Aşk kuyularına düştüğümsün uğrunda
Kalbim tir tir titriyor, sevdanın soluğuyla
Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm,
Aşksın! Diriliş soluğumsun! Solmayan gülüm!
Kim deva verir söyle bu garib aşığa?
Kim yüzüne bakar, çağırıp ta yanına?
Ellerim boş; Ama ya kalbim?
Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Al! Bütün herşeyim, ruhum, senindir senin!
Yeşil bir yoldayım sanki seninle
Ey Efendim! Rüya bu her seferinde
Kulaklarım sağır sana, ellerim bomboş
Öyle bir hal aldım ki, yüreğim sarhoş.
Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm!
Yok mu bu sevdanın vuslatı? Yok mu?...
Yok mu sana kavuşmak? Yüreğime yok mu?...
Kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Söyle koşayım sana, kabul buyur kulunu
Keşke Habil olsa idim senin yolunda
Kabillerle boğuşsa idim, uymasa idim onlara
Ey Aşk-ı Kebir! Sevdam, tek sana
Ağrısı gönlümün, soğuğu tenimin,
Ve seninle dolu aklım, beynim herşeyim
Özler gönül seni, bak! Sığmaz kabına
Sensiz ne bu dünya, ne de cennet yetmez ki bana
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm!
Sen yok isen, dert banadır hicran bana
Yurdunda aşkın, kaldım ki sensiz
Öyle kaldım ki, yapayalnız, çaresiz
Yok mu garibe, çöldeki gül kokusu?
Ah efendim! Bilsen, sensin bu acizin umduğu
Kokusunu taa 1400 seneden hissedildiği, Emin!
Yeter ki sen gel, bak hazırdır zemin
Ey Arz! Ey Arş! Sevinin sevin!
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Yüzyıllardır, bir bahar için, tükendi bu acizin
Bir devir ki senin devrin, hiç yaşanmamış...
Bir ben varım ki, bir ben, seni hiç bulamamış,
Yüzyıllardır derdine, kederine, deva aramış
Gör Ey Sevgili! Gör, En Sevgili!
Kalbim, seninle dolmuş, sensizlikle boş kalmış
Ağlamak bir parçam artık, bırakılmamış
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Ağlıyor içimdeki çocuk, unutulmuş, dışlanmış
Yazısı alınlar yakar, senin sevdanın,
Elin güneşi soğutur, bir baksan kayar yıldızlarım
Soğutsun ellerin güneşimi; kaydırsın gözlerin yıldızlarım
Öyle bürünmüş ki toprağa ruhum,
Sorma sevgili! Sensiz, ne cezirler yaşarım
Ne umrumda güneşim, ne de kayan yıldızlarım
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Banane ki borandan& doğuştan sensizliktir tek yaram
Dudaklarım kurudu aşkının susuzluğundan
Kalbimin acısı, sağları toza vuruyor
Nasıl ölmem sensiz? Cezayı al kulundan
Ruhum kuruyor, dibe vuruyor, acı çekiyor
Senin o eşsiz aşkından, o kutlu sevdandan
Zindan karanlıkları girdi aklıma, umutsuzluklarımdan
Yıldızlarım, kirpiklerimi, gözyaşlarım kurumadan kanatıyor
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Senin bu beden, bu ruh, adım, adın ile yanıyor!!!
Çıldırtıyor senin bendeki aşkın, yanar bağrımda
Avare dolaşıyorum sensiz ıslak sokaklarda
Özlem, kalbime vuruyor, yıkanıyor kanımla
Dudaklarım kurumuş, o gaflet uykusunda
Kabuslar rüyalarım oldu, sensizlik kuyusunda
Ukbası yok bu kölenin, mevsimi fani dünyada
Baharsız, çiçeksiz, yağmursuz, bulutsuz, kapkaranlıkta
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Sensin sevincim, korkum, sensin üzüntüm
Kanserli artık ömrüm, ölümlü, gafletli,
Biliyorum öleceğimi, biliyorum naçizliğimi
Sevgili! Maşuğum, aşkım, gönlümün dilberi!
Sensiz haram zaten ömrüm, bırak aşsın çizgileri
Doğmayan bir güneş, aykorkusuz bir kalbi,
İmansız gönlü, sevdasız, kurak bedeni,
Neyleyesin sevgili alsın artık RABBİM, bendimi
Ey kalbimin üzerinde titreyen hüznüm
Bırak korksun gönlüm, kan kussun gözlerim, anlasın sevgini
Kelimelerim yersiz, gönlüm kimsesiz
Kaçsa nereye kaçsın ruhum? Neylesin sevgilisiz?
Aşk Memba Haya Rahmet Merhamet ki, kesintisiz
Kazıyorum kendi kuyumu, haykırıyorum;Seni sensiz, hadsiz
Ey yar! Sultan-ı kebir! Ey bu kölenin sahibi,
Sensiz neyler bu gönül? Kime gider? Ne söyler? Dilsiz
Gel ey! Gel ki, kalmasın bu köle sensiz... sahibsiz
Gel ey hüznüm gel ki yüzyıllardır hasretlenen yüzüm, son bir kez seninle gülsün
Can denilen şeyin nasıl olduğunu görmek istiyorsan, gel, benim gönlümde sevgilinin resmi, can biçiminde çizilmiştir!... Gel Ey Sevgili!... Gel!...