Sûfîler yakîne farklı tanımlamalarda bulmuşlardır. Örneğin, İbnü’l-Arabi gibi
mutasavvıflar, yakîn ile ilmin özdeş olmadığını tartışma konusu yapmışlardır. Kur’an’da
yakîn için söz konusu edilen üç merhaleyi (ilm/ayn/hakk el-yakîn), “Hayır,(onu) tartışılmaz
bir kesinlike anlasaydınız
”2214, “sonuç de onu kesin bir gözle mutlaka göreceksiniz”2215,
“kuşkusuz o hakkı’l-yakîndir
.”2216 şu şekilde açıklar : Bu üç merhale, haberlere dayanarak,
Kâbe’nin varlığını kuşku duymaksızın bilmek, bizzat gözlemlemek üzere Kâbe’yi ziyaret
etmek ve Kâbe’nin hakiki manasına muttali olmaktır.2217 Aynı zamanda diğer bazı sûfîler
buna Kur’an’da geçen şu âyeti örnek verirler: “Hani Musa ailesine “Ben hakikaten bir ateş
gördüm. Ondan size bir haber getireceğim” demişti, nihâyet oraya gelince kendisine şöyle
seslenildi: “Ateş sandığın bu nurun içinde olan sen ve (onun )etrafında bulunanlar mübarek
kılınmıştır.”2218
Sûfîlerin eşya sıralamasında yakîn, bilgiye göre daha üstün görülmüştür. Örneğin bazı
sûfîler, bilginin çalışmayla elde edildiğini, fakat yakîni ise, kişinin yanında taşıdığı şey olarak
görürken,2219 Cüneyd-i Bağdâdî gibi bazı sûfîlerde yakînin, herhangi bir düzeltme veya
dönüşüm ya da değişim kabul etmeyen bir bilginin gönüllerde karar bulması şeklinde
yorumlamışlardır.2220 aynı zamanda sûfîler, Allah’ın bilinmesini ancak yakîn sayesinde
gerçekleşeceğini söylemişlerdir.2221bunun yanında sûfî yakînin kazanmasını ummaktadır.
Çünkü yakîn, kendisini salt bilginin belirsizliklerinden arındıracaktır.2222
Rabbi’ni bilmek dilersen sen eğer aynel-yakîn
Nefsini bil kim nedir aslın düşün Hak hikmetin
Gün peder sulbında bir katre su idin bilmiş ol
Ana rahmine akuban anda turdin nice hin
Anda kırk gün meks idüben kona oldın munkalib
Gör nice halk ider imiş kulı Rabbu’l-âlemin
Pes turub kırk gün dahi oldın heman bir mud’a et
Sonra endamın seçildi cümlesi hem yir yirin
Zühd ile kimse talamaz ma’rifet deryasına
Işk-ıla talınur ancak çünki ka’rı pek derin
Sen de Kuddûsî tefekkür bahrine tal Işk-ıla
Çün ana her kim talarsa ol bulısar dürlerin
2223
Kuddûsî’nin de bu konuda üzerinde durduğu kesin bilgi, Ayne’l-yakîn bilgisidir.
Çünkü bu sûfîlerce nurun özü/ayn olarak, yâni İlâhî olanın nuru olarak bilinmiştir. Kalbteki
nur, aydınlatıcı, imanın ve teslimiyetin gerçek kaynağı olarak tanımlanan yakîn olmuştur2224.
Kuddûsî’inin düşencesine göre eğer kul, gerçek olarak Rabbi’ni bilmek istiyorsa, yâni kesin
bir gözle Rabbi’ni görmek/bilmek istiyorsa, aynel- yakîn olarak O’nu bilmesi gerekir. Ayne’lyakîn
insanın, eşyayı ya da varlığı, diğer bir tanımlama ile âfaktaki mahlukatı ve kendi nefsini
kalb gözü ile tanıyarak bilmesidir. Fakat önce kendi varlığında başlayarak, bedensel varlığın
oluşumunu iyi bir şekilde tahlil etmelidir. Örneğin, anne rahmine nasıl düştüğünü, bir damla
sudan kırk gün içinde nasıl ete dönüştüğünü, o etten uzuvların nasıl oluştuğunu derinden
düşünmelidir. Ona göre, bu bilgi deryasına kavuşmak için zühd ile değil, ancak ışk ile
girilebileceğini ve sonuçta aşk ve tefekkür ile girilen bu deryadan ma’rifet incilerinin elde
edilebileceğini ifade eder.
2180 Kâf, 50/37.
2181 Muhammed, 47/22.
2182 Münafikûn, 63/3.
2183 En’am, 6/24.
2184 Tirmizî, Beyânu’l-Fark, s. 93.
2185 Rahman, 55/29.
2186 Kâf, 50/15.
2187 İbnü’l-Arabî, Fusûsu’l-Hikem, s. 122.
2188 İbnü’l-Arabî, Fütûhât, III, 307; IV, 298.
2189 İbnü’l-Arabî, Fütûhât , IV, 299.
2190 Kuşeyrî, age, s. 44.
2191 Sülemî, Tâbâkât, s. 349.
2192 Kuşeyrî, age., s. 83.
2193 Kuşeyrî, age., s. 83; Kelâbâzî, age., s. 94.
2194 Mekkî, age., I, 120.
2195 Kuşeyrî, age., s. 84.
2196 Age., s. 83.
2197 Kuddûsî, Dîvân, s. 170.
2198 Aynı eser, s. 172.
2199 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr,vr. 209b.
2200 Aynı yer.
2201 İbn Manzur, Lisanu’l-Arap, III, s. 1015; Cürcânî, Ta’rifat, s. 175.
2202 El-İsfehani, Müfredat, s. 848.
2203 Komisyon, el-Mü’cemu’l-Vasit, s. 1066.
2204 Komisyon, el-Müncid, s. 926.
2205 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 83.
2206 Kelâbâzi, Ta’arruf, s. 94.
2207 Kelabazi, age, s. 154; Kuşeyrî, er-Risâle, s. 180.
2208 Serrac, Luma’, s. 66 vd.; Kuşeyrî, er-Risale, s. 79; Kuşani, Islahatu’s-Sûfîye, s. 60; Tahanevi, Keşşaf, c. XI,
s. 1538.
2209 Es-Sülemi, Tabakat, s. 139; GAL, Suppl., I, s. 351.
2210 Bk. Serrac, Lûma’, s. 66; Kuşeyrî, er-Risale, s. 85, 179; Hucvirî, Keşfu’l-Mahcûb, s. 532-533; Sühreverdî,
Avârif
, s. 657.
2211 Martin Lings, The Book of Certainly-Yakîn Risalesi, Çev. Veysel Sezgin, Vural yayıncılık, İstanbul, 2006, s.
17.
2212 Kuddûsî, Dîvân, s. 38.
2213 Lings, age, s. 19.
2214 Tekasür, 102/5.
2215 Tekasür, 102/7.
2216 Vâk’â, 56/95.
2217 İbnü’l- Arabi, Futühat, II, 570 vd.
2218 Neml, 27/7-8.
2219 Kuşeyrî, er-Risâle, s.84.
2220 Kuddûsî, Dîvân, s. 83.
2221 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 84.
2222 Franz Rosenthal, Bilginin Zaferi; İslâm Düşüncesinde Bilgi Kavramı, (çev. Lami Güngören), Ufuk Kitapları,
İstanbul 2004, s. 193.
2223 Kuddûsî, Dîvân, s. 70.