Tabiattaki,çogalma tesadüfi midir?
Tabiattaki çogalma tesadüfi midir?
Mucize olmayan ne var ki?
Içtigimiz su, cigerlerimize doldurdugumuz hava, bastigimiz toprak, her aksam yildizlariyla üstümüze inen gece, günes, ay...
Hepsi de mu'cize degil mi?
Insan Allah'a inandi mi, dilsiz tas, dag ve yildiz yoktur, mucizesiz varlik yoktur. Aci çekip, çabalayip kendini kelebege çevirmeye çalisan minik, alçak gönüllü bir tirtil, mucizedir. Bir yumurta veya çekirdek, isik dolu birer mucizedir.
Yumurtada canlinin hayat programini yazan, çekirdekte dev agaç fabrikalarinin projelerini yerlestiren Ilahi kudret, canlilari yeryüzü denilen egitim meydanina göndermektedir. Hayat programlarinda en ufak bir basibosluk, gayesizlik görünmedigi gibi, canlilarin çogalmalari da tesadüfe terk edilmemistir. Her çevredeki canlilar birbirleri ile son derece iyi bir ahenk içindedir. Bu ahengin, insan elinin müdahalesi ile bozulmasi, telafisi güç zararlari netice vermektedir.
Hayvanlardaki nüfus planlamasi ile ilgili tespitleri dikkatli bir analizle ele alirsak, planlayan ilahi hikmetin nokta nokta yeryüzünü nasil kusattigini daha iyi anlayabiliriz. Ve yine anlayabiliriz ki, bu muhtesem planlamayi yapan, bütün canlilari mucizevi özellikleriyle yaratan; günesi, havayi, isigi, rüzgari, hayat sahiplerinin imdadina gönderen; bitkileri hayvanlarin, hayvanlari insanlarin imdadina kosturan, beden azalarini birbirlerinin yardimina, gida zerrelerini beden hücrelerinin hizmetine yollayan Zat-i Zülcelal'dir (C.C.)...
Canli topluluklarinda, nüfus yogunlugu artarsa ne olur? Açlik faktörü baslamadan, nüfus kirici biyolojik bir mekanizma harekete geçer. Canlinin hormon sistemi degisik çalismaya baslar. Yumurtlama durur, cinsel organlarinda gerileme baslar. Psikolojik davranislar degisir: Tavsanlarda, tilkilerde, geyiklerde, farelerde oldugu gibi...
Bu büyük kesfi 1962'de J. Colhoun fareler üstünde yaptigi deneylerle ortaya koymustur: Vahsi Norveç farelerine bol gida ve yer vermis, hastalanmalarini önlemis, yalniz nüfus yogunluk faktörünü saglamis, 27 ay sonra 20 çift fareden normal üreme temposu ile 5000 fare elde etmesi gerekli iken, ancak 150 fare kalmis, kapali yerde bakilan fareler belirli bir nüfus yogunluguna ulasinca, evvelce birbirine karsi sasilacak kadar iyi davrandiklari halde, huylari degismeye baslamistir. Erkekler disileri hirpalamaya baslamakta, disiler yuva yapmamakta veya üstünkörü yarim birakmakta, rasgele bir yerde dogurmakta, yavrulari terk etmekte, sahipsiz yavrular digerleri tarafindan parçalanip yenmektedir. Yavrularda ölüm % 90'a, anne ölümleri % 50'ye yükselmistir. Durmadan bogusma halindeki erkeklerin daha pek genç çagda bitkinlestikleri ve öldürüldükleri görülmüstür. Halbuki hepsine yetecek kadar bol gida verilmistir.
Otto Koenning de buna benzer bir deneme yapmistir. Beyaz balikçillar Wilhenminenberg'teki Enstitü'de kapali bir yere almis ve bol gida vermistir. Beyaz balikçillarin sosyal ve aile hayatlari alt üst olmus, çiftlesme çok asiri bir ölçüye varmis, fakat yavrular azalmistir. Kavgalar birbirini kovalamis, kar gibi beyaz balikçillardan kisa bir süre sonra geriye üstleri baslari kirli, kanli, kendi yumurta ve yavrularini bile çigneyen birer zavalli hayvanlar kalmistir. Yasayabilen yavrular, yavruluktan kurtulamamis, büyüdükleri ve yemlik yem dolu oldugu halde annelerinin pesinden kosmaya devam etmislerdir. Ne annelik, ne de babalik yapabilmislerdir.
Ayni olaylar, hiç degismeden tabii çevrede de görülmektedir. Mesela foklar, çogalma mevsiminde bir adada üst üste yiginlar halinde toplanir, normal davranislarini kaybederler. Kuzey denizinde Ingiltere açiklarinda Farne adasi vardir. Çogalma mevsiminde 4000 kadar fok bu adada toplanir. Ada kayaliklarinin üstü adeta bir et pazarina döner. Dogan yavrularin çogu bu kaynasan hayvanlarin arasinda ezilir veya açliktan ölürler. Üremek için foklarin yakindaki diger adalara gitmeyip, yalniz bu adada toplanmalari ilgi çekicidir.
Cevap: Tabiattaki,çogalma tesadüfi midir?
Adeta bu adada n%u00FCfus yogunluklarini %u00F6l%u00E7mektedirler. B%u00F6ylece foklardaki n%u00FCfus patlamasi %u00F6nlenmektedir. Foklardaki bu program %u00E7ok uzak bir zamanda ortaya %u00E7ikabilecek bir a%u00E7lik tehlikesine karsi tedbir almalarini emretmektedir sanki.
Bir baska misal verelim: Kanada'da Suparior g%u00F6l%u00FCnde bir Royale adasi vardir. Adada 600 bas Moose denen %u00E7ok iri c%u00FCsseli bir geyik (ortalama 800 kilo) t%u00FCr%u00FC yasar. 24 sene kadar evvel g%u00F6l donunca Ontario'dan 19 ila 21 hayvandan ibaret bir kurt s%u00FCr%u00FCs%u00FC adaya ge%u00E7mistir. Dave Mech, Philip C. Shelton, 10 sene s%u00FCren bir arastirma ile geyiklerle kurtlarin iliskilerini izlemislerdir. Ada ormanlarini bir felaket halinde tahrip eden geyik s%u00FCr%u00FCs%u00FCn%u00FCn sayisi kurtlar geldikten sonra hizla azalmis ve bug%u00FCnk%u00FC 600 bas hayvan civarinda duralamistir. Kurtlar bilindigi gibi sosyal organizasyonu kuvvetli ve zeki hayvanlardir. Belirli usullerle idare edilirler. Adada iki ayri s%u00FCr%u00FC halinde dolasirlar. B%u00FCy%u00FCk s%u00FCr%u00FC 15 ila 17 fertten meydana gelmistir. Cinsel hayatlari yakindan takip edilmistir. %u00C7iftlesme olmaktadir: Fakat 10 senedir, s%u00FCr%u00FCye bir tek yavru eklenmemis bulunmaktadir. S%u00FCr%u00FCn%u00FCn sayisi 21-22'nin %u00FCst%u00FCne %u00E7ikmamistir. Her kurdun hayat sahasi bir mil karedir. Geyiklerin sayilari ise 600'de karar kilmistir. S%u00FCr%u00FCn%u00FCn yillik yavru sayisi 225 kadardir. Kurtlar yalniz yaslilari, hastalari, sakatlari ve k%u00FC%u00E7%u00FCk yavrulari avlamaktadirlar. Ve her iki-%u00FC%u00E7 g%u00FCnde bir, tek hayvan avlayarak denge bozmamaya titizlikle dikkat etmektedirler.
Aslanlarin belirli gruplar halinde sosyal hayatlari malumdur. Annelik, yavrulari korumak, bakma hisleri %u00F6rnek denecek m%u00FCkemmeliyettedir. Fakat %u00E7evrede beslenme imkanlari k%u00F6t%u00FClesmeye baslayinca beslenme hakki yalniz hayatiyetini s%u00FCrd%u00FCrecek g%u00FC%u00E7te olanlarindir. %u00D6z anasi dahi yavrusunu bir pen%u00E7e darbesi ile uzaklara firlatir. Bir deri, bir kemik halinde s%u00FCr%u00FCy%u00FC takip eden ve nihayet %u00F6l%u00FCnceye kadar yalvardigi halde pay alamayan %u00E7ocuklarina asla kulak asmaz ve %u00E7ogalma fonksiyonunu koruyabilecek sekilde disiler ayakta kalir.
Canlilarda %u00E7ogalmayi kisitlamanin bir baska yolu daha vardir: Koku!...
Farelerin n%u00FCfus yogunlugu bir dereceye ulasinca erkeklerin pisliklerinden bir koku %u00E7ikmaya baslar. Ve bu koku disileri kisirlastirir. Gebe bir fare kafesine bir yabanci erkek sokulsa degisik koku nedeniyle F%u00F6t%u00FCs'%u00FCn rahim i%u00E7indeki gelismesi durmakta veya d%u00FCs%u00FCkle sonu%u00E7lanmaktadir.
Un b%u00F6ceklerinde de b%u00F6yle bir mekanizma islemektedir. Unun graminda larva sayisi ikiye %u00E7ikinca %u00E7ogalma durur. Kurbaga tetartlarinin kaynastigi bir su birikintisine bir tetart saliverilse k%u00FC%u00E7%u00FCklerin hemen yemekten kesildikleri ve kisa s%u00FCrede %u00F6ld%u00FCkleri g%u00F6r%u00FCl%u00FCr. 120 litre suda bir b%u00FCy%u00FCk tetart alti k%u00FC%u00E7%u00FCk tetartin a%u00E7liktan %u00F6lmesine yeter. Hatta b%u00FCy%u00FCk bir tetartin bulundugu su k%u00FC%u00E7%u00FCklerin akvaryumuna d%u00F6k%u00FClse yine ayni sonu%u00E7 alinir. Bu simik maddenin bir su birikintisindeki kurbaga sayisini ayarladigi anlasilmistir. Ayni g%u00F6zlemler baliklarda da yapilmistir.
Fillerde ayarlama bambaskadir. Sosyal hayatlari %u00E7ok g%u00FC%u00E7l%u00FC ve zeki olan filler, bir b%u00F6lgede tehlike baslarsa uygun alanlara g%u00F6%u00E7 ederler. Dogu Afrika'daki Serengeti parkinda 30 sene evvel hi%u00E7 fil yoktu. 1958'de Grzimek, 60 fil saymis, sayilari 1964'de 800'e, 1967'de 2000'e %u00E7ikmistir.
Uganda'daki Kurkizon selalesindeki Milli Park'ta 10.000 fil birikmistir. Fil s%u00FCr%u00FCleri milli parklara sigmamaya baslayinca, her sey alt %u00FCst olmustur. Fakat pek kisa s%u00FCre sonra hayvanlarin n%u00FCfus sayilarini ayarlamaya basladiklari g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. N%u00FCfus %u00E7oklugu fillerde dejeneresans yapmamistir. Aksine normal ve saglam disilerin hayatlarini s%u00FCrd%u00FCr%u00FCrken, disilerinin dogumlarinin aralarini uzatmaya basladiklari, dogum-%u00E7iftesme arasindaki normal iki ay %u00FC%u00E7 g%u00FCnl%u00FCk s%u00FCrenin 6 ile 10 aya %u00E7iktigi g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r.
T%u00FCm hayvanlarda n%u00FCfus planlamasi saglam bir usulle idare edilirken, fireni bosalmis bir %u00E7ogalmaya, Lemming'lerde, %u00E7ekirgelerde rastlanmaktadir. Fakat evvela bir felaket gibi Avustralya'yi istila eden tavsanlarin bile nihayet bir adaptasyon mekanizmasi kurduklari g%u00F6r%u00FClmektedir... 1959'da Thomas Austin adaya 24 tane tavsan salmistir. (O zamanlardaki gemicilerin uzun deniz yolculuklari i%u00E7in beraberinde canli hayvanlari da tasidiklari bilinmektedir.) 6. senede tavsanlar 22 milyona %u00E7ikmis ve sonunda bir felaket halinde kitanin bitki faunasini alt %u00FCst etmistir. Avlamalar, zehirlemeler, vir%u00FCsle hastalik vermeler bu felaketle savasmaya yetmemistir. Fakat zamanla tavsanlarin kendi n%u00FCfuslarini ayarladiklari g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. Kurak mevsimlerde erkekler disilere yaklasmamakta, yaklasmaya kalksa gebe hayvanlarda d%u00FCs%u00FCk olmaktadir. Ancak bol yagmurlu yillarda, %u00FCreme temposu artmaktadir
Cevap: Tabiattaki,çogalma tesadüfi midir?
Adeta bu adada n%u00FCfus yogunluklarini %u00F6l%u00E7mektedirler. B%u00F6ylece foklardaki n%u00FCfus patlamasi %u00F6nlenmektedir. Foklardaki bu program %u00E7ok uzak bir zamanda ortaya %u00E7ikabilecek bir a%u00E7lik tehlikesine karsi tedbir almalarini emretmektedir sanki.
Bir baska misal verelim: Kanada'da Suparior g%u00F6l%u00FCnde bir Royale adasi vardir. Adada 600 bas Moose denen %u00E7ok iri c%u00FCsseli bir geyik (ortalama 800 kilo) t%u00FCr%u00FC yasar. 24 sene kadar evvel g%u00F6l donunca Ontario'dan 19 ila 21 hayvandan ibaret bir kurt s%u00FCr%u00FCs%u00FC adaya ge%u00E7mistir. Dave Mech, Philip C. Shelton, 10 sene s%u00FCren bir arastirma ile geyiklerle kurtlarin iliskilerini izlemislerdir. Ada ormanlarini bir felaket halinde tahrip eden geyik s%u00FCr%u00FCs%u00FCn%u00FCn sayisi kurtlar geldikten sonra hizla azalmis ve bug%u00FCnk%u00FC 600 bas hayvan civarinda duralamistir. Kurtlar bilindigi gibi sosyal organizasyonu kuvvetli ve zeki hayvanlardir. Belirli usullerle idare edilirler. Adada iki ayri s%u00FCr%u00FC halinde dolasirlar. B%u00FCy%u00FCk s%u00FCr%u00FC 15 ila 17 fertten meydana gelmistir. Cinsel hayatlari yakindan takip edilmistir. %u00C7iftlesme olmaktadir: Fakat 10 senedir, s%u00FCr%u00FCye bir tek yavru eklenmemis bulunmaktadir. S%u00FCr%u00FCn%u00FCn sayisi 21-22'nin %u00FCst%u00FCne %u00E7ikmamistir. Her kurdun hayat sahasi bir mil karedir. Geyiklerin sayilari ise 600'de karar kilmistir. S%u00FCr%u00FCn%u00FCn yillik yavru sayisi 225 kadardir. Kurtlar yalniz yaslilari, hastalari, sakatlari ve k%u00FC%u00E7%u00FCk yavrulari avlamaktadirlar. Ve her iki-%u00FC%u00E7 g%u00FCnde bir, tek hayvan avlayarak denge bozmamaya titizlikle dikkat etmektedirler.
Aslanlarin belirli gruplar halinde sosyal hayatlari malumdur. Annelik, yavrulari korumak, bakma hisleri %u00F6rnek denecek m%u00FCkemmeliyettedir. Fakat %u00E7evrede beslenme imkanlari k%u00F6t%u00FClesmeye baslayinca beslenme hakki yalniz hayatiyetini s%u00FCrd%u00FCrecek g%u00FC%u00E7te olanlarindir. %u00D6z anasi dahi yavrusunu bir pen%u00E7e darbesi ile uzaklara firlatir. Bir deri, bir kemik halinde s%u00FCr%u00FCy%u00FC takip eden ve nihayet %u00F6l%u00FCnceye kadar yalvardigi halde pay alamayan %u00E7ocuklarina asla kulak asmaz ve %u00E7ogalma fonksiyonunu koruyabilecek sekilde disiler ayakta kalir.
Canlilarda %u00E7ogalmayi kisitlamanin bir baska yolu daha vardir: Koku!...
Farelerin n%u00FCfus yogunlugu bir dereceye ulasinca erkeklerin pisliklerinden bir koku %u00E7ikmaya baslar. Ve bu koku disileri kisirlastirir. Gebe bir fare kafesine bir yabanci erkek sokulsa degisik koku nedeniyle F%u00F6t%u00FCs'%u00FCn rahim i%u00E7indeki gelismesi durmakta veya d%u00FCs%u00FCkle sonu%u00E7lanmaktadir.
Un b%u00F6ceklerinde de b%u00F6yle bir mekanizma islemektedir. Unun graminda larva sayisi ikiye %u00E7ikinca %u00E7ogalma durur. Kurbaga tetartlarinin kaynastigi bir su birikintisine bir tetart saliverilse k%u00FC%u00E7%u00FCklerin hemen yemekten kesildikleri ve kisa s%u00FCrede %u00F6ld%u00FCkleri g%u00F6r%u00FCl%u00FCr. 120 litre suda bir b%u00FCy%u00FCk tetart alti k%u00FC%u00E7%u00FCk tetartin a%u00E7liktan %u00F6lmesine yeter. Hatta b%u00FCy%u00FCk bir tetartin bulundugu su k%u00FC%u00E7%u00FCklerin akvaryumuna d%u00F6k%u00FClse yine ayni sonu%u00E7 alinir. Bu simik maddenin bir su birikintisindeki kurbaga sayisini ayarladigi anlasilmistir. Ayni g%u00F6zlemler baliklarda da yapilmistir.
Fillerde ayarlama bambaskadir. Sosyal hayatlari %u00E7ok g%u00FC%u00E7l%u00FC ve zeki olan filler, bir b%u00F6lgede tehlike baslarsa uygun alanlara g%u00F6%u00E7 ederler. Dogu Afrika'daki Serengeti parkinda 30 sene evvel hi%u00E7 fil yoktu. 1958'de Grzimek, 60 fil saymis, sayilari 1964'de 800'e, 1967'de 2000'e %u00E7ikmistir.
Uganda'daki Kurkizon selalesindeki Milli Park'ta 10.000 fil birikmistir. Fil s%u00FCr%u00FCleri milli parklara sigmamaya baslayinca, her sey alt %u00FCst olmustur. Fakat pek kisa s%u00FCre sonra hayvanlarin n%u00FCfus sayilarini ayarlamaya basladiklari g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. N%u00FCfus %u00E7oklugu fillerde dejeneresans yapmamistir. Aksine normal ve saglam disilerin hayatlarini s%u00FCrd%u00FCr%u00FCrken, disilerinin dogumlarinin aralarini uzatmaya basladiklari, dogum-%u00E7iftesme arasindaki normal iki ay %u00FC%u00E7 g%u00FCnl%u00FCk s%u00FCrenin 6 ile 10 aya %u00E7iktigi g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r.
T%u00FCm hayvanlarda n%u00FCfus planlamasi saglam bir usulle idare edilirken, fireni bosalmis bir %u00E7ogalmaya, Lemming'lerde, %u00E7ekirgelerde rastlanmaktadir. Fakat evvela bir felaket gibi Avustralya'yi istila eden tavsanlarin bile nihayet bir adaptasyon mekanizmasi kurduklari g%u00F6r%u00FClmektedir... 1959'da Thomas Austin adaya 24 tane tavsan salmistir. (O zamanlardaki gemicilerin uzun deniz yolculuklari i%u00E7in beraberinde canli hayvanlari da tasidiklari bilinmektedir.) 6. senede tavsanlar 22 milyona %u00E7ikmis ve sonunda bir felaket halinde kitanin bitki faunasini alt %u00FCst etmistir. Avlamalar, zehirlemeler, vir%u00FCsle hastalik vermeler bu felaketle savasmaya yetmemistir. Fakat zamanla tavsanlarin kendi n%u00FCfuslarini ayarladiklari g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. Kurak mevsimlerde erkekler disilere yaklasmamakta, yaklasmaya kalksa gebe hayvanlarda d%u00FCs%u00FCk olmaktadir. Ancak bol yagmurlu yillarda, %u00FCreme temposu artmaktadir
Cevap: Tabiattaki,çogalma tesadüfi midir?
Biz Lemming ve %u00E7ekirgelere d%u00F6nelim, Iskandinavya yarimadasi civarinda yasayan kemirici hayvanlardan bir nevi si%u00E7an t%u00FCr%u00FC olan Lemming'lerin 1967 baharinda milyonlarcasi adeta yerden fiskirircasina ortaligi kaplamis ve sanki kollektif bir delilige tutulmus%u00E7asina uzunlugu kilometreleri ge%u00E7en kolonlar halinde Alaska'nin Tunduralarini, daglari, irmaklari, g%u00F6lleri ge%u00E7erek, bir tek istikamette ilerledikleri g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. 200 kilometrelik bir yolculuktan sonra Barrow burnunun sarp kayalarina ulasmislar ve Falezlerin tepelerinden bir an bile teredd%u00FCt etmeden Kuzey denizinin buzlu sularina atlamislar ve %u00F6lm%u00FCslerdir.
Buna benzer bir olay, Afrika'da simdi nesilleri t%u00FCkenmis Antilop'larda g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. N%u00FCfus fazlalasinca 50.000'i askin hayvan s%u00FCr%u00FClerinin %u00E7%u00F6llere dogru %u00E7ilginca g%u00F6%u00E7 ettikleri ve %u00F6ld%u00FCkleri bilinmektedir. %u00C7ekirgelerde de davranis baska t%u00FCrl%u00FC degildir. %u00C7ekirgeler belirli bir yogunluga kadar olduklari yerde yasarlar. Yogunluk bir %u00F6l%u00E7%u00FCy%u00FC asar asmaz, ani bir degisme olur, boylari b%u00FCy%u00FCr, renkleri degisir, hemen gruplar ve s%u00FCr%u00FCler teskil eder ve sonunda milyarlarcasi kilometrelerce s%u00FCren gruplar halinde %u00F6n%u00FCne gelen her bitkiyi tahrip ede ede %u00E7%u00F6llere veya denizlere a%u00E7ilir ve %u00F6l%u00FCrler.
Afrika'da 3200 km. uzaga Atlantik ortasina kadar gelen %u00E7ekirge s%u00FCr%u00FCleri g%u00F6r%u00FClm%u00FCst%u00FC r. Hayvanlarin sadece dogum miktarlarinin degil, cinslerinin de ayarlandigina dair deliller vardir.
Biyoloji bakimindan disi ve erkek organizmalarin meydana gelmesi ayni sansa sahiptir. Fakat herhangi bir sey erkek ve disi arasindaki dengeyi bozdu mu, arastirmacilarin hi%u00E7bir sekilde anlayamadiklari bir ayarlama mekanizmasi vasitasi ile denge tekrar kurulmaktadir. Eger erkeklerin sayisi fazla ise, dogumlarda disi miktari artmakta ve iki taraf esit oluncaya kadar b%u00F6yle devam etmektedir, disi sayisi fazla ise, o zaman da dogumlarda erkek sayisi artmaktadir.
Bu ayarlama mekanizmalari insan toplumlarinda da tesirlerini g%u00F6stermektedir. %u00D6zellikle bu, savas sonralari pek a%u00E7ik se%u00E7ik olarak g%u00F6r%u00FCl%u00FCr. Savas y%u00FCz%u00FCnden erkeklerinin %u00E7ogunu kaybeden bir %u00FClkede yeni doganlarin b%u00FCy%u00FCk bir kismi erkektir.
Bizi asil ilgilendiren olayin kendisinden %u00E7ok, bu fizyolojik mekanizmalarin arkasinda hangi g%u00FCc%u00FCn oldugu, hangi ilim ve kudretin onun islemesini belirledigidir. Ne insan ne de hayvan, %u00E7ocuklarinin cinsiyetini %u00F6nceden tespit edemez ve buna tesir edemez. Buna ragmen cinslerinin dagilmasi bir kanun d%u00FCzeniyle akip gitmekte, canlilar takim takim, b%u00F6l%u00FCk b%u00F6l%u00FCk hayatlarini devam ettirmektedir.
G%u00FCnese, d%u00FCnyaya, denizlere, daglara, hasili Kainata h%u00FCkmeden ve bunlari hayatin yardimina kosturan, sonsuz bir kudret, nihayetsiz bir hikmet sahibinden baska, hadsiz derecede harika olan su idareye hi%u00E7bir sey karisamaz. %u00C7%u00FCnk%u00FC; su birbiri i%u00E7indeki takim takim, b%u00F6l%u00FCk b%u00F6l%u00FCk nevilerin hepsini birden idare edemeyen, onlardan birisine karissa elbette karistiracaktir. Bir kelebek, yaraticisini g%u00F6sterdigi gibi, canlilar arasindaki ahenk ve plan da Rabbimizi bildiren parlak bir mucize degil midir?