insan-kulluk


İnsan’ın Yaratıcısına karşı sorumluluğu

İnsan dünyaya Kur’an’ın ifadesiyle Allah’a kulluk için gelir. Esas olarak insanın yaratılış nedeni Allah’a kulluktur.

Yani insan ömrü için asıl amaç Allah’a kulluktur.

Kulluk ne demektir?

Her varlığın bir var oluş nedeni vardır. Elektrik süpürgesi ortalığı süpürmek içindir. Kalkıp “ben sokakları süpüreyim, hem de gezerim!” diyemez.

Bir kalem, “ben yazı yazmak istemiyorum. Hep kalemlikte dinlenmek istiyorum” diyemez. Bu aletlerin varlık amacını seçen ve o amaç doğrultusunda onu imal eden insandır.

Peki, insanı Yaratan, “Allah” olduğuna göre onun var oluş amacını tayin edecek olan da Allah olmalı değil mi?

Eğer biz kendi çabamızla kendimizi var etseydik, varlık nedenimizi sorgulayabilir, dilediğimiz gibi yaşama hakkına sahip olabilirdik.

Ama değil. İnsan hem “içinde yaşadığı dünya”, hem de “kendi ruh ve vücudu” tamamen Allah’a ait bir varlıktır.

Bu sebeple “insanın” başıboş olmak veya kendine varlık nedeni icat etmek hakkı yoktur.

Allah, insandan yeryüzünde “iman” (Allah’ı tanıma gayreti ve O’na saygılı olmak) ve “amel-i Salih” (İnsanların haklarını tecavüz etmemek, kendi değerini bilip onu zayi etmemek) ister.

“iman ve amel-i salih” kulluğun temelidir.

Yeryüzü misafirhanesinde gezerken onun sahibini bilerek gezen ve O’na saygısızlık etmeyen insan eğer insan haklarına da tecavüz etmezse “Yaratıcısına kulluk” görevini temel anlamda yerine getirmiştir.