Ruhun mahiyeti ve ruh çagirmakSual: Ruh uykuda rüya görürken, ölünce oldugu gibi, bedenden ayrilir mi?
CEVAP
Ruhun mahiyetini kesin olarak bilmek imkânsizdir. Bir âyet-i kerime meali söyledir:
(Sana ruh hakkinda sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin islerindendir, size az bir bilgi verilmistir.) [Isra 85]

Aklin erdigi bilgileri anlayan, his organlarindan beyne gelen duygulari alan, bedendeki bütün kuvvetleri, hareketleri idare eden, kullanan ruhtur. Ruh, göz vasitasi ile renkleri, kulak ile sesleri kavrar, sinirleri çalistirir. Adaleleri hareket ettirir, böylece bedene is yaptirir. Böyle islere ihtiyari yani istekli isler denir. Akli kullanmak, düsünmek ve gülmek gibi seyleri yapan ruhtur. Ruh, parçalanmadigi ve parçalardan meydana gelmedigi, yani mücerret oldugu için, hiç degismez, bozulmaz, yok olmaz. Ruh, bir sanatkâra benzer. Beden, sanatkârin elindeki sanat aletleri gibidir. Insanin ölmesi, ruhun bedenden ayrilmasidir. Bu da, sanatkârin sanat aletlerinin yok olmasina benzer. (Ahlak-i alai)

Imam-i Gazali hazretleri de buyuruyor ki:
Cesetten ayrilan ruh, ya azaba, ya nimete kavusur. Iyilerinki yükselir, kötülerinki yedi kat yerin dibine iner. Bedenden ayrilan ruh, aletsiz, vasitasiz olarak, her seyi bilir. Bunun için, çesitli nimet veya azapla karsilasir. Ruh bedende iken, herhangi bir uzuv, mesela insanin bir ayagi felç olsa, ruh bu ayaga tesir edemez, onu harekete geçiremez. Ölüm ise, bütün uzuvlarin felç olmasina benzer, ancak ruh, bedenden ayrilinca, yine bilir, görür, anlar, sevinir, üzülür, bu halleri yok olmaz.

Rüyada da, ölünce oldugu gibi, ruh bedenden ayrilir, fakat rüyada ayrilmasi ile ölüm esnasinda ayrilmasi arasinda, çok fark vardir. Bir âyet-i kerime meali söyledir:

(Allah, öleceklerin ölümleri aninda, ölmeyeceklerin de, uykulari esnasinda ruhlarini alir. Ölmelerine hükmettigi kimselerinkini tutar, digerlerini bir süreye kadar saliverir. Elbette, düsünenler için, bunda, alinacak ibretler vardir) [Zümer 42]

Imam-i Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, insanin ruhunu bilinemez sekilde yaratti. Ruh, madde degildir, belli bir yeri yoktur. Ruh, bedenin ne içinde, ne disindadir, ne bitisik, ne ayridir. Yalniz onu varlikta durdurmaktadir. Bedenin her zerresini diri tutan ruhtur. Bunun gibi, âlemi varlikta durduran Allahü teâlâdir. Allahü teâlâ, bedeni ruh vasitasi ile diri tutmaktadir. (1/287)

Uykuda iken, ruhun bedenden ayrilmasi, bir kimsenin, geziye, eglenmek için, kendi vatanindan, gülerek, sevinerek ayrilmasina benzer ki, gezdikten sonra, sevinç içinde yine vatanina döner. Ruhun gezinti yeri, âlem-i misaldir. Bu âlemde, görecek merakli ve tatli seyler vardir. Ölürken ruhun ayrilmasi, böyle degildir. Bu ayrilik, vatani yikilan, evleri, binalari yok olan kimsenin, vatanindan ayrilmasi gibidir. Bunun içindir ki, uykudaki ayrilmasinda, sikinti ve aci yoktur. Tersine, sevinç ve rahatlik vardir. Ölürken ayrilmasinda ise, çok acilar ve güçlükler hâsil olur. Uyuyan insanin vatani, dünyadir. Ona, dünyadaki gibi davranirlar. Ölen kimsenin ise, vatani yikilir. Ahirete göç eder. Ona ahiret muamelesi yaparlar. (3/31)

Sual: Bazi medyumlar, Kaybolan seyleri ve basiniza gelecekleri de biliyoruz diyorlar. Medyum, fincanla ruh çagirirken Falancanin ruhu gel diyor. Su, söyle mi? gibi bir soru sorunca, fincan, evet veya hayir yazili tarafa yahut harfler üzerinde dolasarak hareket ediyor. Böylece sorulan seye cevap verilmis oluyor. Bazen isabet ettigi de görülüyor. Bunun sebebi nedir?
CEVAP
Kur'an-i kerimde, gaybi Allah’tan baskasinin bilemeyecegi bildiriliyor.
(Cin 26)

Gayb, duyu organlari ile veya hesap ile, tecrübe ile anlasilmayan sey demektir. Birisinin altinlari çalinir. Medyuma, ruhçuya veya cinci denilen kimselere gidilir. Bunlar, çalani tarif eder. Bazen isabet ettigi de olur. Çalinan sey, bize göre gayb ise de, çalana ve onu gören baskalarina göre gayb degildir. Onu çalani bir cin görmüsse, cin çalani tarif eder ve bulunur. Cin gaybi bilmis olmaz. Ruh çagiriyoruz denildiginde de gelen cindir. Cin de gelecegi, gaybi bilmez. Bilmedigi Kur'an-i kerimde yazilidir.
(Sebe 14)

Cin, gaybi bilmedigi gibi, melek, hatta Peygamber de bilmez. Ancak Allahü teâlâ bildirirse, elbette onlar da bilir.
(Cin 27)

Peygamber efendimizin devesi kaybolunca, münafikin biri (Cennetten, Cehennemden bahsediyor. Halbuki kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor) dedi. O anda Allahü teâlâ, devenin nerede oldugunu Resulüne bildirdi. Peygamber efendimiz, yulari bir agaca takilmis oldugu halde deveyi görüp tarif etti. Gittiler, tarif edilen yerde buldular.
(M. Kâinat)

Birgivi Vasiyetnamesi
’ndeki (Bir kimse, ben çalinanlari, kaybolanlari ve bunlarin yerlerini bilirim dese, diyen de, buna inanan da kâfir olur. "Bana cin haber veriyor, onun için biliyorum" derse yine kâfir olur. Çünkü cin de gaybi bilmez. Gaibi yalniz Allah bilir) yazisini Kadizade söyle açikliyor:
(Gaybi, Allahü teâlânin vahy ve ilham ettikleri de bilir. Cin gaybi bilmez. Fakat cin, ben evliyadan duydum ki söyle imis derse, küfür olmaz. Ancak cinler yalan söyledikleri için onlar biz duyduk deseler de inanmamalidir. Allahü teâlâ vahy yolu ile Peygamberlere gaybi bildirdigi gibi, ilham yolu ile de evliyaya ve müminlere de bildirir.)

Allahü teâlâ gaybi Peygamberine, evliyasina ve diledigine bildirir. Evliyanin kerametleri çok görülmüstür. Mesela Hazret-i Ömer’in, Medine’den Iran’daki ordusunu görüp, kumandanina (Daga çekil daga) dedigi meshurdur. Evliyanin ruhlari da yardim eder.
(Sevahid-ün-nübüvve)

Ruh çagiranlar, ölenin ruhu geliyor diye milleti kandiriyorlar. Kâfirlerin ruhlari hapsedilmistir. Gelmeleri mümkün degildir. Müslümanlarin ruhlari ise, fasiklarin, kâfirlerin çagirmasi ile gelmez. Kâfirlerin ruhlari hapis oldugu için rüyada bile görülmezler. Seytan onlarin sekline girip görünür.
(Miftah-ül-Cenne)

Ruhçularin ruh hakkindaki söylediklerinin hemen hepsi yalandir. Çünkü Kur'an-i kerimde insanlara ruh hakkinda çok az bilgi verildigi bildiriliyor.
(Isra 85)

Ruhçular, fazla bir sey bildiklerini iddia ediyorlarsa, bu âyeti inkâr olur. Imam-i Rabbani hazretleri, tenasühe inananin kâfir olacagini bildiriyor.
(C.2, m.58)

Kötülerin halleri
Dine aykiri birçok hareketleri bulunan, kötü kimselerden de olaganüstü bazi haller görülebilir. Böyle kimseleri makbul biri zannetmemelidir! Günümüzde böyle harikulade halleri görülen kimselere hemen evliya diyorlar. Belki bunlarin çogunun imani bile yoktur. Evliya olan kimse, keramet göstermeye utanir.

Muhammed Masum Serhendihazretleri buyuruyor ki:
(Baskalarinin düsündüklerini kesfetmek, kaybolan seylerden haber almak ve ettikleri dualarin kabul olmasi gibi Allahü teâlânin âdeti disinda böyle seylerin bir insanda hasil olmasi, o kimsenin velî oldugunun alameti degildir. Bunlar, istidrac sahiplerinde de hasil olur. Riyazet çekerek nefslerini parlatan kâfirlerde de hasil olur. Bazilarinda riyazet çekmeden de hasil olmaktadir. Evliya olmak için riyazet çekmek sart olmadigi gibi, keramet göstermek de sart degildir. Fakat riyazet çekmek, harikalarin çok olmasina yardim eder. Peygamberlerden baska herkesin son nefesi süphelidir. Bu bakimdan imansiz ölmekten çok korkmak gerekir.) [Mektubat-i Masumiyye m. 182
]

Allahü teâlâ, her seyi bir sebep altinda yaratmaktadir. Bu sebeplere is yapabilecek tesir, kuvvet vermistir. Insanlarin bütün hareketleri, isleri, Allahü teâlânin âdeti içinde meydana gelmektedir. Allahü teâlâ, sevdigi insanlara ikram olsun diye, azili düsmanlarini da aldatmak için âdetini bozarak, bunlar vasitasi ile sebepsiz seyler yaratiyor. Bu harikulade haller bes çesittir:
1- Enbiyadan meydana gelene Mucize denir.
2- Evliyadan meydana gelene Keramet denir.
3- Evliya olmayan müslümanlardan meydana gelene Firaset denir.
4- Fasik veya günahi çok olan müslümanlardan meydana gelene Istidrac denir.
5- Kâfirlerden zuhur edene Sihir denir.

Kötü kimselerden ve gayri müslimlerden meydana gelen olaganüstü hallerden dolayi onlari iyi bir kimse zannetmemelidir!

Cinlerin etkisi
Cin, insanin içine girebilir. Bu husus hadis-i serifle sabittir. Insanin his ve hareket sinirlerine tesir ederek, hareket ve ses hasil ederler. Insanin, bu kendi söz ve hareketinden haberi olmaz. Böylece vaktiyle Roma’da ve Peste’de ve Türkiye’de konusan çocuk ve hastalar görülmüstür. Bunlari konusturan cin, uzak ülkelerdeki veya eski zamanlardaki seyleri söylediklerinden, bazi kimseler, bu çocuklarin iki ruhlu oldugunu veya baska insanin ruhunu tasidigini sanmislardir. Bunun yanlis oldugunu dinimiz açikça bildirmektedir.