Yüce Topluluk

Kur’an’da En Çok Rastlanılan Hitap Şekillerinden Örnekler Verir misiniz?

Kur’an’daki sureler ve ayetlerinde en çok “biz” şeklinde birinci çoğul şahıs ağzından hitaplar yer almaktadır. Şu örnekleri inceleyiniz:
“ Alemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun. O Rahmandır. Rahimdir. Din gününün sahibidir. Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazap edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil.”(Fatiha,1/1-7)

Okuduğunuz sure Kur’an’ın anası, esası ve özü en önemli suresi olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de böyledir. Ama surenin asıl anlam ve önemi hakkında belki de pek az inanan objektif bir değerlendirme yapmayı düşünmüştür. Mesele daha sonraki bölümlerde ele alacağım gibi, Kur’an’ın gerçekten bizzat Allah’ın sözü olup olmadığı konusu ile yakından ilgilidir. Bu konuda şunu belirteyim ki, ilk ayette konuşan varlık yahut da “biz” olarak konuşan varlık grubu, Allah’a hamdetmekte, sonraki ayetlerde de dua ve dilekte bulunmaktadır. Bu anlatım özelliği “biz” olarak konuşan varlıklar topluluğu ile Allah’ın ayrı ayrı anlamlarda kullanıldığını, en açık ve ince bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu ayrılığa okunan bütün ayetlerde dikkat etmek gerekir. Şimdi diğer ayet örneklerine devam edelim:
“doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir.”(Kadir, 97/1)
“işte bunlar Allah’ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah alemlere zulmetmek istemez”(Al-i İmran, 3/108)
“bunlar Allah’ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. Elbette sen gönderilen elçilerdensin. İşte biz o elçilerden kimini kiminden üstün kıldık.”(Bakara,2/252-253)

Ayetlerde:
A-) Allah,
b-) Biz
c-) Kur’an ve Ayetleri olmak üzere üç ayrı kavram geçmektedir.

Geleneksel İslam öğretisinde Kur’an doğrudan doğruya Allah’ın sözü olarak kabul olunduğu için, hiç düşünülmeden bir çok ayetlerde geçen “biz” terimi ile de Allah’ın kendisini ifade ettiği yani bu şekilde konuşanın bizzat Allah olduğu sonucuna varılmaktadır. Vahiy sırasında meleklerle birlikte olduğu için yahut doğu uluslarına has tevazu ibaresi olarak kendisinden “biz” diye bahsettiği ve benzer gerekçelerle konuya açıklanma getirilmek istenmektedir. Oysa en basit bir inceleme dahi birçok ayetlerde “biz” olarak kokuşan varlıklar grubu yahut sözcü varlık ile Allah’ın aynı varlıklar yahut kavramlar olmadığını göstermeye yeterlidir. Biz olarak konuşan varlık aynı ayette ayrıca Allah’tan bahsetmekte, onun emirlerini aktarmaktadır. Keza Kur’an’ın ana suresi olan Fatiha suresinin başında, bazı ayetlerde olduğu gibi “de ki:” yahut benzeri bir giriş bulunmadığına göre burada biz olarak konuşan varlığın kendi kendine hamdettiği, kendi kendine dileklerde bulunduğu, kendi kendisinden kendisini doru yola iletmesini istediği gibi mantıksız sonuçlar çıkarılması gerekecektir. Yine tevazu sebebiyle kendisini biz olarak ifade ettiği kabul olunan Allah’ın Bakara 2/255, Kürsi ayetinde olduğu gibi birçok ayetlerde kendi kendisini övmesi, O’na asla yakıştırılamayacak bir husustur. Allah'ı övmek bizzat ona değil, bize nazaran bizimle kıyaslanmayacak kadar daha derinden değerlendirebilen, ancak yüce varlıklar topluluğuna yakıştırılabilir.