3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Sûfînin Şahsiyet İnşâsında Tefekkürün Fonksiyonu; Derûni düşünmek.

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Sûfînin Şahsiyet İnşâsında Tefekkürün Fonksiyonu; Derûni düşünmek.

    Sâlikin önemli özelliklerinden birisi de, Allah’
    ın sanatını tefekkür etmesidir. Bu
    sanat
    ı şünmek, afaklara dalmak, O’nun yüce sanatkârlığını tefekkürle zikretmek, basiret
    gözünün aç
    ılmasına neden olur. Sâlik dilini zikre, kalbini de fikre, düşünceye açan kişidir1214.


    Tefekkür eyle masnu’unda ki Hâllâk Teâla’n
    ın
    Basîret gözin aç
    ılsun görüb anı âyân ağla


    Sûfî, evrende mevcut olan bütün varl
    ıkları göz önünde bulundurarak tefekkür
    etmelidir. Tefekkür öyle bir nimettir ki, bir çe
    şmeye benzer ve insanların kalplerine oluk oluk
    rahmet ak
    ıtır. Akan bu rahmet pınarıyla sûfî de cezbe-i aşk coşar. Sûfî ancak bu coşkuyla aşk
    yoluna devam edebilir. Aksi takdirde yolunu tamamlayamaz. Bundan dolay
    ıdır ki sâlik
    evrende var olan bütün e
    şyâyı, yaratılışı, sanatı, estetiği açısından tefekkür etmelidir ki, Yüce
    Rabbinin o e
    şsiz sanatını görerek ona olan sevgisi ve kulluğu gün be gün pekişsin


    K
    ıyâs eyle kamu mahlûku sana kıl tefekkür
    An
    ı bir bilmeye zira tefekkür hoş sebildir.1215


    Ş
    unu biliriz ki, Allah’ı çokça anmak/zikir ve tefekkür/düşünmek insan ruhunun
    ayd
    ınlanması ve iç dünyanın aşkla dolmasını sağlayan önemli iki ibâdettir.
    Â
    şık Sûfîlerin düşünce ve eylem/hâl dünyaları devamlı Hakk’a karşı zikir ve her
    an tefekkürden dolay
    ı aşk ile diri ve canlıdır. Onların alıcıları Tanrı’nın kutsal bilgisine karşı

    devaml
    ı ık, ağyâra ve onlardan gelen bilgi kırıntılarına keşfi karşıda kapalıdır.
    Tefekkür insana yol k
    ılavuzluğu yapan bir aydınlık lambadır. Kişinin hayat
    serüveninin haz
    ırlık planıdır. Tefekkür, yağmur yağmadan önce şimşeğin çakması gibi, hayat
    denilen
    şeyin anahtarıdır.

    İ
    nsanın ruhunun Hakk ile beraber olduğu aşk ve zevk dolu hayattan ayrılması

    zordur. Bu a
    şk ve zevk meclisi, “bezm-i elest”dir. Sanki insan madde hâlinde dünya hayatı

    ya
    şamamış, hâlâ o rûh hâlindeki zevk ve sarhoşluğu sürdürmektedir.

    İ
    nsandaki her duygu, heyecan muhakkak ki, mahiyeti bilinmeyen bir hayat
    insiyâk
    ının şuur altında oluşan tefekkürünün sonucudur. Her duygunun altında hayati bir fikir
    zarurî olarak vard
    ır.

    İ
    nsan ezelî maddî hayatı kazandığı zaman karşılaştığı her varlık üzerinde
    evrendeki ezelî,
    şaşmayan düzeni karşısında tefekkür ederek İlâhî büyüklüğü anlar. Ve bu
    “MutlakVarl
    ık” karşısında sonsuz bir aşk ile sarsılır. İnsanın hayatı boyunca olgulaşan fikri,

    ruhuna eski bir
    şarabın sarhoşluğunu verir. Artık madde evreninden ruh evrenine geçerek
    “elest’ bezmindeki zevk ve a
    şk içinde yaşar.1216

    Tefekkür, Descartes’in de dedi
    ği gibi, insanın varoluşunun kendisidir. Tefekkür
    gönlü ayd
    ınlatıp, o dünyayı güzelliklerle donatan ışıktır. İyi ile kötünün, fayda ile zararın,
    güzel ile çirkinin kendisiyle bilindi
    ği bir gerçektir. Eşyânın bilinmesi ve kavranması

    faaliyetidir. Evrende bulunan bütün varl
    ık, tefekkürle okunan bir kitap hâline gelir. İnsan önce
    kendini okur ondan sonra evreni olur. Yine Descartes, insan için, bütün özü ve do
    ğası

    şünmek olan ve var olmak için hiçbir yere ihtiyacı olmayan ve maddî hiçbir şeye bağlı

    olmayan bir cevherdir dü
    şüncesiyle, insan tefekkürünün önemini ortaya koymaktadır.1217

    Tefekkür, ma’rifetin dev
    şirmesidir. İnsan tefekkürle az zamanını senelere ibâdet
    denk bir hâle getirir. Tefekkür, iman
    ın canlı kalmasının aydınlığıdır1218. Tefekkür, ma’rifete
    derinlik kazand
    ırarak, Allah’ın yaratmış olduğu varlıktan zevk ve lezzet almasına neden olur.
    Gâzâli’ye göre tefekkür, bütün iyiliklerin ba
    şıdır. Tefekkür öyle bir ibâdettir ki, bütün
    ibâdetleri kapsayan ve insan
    ın en derûnî aksiyonu olan zikirden daha hayırlıdır1219. Çünkü
    tefekkür de ayn
    ı zamanda zikirde bulunmaktadır. Tefekkür sûfîde ma’rifet aydınlığının
    kuvvetlenmesine ve Hakk ile olan muhabbetin artmas
    ına neden olur.

    1214 Aynı eser, s.107.

    1215
    Kuddûsî, Dîvân, s. 53.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sûfînin Şahsiyet İnşâsında Tefekkürün Fonksiyonu; Derûni düşünmek.

    Sûfîler, tefekkürü, sürekli yap
    ılması gerekli bir ibâdet şeklinde tanımlamaktadırlar.
    Ki
    şinin ister kalabalık içerisinde ister yalnız olsun bütün benliğiyle Allah’a yönelmesi ve
    O’nun Rabbl
    ığı ve İlâhlığı hakkında düşünce üretmesidir1202. Ortaya konulan bu düşünce bir
    lamba gibi kalbi ayd
    ınlatır ve kalbe gelen İlâhî veriler bu lambanın ışığı aracılığıyla fark
    edilir. Bu
    ışık, kişinin nefsinden kaynaklanan kusurları da ortaya çıkarır ve terbiye edilmesini
    sa
    ğlar1203. Kalbin bilgiyle aydınlanmasını sağlayan tefekkür bu özelliğinden dolayı Yaratıcıya
    ba
    ğlılığı pekiştiren önemli bir ritüeldir. Fakat tasavvuftaki derûnî tefekkürü tam olarak
    alg
    ılayamayan çağdaş bilim adamı ve araştırıcı Frans Rosenthâl (ö.2003) “Knowledge
    Triumphant: The Concept of Knowledge in Medieval
    İslâm
    ” adlı eserinde, sûfîlerin tefekkürde
    ziyade amele önem verdiklerini iddia etmektedir
    1204.
    Tefekkür, zikrin en ileri merhâlesidir; çünkü tefekkür gönül cevheriyle birlikte
    Hakk’a muhabbettir. Tefekkür, sûfî’nin en ileri s
    ıfatıdır. Onun kudretini, hakikatini yalnız
    Yarat
    ıcının bildiği bir sır olup, insanın varlık sırlarını açar1205. Tefekkür kişinin yaradılış ve
    kabiliyetleriyle ilgilidir. Di
    ğer taraftan zâkirin zikir ve düşüncenin tefekkür aşaması onun
    yetenekleri kadar bilgisiyle de ilgilidir. Çünkü sonsuz derecelerde merhâleleri olan zikir ve
    tefekkür, ki
    şinin bilgisi ve kavrama derecesi ile orantılı bir durum arz eder.
    Tefekkürün önemi öncelikle Kur’ân’da anlam
    ını bulur. Kur’ân’a göre, tabiatta
    olup biten her
    şey ile meşgûl olmak, onları derinden düşünmek ibâdettir. Kur’ân bir sinek
    üzerinde bile dü
    şünmenin sayısız hikmetlerinin olduğunu ifade eder. Örneğin âyette, “Ey
    insanlar size bir misal veriliyor; onu dinleyin
    şimdi: Sizin Allah’dan başka yalvarıpyakardığınız
    bütün o düzmece varl
    ıklar, hepsi bir araya gelseler dahî, bir sinek bile
    yaratamazlar! Ba
    şvurup isteyen de, başvurulan ve istenen de ne kadar aciz…”1206
    şeklinde
    buyrulmaktad
    ır. Aynı şekilde Allah, arıyı da vahye lâyık bir varlık olarak takdim ederek,
    insanlar
    ı şünmeye ve dersler çıkarmaya davet etmektedir.1207

    Kur’an-
    ı Kerim, Zikir ve tefekkür arasındaki sıkı bağa dikkat çekerken, aynı

    zamanda insanlar
    ı Allah’ın eserleri nimetleri üzerinde zikir ve tefekküre çağırmaktadır.1208 Bu
    Allah’
    ın isim ve sıfatları üzerinde tefekkürdür. Çünkü varlık bu işin ve sıfatların birer
    tecellîsinden ibarettir. Bu tecellîler üzerindeki tefekkür ki
    şiyi Hakk’ın zâtı hakkında gerekli
    bilgilerle donat
    ır. Tefekkürden amaç, eserden müessire gitmektir.
    Kuddûsî, “
    O’nun benzeri hiçbir şey yoktur1209 âyetini tefekkürün insan için elzem
    oldu
    ğunu düşüncesindedir. Eğer kişi, Hakk’ın sıfatları üzerinde düşünmezse, düşüncenin
    derinliklerine inmezse, bu
    İlâhî sıfatları algılaması ve en önemlisi kesretde vahdeti görmesi
    olanaks
    ızdır.1210 Kesret de vahdeti yakalamak, eşyâyı görüp onlara kapılmadan hiçbir varlığa
    benzemeyen varl
    ığa bağlanmaktan mahrum olmamak demektir.1211

    Her ne kadar sûfî gelenekte, tasavvufî bilgi/ma’rifet cândan câna bir yans
    ıma ise
    de, yâni mânevî olu
    şumun bilgisi kitaplarda değil de, yüce rûhlarda aks ediyorsa, tasavvufda
    tefekkür ile beraber ma’rifet gönül dünyas
    ında yeşerir. Bundan dolayı, tasavvufî tefekkür,
    gönülle dilin, akl
    ın ve bütün organların bütünleşmesidir/unity. Aynı zamanda tefekkür okuma
    yoluyla tasavvufu tan
    ımak isteyenlere de bir ışıktır.
    Tefekkür, sûfînin tevhîde yöneli
    ş anahtarıdır. Çünkü, sûfî, bir anlamda tefekkür
    vas
    ıtasıyla bilgi yle bütünleşmektedir. Bilgi/ma’rifet ona aşk aracılığıyla gelmiştir. Onun için
    a
    şk fakındalıktır; kulluk ve “benlik” bilincinin kazanılması anlamına gelmektedir. Tefekkür
    ise, iç dünyan
    ın derinliklerinde derûnî olarak düşünmektir. Tefekkür sûfîye derûnilikle
    beraber dinamizimde kazand
    ırır. Tefekkür, insanın kendi gerçeğini bulması/keşfini
    gerçekle
    ştirmesi demektir. Tefekkürlr tevhîd ve teslimiyet gerçekleşir. Aynı zamanda
    tefekkür, tevhîd perspektifinde e
    şyâyı değerlendirmektir. Onun için Kuddûsî, insanın en
    büyük faziletini, göklere yere ve bunlar
    ın içinde bulunan her tür mahlûkâta bakıp tefekkür
    ederek Allah’
    ın âzamet, kudret ve izzetini ayne’l-yakîn bilmek olarak değerlendirmiştir.1212


    Sen de Kuddûsî tefekkür bahr
    ına tal ‘ışk ıla
    Çün ona her kim talarsa ol bul
    ısar dürlerin
    1213


    Kuddûsî göre, e
    ğer insan tefekkür denizine aşk ile dalarsa orada inci-mercandan
    olu
    şan hazinelere kavuşur. Düşünmek, kendini düşünmek, vücudunu, yaratılışını ve bu
    yarat
    ılışı gerçekleştiren Yaratıcıyı şünerek kendini bulmak gerekir. İnsanın hem kendi
    vücudundaki âyetlere ve hem de âlemdeki âyetlere (enfus ve âfâk) bakarak tefekkür etmesi
    onu Yarat
    ıcının sevgisine, aşkına götürür

    1201 Gazâlî, İhyâ, IV, 410.

    1202
    Muhâsîbî, er-Riâye, s.65.

    1203
    Sülemi, Risâle, s.26.
    1204 Bk. Franz Rosenthâl, Knowledge Tiumphant, The Concept of Knowledge in Medieval İslam Leiden, Ed: J.
    Brill, 1970, (Türkçesi,
    Bilginin Zaferi, Çev: Lami Güngören, Ufuk Yayınları, İstanbul, 2003.

    1205
    İbnü’l-Arabî, Futühât, II, 238.

    1206
    Hacc, 22/73.

    1207
    Nahl, 16/68-69.

    1208
    Bk. Maide, 5/11; A’râf, 7/69; İbrahim, 14/6; Zuhruf, 43/13.

    1209
    Şurâ, 42/11.

    1210
    Kuddûsî, Pednâme-i Kuddûsî, vr. 33a.

    1211
    Rabbanî, Mektubât, nu: 166.

    1212
    Kuddûsî, Pednâme-i Kuddûsî, vr. 33a.

    1213
    Kuddûsî, Dîvân, s.70.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sûfînin Şahsiyet İnşâsında Tefekkürün Fonksiyonu; Derûni düşünmek.

    Sûfînin
    Şahsiyet İnşâsında Tefekkürün Fonksiyonu
    Derûnî Dü
    şünmek


    Tefekkür, dü
    şünmek, derûnî olarak ve iç dünyaya dalarak düşünmek, hatırlamak,
    hat
    ırlatmak, meyl etmek, muhakeme yapmak, fikr etmek1190 anlamına gelen bir kelimedir.
    Tefekkür, sadece
    İslâm sûfîlerin değil, Batılı şünür ve psikiyatristlerin de
    üzerinde durduklar
    ı önemli bir derin düşünce eylemidir.
    şünce tarihinde hemen hemen her din ve her düşünce ekolu tefekkürü
    tart
    ışmıştır. Kimi tefekkürün gerekliliğinde, kimi de tefekkürün pratik yanında gereksiz kalışı

    üzerinde dü
    şüncelerini ortaya koymuştur.1191

    Aristotales (m.ö.384-322)’ten günümüze kadar bir çok filozof tefekkürü
    mutlulu
    ğun anahtarı olarak kabul etmiştir.1192 Aristotales’e göre mutluluğun âlameti farikaları

    ne olursa olsun, ki
    şinin tefekküre dayalı bir yaşamdan bunların daha fazlasını elde eder.
    Çünkü tefekküre dayal
    ı bir eylem, sıradan pratik etkinliklere göre daha “sürekli” ve daha da
    “kendine yeterlidir.”
    1193 Aynı zamanda, Aristoteles, pratik erdemlerle sürdürülen hayatın
    mutlu bir ya
    şam olduğunu söyler. Fakat insan o yaşamı tefekküre işaret eden bir şey olarak
    ya
    şamadıkça, doğru bir şekilde anlayıp, düzgün bir şekilde idrak etmesi mümkün değildir.
    Ahlâkî aç
    ıdan erdemli olanlarda gerçek mutluluğun tefekkürde olduğunu
    şünmektedirler.1194 Tefekkürle sürdürülen bir hayat ideali, o hayatın anlamına yeni bir yön
    verilmesini içerir. Ona göre insan, tefekküre dalarken, Tanr
    ıının hikmetine katılmış olur;
    fakat insan tefekküre dalarken yine de Tanr
    ı’ya nazaran eksik kalır.1195 Burada verilmek
    istenen dü
    şünce, yaşama en derin değerini veren şeyin tefekkür olduğudur.1196

    İ
    nsanların düşüşünce yapısı ve dinî inanışları ne olursa olsun, eylemin temel taşı

    olarak görülen tefekkür, tarih boyunca her dü
    şünce ve inanıştaki insanı yönlendiren temel
    etkenin hamuru olmu
    ştur. Örneğin, manastır yaşamın ikinci özelliği olan tefekkür, en büyük
    sevap olarak kabul edilir. Tefekkür ki
    şinin düşüncelerini sürekli olarak Tanrı’nın bulunduğu
    noktaya yöneltmesi ve yüre
    ğinin, Tanrı’yı görmesini sağlayacak kadar temiz olmasını

    sa
    ğlaması zorunluluğudur. Amaç sürekli olarak Tanr’yı şünmektir. Böyle bir amaç ve
    inan
    ış ile gelişen “benlik” teknolojisi oldukça berrak bir açılımla o kişiyi mutluluğa
    ta
    şıyacaktır.1197

    Ayn
    ı şekilde Blaise Pascal (ö.1662)’da, insanın düşünen bir saz olduğunu, elsiz
    ayaks
    ız bir insanın düşünülebileceğini; fakat düşüncesiz bir insanın düşünülemiyeceğini, eğer
    böyle bir yarat
    ık düşünülse, ancak bir taş ya da yırtıcı bir hayvan olabileceğini söyler.1198

    Rene Descartes (ö.1650)’e göre ise, elsiz, ayaks
    ız, bedensiz ve dünyasız bir insan
    şünülebilir, fakat düşüncesiz bir insan düşünmek mümkün değildir. Onun için, bütün özü
    ve do
    ğası şünmek olan ve varolmak için hiçbir yere ihtiyacı bulunmayan ve maddî hiçbir

    ş
    eye bağlı olmayan bir cevherdir1199 Kişi, sürekli olarak düşüncelerini Yaratıcı’ya yöneltmek
    zorunda oldu
    ğu için, tefekkür ile düşüncesinin fiilî akışını sürekli irdelemek durumundadır.
    Dolay
    ısıyla bu irdelemenin hedefi, Yaratıcı’ya yönelen düşünceler ile onun dışındaki
    şünceleri sürekli olarak birbirinden ayırmaya çalışmaktır. İçinde bulunan ân’a yönelik bu
    sürekli ilgi, dü
    şüncesiz eylemden çok farklı bir olgudur.1200

    Sûfîler, terminolojik anlamda tefekkürü, iyi ve kötüyü alg
    ılamaya yaratan
    gönüldeki bilinçli ayd
    ınlama, ma’rifet ve hikmet bilgisini elde etmeye aracılık yapan ışık
    olarak ele alm
    ışlardır. Sûfînin kavuşmak istediği bilgiye ulaşabilmesi için nesnelerin
    anlamlarını idrak etmede kalbin faaliyete geçmesi ve muhakeme içinde bulunmasıdır. Gönül
    dünyas
    ının derûnî düşünce üretme ve aydınlanma ameliyesidir1201.


    1186 Ahmet İnam, “Andelib-i Gûyâ’nın Yolculuğu Olarak Aşk”, Doğu Batı şünce Dergisi: Aşk ve Doğu, s.26,
    Ankara, 2004, s.100–101.

    1187
    Kuddûsî, Dîvân, s.170.

    1188
    Aynı eser, s.171.

    1189
    A.e., s.177.

    1190
    İbn Manzûr, Lisanu’l-Arab, II, 1120; Cürcânî, Ta’rifât, s.43; Râgıb el-İsfehani, Mütedât, s.578; Komisyon,
    el-Müncid, s.591.

    1191
    Michel Foucault, Benlik Teknolojileri, (Kendini Bilmek’in içinde), çev. Gül Çağalı Güven, Om Yay.,

    İ
    stanbul 1999, ss.70-71.

    1192
    Jonathan Lear, Mutluluk, Ölüm ve Yasamın Artakalanı, (çev. Banu Büyükkal), Metis Yayınları, İstanbul
    2006, s. 46.

    1193
    Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, (Yun. çev. Saffet Babür), Kebikeç Yayınları, Ankara 2005, 1137b, 111.

    1194
    Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s. 112.

    1195
    Aynı yer.

    1196
    Lear, age., s.47.

    1197
    Foucault, age, s. 70.

    1198
    Pascal, şünceler, (çev. İ. Zeki Eyüpoğlu), Say Yayınları, İstanbul 1992, s. 36.

    1199
    Descartes, Metot Üzerine Konuşma, (çev. K. Sahisel), Sosyal Yay., İstanbul 1984, s. 8, 33.

    1200
    Aynı eser, s. 71.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 09.07.11, 10:09
  2. Emsalsiz Örnek Şahsiyet
    By SiLa in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.01.09, 18:02
  3. Müslüman Şahsiyet..
    By Konyevi Nisa in forum Kur'an'da Müminler
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 13.11.08, 11:16
  4. Sünnetin Fonksiyonu.
    By Konyevi Nisa in forum Sünnet-i Seniyye
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.07.08, 14:30
  5. Sünnetin Fonksiyonu.
    By Konyevi Nisa in forum Sünnet-i Seniyye
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.06.08, 11:15

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •