-
Cevap: Gizli Komiteler
GİZLİ KOMİTENİN MÜSLÜMANLARA TAKTIĞI KULP : İRTİCA!
Bediüzzaman Hazretleri bîtaraf kalması gereken lâik devletin, gizli komitelerden uzak durmasının lüzu*munu an*latırken diyor ki:
«Müdafaatımın bütün safahatında gizli ve müd*hiş bir komiteye karşı mübareze vaziyetini gösteren tarz-ı ifademdeki maksadım şudur:
Nasılki Hükûmet-i Cumhuriye “Dini dün*yadan tefrik edip bîtarafane kalmak” prensibini kabul etmiş; dinsiz*lere, dinsizlikleri için ilişmediği gibi; dindarlara da, dindarlıkları için ilişmemesi o prensibin îcabatın*dandır. Öyle de; ben dahi bîtaraf ve hürriyetperver ol*ması lâzım gelen Hükûmet-i Cumhuriyeyi, dinsizliğe tarafdar ve entrikaları çe*viren ve hükûmetin memur*larını iğfal eden gizli menfî komitelerden tefrik edilip, hükûmetin onlar*dan uzak olmasını istiyorum; o entri*kacılarla mü*bareze ediyorum. O komitelerden, tesa*düfle hükû*metin memuriyetine girenler, ciddî dindar*lara takmak için iki kulp elinde tutmuş, garaz ettikleri dindarlara takıyorlar ve hükûmeti iğfale çalışıyor*lar. O iki kulpun birisi: O mülhidlerin, dinsiz*liğine te*mayül göstermemek manasıyla “irtica” kul*punu takıyor. Diğeri: Hâşâ ve hâşâ dinsizliği, bu Hükûmet-i İslâmiyenin ayn-ı siyaseti telakki etmedi*ğimiz mana*sında “Dini siya*sete âlet etmek” kulpu ile lekelemek is*tiyorlar.(HAŞİYE)
Evet Hükûmet-i Cumhuriye, o gizli müfsid*lerin vatana ve millete muzır efkârlarını elbette terviç et*mez ve ta*rafdar olamaz. Men’etmek, Cum*huriyet ka*nunla*rının muktezasıdır. Ve öyle müfsid*lere tarafdar*lık ile, Cumhuriyetin esaslı prensiple*rine zıddı zıddına gide*mez. Hükûmet-i Cumhuriye, bizim ile o müfsidler ma*beyninde hakem hük*münü alsın. Hangimiz zalim ise ve tecavüz ediyorsa; o vakit hakem hükmünü ver*sin ve hâkimlik nokta*sında hük*münü icra etsin.» (Tarihçe-i Hayat sh:240)
-
Cevap: Gizli Komiteler
DEMOKRATLAR NEREYE DAYANMALI?
Komünizm ve masonluk cereyanlarına karşı Demokratların cephe almaları lüzumuna ait bir ikazna*mede deniliyor ki:
«Demokratlar, hem mevkilerini muha*faza, hem vatan ve milletini memnun etmek çare-i yegânesi; itti*had-ı İslâm cereyanını kendine nokta-i istinad yap*maktır. Eski za*manda İngiliz, Fransız, Amerika siya*setleri ve menfaat*leri buna muarız olmakla mani olur*dular. Şimdi menfaatleri ve siyasetleri buna mu*arız de*ğil; belki muhtaçtırlar. Çünki komünistlik, ma*son*luk, zındıklık, dinsizlik; doğrudan doğruya anarşist*liği intac ediyor. Ve bu dehşetli tahrib edicilere karşı, ancak ve ancak hakikat-ı Kur’a*niye etrafında ittihad-ı İslâm da*yanabilir. Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmağa vesile ol*duğu gibi, bu vatanı istila-yı ecanibden ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur. Ve bu ha*kikata binaen Demokratlar bütün kuvvet*leriyle bu hakikata istinad edip Komünist ve Ma*sonluk ce*reyanına karşı vaziyet almaları zarurî*dir.» (Emirdağ Lâhikası-II sh:24)
Yukarıdaki ifadeden anlaşılıyor ki, Demokrat olmanın ölçüsü komünistliğe olduğu kadar masonluğa da cephe almak olduğu görülmektedir.
Risale-i Nur’a muaraza eden mason ve komü*nist*lerin dinsiz kısmı hakkındaki bir ikaz mektubunda deniliyor ki:
«Risale-i Nur’un manen galebe-i tâmmesi ile be*ra*ber, mason kısmının dinsizleri ve ko*münistlerin zındık*lar kısmı, habbeyi kubbe ya*pıp bahanelerle Nurların serbestiyetine mani’ ol*maya çalışıyorlar» (Emirdağ Lâhikası-II sh:17)
Süfyaniyetin ikinci rüknünün, mason komi*tesinin mahkûmu olduğunu ifade eden yazı aynen şöyledir:
«Hem de “İnna A’tayna”nın sırrı kısmen tahakkuk etmiş. Çünki Süfyaniyetin dört rük*nünden en kuv*vet*lisi ve dehşetlisi bütün bü*tün çekildi. Kabir altında azab çekiyor. Ve en büyüğü dahi alâkası bilfiil çekil*miş. Mason komi*te*sinin mahkûmu ve âleti olup aza*bıyla meş*guldür. Yalnız onun gölgesi hükmediyor. İleri te*ca*vüz etmemekle beraber kısmen geriliyor. Bâki ka*lan iki şahıs ise, ellerinden gelse tamire çalışa*caklar.» (Şualar sh: 735)
-
Cevap: Gizli Komiteler
MASONLARIN ZULMÜ
Bediüzzaman Hazretleri Afyon Mahkemesi’nde ma*son*lardan çektiği eziyeti anlatırken diyor ki:
«Burada bir günde çektiğim sıkıntı ve azabı, Eskişehir’de bir ayda çekmezdim. Dehşetli Masonlar, insafsız bir Masonu bana musallat eylemişler, tâ hiddetimden ve işkencelerine karşı “Artık yeter” de*memden bir bahane bulup, zali*mane tecavüzlerine bir sebeb göstererek yalanla*rını gizlesinler. Ben, hârika bir ihsan-ı İlahî eseri olarak şâkirane sabrediyorum ve etmeğe de ka*rar verdim.» (Şualar sh: 311)
«Yanımdaki koğuşa Masonlar tarafından hem yalancı, hem casus bir mahpus gönde*rilmiş. Tahrib kolay olmasından hususan böyle haylaz genç*lerde o herif bana çok sıkıntı vermesi ve o gençleri if*sad etmesi ile bildim ki: Sizlerin irşad ve ıslahları*nıza karşı, zendeka ifsada ve ah*lâkları bozmağa çalı*şıyor.» (Şualar sh: 315)
Bediüzzaman Hazretleri çocukların kendisine hür*metle alaka duymalarını değerlendiren yazısında di*yor ki:
«Masonlar ve zındıkların plânı ile bol*şevizm tarzında gençleri terbiye etmek için bir vakit bazı mek*tebler açıldığı ve sonra değişen bu mekteblerle gençleri ifsada çalıştıklarına muka*bil, İslâmiyetin kah*raman bayrak*darı olan Türk milletinin masum küçük yavruları, nuranî bir inti*bah ve bir hiss-i kablelvuku’ ile Nurlardan ders al*maları gençlerin başına gelen o belaya karşı bir mukabeledir ki, inşâallah o yavruların hem kendi*leri, hem gençler Mason ve Zındıkların şerle*rinden kurtulmasına bir işarettir ki, bu acib va*ziyeti gösteriyorlar.» (Emirdağ Lâhikası-II sh:103)
-
Cevap: Gizli Komiteler
MASONLARA KARŞI MÜCADELE
Bütün bu şer cereyanlarının zararlarından kurutulma*nın tek yolunu gösteren Bediüzzaman Hazretleri, İslâm fe*daileri olan hakiki talebelerinin sebat ve metanetinin, Ma*sonların plânlarını akim bırakacağını beyan eder, der ki:
«Sizin sebat ve metanetiniz, Masonla*rın ve müna*fıkların bütün plânlarını akîm bı*rakıyor.
Evet kardeşlerim, saklamağa lüzum yok. O zın*dıklar, Risale-i Nur’u ve şakirdlerini tarîkata ve bil*hassa Nakşî Tarîkatına kıyas edip, o ehl-i tarî*katı mağ*lub ettikleri plânlar ile bizleri çürütmek ve dağıt*mak fikriyle bu hücumu yaptılar.
Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin sû’-i istimalatını göstermek.
Ve sâniyen: O mesleğin erkânlarının ve müntesib*îninin kusuratlarını teşhir etmek.
Ve sâlisen: Maddiyyun felsefesinin ve medeniye*tinin cazibedar sefahet ve uyutucu lezzetli zehirle*riyle ifsad et*mek ile mabeynle*rinde tesanüdü kır*mak ve üs*tadlarını ihanetlerle çürütmek ve meslekle*rini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarından sukut ettir*mektir ki, Nakşîlere ve ehl-i tarîkata karşı istimal et*tikleri aynı silâh ile bizlere hücum ettiler, fa*kat aldan*dı*lar.» (Şualar sh:302)
Masonluk ve Komünistlik hesabına yapılan ta*arruz:
«Afyon Mahkemesi bizi tazib ve kitabları*mızın neşrine mani’ olmak cihetiyle ziyade beni in*citti. Ben de beş-on günde iki-üç defa siyaset dün*yasına baktım. Acib bir hal gördüm. Müdafaatımda dediğim gibi, is*tibdad-ı mutlak ve rüşvet-i mut*laka ile hareket eden bir cereyan-ı zendeka Masonluk, Komünist*lik hesabına bizi böyle iş*kencelerle ezmeğe ça*lışmış. Şimdi o kuvveti kıracak başka bir cereyan bu vatanda tezahüre başladığını gördüm. Fazla bakmak mesleğimce iz*nim olmadığından daha bakmadım.» (Emirdağ Lâhi*kası-II sh:16)
-
Cevap: Gizli Komiteler
LOZAN ANLAŞMASI’NDA MASON CEREYANIN ROLÜ
Meşhur Lozan Anlaşmasında, Türkiyenin geleceğiyle alâkalı karalar alınma safhasında gizli komitenin devreye girip tesirli bir rol oynadığı bilinmektedir. Bediüzzaman Hazretlerinin hayatında bu komitelerin
«Gizli anlaşmanın entrikası: Türkler’e dinlerini ve din temsilciliğini feda ettirmek şar*tıyla, sun’î istik*lal([24]) işinde gizli anlaşmanın mües*siri, tek kelime ile Yahudiliktir. Buna memur-u müşahhas kimse de, şimdi Mısır Hahambaşısı([25]) bulunan Hayim Naum’dur. Bu Hayim Naum, bu korkunç teşebbüse ev*velâ Amerika’da Türkler le*hinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türk’ün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin et*mek sure*tiyle başlamıştır. Yani masonluk hasebiyle Kur’anın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Hayim Naum müdhiş plânının zeminini Amerika’da hazırladıktan sonra İngiltere’ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ede*rek şu teklifte bulunmuştur:
“Siz Türkiye’nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyet’i ve İslâmî temsilci*lik*lerini, ayak*lar al*tında çiğnetmeyi taahhüd ediyo*rum.” Aynı Hayim Naum, Türk murahhaslar([26]) he*yetine müşavir sıfatıyla sokulmanın da yolunu bul*muş, yani Mustafa Kemal ve İsmet’i kendine dost bulmuş. Onun için üçü birleşmiş ve artık arada santralın intizamla işleme*sine hiçbir mani’ kalmamış*tır.
Hayim Naum o sırada Ankara’ya kadar da uzana*rak plânın muvaffakıyeti için gereken en mühim ve merkezî şahıs nezdinde -yani Mustafa Kemal yanında- emin bulunduğu tesirinin derece*sini ölçmek istemiştir. Öyle ki bu te*sir, mahud mevzuda Hayim Naum’dan daha heveskâr ve gayretli bir İslâmiyet düşma*nına tesadüf et*mekle muradına ermiş ve artık Türk’ü içinden vurmanın plânını gerçekleştirmek için her unsur tamamlanmıştır.
İşte bu ehemmiyetli vesika, tam tamına Ri*sale-i Nur tercümanının kırk küsur sene evvel ha*dîs-i şerifin ihba*rına dair beyan ettiği hâdiseyi tas*dik ettiği gibi; ve Şeriat-ı Ahmediye’ye ihanet eden o dehşetli şah*sın mühim bir kuvveti Ya*hudi olduğu, Yahudi olan Lord Gürzon ile Hayim Naum o ihbarın hakika*tını gös*terdiklerini ve yir*mibeş seneden beri Nurcuların imhasına keyfî kanunlarla dehşetli zulümlerin hik*metini tam gösteriyor.» (Emirdağ Lâhikası-II sh:32)
-
Cevap: Gizli Komiteler
ZENDEKA KOMİTESİNİN TAHRİK ETMEK PLÂNI
«Zendeka komitesi, münafık bazı memur*ları ve*sile ederek, merkez-i hükûmette resmî bir plân çevirip beni bü*tün bütün hilaf-ı kanun olarak bütün dostla*rımdan ve talebelerimden tecrid ve sıhhat ve hayatım nokta*sında en fena bir yerde, beni nefyetmek namı al*tında, haps-i münferid ve tecrid-i mutlak manasında beni Emirdağı’na gön*derdiler. Şimdi tahakkuk etmiş ki, iki maksadla bu muameleyi yapıyorlar:
Birisi: Eskiden beri ihaneti kabul etmedi*ğimden, beni o surette hiddete getirip bir mes’ele çıkararak mah*vıma yol açmaktı. Bundan birşey çıkaramadıkları için, zehirlendirmek vasıtasıyla mahvıma çalıştılar.» (Emirdağ Lâhikası-I sh:194)
-
Cevap: Gizli Komiteler
ÇARE SİYASET DEĞİL, MEHDİYET
Hâkim cereyan, siyaset sahasındaki her İs*lâmî hare*keti kendi menfaatına çevirir:
«Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cere*yanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklali*yetini ve ihlasını muhafaza edemez. Herhalde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dün*yevî maksadına âlet edecek. O hizmetin kudsiyetini bo*zacak.» (Şualar sh:362)
Süfyanî cereyana karşı Mehdiyet cereyanı*nın galebesi:
«Süfyan ve Mehdi hakkındaki hadîslerin ifade et*tikleri mana budur ki: Âhirzamanda din*sizliğin iki cere*yanı kuvvet bulacak:
Birisi: Nifak perdesi altında, risalet-i Ah*mediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan namında müdhiş bir şa*hıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şe*riat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranî*sine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i ke*malin başına geçecek Âl-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nu*ranî, o Süfyan’ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafı*kaneyi öldürüp dağıtacaktır.» (Mektubat sh: 56p.6)
«Hazret-i Mehdi’nin cem’iyet-i nurani*yesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’a*kâranesini([27]) tamir ede*cek, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmedi*yeyi (A.S.M.) inkâr niye*tiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Haz*ret-i Mehdi cem’iyetinin mu’cizekâr manevî kılın*cıyla öldürülecek ve da*ğıtılacak.» (Mektubat sh:441p.3)
Deccal komitesinin dağıtılması:
«Hem âlem-i insaniyette inkâr-ı uluhiyet ni*ye*tiyle medeniyet ve mukaddesat-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsa Aley*hisselâm’ın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatıyla birleştirmeye çalışan ha*miyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaatı namı altında ve “Müslüman İsevî*leri” ünvanına lâ*yık bir cem’iyet, o Deccal komite*sini, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın riyaseti altında öldürecek ve dağıta*cak; beşeri, inkâr-ı uluhiyet*ten kurtaracak.» (Mektubat sh:441)
-
Cevap: Gizli Komiteler
AVRUPA’NIN AHLÂKIMIZA VURDUĞU DARBE
Hizb-üş-şeytandan bir devlet:
«S- Neden bu kadar (İGZ) den (*) nefret ediyor*sun? Musalahasını da istemiyorsun?
Sebeb bir değil, bindir. Bana en ziyade şedid gö*rünen, manen ahlâkımıza vurduğu darbedir. Çekirdek ha*linde olan secaya-i seyyieyi([28]) içimizde in*kişaf ettirdi. Hayatın yarası iltiyam([29]) bulur; iz*zet-i İslâmiye, namus-u millînin yarası pek de*rindir.
Edirne Câmii’nde, bir İslâm hocasının lisanıyla, Venizelos gibi şeytan zalime dua ettirdi. Merkez-i Hilafette, müslümanlar lisanıyla hizb-üş şeytan olan (İGZ), Yunan askerlerini halaskâr, tathirci ilân ve kar*şısındaki güruh-u mücahidîni cani, za*lim söylettirdi.» (Sünuhat Tuluat İşarat sh:81)
-
Cevap: Gizli Komiteler
YE’CÜC VE ME’CÜC KOMİTESİ: ANARŞİSTLER
«Dinin şiddetle men’ettiği şey, fitne ve anar*şidir.([30]) Çünki anarşi hiçbir hak tanımaz. İn*sanlık seci*ye*lerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar se*ci*yesine çevirir ki, bunun âhirza*manda “Ye’cüc ve Me’cüc” komitesi ol*duğuna Kur’an-ı Hakîm işaret buyurmaktadır.» (Tarihçe-i Hayat sh:653p.3)
«Büyük Deccal, şeytanın iğvası([31]) ve hükmü ile şe*riat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hristiyan*ların ha*yat-ı iç*timaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve Ye’cüc ve Me’cüc’e zemin hazır eder. Ve İslâm Deccalı olan Süfyan dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kal*dır*mağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddî ve manevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri ba*şıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine([32]) bataklığında, bir*birine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı is*tibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşist*liğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istib*daddan başka zabt altına alınamaz.» (Şualar sh:593)
«Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i İlahiye namına ve hakaik-i İslâmiye dairesinde mah*kemeler aç*mazsa, maddî ve manevî kıyametler başla*rına kopacak, anarşilere, ye’cüc ve me’cüc*lere tes*lim-i silâh edecek*ler diye kalbe ihtar edildi.» (Hutbe-i Şâmiye sh:79)
«Süfyan’ın ve Deccalların fitneleriyle bile*rek, se*verek isyan ve tuğyana ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün anarşist*liği ile fesada ve canavar*lığa giden ve din*sizliğe, küfr ü küfrana düşen in*sanların akıllarını baş*larına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü ze*ber edecek. Allahu a’lem, o dabbe([33]) bir nev’dir.» (Şualar sh: 591p.son)
Mezkûr ifsad komitelerinin aldatıp ifsad edememele*rinin en birinci çaresi bu ikazlarla onların ifsad metodla*rını bilip gere*ken tedbiri almaktır. Yapılan bu kısmî der*lemeye, bu nazarla bakılmalıdır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Maksadına ulaşmak için silâh da dahil her vasıtayı kullanan, siyâsî gizli ihtilâlci cemiyet
[2] Evvelce bulunmuş olan
[3] Miladi 1806 ve 1808 de
[4] Miladi 1898 deki
[5] Arab düşmanlığına
[6] cemiyette yaşanan İslâmî hayatın ve İslâm kanunlarının
[7] Birinci Dünya Harbi
[8] Allah’ın (cc) yardımı
[9] İslâm Âleminin birliğini
[10] asliyetini bozmadan değişim
[11] âhirzaman’da çıkacağı haber verilen müsbet ve menfî şahıslara
[12] Kur'ân Cemaatı, Kurâna ciddi ve samimi olarak bağlanıp ona hizmeti için mücâhidâne bir surette çalışan ve fenalıklardan korunan müslümanların topluluğu
[13] toplum hayatından
[14] hayatını devam
[15] Batı Anadolu’ya (Burdur, Isparta-Barla)
[16] netice
[17] temeli sağlam, sabit, kuvvetli
[18] bilinen kadro
[19] gözetim
[20] alâkasız olmanızdan
[21] tam kafirliğe
[22] dâhil olmak, içine gizlice giriş
[23] hürriyet taraftarı gerçek demokrat partiye
(HAŞİYE) Yani “Hükûmet bir siyaset takib etmiyor, hâşâ sümme hâşâ hükûmetin siyaseti dinsizliktir.” diye tevehhüm eden o mülhidlerin nazarında, benim Kur’an-ı Hakîm’in nusus-u kat’iyesinden tereşşuh eden Risale-i Nur ile takib ettiğim hakaik-i imaniyeye hizmetimi, muhalif bir siyaset demekle, dünyada en şeni’ bir iftirayı eder.
[24] Hakiki hürriyetini kazanamama
[25] Yahudi din reisi
[26] Devlet veya herhangi bir teşekkül nâmına, salâhiyyetli olarak bir yere bir vazife ile gönderilen kimseler
[27] müslümanların yaşadığı toplum hayatına dine zıt hayat tarzını sokan sistemi
(*) İngiliz olmak ihtimali var.
[28] Kötü huyları
[29] yaranın kapanıp iyi olması
[30] başı boşluk, din ve nizam düşmanlığı
[31] ayartması, azdırması ve baştan çıkarması
[32] nefsin kokuşmuş isteklerinin
[33] yürüyen, debelenen mahlûk