Ey insan!... Hiç mümkün müdür ki, sana bu sîmâyı veren ve o sîmâda böyle bir sikke-i Rahmeti ve bir hâtem-i Ehadiyeti vaz' eden Zât, seni başıboş bıraksın; sana ehemmiyet vermesin, senin harekâtına dikkat etmesin, sana müteveccih olan bütün kâinatı abes yapsın, hilkat şeceresini meyvesi çürük, bozuk, ehemmiyetsiz bir ağaç yapsın, hem hiçbir cihetle şüphe kabul etmeyen ve hiçbir vecihle noksâniyeti olmayan, güneş gibi zâhir olan rahmetini ve ziyâ gibi görünen hikmetini inkâr ettirsin? Hâşâ!