Fâniler arasında en muazzez varlıktır ana. O, yeryüzünde dolaşırken gökteki bir baş ve Cennet de ayaklarının altındadır. Pabucunun tozu gözlere sürme kadar aziz ve ayaklarına sürülen yüzler, arş eşiğindeki başlar kadar yücedir. Ana, inleyen varlıktır. Bütün bir hayat boyu inleyen ve sızlayan..."
Evet, ney sesi gibi inleyen ve sızlayan analarımız... Evladını, doğum sancısından başlayıp, bin bir çile ile civan gibi bir delikanlı olasıya kadar büyütüp vatan için yâd ellere uğurlayana kadar inleyen analarımız...
Hele bizim analarımız.. bizim analarımız... Çile ve ızdırabın saçlarını ap ak ettiği eli nasırlı, Cennet kokulu analarımız...
Minarelerin yıkılıp ezan sesinin susma tehlikesi söz konusu olduğunda elindeki biricik yongasını da cepheye uğurlayan ve tek öküzü olan kağnısının boş kalan boyunduruğuna geçip, cephe cephe cephane taşıyıp da böğründeki dirgen acısını kevser kevser yudumlayan analarımız...
Son Karakol'un her yerini kara bulutlar kaplayıp vatan toprağının al kanlara boyandığı demlerde mazgallara gülle, siperlere su, mehmetçiklere şifa taşıyan analarımız...
Tazecik koçyiğit yavrusunu ıraklardan ırak beldelere: "Arkadan vurulursan sütümü sana helâl etmem." diyerek yedi düvelle çarpışmaya gönderen ve ardında da:
"Bura Yemen'dir,
Gülü çemendir;
Giden gelmiyor,
Acep nedendir?
Acep nedendir?"diye ağıtlar yakan fazilete uyanık analarımız...
Nice baharlar doğurduğu ve nice sonbaharlar al kanlı mendiliyle şehadet haberini aldığı, ama bağrına taş basıp bir kez olsun "mezar taşı var mı?" diye sormayan gözleri ceyhun analarımız...
Bıyıkları terliyesiye kadar bir siyanet meleği gibi görüp gözettiği yavrusunu Çanakkale'ye destan yazmaya gönderen analarımız... Ve az zaman sonra da, ölümsüzlüğe erdiği muştusunu aldığında, hemencecik abdestlenip, iki rekat şükür namazına duran ve nasırlı ellerini gökkubbeye doğrultup "Elhamdülillâh, şehit anası oldum!" diyerek semânın sakinlerini gözyaşlarına boğan analarımız...
Gün gelip de devrin hükümetinin, yetim kalmış torunlarının beşiklerini şehadet ninnileriyle sallayan bu kimsesiz analarımıza maaş bağlamak aklına geldiğinde: "Ben ikinci âlemde şehit evlâdımın şefaatını bekliyorum! Bu beklentiye menfaat gölgesi düşürmekten Allah'a sığınırım!"diyerek müstağni kalmasını bilen iman âbidesi analarımız...
Evet bu aziz topraklar bize, evladının ellerini kınalayıp; mukaddeslerine, vatanına ve namusuna kurban olsun diye asker ocağına uğurlayan mavera soluklu analarımızın armağanıdır.
alıntı