzerinde hakim olan yüce http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif hükmünü yerine getirmez, ceza ve ödül vermez, dinini yürütmez olur mu? Elbette olmaz. Hiç kuşku yok ki insanı o en güzel biçim ile yaratan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, hakimlerin hakimidir. Onun dini her dinden üstün hak dindir. O dinini yürütecek, güzel ile çirkini, yalancıyı doğruyu ayıracak, iman edip samimiyet ve ihlasla güzel güzel ameller yapan müminlere mükafat verecek; kâfirleri, dinsizleri de aşağıların aşağısına yuvarlıyacaktır. O halde insan olan, dine yalan dememeli, cezayı inkâr etmemeli, insan kuvvetli olunca haklı olur, her yaptığı kalır, ceza görmez, ceza kanunu acizlere özgüdür sanmamalı; hakim, hükmünde kendi kuvvetine aldanıp da hak ve adaletten ayrılmamalı, o hakimler hakiminin hüküm ve kudretinden korkmalı, aşağıların aşağısına yuvarlanmaktan sakınmalı, onun dinine girmeli, ona iman edip http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın kullarına karşı adalet ve âlemin düzelmesine hizmet ile o tükenmez ecir ve mükafata ermelidir. Yoksa insanı o en güzel biçimde yaratan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ı, hakimlerin hakimi değildir zanneden kendine yazık etmiş olur.
- Kullar http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a karşı adalette bulunmaz.; yani O'nu bir başka şeyle denk sayamaz. O'nu bir tartının kefesine, bir başka şeyi de öbür kefeye koyamaz. Böyle bir hareket ve inanç, kesinlikle şirktir. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a ortak koşmak demektir.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif asla zulmetmez, hak ile hükmeder, mahluklarına büyük nimet vermede adildir.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Lâtif : Lütfedici, gizliyi bilen.
Al-Latif : The Subtle One. He who knows the minutest subtleties of all things.
- "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür." (Şûra, 19)
- En ince işleri en gizli işleri bütün incelikleri ile ve kolaylıkla bilendir.
- Allah kullarına karşı lütuf sahibidir.
- Kulluğunu bilen, vazifesini doğru yapan kullarına çok lütufkârdır.
- Onları çeşitli lütuflarla öyle mutlu kılar ki akıllar onu kavramaktan acizdir. Her dilediğini bir şekilde rızıklandırır. Kullarından her birini büyük hikmeti içeren "dilemesi"ne göre bir çeşit lütuf ile seçkin kılar.
- Öyle güçlü, öyle azizdir ki her şeye ve herkese karşı dilediği gibi iradesini uygulamaya, vaadini yerine getirmeye kadir ve hiçbir sebep ve şekilde mağlup edilmez, her yönden galiptir.
- Dinini doğru tutan kullarını o korkunç "saat" geldiği zaman perişan etmez, kuvvet ve izzetiyle türlü lütuflarından nasiplendirir.
- Kur'an-ı Kerim'de 7 yerde Yüce http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif kendini Latif olarak vasıflandırmıştır.
- Hali değişen, fakir, garip, kimsesiz, hasta olan bir kimse abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra "Yâ Lâtif" ismini 100 kere okuyup http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'tan hacet dilerse, ihtiyacının giderilmesini isterse http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'da onun ihtiyacını giderir.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
http://www.hzmuhammed.net/esma/1khabir.gif
Habir :Her şeyden haberdar olan, gizli hallerden haberdar olan
Al-Khabir : The All-Aware. He who has knowledge of the inner, most secret aspects of all things.
Cenab-ı Hak Buyuruyor:
- Herşeyi O yaratmıştır. Yaratan yarattığını bilmez mi? Bir duygu duyan, bir şey düşünen, bir niyet eden, bir söz söyleyen, kasıtlı olarak bir iş yapan, onu yaparken ne kadar gizlemek istese kendinden gizleyemez, vicdanında onu o anda duyabilir. O halde onu ve bütün göğüslerin hakikatini, bütün mahlukatı yaratan yaratıcı daha önce ve daha mükemmel şekilde bilir. O göğüsler, o nefisler, o düşünceler, o kuvvetler, o fiiller ve o duygular bilgiyle, hep http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın yaratmasıyladır. O yaratmayınca kimsenin ne eli oynar ne dili, ne hissi yürür ne fikri, ne vicdanı kalır ne kendisi. Bakarsın bir an içinde el çolak olmuş, dil tutulmuştur. Fikir durmuş, akıl boğulmuştur. Gönül kendinden geçmiş, ben böyle yaparım diyen nefis yerle bir olmuştur. Yaratıcının yeni bir yaratma ile imdadı yetişmezse hiçbir yaratık onu kendine getiremez ve o yaratmayı işletemez. Çünkü bir zerre, bir şuur, bir şey yaratmanın dayandığı teferruatı bilemez. O, bütün sebepler silsilesini kuşatan olgun bir ilim ve kudretin eseridir. Yaratıkların, yaratıcıdan bir şey gizlemesine imkân yoktur. Bir yaratık kendinde sonradan meydana gelen bilgiyi ve onun mânâsını ondan önce onu ve onda o bilgiyi bütün hakikatiyle yaratan yaratıcının ilmine borçludur. Mahlûkta herhangi bir hadise meydana gelir de onu, yaratan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif bilmez olur mu? O, latif ve habirdir.. (3)
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın bu ismi, O'na imanı olan kullarının yalandan, hilekarlıktan ve edeb dışı hallerden sakındırır.
- O'na karşı gizliliğin mümkün olmadığını hatırlatır. Ayrıca da onu; bizzat dua ve ibadet etmek yerine, ihtiyaçlarından doğrudan doğruya haberi olmaz zannıyla kendisine dileklerini sunmak için vasıta ve aracılara başvurmak gibi cahilane davranışlara meyletmekten de alıkoyar.
- O, kullarının bütün ihtiyaç ve hallerine, şüphesiz tamamen, her an ve vasıtasız olarak vakıftır.
- Bir müslüman ihlasla "Ya Habîr" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun tecellisine mazhar olur. Kötü ahlaktan kurtulur. Zihni açılır. (2)
- Bu ismi bilmenin faydaları:
- Kul, bildiklerine aldanıp büyüklenmemeli ve şeytanın oyununa gelmemelidir. Daima güzel ahlakla donanmalı, araştırmalı ve ilmin artırmaya çalışmalıdır.
- Bütün amellerinde, sözlerinde ve gizli hallerinde Mevla'sından haya ederek O'na isyan etmekten kaçınmalıdır.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın sıfatlarını, hükümlerini, helal ve haramını öğrenmeli, kendisini O'na yaklaştıracak ve mertebesini yükseltecek şeylerle uğraşmalıdır. (1)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
http://www.biriz.biz/esma/1azim.gif
Azim : Çok ulu, sonsuz büyük
Al-'Azim : The Magnificent who is Most Splendid.
Cenab-ı Hak buyuruyor.
"O, yücedir, büyüktür." (1)
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O yücedir, uludur." (2)
- Bir toplumun büyüğü, kendisine karşı çıkılamayan ve emirleri üzerine hareket edilendir. Ancak böyle olmakla beraber bu kimse zaman gelip çeşitli nedenlerle zayıf düşer, aciz kalır, mağlup edilir, sahip olduğu saltanatından ortada eser kalmaz. Oysa http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teala, mutlak güç sahibidir ve hiçbir şey O'nu güçsüz kılıp aciz düşüremez. Karşı çıkılıp mağlup edilemez. O gerçek büyüktür. Bu ismin başkaları için kullanılması mecazi anlamdadır. Hakiki büyüklük http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a mahsustur.
- O, her büyükten daha büyüktür. Bu yüzden hiçbir akıl, O'nun büyüklüğün kavrayamaz. Yaratılan bütün varlıklar O'ndan birçok ilimler öğrenmiş olsa bile, bu bilgiler sınırlı ve sonludur. Akılların, sonsuz nurunu kavramaktan aciz kaldığı, anlayışların izzetinin aydınlığında kaybolduğu http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif ne yücedir. Bütün her şey http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın yüceliğine, büyüklüğüne ve kemaline göre bir hiç gibidir. O'nun azametinin başlangıcı, yüceliğinin sonu yoktur. (3)
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif hiç bir şeye muhtaç değildir ve yarattığı her şeyde O'nun büyüklüğünü görmek mümkündür.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın azametini tefekkür eden insan; O'nun büyüklüğü karşısında gafletten kurtulur, imanı kuvvetlenir; acz ve kusurlarını anlar. Alemin düzenliliğini, yaratılış gayesini, verilen nimet ve güzellikleri, dünyanın geçiciliğini, süt veren hayvanlardaki icazı, gece ve gündüzün dönüşümünü düşünen insan, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'u Tealâ'nın sonsuz ihsanlarıyla kullarını nasıl donattığı karşısında O'nun büyüklüğünü idrak eder.
- Büyüklük ve ululuk yalnız ve yalnız http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a aittir. Bunların gerçekleri kavranılamadığı gibı mahiyetlerinede ulaşılamaz. Resülullah (s.a.v) buyurdular ki: "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâla hazretleri şöyle dedi: "Büyüklük benim örtümdür, ululuk da elbisemdir. Kim bu iki şeyde benimle çekişirse ona azab veririm." (4)
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın büyüklüğü ve azameti kuşkusuz bir insanın kavrama sınırının çok üstündedir. Fakat insan yine de kendi aklının sınırları dahilinde http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın ne kadar güçlü ve kudretli olduğunu görebilir, anlayabilir. Zira tüm kainat http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın büyüklüğünü gösteren sayısız örnekle doludur. İnsanın yalnızca içinde yaşadığı dünyayı biraz incelemesi dahi, herşeyi yaratan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın azametini hissettirecektir. Tonlarca ağırlıkta bulutları taşıyan gökyüzü, binlerce metre yükseğe uzanan dağlar, içlerinde milyonlarca çeşit canlının bulunduğu denizler, çakan şimşek ve onun ardından gelen gök gürültüsü ve http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a boyun eğmiş milyarlarca canlı... Bunlar ve burada sayılamayan sayısız detay http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın büyüklüğünün açık delillerindendir.
Bir de dünyanın biraz dışına çıkıp düşünelim. Evren adını verdiğimiz sınırsız bir mekan içinde yaşıyoruz. Bugün bilim adamlarının ulaşabildikleri bilgi seviyesine göre bu evren, içinde milyarlarca galaksiyi barındırıyor. Peki bu galaksilerin içinde neler var? Yine bilimin bize bildirdiği, her galaksi içinde milyarlarca yıldız bulunduğu. Biz de içinde milyarlarca yıldız içeren milyarlarca galaksiden birinin içinde, Dünya ismi verilen ve saatte 1670 km. hızla hiç durmadan dönen bir gezegen üzerinde yaşıyoruz. Ve kuşkusuz bu rakamlarla düşünüldüğünde, kainat içindeki varlığımızın, bir toz zerreciğinin dünya içindeki varlığı ile dahi kıyaslanamayacak derecede olduğu anlaşılacaktır. İşte insan, samimi olarak düşündüğünde dahi milyarlarca galaksiyi yaratan ve tümünü kontrolü altında tutan Rabbimiz'in azametini fark edebilir. Rabbimiz tüm kainatı yaratan, milyarlarca yıldızı barındıran, milyarlarca galaksinin tümünü kontrolü altında tutan büyük bir gücün sahibidir. (5)
- Bir müslüman ihlasla, inanarak ve yaşayarak "Yâ Azim" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun tecellisine nail olur. İzzet ve şerefe kavuşur. Şifa bulur. Korkulardan emin olur. (6)
- Bu ismi şerifi 1020 defa okumaya devam edene Cenab-ı Hak müşkülatını giderecek bir kuvvet azime ihsan buyurur. Herkese karşı sözü etkili olur. İtibari olup herkes ona hürmet eder ve saygı gösterir. (7)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Ğafur :Kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır.
Al-Ghafur : The Forgiver and Hider of Faults.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, kullarını sadece bir kere değil defalarca bağışlar. Öyle ki, O'nun bağışlaması sayılamaz.
- Kullarını dünya ve ahirette rezil etmeyen onların günahlarını gizleyen, örten ve günahlarından dolayı cezalandırmayan. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, iyiyi-güzeli açığa çıkaran, kötüyü, çirkini örtendir. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif dünyada üzerlerini örtmek, ahirette de cezasını vermemek suretiyle bunu örter. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif insanı üç türlü örtü ile örtmüştür.
- İlk örtü; insanın ayıp ve çirkin görünen yerlerini gizleyen elbiseleridir.
- İkincisi; insanın fikir, düşünce ve hayallerini kalbinde gizlemesidir.
- Üçüncüsü ise; http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif kulunun günahlarını örtmüş, gizlemiş; günahlarını sevaba çevirmiş, sanki hiç günah işlememiş gibi ahirette yalnızca sevaplarını yazan kitaplarını vermiştir.
- Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor : (5)
- Bu İsmi Bilmenin Faydaları (6)
- O'ndan başka kulların günahlarını bağışlayan kimse yoktur. İçtenlikle tevbe eden, sanki hiç günah işlememiş gibidir. Kullar için zorunlu olan, bağışlaması pek geniş olan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'tan günahlarının bağışlamasını talep etmek ve hiç bir zaman ondan ümit kesmemektir.
- Her müslüman, bir günah işlediğinde onu insanlardan gizlemeli ve asla açığa vurmamalıdır. Günahlarını yalnızca http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a itiraf etmeli ve ondan bağışlanma dilemelidir.
- Bu ismi bilen her müslüman, kendi günahlarını örrtüp gizlediği gibi, başkalarının da günahlarını örtüp gizlemeli ve açığa vurmamalıdır. Yüce http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın şu ayetini akıldan çıkarmamalıdır. "http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? " (7)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Şekur :Kullukları kabul edici, az amele çok sevap veren.
Ash-Shakur : The Rewarder of thankfulnes. He who gratefully rewards good deeds.
- Kullarının şükürlerine karşılık onlara kat kat fazlasını veren, onların az amellerinin mükafatlarını artıran, çok şükreden.
- Cenab-ı Hak şükrü kabul eder ve karşılıksız bırakmaz. Şükrü şükürle ve ondan daha fazlasıyla cevaplandırır. Böylece iyiliklerin çoğalmasına yol açar.
- Kullarına, onlar tarafından şükrü ifade edilen nimetleri artıracağına dair http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın kesin vaadi vardır. Şükür yolunu tutanlar; kendilerine gelmiş olan nimetleri, sebeplerden, vasıtalardan değil, ancak http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'tan olduğunu itiraf ederler. Çünkü onlar hediyeyi getiren uşaklara değil, gönderen efendiye bakarlar. Gönüllerinden inanmışlardır ki, nimeti yaratan, kısmeteden, gönderen, onunla meşgul olacak kuvvetleri, sebepleri veren, tertib eden ancak http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'tır.
- Teşekkür edilmeye layık olan O'dur.
- İhlasla "Yâ Şekûr" diye bir müslüman bu isme devam etse, iyi ameller yapmak nasip olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Aliyy : Çok yüce, yüceltici.
Al-'Ali : The Highest
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın yüceliğinin üstünde hiçbir yücelik yoktur. Bütün dereceler ve mertebeler O'ndan aşağıdır. Alalh, her üstün ve yüksek makamın daha üstündedir. Zira varlıklar ya etkileyen veya etkilenendir. Etkileyen etkilenenden üstündür. http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Teâlâ, her varlığı etkileyendir. Bütün varlıklara O'nun bir eseri ve etkilenenidir. Bu yüzden O, bütün varlıklardan daha üstün ve yücedir.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif kendi zatında yücedir. Bu yüzden her şeyden daha yücedir. O'nun bu yüceliği cihet ve mekan bakımından değildir. Zira O, cihet ve mekandan münezehtir.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın varlıklar üzerindeki üstünlüğüne, yüceliğine, büyüklüğüne inanıp bunu müşahede eden kimse, bu sıfatın gereği olarak O'na ibadet eder. Kalbinde sonsuzluk nuru ışıldar.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif Kuran'da kendisini bizlere tanıtmıştır: Tüm alemleri yaratan, kainatın tek hakimi olan http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif uludur. Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların yegane sahibi O'dur. O'ndan başka ilah yoktur, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif insanların şirk koştuklarından çok yücedir. Tüm mülk O'na aittir; O, herşeye güç yetirendir. O, yüce makamların da sahibidir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk; http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif alemlerden müstağnidir. Kuşkusuz 'en güzel isimler' http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'a ait olduğu için O'nu eksiksiz olarak tarif etmek bir insan için mümkün değildir. O'nu ancak kendisinin bize bildirdiği ile tanıyabilir, yüceliğini ancak Kuran ayetleriyle takdir edebiliriz. ( 5)
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Kebir : Mutlak büyük
Al-Kabir : The Greatest. Who is supremely Great.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Hafiz : Koruyucu, gözeten.
Al-Hafiz : The Preserver. He who guards all creatures in every detail.
- Kendisinden hiç bir şey gizli kalmayan, kullarının her şeyini gözetleyip, denetleyen ve onların işlerini melekler vasıtasıyla tescil ettirip unutulmaktan-kaybolmaktan koruyan, gökleri ve yeri muhafaza eden, tabiatı dengede tutan; genelde bütün kullarını helak olmaktan, özellikle müminleri şeytanın tasallutundan esirgeyen ve onları günaha düşmekten koruyan.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Mukît : Bütün canlıların gıdasını veren
Al-Muqit : The Nourisher. He who gives every creature it's sustenance.
- Gıdalandıran, besleyen, bakıp gözeten, muktedir olan, her şeyin karşılığını veren, gözetici ve şahit.
- Herkese uygun olarak gıdalarını yaratan O'dur.
- Çalışmanın, sebeplere sarılmanın ibadet olduğunu bildiğimiz için çalışacağız, çalışırken Rabbin rızasını isteyeceğiz. Bize uygun gıdamız bizim gölgemiz gibi bizi takip eder. Gölgenin peşinden gidenler sonuna varamadan öldüler.
- Midemizi helal ve temiz gıdayla, aklımızı şeriat ve tabiat ilimleriyle, gönlümüzü http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif sevgisiyle gıdalandıralım.
- Kötü huylu çocuğu olan bir kimse "Ya Mukît" ismini 7 kere bir boş kaba okusa ve o kabı su ile doldurup o kötü huylu çocuğuna içirse http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın izniyle o çocuğun huyu güzelleşir.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Hasib : Hesap Görücü, her şeyi saymışcasına bilen, hesaba çeken.
Al-Hasib : The Accounter. He who knows every details.
İhlasla "Yâ Hasib" diye bir müslüman bu isme devam etse, gözden, zalimden kurtulur. Duası kabul olur.
-
Cevap: Esmâ-ül Hüsnâ ve Şerhi
Kerim :Çok cömert
Al-Karim : The Generous. He whose generosity is most abundant.
- Kerim, karşılık beklemeksizin veren.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif kerem sahibi olduğu içindir ki, hak sahibi olmayan yaratıklarına, en başta nimeti verir, bir karşılık beklemeksizin bağışta bulunur, günahı örter, kötülük yapanı affeder.
- Kerim, http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif'ın sıfatı olarak, hayrı çok olan, çok cömert, bağışı tükenmeyen, veren, her türlü şeref ve fazileti kendisinde toplayan, işleri öğülmeye layık, yüce, noksanlardan arınmıştır.
- http://www.tevbe.org/forum/images/smilies/allah.gif, Kerim'dir ve Ekrem'dir. O, yaratıklarını nimete boğar, karşılıksız bağışta bulunur.
- Oku! Rabbin Kerim'dir. (Alâk Suresi :3)
- Bir Müslüman ihlasla, inanarak ve yaşayarak "Yâ Kerim" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onunu tecellisine, eserlerine nâil olur. Ahlâkı güzelleşir. Kazancı artar. Her türlü şerden korunur. Günahları affolur.