-
Cevap: Mustafa Özsoy
"Üstadın vefatını haber alıyorum"
"1959 yılında Cihanbeyli'nin bir köyüne tayin olmuştum. O sıralarda gazetelerde Üstadla ilgili çok şeyler yazılıyordu.
"Bir gün Konya'ya gelmek üzere yola çıktım. Yolda gözüme ilişen bir gazetede Üstadın vefat haberini gördüm. Çok müteessir olmuştum. Tabiri caizse perişan olmuştum. Bizde Üstad sanki hiç ölmeyecekmiş veya çok uzun süre daha yaşayacakmış gibi bir his vardı. Bir hafta boyunca geceli gündüzlü ağladım.
"Gözlerimi ne zaman kapasam, karşımda Üstadı görüyordum. Bir gün rüyamda şöyle dedi: 'Kardeşim, merak etme, ağlama. Bizim hayattan ziyade memâtımız (ölümümüz) hizmet edecek."
"Allah rahmet eylesin. Âmin."
İMAN KAHRAMANI ŞANLI ÜSTADIM
Feyzin kalbimize doldu Üstadım.
Kavuştum Nur'lara sanki ummanım.
Feda olsun Nur'a benim de canım.
Sönse bütün âlem, sönmez imanım.
Üstadım bu âlem beklerdi seni
Uzat da öpelim nurlu elleri
Kur'ân bahçesinden gelen gülleri
Koklattın bizlere şanlı Üstadım.
Ezelî fermanda lûtfa mazharsın;
İhlasa îmana açık bürhansın,
Kur'ân esrarında sen bir dellalsın,
Îmanı bizlere sundun üstadım.
Nur olsun, nur dolsun bütün gönüller
Kahrolsun Kur'ân'a uzanan eller,
Gelmesin geriye zulmâtlı günler,
Nur'unla zulmâtı boğdun Üstadım.
Yırtıldı perdeler parladı Nur'un
Kör oldu gözleri dinsiz gürûhun,
Dursun ıztırabı artık ruhunun
Küffarın başını ezdin Üstadım.
Yılmaz mücahid eşsiz kahraman
Çarpıştın küfürle vermedin aman
Kükrese îmanlar hep Bediüzzaman
Kalbimiz makberin olsun Üstadım.
Konya, 1959-1960
Öğretmen Mustafa ÖZSOY
(Son Şahitler kitabının, üçüncü cildinden derlenmiştir...)