GERÇEK FETHULLAH GÜLEN’İ YANSITACAĞINI DÜŞÜNDÜM...
Mehmet Y. YILMAZ
Fethullah Gülen ile yapılan ve ZAMAN’da yayınlanan söyleşi benim için çok yararlı oldu. Daha önce Fethullah Gülen ile yapılmış ve diğer gazetelerde yayınlanmış söyleşilere itibar etmemiştim. Hepimizin bildiği sebeplerle diğer gazetelerde yayınlanan söyleşileri “reklam” kampanyasının bir parçası olarak görmüştüm. Bunda ne kadar haklı olduğum elbette tartışılabilir. Ancak bu, bugün Türkiye’ye hakim olan karşılıklı güvensizlik havasının bir uzantısından başka bir şey değil. Bu sebeple ZAMAN gazetesinde yayınlanan söyleşinin “gerçek” Fethullah Gülen’i yansıtacağını düşündüm. Öbürleri “reklam” olabilirdi, ancak herhalde Fethullah Gülen’in kendi sevenlerine“reklam” yapmaya ihtiyacı olamazdı. Onun için söyleşiyi ilgiyle izledim. Bu söyleşinin en azından benim durumumda olanlara yararlı olduğunu düşünüyorum.
Fethullah Gülen hakkında itiraf etmeliyim ki çok fazla bir bilgim yoktu. Kulaktan dolma şeyler dışında... Sadece, ZAMAN’ı izlediğim için “çizgisi” hakkında genel bir fikir sahibiydim. Bu sebeple yazı dizisinden önceki düşüncelerimin bir değeri yok. Ancak, yazı dizisini okuduktan sonra görüşlerimde bir netleşme oldu. İlk izlenimim Fethullah Gülen’in Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlardan bir bölümüyle ilgili olarak olumlu roller oynayabileceğidir. Bir tek yazı dizisini okuyarak çok kesin bir kanaate varmak da zaten Fethullah Gülen’in hem felsefi derinliğine hem de misyonuna haksızlık olur kanaatindeyim. Bundan sonra ilk işim Fethullah Gülen ile ilgili daha ayrıntılı bir çalışma yapmak olacak.
Günümüz Türkiye’si, her ne kadar bunu görmek istemesek de, kendi içinde iki ana parçaya ayrılmış durumda. Bunlar öyle iki parça ki, ne birbirlerini dinlemeye niyetleri var, ne de birbirlerinin varlığına katlanmaya. Genel olarak “şeriatçı” ve “laik” diye tanımlayabileceğimiz (kavramları günlük konuşma anlamlarıyla kullanıyorum) bu iki kesim de Türkiye’nin ayrılmaz parçaları. Bu parçaların birbirlerini dinlemeye, anlamaya ve birlikte yaşamayı öğrenmeye ihtiyaçları var. Üstelik her iki kesim de genel olarak kendilerini tarif ettiklerinde aynı kavramları kullanıyorlar. Hepsi Türk ve Müslümanlar... Ancak her iki tarafta yer alan fanatiklerin yarattığı gerilim, iki kesimin arasını her geçen gün daha da açıyor. İşte bu noktada sözü dinlenecek, söylediği sözün ağırlığı olan ve bütün bu çekişmenin dışında olan güçlü önderlere ihtiyaç var. Gördüğüm kadarıyla Fethullah Gülen Hoca bu isimlerden biri olabilir. Bugün ne yapmak istediklerinden kendilerinin de emin olmadıklarını düşündüğüm “siyasi İslâm’ın temsilcileri”nin onu dinlemelerinde yarar görüyorum. Aynı şekilde Müslümanlık’tan söz eden herkesi aynı sepete doldurmakta bir sakınca görmeyen “laikperestler”in de ona kulak vermeleri ve anlamaya çalışmaları gerek.